> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Doğudan Batıya İslam Açlığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Doğudan Batıya İslam Açlığı  (Okunma Sayısı 574 defa)
01 Aralık 2010, 17:27:11
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 01 Aralık 2010, 17:27:11 »



Doğu'dan Batı'ya İslam Açlığı

Ahmet Taşgetiren



Bir gün komşunuz kapınızı çalıp;

-Komşu, diye seslense, Peygamberimiz "Komşusu açken kendisi tok sabahlayan bizden değildir" diye buyuruyor, bizim çocuklar üç gündür aç" dese, ona cevabınız ne olurdu?

-Allah versin, der savar mıydınız?

Yoksa, üç gündür bir duvar ötenizdeki bu faciayı hissedemediğiniz için kendinize kahırlar mı ederdiniz? Telaşlanır, komşuya bir tas çorba ulaştırabilmek için seferber mi olurdunuz?

İşte böyle bir gün, Hüdayi Vakfı'nın kapısını gözleri gözyaşı ile hasret arası bir hüzünle yüklenmiş bir adam çalıyor. Ve Osman Topbaş Bey'e aynen o cümleyi söylüyor:

-Peygamber Efendimiz, "Komşusu açken tok sabahlayan...." Ve sonra hiçbir yüreğin dayanamayacağı bir feryadı seslendiriyor:

-"Biz tam 70 yıldır İslam'a açız Osman Efendi.... Tam 70 yıldır Müslümanlığı yüreğimizde bir kor halinde taşıdık. Artık bizi doyurun. Kardaş iseniz doyurun. Açlık, çocuklarımızı yakıp kavuruyor."

Adı Selim Seferov. Azerbaycan'ın kuzey bölgesinde, Şamil dağlarının eteğindeki Şeki şehrinin kadısı.

Osman Bey'le kucaklaşırken, içindeki volkanın, hıçkırığın sesini saklayamıyor.

İşte Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın. Azerbaycan hikayesi böyle başlıyor.

20 Eylül'de Osman Bey tarafından Azerbaycan'a gitmek için davet edildiğimizde hepimiz bu hikayenin başlangıcını biliyoruz. Nevzat Yalçıntaş Bey, (çünkü Selim Efendi'yi Osman Bey'e gönderen, "Git onlarda bu himmeti bulacaksın" diyen o) İrfan Gündüz Bey, Rıfat Çınar Bey, Sami Zeybek Bey ve bendeniz... Türkiye'ye, hazırladığı "Dereden Tepeden" isimli TV programı için çekimler yapmaya gelen Mehmet Aslan da bizimle dönüyor.

Bildiğimiz bir şey daha var ki, bu gidişte, orada, Şeki'de kucaklayacağımız Selim Efendi'nin yüreği hıçkırıkla değil, sevinçle, coşku ile çarpacak. Çünkü tohum filiz verdi artık. Çünkü Azerbaycan çocuğu Kur'an ikliminde büyüyor artık. Artık İslam'a aç nesillerden değil, İslam'ı kana kana içen, gür ekinler gibi dolu dizgin büyüyen çocuklardan söz etmek gerekiyor.

Orada 17 Azeri çocuğun hafızlık cemiyetine iştirak edeceğiz. Ne büyük mutluluk bu.

Şeki'de çiçeklerle karşılanıyoruz. Ellerinde çiçek tutanlar, Şeki İslamî ilimler Medresesinde Kur'an öğrenen, hafızlık yapan çocuklar. Acaba yürekleri Kur'an'la çiçeklenen bu çocuklar mı güzel, yoksa ellerinde tuttukları çiçekler mi?

Orda, Medresenin bahçesindeki bir çınarı gösteriyor Mehmet Aslan, "İşte, diyor, Azerbaycan'ın ve Hüdayi'nin hikayesi bu çınarda saklı....Çınardan bir kol ayrılmış, bir süre yol almış, ama böyle, ayrı baş çekerek gidemeyeceğini düşünmüş ve yeniden çınarın gövdesine dönmüş. Yolda ona bir destek verilmiş, yalnız değilsin denilmiş. O destek Hüdayi'dir." Şair, her şeyi bir çırpıda anlatıveriyor.

Pazar günü, sanki Şeki'de bayram var. O gün, Cuma Camiinde Azerbaycan, 70 yılın hasretiyle Kur'an hafızı olan çocuklarını bağrına basacak.

Şeyhülislam Allahşükür Paşazade ve yardımcısı Salman Efendi orada. Şeki Valisi Nezir Muallim orada. Azerbaycan hükümetinde din işleriyle görevli devlet bakanı Mustafa Muallim orada. Selim Efendi ev sahibi. Gözleri pırıl pırıl, İstanbul Müftüsü Selahaddin Kaya Hoca ve Müftü Yardımcısı Vahdettin Akgün Bey Şeyhülislamın davetlisi olarak oradalar. Çocukları hafız olan "valedeyn"ler de orada. Hepsi birer sevinç yumağı halindeler. Ve tabiî Şekililer...

Sonra merasim başlıyor.

Gözler birden kapıya dönüyor. Başlarında Medresenin yöneticisi olan Veysel Hoca, arkasından Fatih, Arif, Efraim, Süleyman hocalar...ve yaşları 13-17 arasında, yüzlerine Kur'an şavkı vurmuş 17 genç... Cübbeleri ve sarıklarıyla pırıl pırıl...Caminin içine bir gümüş gerdanlık gibi diziliyorlar. Kader, Azerbaycan'a 1996'nın bir eylül günü, böyle bir gümüş gerdanlık armağan ediyor sanki.

Önce herkes "gönül sözleri"ni söylüyor. Programı sunan, Hüdayi'nin Azerbaycan'daki hizmetlerini koordine eden Gençliğe Yardım Fondu Başkanı Nedim Kaya, her konağı mikrofona "gönül sözleri"ni söylemek üzere davet ediyor çünkü...

Allahşükür Paşazade, "Bugün, diyor, en büyük, azametli günlerden biridir. 70 yıllık çetin günlerden sonra ilk defa hafızlık cemiyetine iştirak ediyorum. Halkımın içinde Kur'an'ı okuyanlar huzurun kendileridir. Bunlar nurlardır, cami yıkmayınan, eziyet -etmeyinen bu nuru söndüremezler." Osman Topbaş Bey'e teşekkür ediyor. Ve sonra Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'le ilgili çok ilgi çekici bir olay anlatıyor:

"-Haydar Aliyev'e bu hafızlık cemiyetini arz ettim. Şeki'ye gideceğimi söyledim. "Bütün Kur'an'ı mı hıfzettiler?" diye sordu. Evet, dedim. Çok sevindi, memnun oldu. "Bizim yolumuz Allah yoludur, Kuran yoludur" dedi."

"Konak"lar gönül sözlerini söylüyorlar. Hafızlar ve misafir hocalar Kur'an ziyafeti çekiyorlar, Selahaddin Kaya Hoca güzel bir dua yapıyor ve tebriklerle, hediyelerle, ikramlarla, Azerbaycan'ın tarihinde bir dönüm noktası yaşanıyor.

Bu kimlik dirilişinde gayret kuşağını kuşanan Osman Topbaş Bey'de mahviyet ve heyecanı mezcolmuş görüyorum. Şüphesiz en çok şükreden o olmalıdır. Çünkü bu dirilişin her merhalesinde cefalar yüklenmek gibi Rabbani bir lütfa mazhar olmuştur. "Eğ başını, gör işini, zaman ahir zamandır" sözünü yaşarcasına... Azerbaycan'da, toplumsal kıyametten bir can kurtarma gayreti içinde...

"Toprağa iki tohum düşer, birisi tarla faresinin yemi olur, diğeri büyür çınara dönüşür. Eğer emek verebilirsek, toprağa düşen daha fazla tohumu tarla farelerinin elinden kurtarır, daha fazla çınarlara büyüme imkanı hazırlarız."

Bu söz Osman Bey'e ait. Ve yüreğine Azerbaycan derdi düşenden beri, kapısını çaldığı her yüreğe bu derdi taşımaya çaba sarf ediyor. Onun için, şurada, "euzü besmele" çekip, çağlayanlar gibi şakımaya başlayan her çocuk için ayrı ayrı şükür secdesi yapmaya can atacağından eminim.

Onun bu heyecanına Azerbaycan'da beraber olduğumuz on gün içinde, her gün kaç kez tanık oluyorum.

Şeki Medresesi'nde şu an 25 çocuk daha hafızlığa çalışıyor. Ayrıca yüzüne okuyup köyüne dönenler var. Medresenin şu anki kapasitesi 70 kişi...Yüz elli kişiye çıkaramaz mıyız? Veysel Hoca, yeni yatakhaneler, yeni sınıflar yaptırıyor. Hafızların sayfa verdiği koridora şöyle bir yüreğinizi açarsanız uhrevi bir uğultu ile cezbeler yaşamanız, sevinç göz yaşları dökmeniz işten bile değil.

Osman Bey, Azerbaycan'ın bu uhrevi iklimine vurgun. Hazreti Peygamber'in Hazreti Ali'yi Hayber'e gönderirken "Senin vasıtanla bir kişinin İslam'ı kabul etmesi senin için dünyadaki her şeyden hayırlıdır" diye buyurduğunu okumuş bir kere..."Bu söz, bizim için de bir mana taşımıyor mu?" diye soruyor. Nasıl taşımaz! Eğer taşırsa, o zaman işte meydan!

Meydan o kadar geniş ki....10 gün içinde, Hüdayi erlerinin, ya da bir başka deyişle, Ahmed Yesevi'ye kadirşinaslık borcunu ödemek için yola çıkmış delikanlıların, genç kızların karış karış emek verdiği Azerbaycan toprağını geziyoruz ve uğradığımız kırk kadar merkezde göz yaşartıcı sahnelerle karşılaşıyoruz. Hüdayi erlerinin ulaştığı yer sayısı kırk değil oysa, 100 kadar merkezde Kur'an halkası oluşmuş. Şeki'nin hemen çevresinde Zakatala, Aliabad, Kabela, Oğuz, Haldan şehirleri ve bunlara bağlı yerleşim birimleri...Sonra Ağdaş, Mingeçevir, Şamahı, Aksu, Medrese, Tümtül, Hosrov...Sabirabad...Bakü...

Şurası tamir görmüş veya yeniden inşa edilmiş bir cami...Şurası bir mescid. Şurası bir evin odası. Şurası bir okuldan kiralanmış sınıf...

Şurada Türkiye'den gitmiş bir genç, şurada onun Türkiyeli hanımı, şurada Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelmiş ve Hüdayi Vakfı'nın İstanbul'daki Mehmet Akif Kız Kur'an Kursu'nda eğitim görmüş bir genç kız...Şurada onun Türkiyeli beyi... Her biri etrafına 25'ten 100'e kadar çocuk almış, onlara İslam'ı ve Kur'an'ı öğretiyor.

Giriyorsunuz, "Esselamü aleyküm" diyorsunuz. Koro halinde "Ve aleyküm selam, ve rahmetullahi ve berakatüh" diye cevap alıyorsunuz. Gözleri gözlerinizde. Pırıl pırıl, o ne güzel, ne günahsız gözler ya Rabbi! "Eğleşin" diyorsunuz, oturuyorlar. Kız çocukların tümünün başları örtülü. Önlerinde bir rahle...Rahle dediysem, öyle ceviz oyma falan değil, iki ayak, bir de üstüne hangi inşaattan arta kaldığını bilemediğiniz uzun bir tahta, işte size rahle... Azerbaycan'daki İslamî dirilişe, bu mahrumiyet manzaraları tanıklık edecek mahşer günü... Hepsi öğrenci, öğleye kadar okullarında okumuşlar, dersten çıkıp Kur'an öğrenmeye gelmişler... Çantaları hemen oracıkta...Acaba en büyük ağabeylerinden kalma çantalar mı? Eskimiş, yırtılmış bir çanta yığını... Çocuklarımıza aldığımız gıcır gıcır çantaları düşündüğümde, bu mahrumiyet yurdunda, bu Kur'an öğrencilerinin şartları karşısında utanıyorum.

Kiminin önünde elif cüzü, kiminkinde Kur'an-ı Kerim. 6 yaşından 60 yaşına kadar Kur'an öğrencisi var rahle önünde diz çökmüş.

Aliabad'daki İslam Medresesi'nde, anne ile 6 yaşındaki kızı yan yana oturmuş Kur'an öğreniyorlar, ve anne "kızım benden ilerde" derken gözlerinin içi gülüyor.

Ağdaş'da, bir bayan İngilizce öğretmeni, şu an kendisine Kur'an'ı öğreten genç kızı, Türkiye'ye, İslam'ı öğrenmesi için kendisinin gönderdiğini söylerken gurur duyuyor. Hele bu davranışının Peygamberimiz tarafından sadakai cariye (ölmeyen bir sadaka) olarak nitelendiğini öğrenince büyük mutlulukla doluyor.

Soruyorsunuz:

"-Şehadet kelimesini bilen var mı?"

Bu da soru mu?

Azerbaycan'da şehadet kelimesi okuyan çocuk korolarına katılmanın zevkini nasıl anlatmalı?

"-Peki manasını kim söyler?"

Bütün parmaklar havada. Sen söyle bakalım:

"-Şehade...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Doğudan Batıya İslam Açlığı
« Posted on: 07 Mayıs 2024, 14:16:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Doğudan Batıya İslam Açlığı rüya tabiri,Doğudan Batıya İslam Açlığı mekke canlı, Doğudan Batıya İslam Açlığı kabe canlı yayın, Doğudan Batıya İslam Açlığı Üç boyutlu kuran oku Doğudan Batıya İslam Açlığı kuran ı kerim, Doğudan Batıya İslam Açlığı peygamber kıssaları,Doğudan Batıya İslam Açlığı ilitam ders soruları, Doğudan Batıya İslam Açlığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes