๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 22 Ağustos 2010, 20:47:16



Konu Başlığı: İslâm onunla her eve girdi
Gönderen: Sefil üzerinde 22 Ağustos 2010, 20:47:16

Hz. Mus’ab b. Ümeyr’in samimi gayretleriyle Medine’de İslâm’ın girmediği bir ev kalmadı.

İslâm onunla her eve girdi

O, insanlarla hemen kaynaşabilmesi, nazik ve yumuşak üslubu ve ikna gücüyle pek çok sinenin İslam’ı kabul etmesine vesile olmuştur.

Hz. Mus’ab ihlas ve samimiyetiyle gönülleri kazanıyordu

Hz. Mus’ab, İslam’ı nasıl anlatıyordu?

Peygamber Efendimiz’in İslam’ı anlatma maksadıyla görevlendirdiği ilk sahâbî Hz. Mus’ab b. Umeyr’dir. Hz. Mus’ab, nazik tavır sahibi sahâbîlerin en güzel örneklerinden biridir. Birinci Akabe biatından sonra, Medineli Müslümanlarla birlikte Peygamberimiz, Kur’ân okutması ve İslâm’ı öğretmesi için Hz. Mus’ab b. Ümeyr’i gönderdi. Hz. Mus’ab, Medine’de Es’ad b. Zürâre’nin evinde misafir kalıyordu.

Bütün gayretini İslam’ı anlatmaya sarf eden Hz. Mus’ab, Hz. Es’ad b. Zürâre’nin rehberliğinde Medine’nin ileri gelenleriyle görüşüyor ve İslam’ı anlatıyordu. Medine’de pek çok kimse Müslüman olmuştu. Ama geniş anlamda bir açılım olması için Medine’nin önde gelenlerinden bazı kimselerin İslâm’ı kabul etmesi gerekiyordu.

Evs kabilesinin reisi olan Sa’d b. Muaz, henüz Müslüman olmamıştı ve İslâm’ın yayılmasından rahatsızdı. Mus’ab’a engel olması için yine kendisi gibi kabilesinin reislerinden olan Üseyd b. Hudayr’ı gönderdi. “Eğer teyzemin oğlu Es’ad b. Zürâre olmasa ben ona yapacağımı biliyorum” demeyi de ihmal etmedi.

HELE BİRAZ DUR, SÖZÜMÜZÜ DİNLE!

Üseyd, kızgın bir şekilde Hz. Mus’ab ve Hz. Es’ad’ın bulunduğu yere geldi. Hz. Es’ad, Üseyd’in geldiğini görünce, Mus’ab’a onun kavminin efendisi olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. Üseyd hiddetli bir şekilde şöyle dedi: “Siz, bize niye geldiniz? Bir takım aklı ermez ve zayıf kimseleri aldatıp azdırıyorsunuz. Hayatınızdan olmak istemiyorsanız, derhal buradan ayrılın!”

Hz. Mus’ab, “Hele biraz dur, otur. Sözümüzü dinle, maksadımızı anla; beğenirsen kabul edersin, beğenmezsen o zaman engel olursun” diye gayet nazikçe mukabelede bulundu. Üseyd, “Doğru söyledin” dedi ve mızrağını yere saplayarak yanlarına oturdu. Hz. Mus’ab, ona İslâm’ı anlattı ve Kur’ân-ı Kerim’den âyetler okudu. Üseyd kendisini tutamayarak, “Bu ne kadar güzel, ne kadar iyi bir söz” diye konuştu ve “Bu dine girmek için ne yapmalı?” diye sordu. Ardından kendisine denilenleri yaptı ve Müslüman oldu.

Sonra da, “Ben gideyim, size birini göndereyim. Eğer, o da imana gelirse, bu beldede iman etmedik kimse kalmaz” deyip oradan ayrıldı. Sa’d b. Muaz ve kavminin yanına vardı. Sa’d, “Ne yaptın?” diye sordu. Üseyd şöyle dedi: “O iki adama söylenmesi gerekeni söyledim. Vallahi, ben onlarda bir problem görmedim.”

SA’D DA MÜSLÜMAN OLUYOR

Bunun üzerine Sa’d, doğruca Mus’ab ile Es’ad’ın yanına gitti. Hz. Mus’ab ona da aynı tatlılıkla, “Hele biraz durunuz. Oturup dinleyiniz, anlayınız da, beğenirseniz kabul edersiniz, beğenmezseniz, biz de size, çirkin gördüğünüz işi tekliften vazgeçeriz” diye nazikçe cevap verdi.

Onun üzerine Sa’d oturdu ve Hz. Mus’ab’ın sözlerini dinlemeye başladı. Hz. Mus’ab ona İslâm dininin ne demek olduğunu anlattı ve Kur’an okudu. Kur’ân okunurken Sa’d’ın yüzü birdenbire değişiverdi. Simasında iman alametleri belirdi. Hemen, “Siz bu dine girerken ne yapıyordunuz?” diye sordu. Hz. Mus’ab ona İslâm dininin esas ve adabını anlattı. O da şehadet getirerek Müslüman oldu. Hz. Mus’ab’ın bu tatlı ve nazik üslubu ve samimi gayretleriyle Medine’de İslâm’ın girmediği bir ev kalmadı.

Hz. Mus’ab’ın irşad ve tebliğ hususundaki başarısı, Hz. Peygamber’in onu seçmesindeki isabeti göstermektedir. Hz. Mus’ab’ın insanlarla hemen kaynaşabilmesi, nazik ve yumuşak üslubu, ikna gücü daha nice sinenin İslam’ı kabul etmesine sebep olmuştur.