> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İşçi işveren münasebetleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İşçi işveren münasebetleri  (Okunma Sayısı 577 defa)
22 Eylül 2010, 15:24:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Eylül 2010, 15:24:10 »



İŞÇİ-İŞVEREN MÜNASEBETLERİ

1. GİRİŞ
İslâm'a göre Allah adıyla yapılan üretime yönelik her gayret ve çalışma ibadet olarak değerlendirilir. Fert fert herkes kendi geçimini sağlamak için çalışmak ve başkalarına muhtaç olmamakla yükümlüdür. Peygamber Efendimiz (sav), bazı sahâbelerden başkalarından hiçbir şey istememek üzerine biat almış, bu sahâbeler de biatlarına, "kendileri at üzerinde iken düşürdükleri kamçılarını bile başkalarından istememek" derecesinde ittiba etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (sav) insanları çalışmaya ve helalinden kazanmaya her vesile ile teşvik etmiştir. Bir hadîs-i şeriflerinde: "Kişi kendi elinin emeğinden daha hayırlısını yememiştir" demektedir. Benzer şekilde işçi ve işverenler de diğer vatandaşlar gibi toplum içinde yaşamak ve maişetlerini temin etmek için üzerlerine düşeni yapmakla mükelleftirler.
Günümüzde toplum hayatı, âdetâ çeşitli grupların kendi haklarını ve menfaatlerini elde etmek için kıyasıya mücadele ettiği, güçlünün hakkını elde ettiği ve bu arada başkalarının haklarından bir kısmını da ele geçirdiği bir hal almıştır. İslâm, muhalif güçler çıkarıp bunların mücadele esaslarını belirlemek yerine, tarafları anlaştırıp menfaatlerini telif etme tarafını tutar. İşsizliğe mani olmak ve üretimin devamını sağlamak hedeftir. Görünen odur ki, İslâm hukuku ve ekonomisi asırlardır, hatta batılı hukuk sistemlerinden daha önce bu konuyu ele alıp adaletli bir şekilde tanzim etmiş olmasına rağmen, pek çoğu itibariyle bu kimseler İslâm'ın kendi konumlarındaki düzenlemelerini, hak ve vazifelerini bilmemektedirler. Bu durumda İslâm'ın işçi ile işverenlerin münasebetlerini düzenleyen esaslarının ve bu esasların hatırlanmasında hem gayr-ı İslâmî sisteme alternatif oluşun vurgulanması hem de yaşamak isteyenlerin derli toplu görmesi açısından faydalar vardır.
İnsan fıtratı, dinin kuvve olarak ele aldığı bir kısım unsurlar içermektedir. Şehvet, gadap, hırs, cesaret, korku vs. Din bir yönüyle bunların sırat-ı müstakim üzere yönlendirilmesi, ferdin ve toplumun dünya ve ahiret hayatları için faydalı hale getirilmesi için Allah tarafından konulmuş kurallar bütünü olarak ele alınabilir. İslâm dünya ile ahireti, madde ile manayı birlikte kucaklayan bir dindir. Bu yönüyle, İslâm, İslâmî kurum ve kuralların işletilmesi suretiyle dengeli bir toplum yapısının teşekkülünü hedefler. Burada, bu kurumlardan üçü olan uhuvvet, adalet ve ihsan kavramları ile işçi ve işveren arasındaki ilişkilerin nasıl düzenleneceği konusu üzerinde durulacaktır. İslâm öncelikle ferdî yükümlülüklerin yerine getirilmesi üzerinde durur. Çünkü her vazife karşılığında bir hak vardır. Böylece, fertlerin vazifelerini yerine getirmek konusunda gösterdikleri gayretler, toplumun her kesiminin haklarını elde etmesini netice verir. Fakat bir grubun haklarını elde etmeye çalışmaları, bir başka grubun çıkarlarını ilgilendiriyorsa sonuçta sosyal sürtüşmeler ve karışıklık ortaya çıkar. Adalet müessesesi bu düzensizlik ve sürtüşmeleri ortadan kaldıracaktır. Bundan sonra ihsan müessesesi devreye girerek meseleyi bir adım daha ileriye götürür. Buna göre fertler kendi haklarından başkalarının hesabına vazgeçeceklerdir ki bu en önemli sevap kaynaklarından biridir.
2. UHUVVET
İslâm her ferdi evrensel bir kardeşlik içinde, sanki herkes tek bir ailenin ferdi imiş gibi birleştirir. Bu kardeşlik içinde tek tek ve hep beraber bütün üyeler eşit sosyal statüye sahiptir. Hadîste; "bütün insanlık Allah'ın ev halkı" olarak tarif edilmiş ve Allah'a en yakın olanın ailesine en iyi davranan olduğu ifade edilmiştir. Kardeşliğin en önemli gereği yardımlaşma ve ortak çalışmadır.. İnsanlık bir gemi içinde bulunan fertler olarak ele alınacak olursa, gemi içindeki her fert geminin hedefe varması için ortak hareket etmek ve kendi başlarına gemi üzerinde tasarrufta bulunmamak zorunda olmaları gibi, insanlık da yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmak zorundadırlar. Bu mecburi birlikteliğe ilaveten, Halik, Malik, Razık birliği, ülke ve dünya birliği, aynı havayı soluma, aynı ortak çevreye sahip olma gibi özellikler de İslâmî bir şuur içinde insanlığı kardeş olmaya zorlamaktadır. Bediüzzaman'ın ifadeleri içinde bir mü'min nazarında din ve vatan düşmanlarının kötülükleri -tecavüz olmamak şartıyla-adaveti celbetmemelidir. Çünkü "cehennem ve azab-ı ilâhî kafidir onlara..."
Kur'ân: "İyilik ve takva üzere yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın" (Mâide, 5/2); ayrıca "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin koruyucusudurlar, iyiliği emreder kötülükten sakındırırlar" (Tevbe, 9/71) demektedir. Bazı hadisler de ortak çalışmayı ve yardımlaşmayı daha geniş bir şekilde izah eder. "Mü'min mü'minin kardeşidir. Öyleyse kimse kardeşinin hatasını araştırmasın, yardımsız bırakmasın ve utandırmasın." Diğer bir hadiste de: "Mü'minler birbirine yardım edip destekleyen bir binanın tuğlaları gibi birbirlerinin yardımcısıdırlar" denmektedir.
Bazı pratik misaller üzerinde kardeşliğin etkisi görülebilir. Mesela bir kişi veya firma kendi kârı için başka kişilerin ve firmaların zarar etmelerini gözardı edebilir. Toplumun haklarını başkalarının ellerinden zor kullanımı ve mücadele ile almaları esasına dayalı ve güçlü olanın haklı sayıldığı gayr-ı İslâmî bir sistemde bu çok da garip bir durum değildir. Böyle bir sistemde büyük balık küçük balığı yutacaktır. Bunun sonucunda toplumun bütün kesimleri sürekli rekabet içerisinde, sürekli başkalarına karşı teyakkuz halinde olacak ve kimse rahat ve huzur yüzü görmeyecektir. Böyle bir sistemin biraz ilerisi anarşi toplumudur.
Durum ferdî plânda da hemen hemen aynıdır. İmana ait bilgilerden sonra en mühim amâl-i salihadır. Salih amel ise maddî ve manevî hukuk-u ibada tecavüz etmemekle, Hukukullahı da bihakkın ifa etmekten ibarettir. Şuurundan mahrum insanlar arasında kardeşliğin de geçerli olacağı söylenemez. Mesela aynı işi ortaklaşa yapmaları gereken kimselerden bazılarının daha az gayret göstermesi diğerlerinin daha fazla ezilmelerini netice verecektir. İşçi çalışma zamanını kısaltmak için ağır çalışacak, ya da zaman çalacaktır.. benzeri misaller çoğaltılabilir. Sonuç olarak uhuvvet hem kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesinde hem de toplum barışının sağlanmasında en önemli kurumlardan biridir.
3. ADALET
Adalet, sosyal hayatın dengesini sağlamada anahtar konumundadır. Adalet mekanizması sistemin işleyişini sağlamak amacıyla mukavele ve bunlarla ilgili düzenlemeleri gündeme getiriyor. Ayet-i kerimede "muhakkak Allah adaleti, ihsanı, yakınlarına vermeyi, ve her türlü kötülükten uzak durmayı emrediyor" (Nahl, 16/90) denmektedir. Görüldüğü gibi adalet ihsandan önce gelmiştir.
Adaletin toplumda ne şekilde tatbik edileceği de Kur'ân'da belirtilmiştir. Kur'ân'ın en uzun ayeti olmakla meşhur Müdayene ayeti de adaletin en önemli icra vasıtası olan mukavele konusunda mü'minlere yükümlülükler getirmektedir. Adı geçen âyette, borç alış-verişinde şahitler tutulması, hatta noterlik kurumunun yazması, şahitlik için çağrılanların bundan kaçınmaması... emredilir (Bakara, 2/282).
Adalet mekanizmasının en başta gelen vazifesi, toplumda her türlü adaletsizliğin ve taşkınlığın kökünü kazımaktır. İslâm, toplumdaki, zayıf kimselerin haklarını korur. Herkes fıtratının bir gereği olarak kendi haklarını ve ellerinden gelirse başkalarının paylarından bir kısmını da almaya çalışır. Eğer herhangi bir şekilde başarılı olursa gruplar arasında anlaşmazlık ve çekişme kaçınılmaz olacaktır. Çünkü zarar gören taraf mücadele etmeye çalışacaktır. Bu şartlar altında İslâm her ferdin haklarını elde etmesini ve hiç kimsenin kendi tabii haklarını elde etmede başkalarıyla mücadele etmek zorunda kalmamasını sağlayacak bir adalet mekanizmasını işletmektedir. İslâm'a göre her vazifeye karşılık bir hak söz konusudur. Bunun tersi de geçerlidir. Dolayısı ile vazifelerini yerine getiren fertler, bu yolda gösterdikleri gayretlerle haklarına da ulaşmış olacaklardır.
Müslümanlar başkalarının haklarına hürmet etmekle emrolunmuşlardır. Hürmet edilecek haklar arkadaşlık, komşuluk, akrabalık, çocuk ve ana baba hakları, işçi ve işveren hakları... vs. şeklinde sıralanmaktadır. Her grubun birbiri üzerindeki hakları görmezden gelmesi kesinlikle yasaklanmış ye zulüm olarak tanımlanmıştır. Böyle durumlarda devlet zarar gören tarafın haklarını temin veya tazmin etmekle yükümlüdür.
Adaletin sağlanmasındaki en önemli vasıta mukavelelerin kudsiyetidir. İslâm hukukunda mukaveleler mevzuunda detaylı bir sistematik vardır. Burada bunlardan bazıları verilecektir. Mukavele ile bağlanmış yükümlülükler alanında İslâm her iki tarafın durumları belli bir forma sahip iki tarafın rollerinin şekil ve sınırlarını belirler; herhangi bir sapma mahkemeler tarafından düzeltilir. Burada mukaveleler de yazılmaktadır. İslâm hukuku her mukavelenin kendi özellikleri ile alâkalı olarak bir kısım şartları yerine getirmesini gerektirir. Mukavelelerin bağlayıcı özelliği Kur'ân tarafından da vurgulanmıştır. Ayette "bir de sözü yerine getirin, çünkü verilen sözden dolayı şüphesiz ki bir sorumluluk doğmaktadır" (İsrâ, 17/34) denmektedir.
Müdayene ayetinde ifade edildiği üzere İslâm hukuku mukavelelerin detaylarının yazılmasını ve bir tarafsız grup tarafından da şahitlik yapılmasını gerektirmektedir. Din tarafından özel olarak yasaklanmamışsa bütün mukaveleler taraflar için zorlayıcıdır ve mahkemeler tarafından bu durum ta...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İşçi işveren münasebetleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:11:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İşçi işveren münasebetleri rüya tabiri,İşçi işveren münasebetleri mekke canlı, İşçi işveren münasebetleri kabe canlı yayın, İşçi işveren münasebetleri Üç boyutlu kuran oku İşçi işveren münasebetleri kuran ı kerim, İşçi işveren münasebetleri peygamber kıssaları,İşçi işveren münasebetleri ilitam ders soruları, İşçi işveren münasebetleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes