> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum  (Okunma Sayısı 572 defa)
29 Kasım 2010, 17:36:43
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Kasım 2010, 17:36:43 »



İnsan İlişkilerinde Üç Durum Ve Üç Tutum

Ya Da “9 T” Davranışları…

İster bireysel isterse toplumsal çerçevede olsun, “insanlar arası” ilişkilerde, etki, etkileme, etkilenme bağlamında üç ayrı durum, pozisyon ve bu durumların her birinde de sürecin gerçekleştiği, izlediği üçer basamak vardır.

İnsanların/toplumların birbirlerinin karşısındaki, birbirlerine karşıki durumlarını, pozisyonlarını şöylece sıralayabiliriz:

Mağlup/güçsüz kimseler/toplumlar karşısında galip/güçlü durumda olanlar.

Galip/güçlü kimseler/toplumlar karşısında mağlup/güçsüz durumda olanlar.

Galibiyet/mağlubiyet ya da güç farkı olmaksızın ya da bu farkların etkili olmadığının varsayıldığı “eşit şartlarda” olma durumunda bulunanlar.

İbni Haldun’un toplumların dönüşüme uğrama sürecini irdelediği “bedevi-medeni” bağlamındaki bugün için de geçerli olan evrensel teorisinde, “istilacı bedevi toplumların zaman içinde işgal ettikleri ülkedeki medenîleri taklide başladıkları” perspektifinden değerlendirilen olay, gerçekte yukarıda sıraladığım üç pozisyon için de geçerlidir. Nitekim bu yazı boyunca söyleyeceklerim İbni Haldun’un bu görüşü çevresinde bir tür çeşitleme niteliğinde olacaktır.

İbni Haldun, bedevilerin medenilere ait topraklara saldırıp işgalde bulunmasını, pek çok tutarlı ve geçerli sebebe dayandırır. Sebepler ne kadar çok olursa olsun, saldırıya geçişteki temel itki, elbette, “Biz daha liyakatliyiz..”,  “Bizim de hakkımız..” gibisinden belirlenen ya da belirlenmemiş olan bir gerekçeye dayalıdır. Burada bir kıyas ve bu kıyas sırasında kendini daha yeterli ve daha haklı görme dolayımlı diğerini yetersiz/haksız olarak niteleme doğrultusunda bir “tenkit” var demektir.

İstilanın sürme ve tamamlanma sürecinde, bedevî toplum/güçler, ele geçirdikleri topraklara bir çeki düzen vermek ister ve bunun için de “tedip” hareketine girişir; hizaya getirme, adam etme çalışması başlatırlar.

Ama, kısa ya da uzun bir vadede işgalciler işgal ettikleri toprakların insanlarının yaşamını, kendi şartlarına uydurarak, benimsemeğe başlarlar. Bu da “telif” aşamasıdır. Artık, nerede ise bedevî kökenliler ile medenî soylular arasında pek bir fark kalmamış, bir “uyum/uyuşum” gerçekleşmiştir.

Böylece olay tenkit, tedip, telif basamaklarında cereyan etmiş olur.

Burada bir sual: Peki, bedevîliğin sonu gelmiş, kökü kurumuş mudur?

Hayır, “bedevîliğin” (burada Kur’anî tanım değil, İbni Haldun’un belirlemesi doğrultusunda ifade ediyoruz) sonu gelmez. O hep bir damar olarak devam eder. Bir kol medenileşerek biterken, yeni bir kol, yeni bir damar yeniden kök salar, sürgün verir. İnsanlığın hayatiyetindeki döngü, doğum-büyüyüp gelişme-ölüm olayı İbni Haldun’un ifadesini kullanarak söylersek “bedevî” damarın sürekliliği ile gerçekleşir. Kimi toplumlar sahneden çekilirken kimilerinin sahnede yer alması bu damarın işlemesi ile sürer.

İkinci durum, bu galipler karşısındaki mağlupların, güçlüler karşısında güçsüzlerin pozisyonudur. Burada “güç” derken siyasal, kültürel, ekonomik, askeri ve akla gelebilecek her alandaki gücü kast ettiğimi belirterek devam edelim. Evet; işgalci güçlere karşı o topraklarda yaşayanların gösterdiği ilk davranış “tepki”dir.

Ancak bu tepki çok uzun bir zaman devam etmez. Toplumun öz-savunma mekanizmaları kendi kendini yiyip bitirmemek ve de teslimiyeti gereği ortaya çıkan davranışları izah için kimi “tevil”ler üretir; olaylar tevil edilmeğe başlanır. Artık teslimiyet başlamıştır ve işin sonu “taklit”e varacaktır.

Şu var ki, bu “taklit” bütünüyle güçlü işgalcileri taklit şeklinde gerçekleşmez. İşgal ediciler esasen kendinde olanları kısmen terk edip, geldikleri yerin insanlarından edindiklerini “telif” yolu ile benimseme sürecini gerçekleştirmiş olduklarından, tabir yerinde ise “yerliler” onları “taklit” süresinde kendilerine ait olanları da taklit etmiş olurlar. Ama şu var ki, “kendilerinin” olduğu için değil de, güçlülerde gördükleri, güçlülerin onayından geçtiğini gördükleri kendi öz sermayelerini onlardan “taklit” etme biçiminde gerçekleşir, bu.

Böylece de bu bağlamdaki olay tepki, tevil, taklit sürecinde yürüyüp gider.

Üçüncü durumda, galip/mağlup, güçlü/güçsüz, baskılayan/baskılanan, ezen/ezilen gibi “dengeleri bozucu” bir olay yoktur. Bağımsız toplumlar ve de özgür bireyler söz konusudur. Tarihteki örnekleri, pek nadir olsa da bu tür ilişkiler sonucunda ortaya çıkan süreç “tenkit, teklif, telif” çizgisini izler.

Şu var ki, görünür tarihte çok nadir olarak gözlemlenen bu olgu insanlık yaşamının temel vetirelerinden biridir. Alttan alta işlediği için görünmeyen ama sürekli ve yaygın bir olgu…

Bu pozisyonda toplumlar ve insanlar birbirlerine yönelik “tenkit”çi, eleştirel bir bakış içinde iken, aralarında bir “teklif”leşme başlamış olur. Tenkit ededurdukları şeylere karşılık öne çıkardıkları “teklif”leri vardır. Bu; kesintisiz, sürekli işleyen toplumsal (hatta, bireysel) bağlamlı bir mekanizmadır. Sonuçta, bir “telif” gerçekleşir. Ama olay yaşanan bir gerçeklik olduğu için bu “telif/uyuşum” elle tutulur, gözle görülür bir biçimde ve değişmemek üzere gerçekleşmez. Sürekli bir oluşum olarak toplumda yaşanır. Tenkitler çarpışır, teklifler yarışır ve sürekli bir biçimde oluşan “telif”ler ile toplum yaşamını sürdürür.

İnsanların fıtraten kötülük/yanlışlık üzerinde değil de iyi olanda “icma” edici bir yapıda bulunmaları, evet, “Hak geldi, batıl zail oldu” haberinin sürekli bir biçimde hükmünü icra edeceği zemini oluşturur.

“Peki, gelişim ‘Hak geldi, batıl zail oldu’ çizgisi üzerinde yürümekteyse şu dünyanın içinde bulunduğu rezil durum nedir; gelen Hak bu mudur?” sualinin yanıtı ise, üzeri çer-çöple, kir-pasakla, azgınlık sonucu köpüklerle kaplı bir koca ırmak örneğindedir.

Görünen yüzeye değil, o yüzeyin altında arı-duru akan suya bakmak gerekir.

İnsanlık, evet, sürekli bir biçimde “Hak geldi, batıl zail oldu” hükmünün icrasına muhatap olmuştur ve halen de muhataptır. “Tevil”ler, “taklit”ler dere üzerindeki çer-çöp, “tenkit”ler ve “tedip”ler azgınlık köpürmeleridir. İçten içe ise, “teklif”ler ve “telif”ler sürüp gitmekte, derenin suları hayatın, evet “Hak üzere”, devamını sağlama görevini sürdürmektedir.

Yüce Allah’ın Kitap’taki ve doğadaki ayetleri sürekli bir teklif olarak insanlığın yaşamını etkilemekte, insanlık da bu “teklif”leri kendi şartları içinde algılayıp değerlendirerek oluşturduğu “telif”i yaşamının temeline oturtmaktadır.

Toplumumuza ilişkin kısa vadeli ve dar çerçeveli değerlendirmeler bize aksini gösteriyor olsa da bu böyledir. Ve bu böyle olduğu içindir ki, görünürdeki bütün elverişsizliklere ve olumsuzluklara rağmen, İslâm hep ayaktadır ve bizler de “İstikbal İslâm’ındır!” diyebiliyoruz.

Vesselâm…



Zübeyir Yetik
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:10:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum rüya tabiri,İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum mekke canlı, İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum kabe canlı yayın, İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum Üç boyutlu kuran oku İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum kuran ı kerim, İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum peygamber kıssaları,İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum ilitam ders soruları, İnsan ilişkilerinde üç durum ve üç tutum önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes