๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 06 Aralık 2010, 16:52:23



Konu Başlığı: İslam da hüküm
Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Aralık 2010, 16:52:23
İSLAM’DA HÜKÜM (YÖNETİM)

 

“Hükmün” sözlük anlamı kaza (yargı) demektir. Hakîm ise hükmü uygulayandır. Istılahta ise; hüküm, mülk ve sultan aynı anlamdadır. Bu yönüyle hüküm, hükümleri uygulayan sultandır (otoritedir). Ya da Şeriat’ın müslümanlara ikâmesini farz kıldığı emirlik işidir. Bu emirlik işi, haksızlıkların giderilmesi, çekişmelerin çözüme vardırılması için kullanılan sulta (otorite)dir. Diğer bir ifade ile hüküm, Allahu Teâlâ’nın şu buyruklarında geçen Velâyet-ül Emr’dir :

“Allah’a itaat edin, Resul’e ve sizden olan ulul-emire (yönetim sahiplerine) itaat edin.” (Nisa : 59)

“... Onu Resul’e ve onlardan olan ululemire götürselerdi...” (Nisa : 83)

“Velâyet-ül Emr” ise, doğrudan doğruya fiilen işleri (yönetimi) gözetmektir.


İslâm; devlet, toplum ve hayat için bir ideoloji olması itibariyle devlet ve yönetimi kendisinden bir parça kılmıştır. Bu nedenle müslümanlara İslâmî devleti ve hükmü (yönetimi) ikâme etmeyi ve İslâm hükümleriyle hükmetmelerini (yönetmelerini) emretmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde “hüküm” ve “sultan”a dair müslümanlara Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyi emreden onlarca ayet inmiştir. Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur :

 “Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Haktan sana gelenden sapıp da onların hevalarına uyma.” (Maide : 48)

 “Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların hevalarına (arzularına) uyma. Seni Allah’ın sana indirdiğinin bazısından saptırmalarından sakın.” (Maide : 49)

“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerdir.” (Maide : 44)

“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.” (Maide : 45)

“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fasıklardır.” (Maide : 47)


 “Rabbine and olsun ki, aralarında çıkan ihtilaflarda seni hakem kılmadıkça, sonra senin verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan ona tam teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa : 65)

 “Ey iman edenler ! Allah’a itaat edin. Resul’e ve sizden olan ulul-emre itaat edin.” (Nisa : 59)

 “İnsanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmedin.” (Nisa : 58)

Bunların dışında yönetim ve otorite olması bakımından hükümle ilgili daha bir çok ayet-i kerime mevcuttur. Hüküm (yönetim) olaylarının ayrıntılarına işaret eden bir çok ayet-i kerime vardır. Nitekim savaş hukuku, siyasî hukuk, cinayet (ceza) hukuku, içtimai (kadın-erkek alâkası) hukuku, medenî hukuk ve bunun dışındaki daha bir çok hukukî konuya değinen ayetler vardır. Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur :

  “Ey iman edenler ! Kâfirlerden size yakın olanlara karşı savaşın ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar.” (Tevbe : 123)

“Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile arkalarında bulunan kimseleri de dağıt. Bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de hak ve adaletle (onlarla yaptığın ahdi) onların üzerine at.” (Enfal : 57-58)

 “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et.” (Enfal : 61)

 “Ey iman edenler. Akidleri (sözleşmeleri) yerine getirin.” (Maide : 1)

 “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmını yalan yemin ve şahadet ile yemeniz için o malları hakimlere (yöneticilere ya da kadılara) vermeyin.” (Bakara : 188)

 “Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri.” (Bakara : 179)

¬“Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin.” (Maide : 38)

 “... Sizin çocuğunuzu emzirirlerse onlara ücretlerini verin.” (Talâk : 6)

“İmkânı geniş olan nafakayı imkânlarına göre versin. Rızkı daralmış olan da nafakayı Allah’ın kendisine verdiğinden ayırsın.” (Talâk : 7)

“Onların mallarından sadaka al ki bununla onları temizleyesin.” (Tevbe : 103)

İşte böylece İslâm’ın; askerî, medenî, siyasî ve cinaî (ceza) hukukunun ve muamelâtının ana hatlarını yüzlerce ayeti kerimede açık bir şekilde anlattığını görüyoruz. Bu konuda ayrıntılı bilgi veren yüzlerce sahih hadis de bu gerçeğin bir diğer yanı. Tüm bu ayeti kerimeler ve hadisi şerifler, Allah’ın emirleriyle hükmetmeyi (yönetmeyi) ve bu emirleri uygulamayı öngörmektedir.

İslâm’ın ahkâmı; Allah Resulü (S.A.V) zamanında, ondan sonra da Raşidî halifeler döneminde gerçek anlamıyla uygulandığı gibi, bunlardan sonra gelen müslüman yöneticiler tarafından da uygulandı. Bütün bunlar, İslâm’ın yönetim ve devlet, toplum ve hayat, ümmet ve fertler için bir nizam oluşuna açıkça delâlet ediyordu. Aynı şekilde şuna da delâlet ediyordu : “Devlet, hükmetme (yönetme) yetkisine ancak İslâm nizamına uygun hareket ettiği zaman sahiptir.” Hükümlerinin uygulandığı bir devlette canlı olarak var olmadıkça, İslâm için bir varlık olmaz. İslâm, din ve ideolojidir (hayat düsturudur). Devlet ve hüküm (yönetim), onun bir parçasıdır. Devlet, İslâm’ın kendi hükümlerini genel hayatta uygulamak için koyduğu tek yoldur (metoddur). Tüm hallerde hükümlerini tatbik eden bir devleti olmadıkça İslâm, canlı bir şekilde ayakta duramaz.

İslâm’ın devleti, siyasî ve beşerî bir devlettir. O, ilâhî ve ruhanî (teokratik) bir devlet değildir, onun için bir kutsallık da yoktur. O devletin başkanında masumiyet sıfatı da yoktur.

İslâm’da yönetim düzeni; devletin şeklini, sıfatını, ilkelerini, temellerini ve organlarını, devletin üzerine kurulduğu esasları, bütün işlerin gereğince ele alındığı düşünce, kavram ve ölçüleri, uygulamaya koyduğu anayasa ve yasaları açıkça ortaya koyan düzen demektir.

İslâm’da bu yönetim düzeni kendine özgü bir devlet için kendine özgün bir düzendir. Bütün dünyadaki tüm sistemlerden, gerek üzerine kuruldukları esaslar, kurumlar bakımından gerekse işlerin gereğince yürütüldüğü fikirler, kavramlar ve ölçüler bakımından gerekse temsil ettiği şekilleri bakımından, gerekse tatbik ettiği anayasa ve kanunları bakımından temel farklılıklar arz eder.