> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslama layık olmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslama layık olmak  (Okunma Sayısı 811 defa)
25 Kasım 2010, 14:57:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Kasım 2010, 14:57:22 »



İslam’a Layık Olmak


Meselenin (olmak) noktasında düğümlendiğini bilmek gerekir. (Bilmek) ve (olmak) aynı anda ve aynı değerlere uygun; niyet, usül ve gaye üçgeninde, bir ölçü ve denge çizgisinde hayata geçerse (şahitlik) mümkün hale gelir. Çünkü bir karşıt güçler vasatında sürmektedir hayat ve mücadele elzemiyetini böyle gösterirken, karşıt güçlere üstün gelmek; ancak belli bir seviyede, (etkin) olmayı intaç eden bir kapasite ve donanımla gerçeklik kazanır. Baştanbaşa doğal (fıtri), tam bir yerindelik (hikmet), ortada, her türlü kapris, acelecilik komplekse kapalı ve adanmışlık, eşit karşı koyuş, üretim ve donanımla Ed-Din’e, yani tek hakikat sitemine yardımcı olunabilir. Ancak ve yalnız bunu yaparak, Din Davası için örnek (şahitlik) yapılabilir.

Başkaca hizmetler; dernek, dergi, vakıf ve pati kurarak yapılan hizmetler çeşitli hayırları hayata geçirebilir, ama bu Ed-Din’in tanıklığı, Allah’ın yardımcılığı (Ensarullah), Allah’ın ilkesinin/davasının yüceltilmesi (ila-yıkelimetu’ll-Allah) demek değildir. Allah’ı tek Hak, ilah ve mabut bilmek ve O’nun dışında soyut-somut, özel-genel hiçbir varlığa ilahlık yakıştırmamak, O’nu sistem koyucu, nihai otorite (ilah) olarak tanımak, Tevhid ‘i başat konumda görerek, diğer toplumsal sorunları bu temelde sahiplenmek, böylece de Risalet’in uzantısı olan bir çizgiyle Hakk’ın tanıklığı yapılabilir. Yüce Allah yeryüzünde şahitler edinmek istemektedir. Bu vazifeyi üslenenler her türlü şahsi hesabı ellerinin tersiyle iterek Tevhid’i ve Adalet’i egemen kılabirler. Allah’a ait dava için yol çıkanlara Hâkim olan Kitabımız Allah’ın yardımcıları (Ensarullah) demektedir. Yol biriciktir (Sırat-i müstakim). Yolcunun da (Vasat olup) biricik olması gerekmektedir. Değer ve teklifler biriciktirler, (İman ve Salih amel). Örnek alınan kitap biriciktir, (Hak, Münzel, Hüda, Musaddıg, Mufassal, Muhkem ve Kolay olan kitap). Örnek alınan şahsiyetler biriciktirler, (Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihler). Örnek alınan zaman kesiti de keza biriciktir, (Asr-ı Saadet). O nedenle dava da belli özeliklerle temayüz eden insanlar eliyle temsil imkânı bulabilir. Yol’un (Sebil’ür-Reşad) yolcuları da, göğe odaklanan zihin ve kalpleriyle, yalnızca Hakikat arayıcıları için biricik adres olan Din’in sahibinin rızasını amaç edinirler.

Ahlakla fikrin, ihlâsla liyakatin, imanla amelin, Kitap’la hayatın paralel gitmesi gereken “bu yolda” kabalığa, ilkelliğe, alınganlığa, aceleciliğe, keyfiliğe, başına buyrukluğa, rehavete, kibre, konfora, komplekslere, özel hesaplara, makam ve şöhret heveslisi olmaya, ben-merkezli eğilimlere yer yoktur. Aslolan şahitliktir. Yetenek ve meziyetlerin uygun yerde kullanılması… Aslonan temsiliyettir. Değerlerin kişilikte yaşanır kılınması ve arayıcılara doğru adresin gösterilmesi… Aslolan imtihan kaygısıdır. Liyakat sınanışında başarılı olmak… Aslolan Allah’ın rızasıdır. Allah’a kullukla yanlış kapılara kulluktan kurtulmak… Aslolan ahlakî olmaktır. Ölçüler içinde fıtratın yeşertilmesi… Aslolan Ed-Din’in egemenliğidir. Herkesin ve her şeyin ait olduğu yere konularak adalet ve huzurun temini… Aslolan tezkiyedir. Zaptedilmesi güç tüm yıkıcı iç güçlerinin denetlenmesi… Böylece evrenin akışına katılan insan, kemal yolunda ilerleyerek kendisi için tayin edilen noktaya ulaşır. Dava, tümüyle Allah için ve Allaha göre olmaktır. Bu ana çizgiye zıt herşeye tavır koymak gerekir. Bu yolda olanlar halis bir kardeşlik iklimini gerçekleştirmektedirler. Kitap’la kesintisiz ve yoğun bir iklim içerisinde olup kitap ahlak haline getirildiğinde, her engel aşılır. Kitabın bilgisi, Huda ve münzel kitabın rehberlik edeceği takva sahibi insan kılmak içindir.

İslam, insanı kendi fıtratına uygun bir inançsal / hayatsal âleme çağırır. Çağrı evrenseldir. Belli bir ırka, sınıfa, kuşağa ve çağa özgü değildir. O nedenle İslam davetinin ve toplumsallığının temelinde güçlü kişilikler olmuştur. Hz. Ebubekir güvenilen, danışılan, sayılan, diyet davalarına bakan biriydi. Bilal ise bir köleydi. Bu manada İslam, sadece esnafı, toplumun alt katmanını veya elit kesimi hedeflemez. İki kesimden de hedeflediği; ruhunda cevher ve kişilik bulunan fertlerdir. İslam’ın doğası bunu gerektirmektedir.

Güç, belli yaş ve şartlarda ve belli şartlarda ve belli bir zaman kesitinde ulaşılan doğrulara uygun yaşamakla hasıl olur. Kişiliksel güç böyle gerçeklik kazanır. Mezkur doğrular dinin tümüne tekabül etmese de, takat ölçüsünde yükümlü olma (vüs’at) prensibince, mükellef üzerine düşeni yapmış olur. Bu yolda ilerlenirse, ihtiyaç duyulan başka doğrulara da erişilir. Yolda yolcunun işini kolaylaştırır. Yolcunun azmi kadar, yol da kolaylık sağlar yürüyüşe çıkana. Tevhid, Ümmetin öncelikleri ve adalet yolunu ışıtacaktır. Hem ümmet hem de birey ağırlık, yetenek, nitelik cevher ve anlamlarından hiçbir şey yitirmeksizin aynı amaçta birleşmektedir. Niteliği önemseyen ufuklu Müslümanlar bunu yapabilirler. D. Cündioğlu’nun: “Sen istersen olur. Sen hiç istemedin ki dostum.” açılımından yansıyan vuzuhla irade ve dua kavramlarını algılarsak, sorunun nerde olduğu açıklık kazanır. Dua zaten istemektir. İstemek ise bir iç durumu ifade etmektir. Bu noktada sorun yoksa yol alınacaktır mutlaka. Çünkü değişimin içten dışa doğru bir seyir izlediğini unutmamak gerekir. İstemekse, korkulardan kurtulmakta istek, yaşamakta istek, yanlış çıkar ve hesaplardan vazgeçmekte istek olarak anlaşılabilir. Pratiğe yansımayan bir iş duruma istek (irade) denemez. Onu temenni gibi başka kelimelerle ifade etmek daha doğrudur. Sorunun kökenine inmek Kuran’ın metodudur. “İrade” konusu yaşanan sorunların kökenindeki bir “sorun alanı”nda çözüm niteliği taşıyor. Bu bağlamda Fatiha’yla yaptığımız dua ve bu duaya verilen cevabı değerlendirmemiz elzem ve hayatî değerdedir. “İstiyorum ama olmuyor” mazereti bir aldatmacadan ibarettir. Çift yönlü insan gerçekliği böyle bir savı/eğilimi geçersiz kılmaktadır.

Değişim; bir “hal”in yerine başka bir “hal”i ikame etmekle gerçekleşir. (Tağyir). Bu noktada dinamik bir süreç olarak “sabır” yaşamsal değerdedir. Daima iki yol vardır: Hak ve Batıl. Tercihte bulunmasak bile pratikte bu iki yoldan birine dahilizdir. Her tür ameli yöneliş belli sonuçlarla dışsallaşır. O sonuçlar insan varlığında da belli sonuçlara/ etkilere sebep olur: Sevinç veya üzüntü gibi. Hakk’ın temeli Tevhid’dir. Batılın temeli şirk… Tevhit’in sonucu Salah, Hidayet ve İzzetken; şirkin sonucu fesat, delalet ve zillettir. Amellerden kalbe, kalpten de amellere doğru işleyen bir seyir vardır. Ve bu döngü ya Tevhid’i ya da şirki esas alır.

Takva’nın değersel açılımı: Gayba, namazı ikâme, infak, kitaplara, Kitab’a ve Ahiret’e yakîn imandır… Bu özellikleri taşıyanların sonucu elde edinilen kimlik: Hidayet ve Felah üzere oluş…

Eğer insan samimiyse (istekliyse) Yüce Allah ona hidayetin gereklerini açıklıyor. Hidayet Rehberi bir kitaptan yansıyan ve gereklerini yerine getirenlerin hidayet üzere olacağına kesinlik kazandıran bir beyanla tüm sınırlar belirleniyor. Kapalılık yok, belirsizlik yok. “Ey kulum! Madem Sırat-i müstakim’e hidayet olunmayı istedin, öyleyse al sana Hidayet Yol’u ve programı” dercesine insan bilgisel olarak donanımlı kılınmaktadır. Böylece temel nitelikleriyle “İstikamet” de tespit edilmiş oluyor. Dışına çıkılmayacak bir daire olacak bu temel teklifler, insan için “İstikamet”, sorununu çözmektedir. Her tür detay ve açılımın diğer ayetlere ve Elçi’nin sözlerine bırakıldığı, bu ana istikametten hiç sapmamak yükümlülüğündedir insan.

Diğer bilgilerin anlam ve işlev kazanmasında öncelikle bu tekliflerin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Kitabın insanı olmaya giden yolun başlangıcı / temeli böyle atılıyor. En Yüce Dava, ideal insanı böyle inşa ediyor. Diğer bireylerin ve fırkaların tanınması noktasında da, bu İlahi alametleri seçkin kıstaslar olarak kullanmak mümkündür. “Dua kulun kalbinin Allah’la konuşmasıdır” diyor İzutsu. Demek ki dua öncelikle kalbin amelidir. Yine aynı yazar: “Olağanüstü bir olay karşısında kulun Allah’a hitabetme düzeyidir” diyerek duanın öneminin ne olduğunu ortaya koyuyor.

Sistem (Ed-Din ) kendi içinde, kendini tehdit eden saiklere karşı emsalsiz bir ahlaki sisteme sahiptir. Kınayıcının kınamasından korkmamak gibi, sözü dinlemek ve en güzeline uymak gibi… Müminlerin birbirlerine karşı alçakgönüllü (tezellül) olmalarını öğütleyen ahlaki Yasa gibi… Modern ve Post-modern saldırıları püskürtecek olan ahlaki Yasa kınayıcının kınamasından korkmama şeklinde ifadelenmiştir. Hakikat Verileri’ne kayıtsız kalmamayı öğreten ahlaki yasa, sözü dinlemek ve en güzeline uymak olarak iletilmiştir. Sistem (Ed-din’e) giren biri için çok önemli olan ötekine (Kâfirler: hakikati inkâra şartlanan zümre) ötekine muhtaç olmama, yenilmeme, zillet şartlarına mahkûm olmamanın yolu kardeşlerine karşı alçak gönüllü olma Ahlaki Yasa’sıdır. Diğer ahlaki değerler için verdiğimiz örnekler numune kabilinde verilmiştir. Demek ki, her ne olacaksa marifetle olacaktır.

Sistemi doğru anlamak bugün daha önemli hale gelmiştir. Dinin anahtar kavram ve kelimelerini, tüketmemeye özen göstererek, olgusal ve hayatsal gerçeklikle bağlantısı içinde idrake yönelmek gereklidir. Aşırılıklar ve yetersizliklerin geride kalması için salt kavramsal çerçeve kifayet etmez. Her şeyin -ve bu arada- dinin de insanla zamanlandığını bilmekle olanaklıdır. İnsan şahittir, kitap da şahittir ve bu keyfiyet tek bir şahitlik olarak gerçekleşir. Dar, soyut, lafızcı, hayali, tek yönlü, geçmişi kutsayıcı, geçmişi bir kalıp olarak ikame etmeyi dine bağlılık olarak algılayan yaklaşımlar vardı (Haricilik örneği). Bugün de aynı çizgiyi koruyan eğilimlere ve insanlara rastlayabiliriz.

 

Abdulkadir Satış

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslama layık olmak
« Posted on: 24 Nisan 2024, 16:07:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslama layık olmak rüya tabiri,İslama layık olmak mekke canlı, İslama layık olmak kabe canlı yayın, İslama layık olmak Üç boyutlu kuran oku İslama layık olmak kuran ı kerim, İslama layık olmak peygamber kıssaları,İslama layık olmak ilitam ders soruları, İslama layık olmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes