Sayfayı Yazdır - İmanlı insanın kabir hayatı korkulu olmayacaktır

İmanlı insanın kabir hayatı korkulu olmayacaktır

Soru: Ölümden ve kabirdeki dar mekandan aşırı derecede korku duyuyorum. ?İmanlı insanın böylesine korku duymaması gerekir? diyenler de oluyor.

Bana bu konuda bilgi verebilir misiniz? Gerçekten imanlı insan için ölüm de, dar bir mekan olan kabir de farklı mı olacak? Korkulacak bir zorluk ve darlık olmayacak mı kabirde?

Cevap: Gece yatağımızda upuzun yatmaktayız. Halbuki gördüğümüz rüyalarla dünyanın öbür ucuna kadar gidebiliyor, en geniş mekanlarda çeşitli güzellikleri seyredebiliyoruz. Bedenimizin yatakta olması bu türlü seyahatimize engel olmuyor...

Daracık mezardaki halimiz de aynıdır. Bedenimiz kabirdeki daracık yerinde upuzun yatmakta iken, ruhumuz amelimize göre gökleri geçmekte, melekleri seyretmekte, cennetteki makamını görmekte, sonra gelip kendine ait özel yeri olan cenneti seyredecek köşküne yerleşmektedir! Bu konuda Efendimiz?in müjdeli çok hadisleri Kütüb-ü Sitte?de mevcuttur. Mümini mutlu etmeye yetecek kadar bilgilerle dolu olan bu müjdeli hadislerden bir tanesinin mealini birlikte gözden geçirelim isterseniz. Bir defasında Efendimiz (sas) namazını kıldırdığı cenazeyi kabrine koyduktan sonra mezarlıkta yaptığı konuşmasında, imanlı insanın ölümüne, kabir hayatına ait bilgiler vererek buyurmuş ki:

- Mümin insanın dünyadan ayrılma zamanı geldiğinde, güneş gibi parlayan nur yüzlü melekler cennet kokulu kefenle gökten iner, müminin görebileceği yakınına otururlar. Ölüm anı gelince görevli melek kalkıp başucuna gelir ve:

- Ey tertemiz yaşayan ruh, Allah?ın affına ve mükafatına kavuşmak üzere artık çık yuvandan! der.

İmanlı kulun ruhu bir damla su gibi kolayca akıverir meleğin elindeki koruyucu cennet kabının içine. Böylece melek onu şefkatle teslim alır. Hiçbir yerde görülmedik güzel kokularla süsleyerek göklere yukarı yükselirken, yanlarından geçtikleri diğer melekler, bu güzel kokunun sahibinin kim olduğunu sorarlar. Dünyada yaptığı iyiliklerini anlatarak, ?Falan hizmetin, iyiliğin, ibadetin sahibi falan kimsedir.? diyerek tanıtırlar. Yedinci kat göğü geçinceye kadar her katın melekleri o mümini sevgiyle karşılar, saygıyla da uğurlarlar. Nihayet Rabb?imizin manevi huzuruna varır, orada kendisine korkmaması, İlahi teminat altında olduğu hissi ilham edilir. Bundan sonra Rabb?imiz:

- Dünyada iken itaat ve ibadetten geri kalmayan bu sadık kuluma, ameline münasip düşen cennetin güzel yerini gösterin, sonra da onu tekrar yeryüzüne indirin, ben insanı topraktan yarattım, tekrar toprağa döndüreceğim, sonra yine topraktan çıkaracağım! buyurur.

Cennetteki yerini gören müminin rahatlamış ruhu, tekrar yeryüzüne getirilip cesedine iade edilir. Hemen iki sorgu meleği gelir. Kendisine sorular sorarlar. O da dünyada iken yabancısı olmadığı bu soruların cevaplarını kolayca vererek der ki:

- Rabb?im Allah, dinim İslam, kitabım Kur?an, Peygamberim Muhammed aleyhisselam?dır!.. Rabb?imizden tasdik gelir:

-Kulum doğruyu söyledi. Gerçekten de dünyada böyle biliyor, böyle yaşıyordu. Şimdi bu sadık kuluma cennet elbiseleri giydirin, dar mekandan cennetteki yerini seyredeceği köşküne götürün!..

Bundan sonra imanlı insanın ruhu köşk misali bir geniş yere taşınır. Açılan pencerelerden cennet rüzgarları esmeye, cennet kokuları gelmeye, cennet manzaraları görülmeye başlar. Bu sıralarda dünyada iken yaptığı tüm ibadetleri, iyilikleri, hizmetleri birer sevimli dost şekline gelerek kendisini yalnızlıktan kurtaracak arkadaş olarak tebrikte bulunurlar!..

Kısaltarak arz ettiğimiz bu hadisin müjdeli bilgisinden de anlaşılıyor ki, bu hayatı inkarla değil de, imanla yaşayan insan için ölüm de kabir de korkulacak son olmayacaktır. Yaşadığı imanlı hayatın mükafatını orada açıkça görecektir . Sözün özü:

- İnsan nasıl hayat yaşıyorsa burada, onun gereğini görecektir orada!

***

Geniş bilgi için Prof. Dr. Yaşar Kandemir Hocaefendi?nin ?Peygamberimin Sevdiği Müslüman? kitabına bakılabilir.

ahmet şahin

๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 22 Eylül 2012, 16:27:18