> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslamın insana verdiği temel haklar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslamın insana verdiği temel haklar  (Okunma Sayısı 665 defa)
25 Kasım 2010, 18:33:53
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Kasım 2010, 18:33:53 »



İslam`ın insana verdiği temel haklar



Mehmet Çınarlı


Yüce Allah Kur`an-ı Kerim`de insanları bir erkek ile bir dişiden yarattığını, sonra sayıları çoğalınca birbirleriyle kolayca tanışıp yardımlaşsınlar, ünsiyet ve ülfet etsinler diye onları kavim ve kabilelere, ırk ve milletlere ayırdığını beyan eder. (el-Hucurat, 13)

İslam`da insan haklarına verilen değeri anlayabilmek için, dünyanın İslam`dan önceki durumuna kısaca bir göz atmak faydalı olacaktır. Şöyle ki:
1. Dünya yüzündeki bütün devletler, monarşi ile idare edilmekteydi. Başta bulunan kral, hükümdar veya imparator, idare ettiği halk üzerinde tam bir yetki sahibiydi. İstediğini asar, dilediğini sürer, kimseye karşı yaptıklarından hesap vermek zorunda kalmazdı.
2. İnsanlar sınıflara ayrılmıştı. Hükümdarın yakın çevresi, akraba ve hısımları (asilzadeler) imtiyazlı bir sınıftı. Bunun yanı sıra horlanan, hakları çiğnenen geniş bir halk kitlesi de, ayrı bir sınıfı meydana getirirdi. Sınıflar arasında derin uçurumlar vardı.
3. Kölelik en vahşi bir şekilde uygulanıyordu. İnsan haysiyeti, ayaklar altına alınmıştı.
4. İnsanlar ırk ve renklerine göre farklı muamelelere maruz kalır, soy-sop üstünlüğü, yegane üstünlük ölçüsü kabul edilirdi. İnsanlar akıl, bilgi, kabiliyet, ahlak ve faziletlerine göre değerlendirilmezdi.
5. Temel hak ve hürriyetlerin hiçbiri yoktu. Din ve vicdan hürriyeti, mülkiyet hakkı, mesken edinme hürriyeti, fikir hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetlerin hiçbirisi, sıradan bir vatandaş için söz konusu değildi. İnsanlar inanç ve fikirlerinden dolayı olmadık zulüm ve eziyetlere maruz bırakılır, vicdanlar baskı altında tutulurdu.
6. Hukukun temel prensipleri ayaklar altındaydı. Hukukta eşitlik, kanun hakimiyeti, cezaların şahsiliği ve kanuniliği gibi temel hukuki mefhumların hayal edilmesi bile imkansızdı. Bağımsız ve tarafsız bir yargıdan söz edilemezdi. Şahsi arzu ve emirler kanun yerine geçer, aynı suçu işleyen farklı sınıflara mensup kişilere farklı cezalar uygulanırdı.

İşte dünya böylesine karanlık bir tablo içinde iken, İslam dini gelmiş ve insanlık tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirmiştir.
İnsaflı bir gözle incelenirse, gerek Kur`an-ı Kerim`de, gerekse Hz. Peygamber`in sünnetinde, Batı dünyasında neşredilen insan hakları beyannamelerinden asırlar önce, günümüzde ulaşılan en nihai insani hedeflerin tespit edilmiş olduğu görülecektir.
Nitekim, Hz. Peygamber`in (asm) Veda Haccı esnasında yaptığı konuşmanın (Veda Hutbesi) insan hakları açısından taşıdığı esaslar, bunun en açık misalidir.

Bu hutbe, M. 632 yılında 100.000`den fazla Müslüman’ın karşısında okunmuştur. Yani, İnsan hakları ile ilgili ilk yazılı metin kabul edilen 1789 İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesinden 1157 yıl önce...
İslam`ın insan haklarına getirdiği yeni esasların, Batı`daki insan hakları mücadelesi üzerinde de büyük tesiri olmuştur.
İnsan, diğer yaratıklardan farklı bir değere sahiptir. Bu kıymet, Allah`a iman ve O`nun emirlerine uymakla daha da artar. Bu sayede insan, kainatın en şerefli bir misafiri olur. İnsan, insanlık değerini, doğumu ile, hatta, ana rahminde teşekküle başlaması ile birlikte kazanır ve hayatı boyunca taşır.

İnsan olmaktan gelen değerlilik, herkesi kuşatmıştır. Kadın, erkek, büyük-küçük, siyah-beyaz, zayıf-kuvvetli, fakir-zengin hangi din ve milletten, ırk ve renkten olursa olsun, bu şefkat gölgesi hepsini içine almıştır.

Bu suretle İslam dini, her ferdin kanını kanunsuz olarak dökülmekten, ırzını çiğnenmekten, malını gasp edilmekten, meskenini tecavüzden, nesebini bozulmaktan, vicdanını baskıdan korumuştur. İnsanlık şeref ve haysiyetini, gerçek bir teminat altına almıştır.
İslam`ın insanlığa getirdiği temel hak ve hürriyetler şunlardır:
1. İslam, ırk ve renk ayırımına son vermiştir. Bütün insanlar Hz. Adem`den gelmiştir. İnsanın ırkını ve rengini kendi seçmesi mümkün değildir. Bu, tamamen Allah`ın takdiri iledir. İnsanları böyle bir konuda farklı görmek, bazı ırk ve renkleri kınayıp bazılarını üstün kabul etmek, İslam açısından olduğu kadar, insani açıdan da son derece yanlış ve zararlıdır.

Yüce Allah Kur`an-ı Kerim`de insanları bir erkek ile bir dişiden yarattığını, sonra sayıları çoğalınca birbirleriyle kolayca tanışıp yardımlaşsınlar, ünsiyet ve ülfet etsinler diye onları kavim ve kabilelere, ırk ve milletlere ayırdığını beyan eder. (el-Hucurat, 13)
Görüldüğü gibi, insanların ayrı ırk ve renkten oluşu, birbirlerine üstünlük için değil, tanışıp yardımlaşmaları içindir.
İslam`ın bu anlayışına ışık tutacak bir hadise şöyledir:
Ashaptan Ebu Zerr hazretleri Bilal-i Habeşi`ye bir gün kızmış ve ona: "Siyah kadının oğlu" diye hakaret etmişti. Annesinin renginin siyahlığından dolayı onu ayıplamıştı. Durum Hz. Peygamber`e (sav) haber verilince Peygamberimiz son derece kızmış ve Ebu Zerr`e şunları söylemişti:
— Ey Ebu Zerr!.. Sen Bilal`i, annesinin renginden dolayı ayıplamışsın öyle mi? Demek ki sen halâ cahiliye zihniyeti taşıyorsun!.."
Bir anlık öfke ile ağzından çıkan ve kendisinin de istemediği bu sözden dolayı Ebu Zerr hazretleri çok üzüldü, pişman oldu. Ağlamaya başladı ve kendini yere atarak yüzünü toprağa yapıştırdı ve şöyle dedi:
— Bilal ayağı ile yanağıma basıp çiğnemedikçe, vallahi yüzümü yerden kaldırmayacağım.." Bilal-i Habeşi`den tekrar tekrar özür diledi.
2. İslamiyet soy-sop üstünlüğüne ve bununla övünmeye de son vermiştir. Ashab-ı Kiram`ın bulunduğu bir mecliste, Sa`d bin Ebi Vakkas, sahabenin ileri gelenlerinden bazılarına neseplerini (soylarını) saymalarını teklif etti. Kendisi de bu arada kendi soyunu baştan sona sıraladı. Topluluğun içinde İran asıllı Selman-ı Farisi de vardı. Onun, Kureyş ileri gelenleri gibi övünebileceği meşhur bir nesebi yoktu. Soyunu teferruatlı olarak da bilmiyordu.
Hz. Sa`d, ona da nesebini saymasını teklif edince, O, bu teklifi son derece yadırgamış ve cevaben şöyle demişti: "Ben İslamoğlu Selman`ım.. Nesebimi sizin gibi bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, o da Allah`ın beni İslam ile şereflendirdiğidir..."
Sa`d`ın lüzumsuz, aynı zamanda cahiliyet devri zihniyetini andıran bu nesep sayma teklifinden Hz. Ömer de rahatsız olmuştu. Selman`ın bu manidar cevabı o kadar hoşuna gitti ki, "Ben de İslam oğlu Ömer`im" diyerek Hz. Selman`ın cevabına nazire yaptı.
Hadiseyi Hz. Peygamber (sav) duyunca, o da Selman`ın cevabını çok beğenmiş, "Selman bendendir, benim ailem (ehl-i beytim)dendir.." buyurmuştur.

Hz. Peygamber, ayrıca Kureyş`in en soylu ailelerinin kızlarını, azatlı kölelerden olan bazı sahabilerle nikahlayarak soy-sop üstünlüğüne dayanan cahiliye zihniyetini yıkmıştır.
3. İslamiyet, halka idarecilerini kontrol ve denetleme hakkı getirmiştir. Devlet idaresinde keyfi tasarruflara, zulümlere, haksızlık ve kanunsuzluklara son vermeyi hedeflemiştir.
Hz. Ebu Bekir halife seçildiği zaman, halka yaptığı konuşmasında bu hususu şöyle dile getirmiştir:
"Ey insanlar, sizin en iyiniz olmadığım halde, başınıza idareci seçildim. Vazifemi İslam`a uygun şekilde yaparsam, bana itaat edin. Doğru yoldan saparsam beni ikaz edin."
Hz. Ömer de halifeliği sırasında bir gün camide Müslümanlara: "Ben doğru yoldan ayrılırsam ne yaparsınız?" diye sormuştu. Onlar: "Seni kılıçlarımızla doğrulturuz.." cevabını verdiler. Hz. Ömer bundan son derece memnun kalmıştı.
4. Fikir ve vicdan hürriyeti. Fikir ve vicdan hürriyeti, insanın hayat hakkından sonra gelen en mühim hakkıdır. Kişinin bu hakkını tanımamak, onu öz benliğinden sıyırıp hayvanların seviyesine indirmek demektir. Bu sebeple İslam, fikir ve vicdanların baskı altında tutulmasına kesinlikle izin vermemiştir. "Dinde zorlama yoktur" prensibiyle İslam, inanç esaslarını kimseye zorla kabul ettirmeyi doğru bulmamıştır.
5. İslamiyet, kölelik müessesesine de büyük bir titizlikle eğilmiş, onu hukuki bir statüye kavuşturmuştur.
İslam Dini geldiği sıralarda bütün dünyada kölelik, en vahşi ve insanlık dışı tatbikatıyla hüküm sürmekteydi. İslamiyet’in bütün dünyada yaygın olan bu müesseseyi, tamamıyla ortadan kaldırması elbette beklenemezdi. Bu sebeple O, köleliği temelden ve bir anda ilga yoluna gitmemiş, fakat bu müesseseyi büyük bir ıslahata tabi tutarak, ona en insani ve en medeni şekli vermiştir. Ayrıca kölelikten hürriyete geçiş yollarını artırıp kolaylaştırarak, köleliğin dolaylı olarak ortadan kalkmasını sağlayacak formüller koymuştur.
6. Mülkiyet Hürriyeti. Allah`ın insana verdiği çeşitli duygular arasında mal sevgisi, mülk edinme arzusu da vardır. Kur`an-ı Kerim`de bu husus açıkça belirtilmiştir.
İslam, ferde mülkiyet hakkı tanımış, ona, bu duygusunu meşru şekilde tatmin etmesi için zemin hazırlamıştır. İslam`ın tanıdığı mülkiyet hakkına, sahibinin izni olmadan hiçbir şekilde müdahale edilemez.
7. Hukukta Eşitlik. İslamiyet bütün insanları hukuk önünde bir tarağın dişleri gibi eşit kabul etmiştir. Şahısların içtimai durumuna, soyuna göre imtiyazlı muamele yapılmasına müsaade etmemiştir.
İslam`da kanun hakimiyeti ve hukukun üstünlüğü esastır. Bir devlet reisi ile halktan biri kanun karşısında eşit muamele görür. Suçlu olan, devlet reisi bile olsa, mutlaka cezasını görür.
Fatih Sultan Mehmet’in bir Rum mimarı ile, Hz. Ali`nin bir Yahudi ile, Selahaddin-i Eyyubi`nin bir Ermeni ile hakim huzuruna çıkmaları bunun en çarpıcı örnekleridir.

Mekke`nin fethi günü Mahzum kabilesinin soylu ailelerinden bir kadın hırsızlık yapmış, suçüstü yakalanmıştı. Cezalandırılması gerekiyordu. Fakat soylu bir aileye mensup olduğu için, ailenin şerefinin lekelenmesinden korkuluyor, bu yüzden kadının cezadan affedilmesi isteniyordu. Fakat bunu nasıl sağlayacaklardı? ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslamın insana verdiği temel haklar
« Posted on: 16 Nisan 2024, 22:27:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslamın insana verdiği temel haklar rüya tabiri,İslamın insana verdiği temel haklar mekke canlı, İslamın insana verdiği temel haklar kabe canlı yayın, İslamın insana verdiği temel haklar Üç boyutlu kuran oku İslamın insana verdiği temel haklar kuran ı kerim, İslamın insana verdiği temel haklar peygamber kıssaları,İslamın insana verdiği temel haklar ilitam ders soruları, İslamın insana verdiği temel haklarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes