> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslam şahsiyeti sergilemek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam şahsiyeti sergilemek  (Okunma Sayısı 930 defa)
02 Haziran 2010, 13:08:27
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Haziran 2010, 13:08:27 »




İslam şahsiyeti sergilemek



Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-’i âlemlere rahmet olarak göndermiştir Yâni O, 1400 sene evvelinden kıyâmete kadar en alt kademeden en üst kademeye her meslekteki insana fiilî kıstas, yani emsalsiz bir numûne, bir muallim ve rehberdir O’nun her hâli, söz ve davranışı; bugünkü psikoloji ve pedagoji ilimlerinin ulaşabildiği noktanın da zirvesini teşkil eder Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-’i kendisine kıstas alan mü’minin gönlü, solmaz bir saâdet bahçesidir Nitekim İslâm hukuk metodolojisinin meşhur sîmâlarından Karâfî:
İslam şahsiyeti sergilemek “–Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in başka hiçbir mûcizesi olmasaydı, yetiştirmiş olduğu ashâb-ı kirâm Allâh Rasûlü’nün nübüvvetini ispâta kâfî gelirdi” demiştir
Zira Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in teşrifinden evvel güçlünün güçsüzü ezdiği, günahsız ve mâsum yavruların diri diri toprağa gömüldüğü, cehâlet karanlıklarına dalmış olan câhiliye toplumu, Allah Rasûlü’nün dünyayı şereflendirmesiyle kıyâmete kadar dillerde hayırla yâd edilecek fazîlet toplumuna dönüştü
Bu toplumun en önemli gayesi, fazilet, ahlâk ve şahsiyette örnek Müslüman ve ideal insan seviyesine ulaşmaktı Nitekim Ashâb-ı Kirâm Efendilerimizin, bu ideale ulaşmak için ne büyük bir gayret ve hassâsiyet içinde olduklarına dâir sayısız misal vardır Bunlardan biri olan şu hadise ne kadar ibretlidir:
Sahâbeden Cerîr bin Abdillah -radıyallâhu anh- bir at satın almak istemişti Beğendiği bir at için satıcı beş yüz dirhem fiyat teklif etti Cerîr -radıyallâhu anh- bu ata altı yüz dirhem verebileceğini, hatta sekiz yüz dirheme kadar fiyatı yükseltebileceğini ifâde etti Çünkü atın gerçek değeri daha yüksek olup, satıcı bunun farkında değildi Kendisine:
“–Atı, beş yüz dirheme satın alman mümkün iken, niçin sekiz yüz dirheme kadar fiyatı yükselttin?” diye soruldu Cerîr -radıyallâhu anh- şu muhteşem cevabı verdi:
“–Biz alışverişte hile yapmayacağımız husûsunda Allâh’ın Rasûlü’ne söz verdik”[1]
Onlar, Allah Rasûlü’nün mânevî terbiyesi altında yetişip gönüllerine nakşettikleri İslam şahsiyet ve vakârını, hâl ve hareketleri ile sergileyip, ondan mahrum bulunan bütün gönüllere ulaştırabilmenin aşk ve gayretiyle bir taraftan Çin ve Semerkant’a, bir taraftan da Dağıstan ve Kazan’a kadar gitmişler, ulaştıkları bu yerlerde de dâima İslâm’ın güler yüzünü sergilemişlerdir
Böylece İslâmî güzelliklerden bîhaber ve mahrum kalarak taşlaşmış olan nice vicdanlar, onların güzel ahlâk ve fazîlet numûneleriyle îman bağının hoş kokulu nâdide çiçekleri olmuşlardır
Hiç şüphesiz insanlar karakter ve şahsiyete hayran olur, karakter ve şahsiyetin peşinden giderler Çünkü sağlam bir şahsiyetin sergilediği en küçük hâl ve davranış bile bazen en beliğ sözlerden daha tesirlidir Nitekim şu hâdise bunun bâriz bir misâlidir:
“Gönlü İslâm’ın güzellikleriyle yoğrulmuş, kumaş ticâreti ile uğraşan müslüman bir tâcir, günün birinde kumaşlarını bir gemiye yükleyerek Endonezya’ya gider ve oraya yerleşerek ticaretine orada devam eder
Kaliteli olan kumaşları tam da halkın aradığı cinstendir Kendisi de kanaat sahibi bir insan olduğundan; «kazancım az olsun, lâkin temiz ve helal olsun» düşüncesindedir Bu sebeple gabn-i fâhiş denilen, bir malı değerinin çok üstünde satmaya hiç meyletmez Kısa zamanda zengin olma hayal ve hırsına asla kapılmaz
İşe geç geldiği bir gün, tezgâhtarın sattığı mallardan çok iyi bir kâr elde ettiğini görür ve bunun üzerine tezgâhtar ile aralarında şöyle bir konuşma geçer:
“–Hangi kumaştan sattın?”
“–Şu kumaştan efendim”
“–Metresini kaça verdin?”
“–On akçeye”
“–Nasıl olur? Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Adamcağızın bize hakkı geçmiş Görsen tanır mısın onu?”
“–Evet, tanırım!”
“–O hâlde hemen git ve o müşteriyi buraya getir Onunla vakit kaybetmeden helâlleşmem lâzım”
Tezgâhtar gider, müşteriyi bulup getirir Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, kendisinden helâllik ister ve tezgâhtar tarafından alınan fazla parayı da müşteriye uzatır Müşteri ise daha evvel hiç karşılaşmadığı bu güzel davranış karşısında büyük bir hayret içindedir Kendi kendine “Hakkını helâl et?” cümlesinin içindeki derin mânâyı kavramaya çalışır
Bu hâdise kısa sürede dilden dile dolaşır Çok geçmeden de kralın kulağına kadar varır Sonunda kral, kumaş tüccarını saraya çağırır ve:
“–Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük! Sizin bu hâliniz, bize bir muammâ oldu Bunu îzah eder misiniz?” diye sorar
Tüccar ise kemâl-i edeple:
“–Ben bir müslümanım İslâm’da ise mülk, Allâh’ındır Kul sâdece bir emanetçidir Ayrıca İslâm’da haksız menfaat, fâiz, istismar, gabn-i fâhiş (kandırmak sûretiyle değerinin çok üstünde satış yapmak) ve toplumun zararına olan bütün satışlar yasaktır
Bu alışverişte ise müşterinin bana hakkı geçmişti, dolayısıyla kazancıma haram girmişti Ben sadece bir yanlışı düzelttim” diyerek cevap verir Bunun üzerine kral:
“–İslâm nedir, Müslüman olmak neyi gerektirir?” gibi peş peşe sorular sorar
Tüccar da sorularını birer birer en güzel bir üslûp ile cevaplandırır
Böyle bir dinin varlığını bu hasbihâl ile ilk defa duyan kral, fazla vakit geçirmeden İslâm ile şereflenir Daha sonra kısa bir müddet içinde halk da müslüman olur[2]
İşte 250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın İslâm’ı kabul etmesindeki sır, belki de sadece beş akçelik bu kumaştır Müslüman tâcirin yaptığı şey ise:
İslâm şahsiyet ve vakârını temsil ederek İslâm’ın güler yüzünü ve rûhânî dokusunu fiilen sergilemektir
Bilinmelidir ki, insanın davranışlarına tesir eden iki mühim müessir vardır Bunlar:

1-Kazanılan para:
Paraya haram ve şüpheli şeyler karışmamasına son derece dikkat etmelidir Zira haram veya şüpheli yerden gelen para, kalbi hantallaşır, mânevî duyguları köreltir

2-Gönülde muhabbeti taşınan insanlar:
İnsan, muhabbetle bağlandığı kimsenin iyiliğinden de pay alır, kötülüğünden de… Bundan dolayıdır ki, boğazımızdan geçen gıdânın helâl, muhabbet ettiğimiz kimselerin de sâlih veya sâliha insanlardan olmasına dikkat etmek zarûrîdir
Yukarıda zikrettiğimiz misâlde, tâcirin helâl lokmaya olan hassâsiyet ve dikkati, onun bedenine mânevî bir zehir girmesine mânî olmanın ötesinde, istikbâle kadar uzanan bir sadaka-i câriye kapısına da vesile olmuştur Gerçekten ihlâs ve takvâ dolu bir kalpten yerinde ve zamanında söylenen sözler, ve yine böyle bir gönülden akseden rûhâniyet dolu güzel ahlâk ve örnek davranışlar, muhatap olunan insanlar üzerinde kalıcı tesirler bırakmaktadır
Nitekim Câfer-i Tayyâr d’ın Habeşistan’a hicret ettiğinde sergilediği güzel ahlâk, tevzî ettiği mükemmel şahsiyet ve kullandığı yerinde üslûp, Habeş Necâşîsi (hükümdârı) Ashama’nın hidâyet bulmasına vesîle olmuştur
Yine ecdâdımız Osmanlı’nın ince bir siyaset izleyerek, yeni fethedilen yerlere evvelâ, gönül ehli, sâlih ve velî zâtlar iskân etmesi de Mevlânâ Hazretleri’nin ifâde buyurduğu gibi:
“Hâl ile öğüt veren, sözle öğüt verenden iyidir” hikmetine binâendir
Mânevî fetih ordusu olan velîler, gönül âlemlerinin rûhâniyet ve feyzini, yeni fethedilen ülkelerin her karış toprağına ve bölge halkının kalplerine nakşediyorlardı Böylece yeni fethedilen topraklarda yaşayan yerli hristiyanlar, Osmanlı halkının nezih yaşayışına, ahlâkına, bilhassa merhamet ve şefkat duygularına hayran kalıyor ve bu keyfiyet de, onların İslâm’la şereflenmelerini kolaylaştırıyordu Zira esas fetih, kalplerin fethidir Kılıç ise, netice itibariyle bir demir parçasıdır Ancak zulmü bertaraf etmek için kullanıldığı nisbette makbuldür Aksi hâlde başlı başına bir zulüm vâsıtası hâline gelebilir
Geçen as-rı-n ön-de ge-len İs-lâm âlim-le-rin-den Mu-ham-med Ha-mi-dul-lâh’ın şöyle bir ifâdesi vardır:
“Hayretle görmekteyim ki ba-tı top-lu-mun-da hris-ti-yan-la-rı İs-lâ-m’ı kabûle sevk eden, fı-kıh ve ke-lâm âlim-le-ri-nin gö-rüş-le-ri de-ğil, İbn-i Ara-bî ve Mev-lâ-nâ gi-bi sû-fî-ler-in hâlleridir
Bu-gün de İslâm’ın nûrunu hidâyet mahrumlarına taşıyacak olan, ne kı-lıç, ne de akıl-dır; aksine kalp, yâ-ni ta-sav-vuf-tur”
Hasta ve yorgun gönülleri tedâvî edecek, muzdarip sîneleri huzura kavuşturacak ve herc ü merc zihinlere rehberlik edecek kimseler, Hak dostlarıdır Ki onlar, Bahâuddin Nakşibend, Abdülkâdir Geylânî ve Mevlânâ Hazretleri gibi, gönüllerini dergâh hâline getirmiş, ruhlarındaki merhamet ve sevgiyi bütün mahlûkâta taşımış velîlerdir
“İşte hem Pey-gam-ber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- ve ashâbının, hem de büyük mutasavvıfların yo-lu, ne ke-li-me-ler üze-rin-de uğ-raş-mak, ne de mâ-nâ-sız şey-ler-le meş-gûl ol-mak-tır Bilâkis in-san ile Al-lah ara-sın-da-ki en kı-sa yol-da yü-rü-mek-, yani şah-si-ye-tin ge-liş-ti-ril-me-si yo-lu-nu ara-mak-tır”[3]
Velhâsıl her Müslüman, öncelikle kendini İslâm ile ihyâ etmelidir Etrafına şahsiyet ve vakar tevzî etmelidir Allâh’ın dînini en güzel bir sûrette temsil ederek O’nun varlığına ve birliğine şahit olmalıdır Çünkü Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır:
“İşte böylece sizi (ifrat ve tefritten uzak) mûtedil bir ümmet yaptık ki, bütün insanlar üzerine şahitler olasınız, Rasûl (Hazret-i Muhammed) de sizin üzerinize şahit olsun…” (el-Bakara, 143)
Yâ Rabbi! Bizleri İslâm şahsiyet ve vakârını en güzel bir sûrette temsil ederek söz, fiil ve davranışlarıyla hidâyetlere vesîle olan bahtiyar kullarından eyle!
Âmîn…

--------------------------------------------------------------------------------

[1]İbn-i Hazm, el-Muhallâ, Mısır 1389, IX, s 454 vd

[2] Mehmet Paksu, İman Hayata Geçince
[3]M Aziz Lahbâbî, İslâm Şahsiyetçiliği, Terc İ Hakkı AKIN, s 114-115, dipnot 8 İst 1972



ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam şahsiyeti sergilemek
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:12:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam şahsiyeti sergilemek rüya tabiri,İslam şahsiyeti sergilemek mekke canlı, İslam şahsiyeti sergilemek kabe canlı yayın, İslam şahsiyeti sergilemek Üç boyutlu kuran oku İslam şahsiyeti sergilemek kuran ı kerim, İslam şahsiyeti sergilemek peygamber kıssaları,İslam şahsiyeti sergilemek ilitam ders soruları, İslam şahsiyeti sergilemek önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes