๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Haziran 2010, 12:00:35



Konu Başlığı: İnsanı yakacak olan tek ateş
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Haziran 2010, 12:00:35
İnsanı yakacak olan tek ateş  

O'na dayanınca

İnsanı yakacak olan tek ateş
insanın kalbine düşen hiç bir ateş


insanın duygularını yakamayacak,


aksine serin ve selametli olacaktır


İnsanı yakacak olan tek ateş


O'nsuzluk ateşidir



HAYATI YAŞAMAYA BUYUR edilmemiz belli şartlar topluluğunda yaşamaya buyur edilmemizdir Bu, hayat boyu böyledir Doğumdan ölümümüze değin, hayat boyu hep bir şartlar topluluğu vardır Şartlar etkileşimin en yoğun haliyle yaşandığı ailede başlar Kimimizin babası sert, kimimizinki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise bizi boğacak kadar ilgilidir İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk ailede şekillenir, buradan yaşanılan topraklardaki iklim şartlarına dek geniş bir dağılım gösterir Kimi insan soğuk, kimi sıcak, kimi yağmurlu, kimi çöl, kimi de dağlık bölgelerde hayata buyur edilir Kimi insan maddi şartların geniş olduğu kimi de kısıtlı olduğu bir çevrede yaşamak durumunda kalır Kimi insanın yaşadığı yerde hurma, kimi insanın yaşadığı yerde portakal, kimi insanın yaşadığı yerde ise balık temel yiyecektir


İnsan içinde bulunduğu şartlarla çatışmalar yaşayabilir İnsan nefsinin arzu ve istekleri, tutkuları ile içinde bulunulan şartların içeriği çelişebilir İsteklerimize uygun düşmeyen durumlar, şartlar, olaylar yaşamak durumunda kaldığımızda veya fiziksel bütünlüğümüzü tehdit eder durumları yaşamak zorunda kaldığımızda aklımıza ilk gelen çözüm bu şartların değişmesine çalışmaktır Bu anormal bir durum değildir İnsanın fiili dua ederek bu şartları değiştirmeye niyet etmesi kulluğunun da bir gereğidir Ancak bir çok dua hemen kabul edilmeyebilir Bazı dualar hiç kabul edilmeyebilir Bizim istek ve arzularımızın rağmına bir çok durum ve hâl devam edebilir Bir çok kereler çalıştığımız halde üniversite sınavını kazanamayabiliriz Bir çok kereler söylediğimiz halde eşimiz bir alışkanlığını bizim için değiştir(e)meyebilir Rabbimiz'e gece gündüz dua ve niyazda bulunduğumuz halde bir akrabamızın kanser hastalığına Kainatın Rabbi şifa vermeyebilir


Bu hayatta her şeyi umabiliriz Ama umduklarımızın azı verilebilir Veya hiç verilmeyebilir Kimi zamanda hiç ummadıklarımız verilebilir İnsanın umduğunu bulamadığında, isteğine ulaşamadığında, arzularına uygun bir yaşantıya ulaşamadığında yaşadığı duygunun adı 'engellenme' duygusudur İnsanın sınavı tam burada başlar: umduğunu bulamadığında Engellenme duygusu bir ateş gibi insanın yüreğine düşer ve insanın duygularını yakabilir İçimizi bir sıkıntı basar İstediklerimizin olmaması karşısında şeytanın verdiği çok önemli bir vehim ve vesvese vardır Şeytan böyle anlarda sanki Yaratıcının bizi terk ettiği, sevmediği, bizimle ilgilenmediği, bizi duymadığı ve görmediği duygusunu uyandırmaya çalışır Yaşantımızdan bir halin, bir üzüntünün, bir olayın kalkmadığı durumlarda içine düşebileceğimiz en büyük tehlike budur Halbuki kalkmasını istediğimiz şartlar topluluğu ile içsel yaşantılarımız arasında direkt bir bağıntı yoktur Çünkü verili aklımız yaşadığımız sıkıntıyı bu şartlar topluluğundan dolayı, veya engellenme durumundan yani isteklerimizin olmamasından kaynaklandığını sanır Şu olay oldu üzüntülüyüm, bu hali yaşıyorum mutsuzum, yaşantımda şu olay gerçekleşmiyor bu yüzden sıkıntıdayım der aklımız İçinde bulunduğumuz şartlar topluluğundan memnun kalınmadığında veya bunlardan zarar gördüğünü hissettiğinde insan ne yapacaktır?


Böylesi durumların en çetinini peygamberler yaşamıştır Çünkü peygamberler insan yaşantısı için bir model olarak gönderilmişlerdir ve bizim için model teşkil edecek bir insanın da o toplumda yaşanması muhtemel olayları yaşayıp örnek davranışlar sergilemesi beklenir Onların yaşantılarında karşılaştıkları engellenme durumlarındaki başa çıkma stratejileri, tutumları bizim için bir model teşkil edebilir İbrahim'in (as) yaşadıkları da, tam da aklımıza takılan 'yaşadığım olaylar karşısında nasıl bir tutum takınmalıyım?' sorusu için mükemmel bir örnektir Bilindiği üzere Nemrud ilahlık davası güdünce Hz İbrahim tarafından ilzam edildi ve kavmi önünde mahcup duruma düştü Bu mağlubiyeti hazmedemeyen Nemrud büyük bir ateş hazırlattı Hz İbrahim'i ateşe atarak onu ateşte yakacak ve öldürecekti


Çünkü bilinen bir gerçektir ki ateş yakardı Kimse buna itiraz edemezdi Kimse ateş yakamaz diyemezdi Nemrud'un aklının ona önerebileceği başka bir ihtimal yoktu Olamazdı da Çünkü Nemrud o güne kadar ateşin yakmadığını ne görmüş ne işitmişti Öylesine bir ateş hazırlatmıştı ki yanına yaklaşılması bile imkânsızdı Öylesine büyük alevler çıkıyordu ki, üstünden uçan kuşlar, kavrulup yere düşüyordu Ateş İbrahim'i yakacaktı Akıl ve mantık bunu söylüyordu Nemrud' un dünyasında başka bir ihtimal yoktu Nemrud tek ihtimalli bir dünyada yaşıyordu
 

ALINTI