๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Mayıs 2010, 15:17:57



Konu Başlığı: İnsan serle ve hayırla imtihan edilmektedir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Mayıs 2010, 15:17:57

İnsan Şerle Ve Hayırla İmtihan Edilmektedir

Her İmtihan Bir Hayra Vesiledir

İnsan, dünyada karşılaştığı olaylar karşısında gösterdiği tavırlarla, sahip olduğu ahlakla ve içinde taşıdığı niyetiyle denenmektedir. Herşeyin Rabbimiz’den gelen bir deneme olduğunu bilmek, bu imtihan ortamını, karşılaşılan her olayı neşe ve şevkle karşılamak ise, dünyadaki imtihanı en güzel şekilde yaşamaya vesile olacak üstün bir ahlak modelidir.

Dünya hayatı, her insanın, asıl ve sonsuz ahiret yurduna ulaşmadan önce imtihan olduğu geçici bir mekandır. Her insanın fıtratına uygun olarak yaratılan imtihanların bir amacı, insanı imani anlamda olgunlaştırmak, onu sonsuz ahiret hayatına hazırlamaktır. İnananların dünyada yaşadıkları imtihan konularının neler olabileceği ve bunlar esnasında gösterdikleri güzel tavır Kuran’da şu şekilde haber verilmiştir:

“Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: “Biz ALLAH’a ait (kullar)ız ve şüphesiz O’na dönücüleriz.” Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.” (Bakara Suresi, 155-157)

İnsan yukarıdaki ayetlerde ve “Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya Suresi, 35) ayetinde haber verildiği gibi her türlü olayla denenebilir.

İnsanın bolluk, zenginlik ve çok büyük nimetler içindeyken de ALLAH’ın razı olacağı güzel ahlakı göstermesi, her tavrında ALLAH’a yönelip dönmesi ve O’nun emir ve tavsiyelerine çok büyük bir titizlik göstermesi önemlidir. Çünkü bolluk dünyanın geçici süslerine dalan insan için bir fitne konusu, bir deneme, unutturup yanıltan bir etken olabilir. Ama imanlı bir insan ne kadar büyük nimetler içinde olursa olsun asla ALLAH’a karşı nankörlük etmez.

İnsan bunun yanında hastalıkla, felaketlerle, iman etmeyenlerden gelen türlü baskılarla, incitici söz, iftira, tuzak, alay, zulüm gibi olaylarla da denenebilir. Fakat Müslüman bunların hepsinin imtihanın bir parçası olduğunu bilir ve bunlara sabır göstermenin güzelliklere açılan bir yol olduğunu unutmaz.

İnsanlar Dünyada Hangi Konularla İmtihan Olurlar?

Dünya, ALLAH’tan korkup sakınanlarla, O’na nankörlük edenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan yeridir. Rabbimiz, bu imtihan yerinde güzelliklerle çirkinlikleri, iyiliklerle kötülükleri, eksikliklerle mükemmellikleri bir araya koymuş ve kusursuz bir imtihan sistemi yaratmıştır. Kullarını, imanlarının ortaya çıkması için türlü şekillerde denemektedir. Sonuçta ALLAH’ı hakkıyla tanıyıp, takdir edebilenler, iman etmeyenlerden ayrılacak ve kurtuluşa ereceklerdir. Bu gerçek, Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; ALLAH, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.” (Ankebut Suresi, 2-3)

Şimdi insanların dünya hayatında hangi konularla imtihan olduklarını inceleyelim.

Zenginlikle imtihan

İnsan bolluk, zenginlik ve çok büyük nimetler içindeyken de ALLAH’ın razı olacağı umulan güzel ahlakı gösterip göstermediğiyle denenir. Çünkü bolluk dünyanın geçici süslerine dalan insan için bir deneme, ALLAH’ı ve ahireti unutturup yanıltan bir etken olabilir. Ama imanlı bir insan ne kadar büyük nimetler içinde olursa olsun asla ALLAH’a karşı nankörlük etmez.

“Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbim’i zikretmekten dolayı tercih ettim.” (Sad Suresi, 32) ayetinde haber verildiği üzere zenginliği yalnızca ALLAH rızası için isteyen Hz. Süleyman bu konuda verilecek en güzel örneklerden biridir.

İnkarcıların Baskısıyla, Tuzak ve Zulümleriyle İmtihan

İnkarcıların hayrı engellemek için yaptıkları zorbalıklar, müminler için birer imtihandırlar. Mümin, “... sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız emirlere olan azimdendir.” (Al-i İmran Suresi, 186) ayetinin hükmü gereği, bunların hepsinin imtihanın bir parçası olduğunu bilir ve bunlara sabır göstermenin güzelliklere açılan bir yol olduğunu unutmaz.

Hastalıkla İmtihan

Mümin, hastalığın ALLAH’tan gelen bir deneme olduğunun bilincindedir. Kendisine isabet eden ağır hastalıkta, bunun ALLAH’tan gelen bir imtihan olduğunun farkına varan ve yardımı yalnızca ALLAH’tan dileyip tevekküllü tavrını koruyan Hz. Eyüp bu konuda çok güzel bir örnek teşkil eder. Ayrıca şiddetli bir hastalık, kamil bir imana sahip olmayan insanın çabuk yılgınlık gösterebileceği ya da manevi zaaflarını ortaya çıkarabilen bir durumdur. Ancak bu zaafının farkına varan kişi, samimi iman sahibi ise hemen bunu telafi yoluna gider. Böylece hastalık onun hatasını fark etmesine yol açtığı için bir güzellik halini alır.

Fakirlik ve Açlık Korkusuyla İmtihan

Şeytan, zayıf imanlı kimselere fakirlik korkusu verebilir. Bir Kuran ayetinde şeytanın çabası şöyle bildirilmiştir:

Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı emrediyor. ALLAH ise, size Kendisi’nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. ALLAH (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Bakara Suresi, 268)

Müminlerse, canlarının, mallarının ve sahip oldukları herşeyin ALLAH’a ait olduğunu, rızkı verenin de alanın da ALLAH olduğunu bildikleri için, bunlarda meydana gelen bir eksilme onların ahlaklarını, düşünce yapılarını ve ALLAH’a olan sadakatlerini asla etkilemez.

Şeytanın Telkinleriyle İmtihan

Bazı insanlar ölüm korkusuyla, gelecek korkusuyla, sevdiklerini kaybetme ya da başarısızlık gibi korkularla imtihan olduklarında herşeyin kaderde olduğunu unutma gafletine düşebilirler. Oysa bunlar şeytanın kalplere korku salmak için verdiği telkinlerdir ve iman etmeyen insanların bakış açılarının ne kadar dar ve sadece dünya hayatı ile sınırlı olduğunu ortaya koyar. Çünkü dünyada kazanılan bir şeyin yitirilmesi için üzüntü veya korku duymaya gerek yoktur. Yüce ALLAH dünyada verdiği sınırlı nimetlerin benzerini ve daha da fazlasını cennette kat kat arttırarak mümin kullarına verecektir. İman ettikleri takdirde sevdikleri yanlarında olacak (Rad Suresi, 23), karşılıksız, çalışmadan ve yorulmadan en temiz yiyecekleri yiyecekler (Mürselat Suresi, 43), büyük bir mülk ve nimete (İnsan Suresi, 20), kendilerine sevgiyle tutkun, hep yaşıt eşlere (Vakıa Suresi, 37), ebedi kılınmış gençliğe (İnsan Suresi, 19), güzel ve temiz giysilere (Fatır Suresi, 33) sahip olacaklar, hüzün, kin, sıkıntı, bıkkınlık gibi insanı manevi anlamda yıpratan özelliklerden arınmış olacaklardır.”... Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız.” (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle haber verildiği gibi bu elbette çok büyük bir müjde ve sevinç vesilesidir.

Duygusallık

Değişen şartlardan ruhen etkilenmek gibi Kuran ahlakına uygun olmayan her hareket, bilinçaltına yerleşen duygusallık telkininin bir işaretidir. Müminler bunun şeytandan gelen duygusallık telkini olduğunu bilir ve duygusallıktan sakınarak Kuran ahlakına göre davranırlar.

Karamsarlık ve Ümitsizliğe Düşme

Şeytan karamsarlık ve ümitsizlik telkini vererek insanları şevksiz bir ruh haline sürüklemeye çalışabilir ancak iman edenler bunun bir deneme olduğunu bilirler.

Vesvese ve Kuşkulara Kapılma

Şeytan, gerçekte var olmayan olayları insanların kafalarında sanki varmış gibi gösterir. Kişinin sevilmediği, güvenilmediği, başarısız bulunduğu gibi türlü kuşkulara kapılması bu imtihanlara birer örnektir.

Dünya Hayatının Süsleri

Şeytanın en büyük amaçlarından biri, insanı sonsuz ahiret hayatını düşünmekten alıkoyup dünya hayatına yöneltmektir. Bunun için insanlara mal ve servet tutkusunu ya da sapkın eğlenceleri süslü göstermeye çalışır. Dolayısıyla bu süsler de kişiye birer imtihan oluşturabilirler. Bir ayette bu gerçek şöyle bildirilir:

“Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur). ALLAH yanında ise büyük bir mükafat vardır.” (Enfal Suresi, 28)

Öfke ve Kin Duyma

Şeytan insanlara öfke ve kin telkini vermeye çalışır. İnsanların işlerinin planladıkları gibi gitmemesi, yakınlarına sinirlenip kızmaları, günlük yaşamın bir parçası olan örneğin trafik sıkışıklığı gibi durumlarda öfkelenip Kuran ahlakına uygun olmayan tavırlar sergilemelerini ister. Mümin için bu tip durumlar, “Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlardan bağışlama ile geçenlerdir...” (Al-i İmran Suresi, 134) ayetinin hükmü gereği öfkelerini yendikleri birer imtihan konumundadır.

Her İmtihan Pek Çok Hayra Vesiledir

Dünyadaki imtihan ortamında, sağduyu sahibi insana düşen, vicdanının sesini dinleyip, ALLAH’ın kendisini bir denemeden geçirdiğini hiçbir şekilde unutmamasıdır. Samimi kalple ALLAH’a yönelen bir insan karşısına ne tür bir zorluk çıkarsa çıksın, mutlaka bir kolaylıkla karşılaşacak ve doğruyu bulacaktır. Bu imtihan dünyasının en büyük sırlarından biri, iman edenler için mutlak bir kazançla noktalanmasıdır. En büyük kazanç ise hiç şüphesiz, iman edenlerin bu denemeler karşısında gösterdikleri güzel ahlak, cesaret ve metanetin, onların ahiretteki karşılıklarını ve derecelerini artıracak olmasıdır. ALLAH müminleri Kuran’da şöyle müjdelemiştir:

Hiç şüphesiz ALLAH, müminlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır... (Tevbe Suresi, 111)

...Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur. (Tevbe Suresi, 111)

Bediüzzaman Said Nursi dünya hayatının sadece bir hizmet yeri olduğunu, insanın zorluk ve güzelliklerle denemeden geçirileceğini ve musibetlere, sıkıntılara sabretmenin mükafatının da çok büyük olacağını şu şekilde bildirir:

“Şu dünya hayatı, imtihan meydanıdır ve hizmet yurdudur; lezzet, ücret ve mükafat yeri değildir. Madem hizmet yurdudur ve kulluk mahallidir; hastalıklar ve musibetler dini olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve kulluğa çok başarı ve kuvvet verir. Ve her bir saati, bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden şikayet etmek değil, şükretmek gerekir. Evet ibadet iki kısımdır: Birinci kısım olumlu diğeri ise olumsuz. Olumlu kısmı malumdur. Olumsuz kısmı ise, hastalık ve musibetlerde, musibetzede, za’fını ve aczini hissedip, Rahman olan Rabbin’e yönelip, O’nu düşünüp, O’na yalvarıp halis bir kulluk yapar. Bu kulluğa riya giremez, halistir. Eğer sabretse, musibetin mükafatını düşünse, şükretse, o vakit her bir saati bir gün hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hatta bir kısmı var ki bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer. (Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar, s. 10)

İmtihan Ortamını Kolaylaştıran Çok Önemli Bir Sır: Kadere Teslimiyet

Müslüman, Yüce ALLAH’ın herşeyi bir kader üzere yarattığını ve başına gelenlerin sadece ALLAH’ın dilemesiyle gerçekleştiğini bilir. İnsanların hayatlarını tüm ayrıntılarıyla yaratan ALLAH’tır. En’am Suresi’nde yeryüzünde meydana gelen küçük büyük tüm olayların ALLAH’ın dilemesiyle gerçekleştiği şu şekilde bildirilir:

“Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.” (En’am Suresi, 59)

İnsan, zamana bağlı yaşayan ve olayları sadece yaşadığı andan bakarak değerlendirebilen bir varlıktır. Ve insan, geleceği bilemediği için karşılaştığı olaylardaki uzun vadeli hikmetleri, güzellikleri ve hayırları da her zaman göremeyebilir. Fakat zamandan münezzeh olan ve zamanı yaratan ALLAH, zamana bağımlı olan tüm varlıkların hayatlarını “zamanın dışından” görüp bilmektedir. İşte bu noktada karşımıza çıkan, kader gerçeğidir. Kader, ALLAH’ın geçmiş ve gelecek tüm olayları tek bir an olarak bilmesidir. Yani “sonucu bilinmeyen olaylar” sadece, bizim için birer “bilinmez”dir. ALLAH bizim bilemediğimiz bu olayların tümünü bilir.

Bu nedenle de insanın imtihanı, aslında başı ve sonu belli olan bir imtihandır.
Geçmiş, gelecek ve içinde yaşadığımız an ALLAH Katında birdir; hepsi olup bitmiştir. Biz ise bu olayları ancak zamanı geldiği zaman yaşayarak öğreniriz.
İşte bu “kader ilmi” inkarcıların vakıf olamadıkları büyük bir ilimdir.

Müslümanların dünya ve ahiret hayatındaki tüm zorluklara ve denemelere güzel bir sabır göstermelerine vesile olan da bu ilimdir. İman edenler “ALLAH’ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim ALLAH’a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. ALLAH, herşeyi bilendir.” (Teğabün Suresi, 11) ayetinde de bildirildiği gibi, başlarına gelen herşeyin bir kader üzere gerçekleştiğini bilmenin rahatlığını ve huzurunu yaşarlar.



ALINTI