๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 15:56:21



Konu Başlığı: İslam ve Metod
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 15:56:21
İslam ve Metod


Soru şu, yurt dışında ömür sürdüren Müslümanlar olarak İslamı yabancılara nasıl anlatmalıyız? Aslında şu ana kadar farklı açılardan yüzlerce defa cevabı verilen bir soru bu Biz de bu farklı bakışlara kendimize ait üslupla katkıda bulunalım isterseniz

Şöyle başlamak istiyorum; belki kışkırtıcı, belki incitici olacak, belki de çoklarını rencide edecek ama kendime de aynı soruyu defalarca sorduğum için bunu yazı diline dökmekte mahzur görmüyorum; İslam hakkında ne biliyorsun ki ne anlatacaksın? Müslüman bir dünyada, Müslüman bir anne-babadan doğmak ve dolayısıyla Müslüman olmak, Müslümanlığı bilmekle eş anlamlı değil Önce bunun kabullenilmesi lazımBugün Müslümanlığı sonradan kabul etmiş nice insanlar var ki doğuştan Müslüman olanlara nisbetle İslamı çok daha iyi biliyorlar Kur’an’ın tabiriyle “ala basîretin” İslama ve onun hakikatlarına vakıflar Maalesef istisnalar hariç yıllardan, asırlardan beri İslam dünyasında ve tabii ki halk seviyesinde bilinen, anlatılan ve yaşanılan Müslümanlık, Hocaefendi’nin enfes isimlendirmesi ile “Kültür Müslümanlığı” Müşrikler söz konusu edilerek Kur’an’ın tenkit ettiği taklit, bir başka zaviyeden hakim bizim inancımızda ve hayatımızda Hakiki iman ve bu imanın hayata aksi katiyen sabahe dönemi ölçüleri içinde değil Zaten aksi olsaydı İslam dünyası olarak bugün çok daha farklı konumlarda olurduk

Şimdi bu çıplak gerçeğin kabulünün bizlere vereceği çok büyük şeyler vardır Şöyle ki ‘bilmediğini bilmek’ insan için bir fazilettir‘Bilmediğini bilmemek’ en büyük noksanlıklardan biridir Bilmediğini bilmemek, üstelik bildiğini zannetmek ise Ziya Gökalp’in dediği gibi ‘katmerli cehalettir’ Bilmediğini bilen ve bunun şuurunda olan insan, o eksiğini kapatmak için gayret gösterir, çaba sarfeder Bu açıdan bizim Müslümanlığı gerçek hüviyeti ile bilmediğimizi kabul, bizi araştırmaya, öğrenmeye sevkedecek, öğrendiğimiz şeyleri hayata taşımamızı sağlayacaktır

Öyleyse başa dönelim ve bağlayalım; yurtdışında yabancılara İslam dinini nasıl anlatacağını düşününen, merak eden, bunu dert edinen insanlar nefsi murakabe ve muhasebe ile kendilerini sorgulamalılar önce Kendileri ile yüzleşmeli, gerçeklerin acıtıcı, incitici, rencide edici soğuk yüzüne rağmen sormalılar şu soruyu kendilerine: “Ben İslam hakkında ne biliyorum?” İsterseniz biraz daha detaya ineyim; “Kur’an’ı baştan sona kaç defa okudum? Efendimizin hayatına vakıf mıyım? İlmihal bilgilerinde neredeyim? Akif’in deyimiyle asrın idrakine söyletilecek İslam konusunda neler biliyorum?”

Dikkat ederseniz İslamı anlatma özelinde ihtisas meselesine hiç girmedim Çünkü İslamı anlatmak İslamî kaideler içinde her Müslümanın başlı başına bir vazifesidir Tıpkı namaz gibi, oruç gibi ferdi mükellefiyetler arasındadır Hele günümüzde, hele günümüzde! Bunu derken ihtisasın dinde yeri yoktur gibi bir düşünceyi seslendiriyor değilim elbette Dikkati çekmeye çalıştığım şey, sadece en temel bilgilerimizi baz alan nefsi bir murakabe ve muhasebe İçe yönelik bizi gerçeklerle yüz yüze getirecek sorgulayıcı bir seyahat
Sonuç olarak şunu diyebilirim; bu çerçevedeki –eğer varsa- eksikliklerimizi kapatma, İslamı başkalarına anlatmanın ik adımıdır ve öyle olmalıdır

İkincisine gelince; bir sonraki yazıda nasip olursa…

Ahmet Kurucan