> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İnsanın Yeryüzü Serüveni
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsanın Yeryüzü Serüveni  (Okunma Sayısı 548 defa)
04 Kasım 2010, 11:05:12
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Kasım 2010, 11:05:12 »



İnsanın Yeryüzü Serüveni

Abdurrahman Candan


Sufilere göre insanın cennette yaratılıp dünyaya gönderilmesi, dünyadaki tekâmülünü tamamlayarak Hakk’a yükselmesi için bir fırsattır. İmam Rabbanî, Kur’an ve Sünnet verilerinden yola çıkarak aziz insan ruhunun niçin bu sefil dünyaya düştüğünü ve nasıl tekrar Rabbine yükseleceğini doksan dokuzuncu mektubunda detaylıca ele alır. İmam’a göre, insan ruhunun kemâlâta ermesi için kesif bedenlere girmesi ve orada bulunması gereklidir.

Azizim! Yükselme ve yücelme yolu bu maddi bedenle irtibata geçmeden önce insan ruhuna kapalı idi. “Bizim her birimizin belli bir makamı vardır” (Saffat, 164) ayetinde belirtildiği üzere insan ruhu bir zindanda hapsedilmiş konumdaydı. Ne var ki insan tabiatına yeryüzüne inme şartı ile tekrar yücelere yükselme cevheri (kabiliyeti) yerleştirildi. İnsanların meleklere olan üstünlüğü de işte bu cihetledir. Hak Subhânehû lütuf ve keremi ile o nurani cevheri bu karanlık bedenle bir araya getirdi. Nur ile karanlığın arasını birleştiren ve emr âlemi ile halk âlemini yan yana getiren Allah (c.c.) bütün noksanlıklardan münezzehtir. (99. Mektup)

İmam’a göre Hakk Teâlâ bu iki zıd kutbu birleştirmek için öncelikle ruha, nefse tabi olma hatta ona âşık olma kabiliyeti vermiş, böylece başlangıçta ruh ile nefis arasında bir uyum oluşmuştur.  “Biz insanı en güzel şekilde yarattık sonra onu aşağıların aşağısına attık” (Tin, 4-5) ayeti bu duruma işaret eder. Ne var ki İmam, bu ayette yergiye benzeyen bir övgü olduğunu düşünmektedir. Yani aşağıların aşağısına atılmak bir yergidir ama bu tekrar yücelere çıkma fırsatını ihtiva ettiği için aynı zamanda ilahi bir lütufdur.

İmam bu mektubunda ayrıca nefsin değişik evrelerde aldığı isimleri de açıklar. Ona göre ruh nefse uyduğu ve nefsin sevgisinde fânî olduğu için artık ruh ismine layık olmaktan uzaklaşmış ve nefs-i emmâre ismini almıştır. İmam ruh ve nefis ilişkisini şu şekilde anlatır:

Daha sonra ruh bu sevgi ilişkisi sebebiyle tamamen nefse teveccüh etti. Kendini o kadar nefse tabi kıldı ki sonunda kendini bile unuttu ve nefsi emmâre ismini alır oldu. Bu tabiiyetin sebebi  ruhun latifliğindendir. Zira ruh tamamen latif olması sebebi ile neye yönelirse onun hükmünü alır. Ruh kendisini unutunca daha önce Vacibu’l- vücûb mertebesi (Allah) ile olan beraberliğini ve huzurunu da unuttu. Tamamen gafletin içine battı, karanlığın hükmüne tabi oldu. Bunun üzerine Allah Teâlâ keremi ve şefkati ile kullarına peygamberler gönderdi ve bu yüce zatların aracılığı ile onları Kendine davet etti. Kullarına ruhlarının sevgilisi olan nefse muhalefet etmeyi emretti. O halde kim bu (ruhunun) mağlubiyet durumundan Hakk’a geri dönerse büyük bir kurtuluşa ermiş, kim de başını kaldırmayarak (içinde bulunduğu çamura) saplanıp kalmak isterse büyük bir sapıklıkla yolunu kaybetmiş olur. (99. Mektup)

İmam, ruhun nefste fânî olmasını ve onun arzularına râm olmasını en büyük gaflet olarak niteler. Kurtuluş, bu fenayı tersine çevirmek yani nefsi ruhta fânî kılıp, ruhun arzu ve hedeflerini nefse kabul ettirmektedir. Bu ise ruhun nefis ile olan uyumunun bozulması ve Hakk’a yönelmesi ile olur. Sâlik bu hale ulaşınca uyku ve diğer durumlarda ortaya çıkan gafletten kurtulmuş olur:

Öyle ise ruh ile nefs arasındaki uyum bozulduğunda ve bâtın (yani ruh), zâhirin sevgisinden Bâtınların Bâtını’nın aşkına yönelir ve nefste fânî ve bâkî olmaktan vazgeçip Hakîki Bâkî’de fena bulup O’nda bâki olma haline kavuşursa, işte o zaman zâhirin gafleti bâtının huzuruna engel olamaz. Gaflet böyle bir insanı nasıl etkileyebilir ki, zira onun bâtını zâhirden tamamıyla yüz çevirmiş ve onu arkasına atmıştır. (99. Mektup)

İmam’a göre ruhunu nefsin tasallutundan kurtaran ve onu Hak’ta fânî kılan kimse Nakşi tabiri ile halvet der encümen makamına ulaşmıştır. Onun insanlarla olan beraberliği kendisini Hakk’tan ayrı düşürmez. Dünyevi işlerle meşgulken bile gönlünde Hakk ile beraberdir.

İmam Rabbanî sâlikin bu duruma ulaşıncaya kadar geçirdiği süreci seyr ilallah yani Allah’a yolculuk olarak isimlendirir. Manevi terbiyenin bu sürecine sufiler uruc derler. Bu seviyeye ulaşan sâlikin tekrar halk âlemine dönüşünü de “es-seyru anillahi billâh; Allah ile beraber Allah’tan dönme” olarak isimlendirir. Ona göre Hakk Teâlâ manevi huzuruna kabul ettiği bu kullarını tekrar insanlar arasına gönderir ki onlar, halkı Hakk’a davet etsin. İlahi huzuru elde eden bu tür veli kullar, insanlara Hakk’ın sevgisini aşılar. Onlara halkın arasında bulunurken de Hakk ile beraber olma şuurunu yaymaya çalışırlar. Halka doğru olan bu seferin Sufiler arasında ismi ise nüzul, yani iniştir. İmam’a göre irşad vazifesine hak kazanmak için sâlik önce uruc sürecini tamamlamalı, ondan sonra nüzul süreci ile halkın arasına tekrar katılmalıdır:

Allah Subhânehû, bu tür bir bahtiyarlığa ulaşmış olan bir zatı, gönderdiği şeriatla bu âlem halkını nefsanî karanlıklardan kurtarması için es-seyru anillah billah yoluyla indirir. Bu kişinin teveccühü, içindekilerle kalbî bir alaka kurmaksızın tamamıyla âleme dönük olur. Çünkü onun alakası daha önce tesis ettiği kaynağa yani Hakk Suhanehûye’dir ve onun halk arasına geri getirilişi kendi tercihinin dışında olmuştur.

İmam Rabbanî’ye göre halkın arasına gelen bu tür mürşidler zâhiren halk ile beraberdir ve onlarla şekli bir benzerlik içindedir. Cüneyd-i Bağdadî’nin deyimiyle, “nihayete varmak başlangıca dönüştür.” Ne var ki hakikatte, müntehî sâliklerle (seyr-u sülukünü tamamlamış), diğer insanlar arasında bir benzerlik yoktur. Zira manevi eğitimini tamamlamayan insanlar, halka nefsaniyet gözüyle bakarlar ve onlarla olan bütün alakaları nefslerinin adına kurarlar. Yaptıkları her işte öncelikle kendi menfaatlerini düşünür, dini konuları ikinci veya daha arka planlara atarlar. Müntehiler ise her işi Allah için yaparlar ve kendi nefslerini düşünemezler. Bu durumu İmam şöyle anlatır:

Aynı şekilde müntehinin halka yaklaşması da kendi tercihinin dışında olmuştur ve onun bu tür bir yaklaşmaya isteği yoktur. Onun maddeye yaklaşmasının esas sebebi bunda Hakk’ın rızasının olmasıdır. Mübtedîde ise bu yöneliş kendi nefsinden kaynaklanmakta ve kendisi de bunu istemektedir. Bunda Hakk subhanehû’nun rızası yoktur.

İmam, başlangıç seviyesinde bulunan sâlik ile sona ulaşan sâlik arasındaki ilginç bir farka dikkat çeker. Ona göre mübtedî sâlik, dilerse halktan yüz çevirip tamamen yüzünü Hakk’a çevirebilir. Halbuki müntehi sâlik, irşad vazifesine sahip olduğu için böyle bir şeyi istese de yapamaz. Fânî âlemden bâkî âleme göçünceye kadar davetini devam ettirmek zorundadır. Peygamberler nasıl ki davetten vazgeçemiyorsa, onlar da halkı irşad etmekten hiçbir zaman vazgeçemezler.

Yüce Rabbimiz, lütuf ve keremi ile cennette başlayan serüvenimizi tekrar orada sonlandırsın! Bu dünyaya geliş hedefimizi bize bir an olsun unutturmasın!

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsanın Yeryüzü Serüveni
« Posted on: 18 Nisan 2024, 04:50:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsanın Yeryüzü Serüveni rüya tabiri,İnsanın Yeryüzü Serüveni mekke canlı, İnsanın Yeryüzü Serüveni kabe canlı yayın, İnsanın Yeryüzü Serüveni Üç boyutlu kuran oku İnsanın Yeryüzü Serüveni kuran ı kerim, İnsanın Yeryüzü Serüveni peygamber kıssaları,İnsanın Yeryüzü Serüveni ilitam ders soruları, İnsanın Yeryüzü Serüveniönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes