> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İnhiraftan istikamete
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnhiraftan istikamete  (Okunma Sayısı 718 defa)
26 Kasım 2010, 12:32:01
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 26 Kasım 2010, 12:32:01 »



İnhiraftan İstikamete


İslam Dini’nin özünü tevhid inancı oluşturur. Tevhid, herşeyden önce ALLAH Teâlâ’yı zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir kabul edip; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde O'na bir baş­kasını denk, emsal ve ortak tutmamak demektir. İnsan itikat, düşünce vb. gibi hayatının bütün alanlarında tevhide dayalı bir bakış açısı geliştirmedikçe ortaya çıkan boşluğu “şirk” adı verilen bir ikilem ve parçalanma dolduracaktır. Parçalanmış böyle bir zihniyet; ALLAH'a, kendisine ve kader birliği ettiği toplumunun değerlerine yabancılaşmayı beraberinde getirir. Zihni ve ruhi hayatta meydana gelen bu parçalanma, fert bazında tek bir insanla da sınırlı kalmaz, sosyal hayatta haksız yere insanın "kan dökücü ve ayrılık çıkarıcı”1 özelliğini de ön plana çıka­rır. İşte bundan dolayı İslam, mensuplarının hangi dile, hangi renge ve hangi bölgeye ait olursa olsunlar -ki ırk ve renklerin çeşitliliği ALLAH'ın bir sünnetidir- birlik ruhu içerisinde olmalarını tevhidin bir gereği olarak görür.2 Bu sebeple muvahhit bir mü’min, tevhidi bozucu her türlü davranış ve hareketler­den kaçınmalıdır.3 Çünkü ALLAH’ın birliği inancı,  İslam binâsının su basmanı gibidir. İnsana gönülde, dilde ve davranışlarda istikamet alışkanlığı kazandırır. Bu sebeple kıldığımız namazların her rekatında okuduğumuz Fatiha Suresi'nde: “Bizi doğru yola ilet”4 duası,  insanın hakka, iyiye, güzele yönelmesinin ve her türlü sapık­lıktan uzak kalmayı isteme arzusunun bir yansımasıdır. Hz. Peygamber: “Doğru yol” (es-Sırâtu’l-Müstakîm) ifadesini bir şekilde sahabeye bizzat açıkladığını Cabir İbn Abdullah şöyle rivayet ediyor:5 "Rasulullah (a.s.)'ın yanında idik. O, yere bir çizgi çizdi. Bu çizginin sağına iki, soluna da iki paralel çizgi daha çizdi. Sonra elini ortadaki çizginin üzerine koydu ve dedi ki: “Bu, ALLAH'ın yoludur.” Sonra şu ayeti okudu: “Bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyunuz; başka yollara uymayınız ki, onlar sizi ALLAH'ın yolundan ayırır.”6 Sırat-ı Müstakim, ifrat ve tefritten uzak, dengeli bir ümmetin yoludur.  

Tevhidin zıddı, tefrikadır. Tefrika, iki varlığı birbirinden ayırmak ve parçalamaktır.7 Kur'an-ı Kerim'de değişik türevleriyle birlikte "tefrika”  kelimesinin geçtiği yaklaşık 77 ayet vardır.8 Kur'an'a göre "açık hükümler karşısında ayrılığa düşmek”9; “dini ikame etmemek"10; “ALLAH ve Resulünü birbirine rakip iki güç olarak karşı karşıya getirmek”11; “peygamberler arasında ayrımcılık yapmak”12; “bireysel ve toplumsal hayatın düzenlenmesinde Kur'an'a uygun davranışlarda bulunmamak”13; "dini parçalamak"14 gibi davranışların herbiri dinde tefrika çı­karmaktır. Tefrikanın sonu rahmet değil, azap getirir.15

 

İHTİLÂF VE HILÂF FARKI

 

Lügatte ihtilaf; ayrılık, uymayış, uymama, anlaşmazlıklar, ayrılıklar16 gibi manalara ge­lir. Istılahta ise, herhangi bir konunun varlığı kabul edildikten sonra, muhteva ve mahiyeti üze­rinde idrak ve anlayış yeteneğine göre değişik sonuçlar çıkarmaktır.  Bir başka ifade ile ihtilaf,  durgun giden fikri yapının tartışmalarla hareketlenmesidir. Bir nevi, değişmek ve farklılaşmak anlamına gelir. Dolayısıyla ihtilaf; hedefleri bir, yöntemleri farklı olmayı; hilâf ise, hem yöntemleri ve hem de hedefleri farklı olmayı ifade eder. Bu sebeple İslam’da çoğulculuğun bir simgesi olan ihtilaf hoşgörü ile karşılanırken, içtimaî farklılaşmanın ve toplumsal bölünmenin bir simgesi olan hilâf bir başka deyimle iftirâk kınanmıştır. Çünkü her ne kadar, Müslümanlar arasında yorum farklılıkları,   bazı sınırlar içinde doğal karşılanırsa da sosyal ayrılıkları derinleştirici yorumlar toplumsal hayatın yapısını sarsacağı, Müslüman topluluğu parçalara ayırıp onların şevket ve kudretini zaafa uğratacağı için haram sayılmıştır.  Nitekim bu konuyla alakalı olarak Kur’an’da: “Siz kendilerine apa­çık ayetler, deliller geldikten sonra parçalanıp dağılanlar gibi olmayın”17 buyrulmak suretiyle hakkında kesin delil bulunan konuların mevcudiyeti konusunda dinde ihtilaf edilemeyeceği belirtilmiştir. Yoksa dini hükümlerin anlaşılması ve yorumlanması konu­sunda delillere dayanılarak farklı görüşlerin beyanı tefrika değil, rahmet olarak telakki edilir.18 Ben Müslümanım diyen ve kelime-i tevhidi ikrar eden herkes delile dayanarak yorum yapıyorsa bir başka kimsenin onu tekfir etmesi asla doğru değildir.19 Müslümanlar arasında ihtilaf konusu olarak ortaya çıkan ilmi bir mesele Müslümanlar arasında düşmanlık, kin ve ayrılıklara yol açmadığı sürece makbuldür. Eğer herhangi bir mesele, Müslümanlar arasında düşmanlık kin ve tefrika meydana getiriyorsa anlarız ki o, dini ve meşru sayılmaz.20 Örneğin, işte bu bağlamda, akait konularında mezhepleşmeyi reddeden bulunduğu mevcut duruşla bir mezhebi temsil eden dini anlayışların Kur'an'ın müteşâbih âyetlerini okuma bi­çimi hiçbir zaman onları heteredoks bir kategoride değerlendirmeye götürmemelidir. İslam düşünce tarihinde ortaya çıkan farklı İslam yorumlarını temsil eden dini akımların genel görünümlerine, Kur'an ve sahih sünnetin ruhuna uygun bir düşünce ve inanç formunu yakalama girişimleri olarak bakılabilir. Ayrıca,  gerek dinin inanç esasları ve gerekse fer’i konularda ortaya çıkan görüş farklılıkları, İslam düşünce ırmağının ne denli coşkulu, canlı bir düşünce ve zengin bir kültürel birikim oluşturduğunun kanıtlarıdır. Hiçbir müçtehidin ya da hiçbir dini akımın görüşü asla İslam’ın bütünlüğünü temsil edemez. Hepsi de İslam'ın anlaşılmasına katkı sağlar. Unutmayalım ki mezhepler, dinin kendisi değil, din anlayışlarıdır, insanın bir yorumudur. Asıl üzerinde durulması gereken husus, Müslümanlar arasında İslami düşünce geleneğini güçlendirici ve İslam uyanışını motive edecek olan ihtilaflardan korkmak değil, cemaatin sosyal dokusunu ayakta tutan oluşumları çatlatacak ayrılıkçı ve bölücü tefrika/hılâf hastalığından şiddetle uzaklaşmaktır.

 

TESLİMİYETTEN TARTIŞMAYA

 

Bağlı olduğumuz kültür kodlarımızda Hz. Peygamber'in vefatından önce sahabe­nin dinin asıl ilkeleri üzerinde ihtilafa düştükleri konusunda bir bilgi bize ulaşmamıştır. O, hayatta iken soru sorma merci tek olduğu için sahabeler aldıkları cevap karşısında “niçin böyle, neden böyle Ya Resulallah?” dememişlerdir. Onların amacı, tartışmak değil, yaşamaktı. Dolayısıyla tam bir teslimiyet çizgisinde hareket etmişlerdir. Ne zaman ki Hz. Peygamber vefat etmiştir, işte birden fazla merci ortaya çıktığı için teslimiyetçi züht anlayışı yerini, tartışmaya bırakmıştır.  Hz. Peygamberin vefatından sonra sahabenin âlimleri,  şayet herhangi bir konuda zâhirinden ne kastedildiği açıkça anlaşılan bir nas bulamamışlarsa, Kur'an ve sünnet esprisine aykırı düşmeyecek tarzda farklı içtihatlara gitmişlerdir. Müçtehit sahabelere nasıl bir ictihadda bulunacakları yöntemi bizzat Resul-i Ekrem tarafından sözlü uygulama örneği ile gösterilmiştir.21 İslam bilginleri, İslami hayatta tıkanılan problemleri aşmada hakkında açık bir şer’î delil bulunmayan konularda fıkıh ilmindeki adı içtihat, Kelam ilmindeki adı istidlal olan yöntemlerle nebevi izin geleneğini sürdürmüşlerdir. Bugün hala İslam aktüel değerini koru­yorsa ilahi korumanın yanında, bir insan ürünü olan içtihat ve cihadın kaybolmamasından da kaynaklanmaktadır. İçtihad  faaliyeti, İslam’ın güncelliğine canlılık ve hayatiyet katmaktadır.

Müslümanlar arasında ilk ayrılık Mezhepler ve Fırkalar tarihçilerine göre Hz. Peygamber’in vefatıyla başlar.22 Nübüvvet nurundan Müslümanlar uzaklaştıkça buna ek olarak, itikâdî konulara ilişkin dini metinlerin yorumu, siyasi ihtilaflar, fetihler sebebiyle Müslümanların farklı kültür ve inançlarla karşılaşması sonucu etkileşim ve Yunan felsefesinin temel kla­sikleri gibi eserlerin tercümesiyle23 dini yorum farklılaşması derinleşmeye başlar.  Hatta İslam toplumlarında farklı yorum biçimlerinin görünür olması,  İslam toplumunda gerçek yüzlerini gizleyen münafıkların nifak hare­ketleri sebebiyle de Müslüman toplumun arasında meydana getirdiği derin etki sayesinde -ki Cemel ve Sıffın vak'aları-günümüze kadar gelebilmiştir. Zamanla bu kanlı kavgaların neticesi, siyasi boyutları aşarak itikadi şekle bürünür. Artık kitle haberleşme araçlarının baş döndürücü bir hızla geliştiği ve iletişim çağı adı verilen bir zaman diliminde bile, kökleri Cemel ve Sıffın vak’alarına dayanan anlaşmazlıkların hala canlı bir şekilde tartışmalara konu olması, tarihten ders çıkarıp birlik ve dirliğimizi korumamıza katkı sağlaması gerekirken, maalesef,  "tefrika" boyutlu kopmanın içimizde yaşatılmasına devam edilmektedir. Elbette bunda zihniyet çarpıklığı kadar, dış güçlerin de sorumluluğu vardır.  

Kur'an-ı Kerim'de açıkça İslam ümmetini bölecek tefrika kaynaklı dinde ihtilaf çıkarmak şiddetle kınanmıştır: “Dinlerini parça parça edip grup­lara ayıranlar var ya, (Habibim) senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.”24 Bu ayette geçen: “Dinlerini parça parça edenler” ifadesi, dinin bazı hükümlerini kendi hevasını onaylatıcı bir tarzda okuyan işine gelmediği için bazı hükümleri tanımayan ya da manevi tahrife giderek ALLAH'ın ayetlerini kendi aşağılık arzularına alet ederek parçalayanlar, tevhid için değil de Müslümanların bölünüp parçalanması için çaba sarf edenler anlamına gelir.25 Yine aynı ayetin devamında: “Gruplara ayıranlar” tabiri ise, her biri ayrı bir lidere uyarak vahye değil de bir sapma vesilesi olan heva duygusuna taraftarlık ederek fırka fırka olup tefrikaya düşenler manasınadır. Burada ayrı bir öndere tabi olmak kınanmamaktadır. Kınanma, herbir önderin bir ada konumunda olan kendi topluluğunu diğer adalar arası geçişleri sağlayıcı ara köprüler kurmamasından dolayıdır. Adalar ara...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 26 Kasım 2010, 12:33:02 Gönderen: Sumeyye »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnhiraftan istikamete
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:43:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnhiraftan istikamete rüya tabiri,İnhiraftan istikamete mekke canlı, İnhiraftan istikamete kabe canlı yayın, İnhiraftan istikamete Üç boyutlu kuran oku İnhiraftan istikamete kuran ı kerim, İnhiraftan istikamete peygamber kıssaları,İnhiraftan istikamete ilitam ders soruları, İnhiraftan istikameteönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes