> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İslâm ve İnsan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâm ve İnsan  (Okunma Sayısı 977 defa)
29 Temmuz 2011, 16:30:51
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 29 Temmuz 2011, 16:30:51 »



İslâm ve İnsan


Toplumun yarısını teşkil eden kadınların insan kabul edilmediği, diğer yansının büyük bir kesimini hayvanlar kadar dahi değeri olmayan kölelerin, geriye kalan­ların büyük bir kısmını da, önemli bir imkânı ve statüsü olmayan hür erkeklerin oluşturduğu Mekke toplumunda, Mekke'nin müşrik ileri gelenleri, doğaldır ki Islam davetinden rahatsız oldular. Haksız menfaatleri ve bu menfaatlere meşruluk rekçeleri üreten toplumsal yapıyı temelden değiştirmeye aday olan islâm'ı, bir-1'k ve beraberliklerinin en önemli düşmanı olarak görenler, Mekke'nin bu beş-on k'silik aristokrat grubuydu. Onlar, İslâm'ın, insanlar arasındaki ırk, dil, soy, aynnılarmı ve bu ayrımların neden olduğu hak ve sorumluluk farklılıklarını reddeden mesajlarım büyük bir şaşkınlık ve kızgınlık içerisinde dinlediler. Peşpe-se vahyolunan ayetler şaşkınlık ve öfkelerini daha da artırdı. Bu ayetlerde, istisna­sız bütün insanların aynı anne ve babanın çocukları olduğu, bu itibarla insanlar arasında soya dayalı üstünlüğün veya aşağılığın söz konusu olamayacağı açıkça bildiriliyordu. Cinsiyet, ırk ve toplum farklılığının, Allah'ın takdiri olduğu açıkla­nıyordu. Bu takdirin nedeni ise insanlar arasında üstünlük/aşağılık farklılığı oluş­turmak değil, tamamen farklı kimliklerin oluşmasına imkân vermek olduğu bildi­riliyordu. İslâm'a göre üstünlüğün veya aşağılığın tek bir şartı vardı; Allah'a, Al­lah'ın emrettiği tarzda kul olmak veya olmamak:

Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. Yalnız, inanıp iyi işler yapanlar hariç. Onlar için ardı arkası kesilmeyen mükâ­fatlar vardır.[51]

Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere böldük. Allah yanında en üstün olanınız, (Allah'ın hükümlerine itaat konusunda titiz davranıp, isyandan) en çok korkanmızdır. Allah bilendir, haber verendir. [52]

Diğer bir grup ayette ise, müşriklerin ırk, soy, ekonomik güç ayrımı yapmala­rının ne kadar yanlış olduğu, bu ayrımın ne gibi kötü sonuçlara yol açacağı olduk­ça etkili bir üslûpla, adeta yanlışlıkları kafalarına vurularak açıklandı:

Açgözlülük saplantısı içinde, mal mülk çokluğuyla övünmek oyaladı sizleri. Öyle ki, mezarlarınıza girinceye kadar bu oyalanmaya devam ettiniz. Ama za­manı geldiğinde bunların boş olduğunu anlayacaksınız, iş öyle değil ama zama­nı geldiğinde azapla karşılaşınca daha iyi bilip anlayacaksınız. Hayır, hayır ke­sin bir bilgiyle yaptıklarınızın ne kazandırdığını bir bilseydiniz. Cehennemin yakıcı ateşini mutlaka dünyada görüp anlayarak bu açgözlülükten vazgeçerdi­niz. Sonunda o cehennemi mutlaka göreceksiniz. O gün size verilen tüm ni­metlerden sorguya çekileceksiniz. [53]

Asr'a andolsun ki, insan hüsran içindedir. Ancak, inanıp iyi işler yapanlar, bir­birine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler hariç. [54]

Yeryüzü şiddetli bir depremle sarsıldığında, yeryüzü bağrındaki ağırlıkları (ha­zineleri, madenleri, ölüleri) dışarı çıkardığında ve insan 'Yeryüzüne de ne olu­yor?' dediği zaman; işte o gün yeryüzü bütün haberlerini ortaya dökecek. Çün­kü Rabbin ona öylece vahyetmiş ve bildirmiştir. O gün bütün insanlar geçmişteki yaptıkları tüm işleri kendilerine gösterilmesi için guruplar halinde Rable-rinin huzuruna gelecekler. Artık kim zerre kadar iyilik yapmışsa, karşılığını gö­recek ve kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun karşılığını görecek. [55]

Karanhğıyla ortalığı bürüdüğü zaman geceye, karanlığı yırtıp aydınlığıyla orta­ya çıktığı zaman gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki; ey insanlar! Siz çok çeşitli hedefler peşindesiniz. Sizden her kim başkaları için harcar ve yo­lunu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışırsa ve o en güzel kelime olan tevhîdi tas­dik eder ve doğrularsa, artık ona yolu kolaylaştırıp o yolda başarılı kılacağız Sizden her kim de malını başkaları için harcamayıp cimrilik eder ve kendi ken­dine yeterli olduğunu zannedip Allah'a ibadet ve sığınma ihtiyacı duymazsa, tevhîdi yalanlarsa ona da güçlük, zorluk ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştıraca­ğız. Ve o kimse cehennem çukuruna düştüğünde malı ona bir fayda sağlama­yacak.[56]

Ayetlerle, müşrik ileri gelenlerin kendilerini diğer bütün insanlardan farklı ve üstün görmelerinin nedeni açıklandığı gibi, bu hallerinin ne kadar kötü olduğu da tekrar tekrar açıklandı:

Ayıp kusur arayan ve göz kaş işaretleriyle alay edenlerin vay haline! Vay hali­ne o kişinin ki, servet biriktirir ve sayar durur. Mal zenginliğinin kendisini dünyada ebedî yaşatacağını sanır. İş Öyle değil; andolsun ki, o kırıp döken, si­lip süpüren cehenneme atılır. Bilir misin nedir o kırıp döken, silip süpüren ateş? O, Allah tarafından tutuşturulmuş bir ateştir. Öyle bir ateş ki, yüreklere işler ve kaplar. Onlar bu ateşin içine atılıp üzerleri kapatılır Uzatılmış ateşten sütunlara bağlanmış vaziyette.[57]

Hayır! Allah'a karşı yaptığınız bu kötü zannın yanı sıra, siz yetimlere karşı da cömert değilsiniz. Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Size kalan mirası aç gözlülükle yiyip bitiriyorsunuz ve sınırsız bir şekilde malı mül­kü alabildiğine seviyorsunuz. Hayır, iş bildiğiniz gibi değil, yeryüzü parampar­ça olup dağıldığı zaman, Rabbinin emri gelip çatıp da melekler saf saf dizildik­leri an. İşte o gün cehennem göz önüne getirilip konacak. O gün insan yaptığı ve yapamadığı her şeyi hatırlayacak ama bu hatırlamanın ona ne faydası var. in­san o gün: 'Ah keşke gelecek hayatım İçin önceden bir hazırlık yapsaydım' diye­cek. Fakat o gün hiç kimse Allah'ın günahkârlara ettiği azap gibi azap edemez. Hiç kimse, Allah'ın bağladığı prangalar, zincirler ve kelepçelerle bağladığı gibi bağlayamaz. Ey tertemiz, korku ve kedere kapılmayan, huzura kavuşan insan! Dön Rabbine O'ndan razı olarak ve rızasını kazanmış bulunarak. Artık has kul­larımın arasına katıl ve cennetime gir. [58]

Bütün bunlar ise, ayrıca bir de Resulün diliyle beyan edilip, insanlar için olma­sı gereken ölçü gayet net bir şekilde ortaya kondu:

Ey insanlar! Dikkat edin; Rabbiniz bir. Babanız da bir. Şunu da iyi bilin ki,

Arap'm Arap olmayana; Arap olmayanın Arap olana; beyazın karaya, karanın  Deyaz olana bir üstünlüğü yok. Üstünlük ancak Allah'a karşı sorumluluk bi­lincindedir (takvadadır).[59]

Şüphesiz Allah, sizin yüzlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amelleri­nize bakar. [60]

Sakın biriniz bir başkasına 'kulum', 'kölem' diye hitap etmesin. Hepiniz Allah'ın kullarısınız. Köle ve kadınlara hitap ederken 'oğlum', 'kızım', 'delikanlım', 'hanım kızım' diye hitap edin. [61]

Ben kızıl ve siyah tenlilere (tüm insanlara) gönderildim. [62]

Kadmlar(m haklarına riayet) konusunda Allah'tan sakının. Zira onlar sizin ha­kimiyet ve himayeniz alımdadır. Onları Allah'ın emaneti olarak aldınız, onlar­la birlikte yaşama hakkını Allah'ın emri ve müsaadesi ile elde ettiniz. [63] Hizmetinizde kullandığınız kimseler (hizmetçileriniz, köleleriniz ve cariyeleri­niz) sizin kardeşlerinizdir; Allah, onları size emanet etmiştir. Bu sebeple onla­ra yediğinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin. Onlara güçlerinin yetmeye­ceği işleri yüklemeyin. Şayet böyle bir iş yüklemek zorunda kalırsanız, siz de onlara yardın edin. [64]

Bütün bu ve benzeri gerek ayet ve gerekse Resulüllah'ın açıklamalarından ha­reketle Mekke eşrafı iyice anladı ki, bu din doğru bir inanç ve bu inancın gerek­tirdiği doğru bir uygulamadan başka üstünlüğün gerekçesi olabilecek herhangi bir şeyi ölçü kabul etmiyordu. İnsanlar arasındaki, üstünlük vesilesi kılman her tür­lü ırk, soy, sop, cinsiyet ayrımını reddediyordu. Üstelik, İslâm'ın insanları ırk, soy, sop ve cinsiyetine göre ayırmadığını, teorik birer ilke olarak da değil, risâle-tin daha ilk günlerinden itibaren bizzat uygulamasıyla gördüler. Daha yakın zamana kadar kendilerinden birisi olan Ebû Bekir'in, en alt tabakada bulunan, bir insan olarak dahi telakki edilmeyen Bilâl, Sümeyye, Yasir, Ammar, Habbab'la bir­likte olmasını şaşkınlıkla izlediler. Bu birlikteliği akıllan almadı. Kabul edemedi­ler. Yine aynı şekilde, Mekke'nin en saygın ailelerine mensup Sâ'd b. Ebî Vakkas, Osman b. Affan, Talha b. Ubeydullah, Mus'ab b. Umeyr, Abdurrahman b. Avf, Ali b. Ebî Talib gibi gençler, kölelerle aynı safta bulunuyor, Ebû Leheb'in kız kardeş­leri olan Safiyye ve Ervâ, Ebû Cehil'in kız kardeşi olan Ümm-ü Gülsüm, Ömer b. Hattab'm kız kardeşi olan Fâtıma gibi hür kadınlar ve kızlar, Sümeyye, Ümmü'l Ubeys, Zi'n-Nire, Lubeyne, ve Nehdiyye gibi cariyelerle, aralarında hiçbir değer farkı gözetmeksizin, birlikte oturupkalkıyorlardı. Onlar, bu köle kadınları, Mek­ke'nin diğer hür kadınlarına tercih ediyorlardı. Bu arada da Mekke'nin hürler ta­bakasına dahil olan bütün bu şahsiyetler, Mekke toplumunun içerisinde hiçbir hakka sahip olmayan bu köle ve cariyelerle aynı hak ve sorumluluklara sahip ol­duklarını ve olmaları gerektiğini, bunun ise onlara insanlık onurlarının iadesiyle mümkün olabileceğini hiç tereddüt etmeden söyleyebiliyor ve bunun da yaygın­laşması için çabalıyorlardı. Yine aynı şekilde olmak üzere, müşrikler için insanî hiçbir değer ifade etmeyen kadınlar, islâm tarafından hiç eksiksiz bir insan olarak kabul ediliyor ve insanî değer açısından kadın erkek ayrımı kesinlikle yasaklanı­yordu. Hatta bunlar yetmez gibi, kız oldukları için öldürülen çocukların hesabı soruluyordu:

Güneş dürülüp ortadan kaldırıldığında ve yıldızlar kararıp yok olduğunda, dağlar yerinden oynatılıp yürütüldüğünde, doğurmak üzere olan dişi develer başı boş bırakıldığında, vahşi hayvanlar bir araya toplanıp beraber kaldıkların­da, denizler ateş haline geldiğinde, ruhlar bedenleriyle bir araya getirildiğinde ve diri diri gömülen...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâm ve İnsan
« Posted on: 25 Nisan 2024, 01:24:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâm ve İnsan rüya tabiri,İslâm ve İnsan mekke canlı, İslâm ve İnsan kabe canlı yayın, İslâm ve İnsan Üç boyutlu kuran oku İslâm ve İnsan kuran ı kerim, İslâm ve İnsan peygamber kıssaları,İslâm ve İnsan ilitam ders soruları, İslâm ve İnsanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes