> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak  (Okunma Sayısı 874 defa)
06 Ekim 2010, 16:22:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Ekim 2010, 16:22:36 »



İnsanın Söz ve Davranışlarına Yansıması Açısından Nifak

Yüce Allah, insanları inanmak ve inanmamak konusunda muhayyer bırakmıştır. Zaten İslâm’ın tabiatında zorlama yoktur. Bununla beraber bir kısım insanlar, dinin öğretilerine karşı kalplerinde inkâr ve şüphe taşıdıkları halde Müslüman olduklarını dillendirmişlerdir. Sürekli iki yüzlü davranmak demek olan bu hâl, İslâmî terminolojideki ismiyle nifak ferdî-içtimaî bir riyakarlık ve bir ruh hastalığıdır. Bu makalede öncelikle nifâkın dinî anlamı, akabinde ise kişilerin veya toplumların davranış modellerine ve konuşma üslûbuna nifakın yansımaları imkân ölçüsünde analiz edilecektir.

Nifâk Kavramı

Nifakın etimolojik kökeninde dilcilere göre en-nefak veya en-nâfikâ kelimeleri yatmaktadır. Bunlardan birincisi, bir ucundan girilip diğer ucundan çıkılan tünel manâsındadır. Diğeri ise, köstebeğin, yer altında kazdığı tünel şeklindeki yuvasının veya bu dehlize ait iki çıkış kapısından birisinin adıdır. Asıl itibarıyla her iki isim de n-f-k kökündendir (Cevherî 1990; İ. Manzur 1990, “nfk” md).
Kur’ân-ı Kerim’de nifakın dini anlamına yönelik değerlendirmeler, maraz, hud’a, tezebzüb gibi anlam öbeklerine işaret etmektedir. Bu anlam alanlarının açıklanması meseleyi daha netleştirecektir. Nifak, şu âyeti kerimede beyan edildiği üzere kalbî bir marazdır: “Onların kalplerinde bir hastalık (maraz) vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır” (Bakara, 10). Maraz, sıhhatin zıddı olup insanın tabiatındaki veya mizacındaki itidali yitirmesidir. Mecazî olarak ise, kişilik bozuklukları ve insanın akl-i selimi yitirmesi anlamını taşımaktadır (Rıza, 1:153). Genellikle müfessirler de, “kalplerdeki maraz”ı, insan kalbinin ve kişiliğinin, inkâr, şüphe, yalancılık, aldatma, cimrilik, korkaklık ve haset gibi ahlâkî zafiyetlerin istilâsına maruz kalması’ şeklinde yorumlamışlardır (Maverî 1992, 1:74; İ. Kesir 1984, 1:74). İşte münafıklar, hisleri malûl, idrakleri tutarsız, şuurları kapalı, iradeleri de nefsanî temayüllerinin emrinde, vicdanî mekanizmaları mefluç insanlardır (Gülen 2001, 271).
Bazı âyetlerde, kalplerinde maraz olanlar tabiri, münafık kelimesi bizatihî zikredilmeden kullanılmaktadır. Bir kısım müfessirler, bunu, özü itibarıyla inkâr olan nifak-ı aslîden ziyade, şüphe ve iman zafiyeti taşıyan kişiler olarak yorumlarken (İbnü’l-Cevzî 1994, 3:279), diğer bir grup müfessir ise, hüküm itibarıyla her iki zümrenin aynı olduklarını ve buradaki farklılığın mahiyetten ziyade, vasıfla ilgili olduğu görüşündedir (Kurtubî 1993, 4: 386, 14:222).

Nifâkın anlam alanı ve tezahürleri ekseninde zikredilenlerin omurgasını aldatma (hud’a) teşkil etmektedir. Her türlü farklı görünme, yalan ve benzeri tavır ve davranışların gerisindeki ana unsur ve maksat, ötekinin aldatılmasıdır: Onlar, “Allah'a ve âhiret gününe inandık”, derler. Onlar güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir” (Bakara, 8-9).

Kur’ân’da, nifakın anlam dokusunu teşhir eden önemli kelimelerden bir diğeri tezebzübdür. Telaffuzunda dahi manâsını çağrıştıran bir ritim bulunan tezebzübün lügat anlamı, havada asılı duran bir şeyin bir o tarafa, bir bu tarafa gidip gelmesidir. İnsana isnat edildiğinde iki şey arasında kesin bir tercih yapamayarak gelip gitme, bocalama anlamını taşır (İbn Manzur, “zbb” md). Kelimesinin mahiyeti, bizzat Kur’ân’da geçtiği yerde beyan edilmektedir: “Münafıklar, bunların arasında bocalayıp durmaktalar; ne onlara katılıyorlar ne de bunlara. Her kimi de Allah şaşırtırsa sen ona hiçbir çıkış yolu bulamazsın” (Nisa, 143). Nifak ehli, küfürden kopamadığından iman edememektedir. İman izhar ettiklerinden dolayı da kâfirlere katılamamaktadır. İnananlarla otururken Müslüman görünmekte, kafirlerle düşüp kalkarken ise, şüphe ve inkârlarını dışa vurmaktadır. İşte söz konusu gidip-gelme içinde bocalarken Allah’ın emri gelip çatmakta ve kâfir olarak canları çıkmaktadır. Nifaktaki bu gidip gelmeyi, Hz. Peygamber bir benzetmeyle çok güzel açıklar: “Münafık iki koyun sürüsü arasında kararsız gidip gelen koyun gibidir; bir ötekine gider bir berikine. Hangisine tabi olacağını bilmez” (Müslim, “Sıfatü’l-Münafikîn”, 17).

Nifâkın İnsanın Konuşmasına Yansımaları

İnsanın konuşma tarzı, onun kişiliğini ele verdiği gibi, bir yönüyle de onun için bir maske görevi yapar ve maksadını gizlemesine imkân verir. Sözgelimi, düzgün ve net bir söz kulağa ağırbaşlı ve heybetli bir insanı, sanatlı bir söz de kibar ve yumuşak huylu bir kişiliği çağrıştırır. Diğer taraftan, kulağı tırmalayan bir ses tonu, kaba ve sert konuşma ise insana itici gelir. Münafıklar, içinde bulundukları ruh haleti itibarıyle iletişim esnasında ve kendilerini ifade ederken hem hitabet ve konuşma üsluplarına, hem de jest, mimik ve giyim kuşama önem verirler.

Bazı münafıklar, çok fasih, akıcı ve tatlı bir üslûba sahiptirler ve kendilerini çok iyi ifade ederler. Konuştuklarında meclisteki insanları rahatlıkla etkiler ve kendilerini dinlettirir, hattâ imrendirirler. Ancak onlara bir şey söylendiğinde, karşısındakini dinler gibi görünse de kulaklarına bir şey girmez, duvara dayalı kuru odunlar gibi idrak ve anlayıştan yoksundurlar. Kalplerinde düşmanlık beslediklerinden her türlü çağrıyı ve hareketi kendilerine yönelmiş bir saldırı olarak algılar, hattâ kendilerine faydalı söz ve davranışlara bile kuşkuyla yaklaşırlar (Yazır 1979, 7:5001). Bu hal onlarda bir seciye halini alır; zamanla mahiyetlerinin bir çukuru şekline dönüşür.

Kur’ân, münafıkların konuşma tarzı üzerinde şu beyanda bulunur: “Yoksa kalplerinde hastalık bulunan münafıklar, mü’minlere karşı duydukları kinlerini Allah’ın açığa çıkarmayacağını mı zannediyorlar? Eğer dileseydik onları sana tek tek gösterirdik, sen de onları simalarından tanırdın. Hattâ sen onları sözlerindeki lahnden (ses tonlarından ve konuşma üsluplarından) kesinlikle tanırsın. Allah, bütün işlerinizi bilir” (Muhammed, 29-30).
Âyette vurgulanan “lahnu’l-kavl” tabiri, konuşma tarzı, üslûbu, muhataptan başkasının anlayamayacağı şekilde sözü kapalı ve sembolik bir tarzda ifade etme, vurgulama ve bir şeyin manâsı veya fehvâsı gibi anlamlara gelmektedir (Asım Ef., 1305, 4:746). Müfessirler, münafıkların sima ve lahnü’l-kavl kapsamında tanınmasını açıklarken Muhammed, Nisa, Münafıkîn ve Tevbe gibi sûrelerde anlatılan münafık imajına ve tasvirine dikkatleri çekmekte, Peygamberimizle ve Müslümanlarla ilişkilerinin ve dini vecibeler karşısındaki söz ve davranışlarının anlatıldığı âyetlere atıfta bulunmaktadırlar. Müfessir Beğavî, “lahn” kelimesinin biri doğru, müspet, diğeri hatalı, menfî olmak üzere iki tür manâ ve tavra işaret ettiğini kaydeder (Beğavî 1993, 7:279). Birincisi, Peygamberimizin “Muhtemeldir ki, bazılarınız kendi delilini diğerlerinden daha iyi anlatabilir...” (Buharî, “Şehâdât”, 27). hadisinde olduğu gibi bir şeyi çok iyi kavrayıp ifade edebilen zekice anlatım manâsına gelirken, diğeri ise sözü anlaşılmaz kılmak, anlamından uzaklaştırarak tevriye ve ta’rizli kullanım manâlarına gelmektedir. Her halükârda münafıklar, kötü niyet ve maksatlarını dil oyunları içinde gizlemeye çalışan kişilerdir. Bu husus, Hz. Peygamber’in “Ümmetim hakkında en çok endişelendiğim, lisanı çok iyi kullanan münafıktır” (İbn Hanbel, 1: 22, 24) hadisinde ifadesini bulmaktadır. Âyet ve hadislerde vurgulanan husus, belâğatın, insanları kandırma ve toplumun ifsadına yönelik düşünce ve eylemlerin örtbas edilmesi adına kullanılmasıdır. Yoksa Kur’ân, bizatihî bir belâğat mucizesidir. Peygamber Efendimiz de (s.a.s.), insanlar içinde dili en belîğ kullanandı.

Münafıklar, sıklıkla ve hattâ gerekli gereksiz yere yemin ederler; böylece inkârlarını, kötü niyetlerini gizlemek ve karşı tarafta oluşacak muhtemel kuşkuları bertaraf etmek isterler. Arapça’da etkili ve ikna edici konuşma üsluplarından birisi yeminli ifadelerdir. Yeminin Kur’ân anlatımında da önemli yeri vardır ve bazı sûreler bizzat yeminle başlar. Yemin etmek, edebî bir üslup olarak, muhatabın şüphelerini bertaraf ve karşısındakinin kendisine inanmasını temin etmek maksadı taşıyan bir anlatım şeklidir (Ebu’l-Fütuh 1995, 239). Münafıklar, yemini kendilerini, asıl maksatlarını, kötü niyetlerini gizleme adına yaparlar: “Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!” (Münafikûn, 2). “O münafıklar, yanınızda mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Doğrusu onlar kâfirlerin maruz kaldıkları durumdan endişe etmeleri sebebiyle ödleri kopan bir topluluktur” (Tevbe, 56).

Münafıkların anlatıldığı âyetlere bakıldığında, onların genellikle geriye dönük pişmanlık ifade eder ve moral bozucu bir tarzda “keşke veya şayet şöyle olsaydı böyle olurdu, şöyle yapmış olsaydık böyle olmazdı” şeklinde bir hitabet geliştirdikleri de gözlemlenmektedir. Bu tarz bir konuşma üslubu, insan psikolojisini tahrip eden, takdir-i İlâhiyi tenkit manâsı taşıyan ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) ifadesiyle (Buharî,”Temenni”, 9; Müslim, “Kader”, 34) “şeytanın ameline, vesveseye kapı açan” bir düşünceyi temsil eder. Tabiî bu demek değildir ki, her türlü temenni ve keşke ihtiva eden ifadeler nifakı çağrıştırır. Nitekim İmam Buharî, Sahihinde, temenninin müspet ve menfi yönleriyle geçtiği hadislere müstakil bir bölüm ayırmıştır.

Münafıkların menfi temennilerine misal olarak, onlardan bazılarının Uhud savaşının akabinde söyledikleri sözler zikredilebilir. Müslümanlarla birlikte savaşa katılmış, ancak daha sonra pişman o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 01 Temmuz 2017, 04:03:58 Gönderen: ღ۩ Bilgin ۩ღ »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak
« Posted on: 19 Nisan 2024, 13:08:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak rüya tabiri,İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak mekke canlı, İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak kabe canlı yayın, İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak Üç boyutlu kuran oku İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak kuran ı kerim, İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak peygamber kıssaları,İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak ilitam ders soruları, İnsanın davranışlarına yansıması açısından nifak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes