> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İman ve Sınırı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İman ve Sınırı  (Okunma Sayısı 582 defa)
21 Eylül 2010, 13:18:28
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 21 Eylül 2010, 13:18:28 »



İman ve Sınırı


 İman, tevhid gibi tam mücerred bir gerçekten, ahiret hayatı gibi tecrübe edilemez bir aleme kadar uzanan gönüle ait bir kabul yönelişidir Yani tamamen manevîdir Böyle olunca, pek tabiî olarak iman'a maddî nitelikli sınırları kabul ettirmek mümkün değildir İslam imanı, müslümanların İslam'a açılmış gönül yurtlarının biricik ve en güçlü ortak bağı ve meziyetidir Bu sebeple de ona ne renk, ne ırk ne de toprak sınır olamaz Nitekim, gerek Kur'an-ı Kerim, gerekse hadisler mü'minleri "iman" esas alarak tanımlamış, başkaca herhangi bir sınırlayıcı vasıf zikretmemiştir "Müminler", "Mü'min odur ki" gibi hep yalın halde, yani ne renge, ne ırka ve ne de memleket ve yöreye delalet edecek herhangi bir sıfat kullanılmamıştır
İman ve Sınırı
O Halde, İslam toplumunun sınırı, kendisine vücud veren İslam imanı ile çizilir Aynı imanı paylaşanlar, ırklarına, renklerine, yurtlarına ve dillerine bakılmaksızın İslam toplumunun üyeleri sayılır Bu yüzden müslümanların birbirlerine karşı bağlılık duymaları, en tabiî hakları ve aynı zamanda vazifeleridir Peygamber Efendimizin şu hadisi bu hususu kesin şekilde belirtmektedir:

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz Birbirinizi sevmedikçe de (tam) iman etmiş olmazsınız (1)

İman, nasıl cennete girebilmenin yegane yolu ise; mü'minleri sevmek de tam ve kamil bir imana sahip olabilmenin biricik şartıdır Ortak sevginin, tasada da beraberliği gerektireceği pek açıktır Bu hususa bir başka hadiste şöyle ifade buyrulmuştur:

"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve yek diğerine korumakta bir tek vücud gibidir Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa, öteki azalar da onun ızdırabına ortak olur ve rahatsızlık duyar (2)

"Tasada ve kıvançta ortaklık" da diyebileceğimiz bu imanî duyarlılığın davranışlara yansıma şekli ise, Efendimiz tarafından şöyle açıklanmıştır:

"Mü'min mü'minin (din) kardeşidir Ona zulmetmez, onu düşman eline vermez (korur)(3)"

"Müslüman, müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz" (4)

Bu ve müslümanların karşılıklı ilişkilerini belirleyen burada zikretmediğimiz öteki hadis-i şerifler, özde şu gerçeği dile getirmektedirler: "İmanın sınırı, ancak kendisiyle çizilir İman, imandan başka sınır kabul etmez"

KÖPRÜLERİ ATMAK

Tasada ve kıvançta ortak olmayı, günümüzün müşterek değerlere sahip öteki toplumlarında aramaktadır Peygamber Efendimiz bu duygu ortaklığım temin edecek yol olarak selamlaşmayı tavsiye etmektedir:

"İşlediğiniz takdirde birbirinizi seveceğiniz bir ise delalet edeyim mi? Aranızda selamı yayınız" (5)

Bunun anlamı, "selamlaşamaz hale gelmeyin, köprüleri tamamen atmayın, kopmayın, aranıza aşılmaz maddî ya da doktriner manialar, sınırlar, duvarlar, şartlanmalar koymayın" demektir Zira selam, birleşip kaynaşmanın ve sevişmenin en başta gelen işareti ve müslüman toplumun belirleyici özelliğidir

İman, ya da duygu ve gönül beraberliği, yeri ve zamanı gelince, kişileri, kader birliği ettiği insanlar adına fedakarlıklara tabiî olarak sevk edecektir öyle sanıyorum ki, günümüzde bu fedakarlık, selamlaşmaya manî olan anlamsız kırgınlıkları terk etmekle başlayacaktır

* * *

İktisadi zorunlulukların, farklı iman grupları arasındaki aşılmaz gibi gözüken sınırları bile aştığı çağımızda; aynı imanı paylaşanlar arasındaki sun'i sınırları iman aşamazsa, gönül yurtları gerçekten ağır bir işgal altında demektir Bu da ancak Şeytan ve düşmanları sevindirir Veda Hutbesindeki Efendimizin şu ikazı bu açıdan ne kadar anlamlıdır:

"Ey müslümanlar, gerçekten şeytan, sizin şu topraklarınızda kendisine kapılmaktın ümidini kesmiş bulunuyor Fakat o, bunun dışındaki iş ve hareketlerinizden ehemmiyetsiz saydıklarınızda kendisine tabi olunmaktan kendi adına hoşnut olacaktır Dininiz konusunda ondan sakının, uyanık olun" (6)

İNANÇ ORTAKLIĞI

İslam toplumu aksiyonunu çağa kabul ettirememiş bir büyük güçtür Kendi içinde bin parçaya bölünmüş bu büyük güç, sahip olduğu ilahî emaneti, Kur'an gerçeklerini insanlığa sunabilmesi için öncelikle kafa ve gönlüyle ilgisi iç rahatsızlıklarını olumsuz şartlanmalarını gidermek zorundadır Bu, onun kendisine dönüşü, iman'a iman çerçevesinde sahip çıkışıyla mümkün olacaktır

İyice bilinmelidir ki, iman, asla "tarihî ve kültürel bir bağ" değildir O, açıkça din ve gönül bağıdır, inanç ortaklığının adıdır Aynı imanı paylaşmanın mutluluğunu dile getirmekten Özenle kaçınan demeçler, sun'i sınırların resmî kabul belgeleridir

"İman" bölünme kabul etmez Onu buna mahkum edecek olursanız, atom'un parçalanması gibi,' büyük ve sürekli rahatsızlıklara sebebiyet verir Herhalde, gerek içte gerek dışta müslümanların insana sonsuz acı veren parçalanmışlığı, şu veya bu sebeple iman'ı sun'î sınırlar arasında kalmaya mahkum etmenin sonucu olsa gerektir

NASIL KARDEŞLİK?

İçte müslüman cemaatlar arasında görülen anlamsız ve fakat zararlı boşluk ve kopukluklar, dışta İslam ülkeleri arasında aşılmaz sınırlara dönüşmektedir Batı ülkeleri arasındaki sınırlarla İslam ülkeleri arasındaki sınırlara bir bakınız, ne kadar farklıdırlar İslam ülkeleri birbirlerine karşı kendilerini "iman" gerçeğiyle kabil-i telif olmayacak şekilde korumak ihtiyacını duymakta, "Devlet" için gerekli olan "vatan"ı, aynı sınırlarıyla "iman" için de geçerli kılmaktadırlar "Vize" uygulamaları ve "mülk edinme"ye mani olma girişimleri bunun resmî belgesidir

' Avrupa ülkelerinin birbirlerine tanıdıktan "serbest dolaşım" hakkını, İslam ülkeleri üst düzey yöneticilerine bile tanıyamamaktadırlar Daha da garibi; müslüman olmayan milletlerin İslam ülkelerinde gördüğü itibar ve ücret üstünlüğüne maalesef öteki müslüman ülke yurttaşları sahip olamamaktadır

Bütün bunlar, iman ülkesindeki dikenli tellerin, görünenlerden çok daha kesif ve aşılmaz olduğunun işaretleridir Yine bütün bunlar, sınırı ancak kendisiyle çizilebilen iman'a zoraki sınırlar tayinine kalkışmanın yürekler acısı perişanlığıdır

Böyle olunca imana ait duyarlık da bu zalim sun'i sınırlar gerisinde giderek kaybolmaktadır Mağribteki müslümanın, maşrıktakinin derdiyle ilgilenmesi, onun ayağına batan dikenin acısını kendi ayağında duyması gerekirken, kıtalararası baskınlara uğrayan müslümanların acısını, kapı bir komşuları bile hissetmemekte, hissedememektedir

İMANİ GÖREV

Acıyı paylaşmasını bilmeyenlerin, sevinci birlikte yaşamaları nasıl mümkün olur? Birlikte bayram edemeyen İslam ülkelerinin hali bu açıdan oldukça düşündürücüdür

Açık söylemek gerekirse, kaç kişi ya da İslam ülkesi, Amerika'nın Libya baskınım kendi kardeşlerine yapılmış bir hakaret olarak değerlendirdi? Kaç İslam ülkesi, kendini Libya yerine koyabildi? Kaç tanesi şu veya bu şekilde baskıncı devlete arka çıktı, şirin gözükme diplomasisi uyguladı?

Yine kaç müslüman acaba kendisini Afganistan'daki, Bulgaristan 'daki, Türkistan'daki, Kıbrıs'taki müslümanların yerine gerçekten koyabildi? Kaç kişi Filistinlilerin sürgün acısını, Afrika'daki müslümanların açlık sızışım iliklerinde hissetti?

Oysa, yılan soktuğu için durumu tehlike arz eden bir sahabînin hali kendisine haber verilince Peygamber Efendimiz şu talimatı vermiştir:

"İçinizden kimin kardeşine yardımcı olmaya gücü yetiyorsa, hemen onu faydalandırsınlar" (7)

Bu tavsiye, rahatsızlık nerede ise oraya yardıma koşmayı, kardeşin hizmetine tahsis edilecek imkanı küçük ya da önemsiz görmemeyi, imanın etkinliğin! ispat edip arttıracak çalışmalara mutlaka katılmayı öngörmektedir İşgale, sömürüye ve kültür emperyalizmine muhatap olmuş, yani, kafasından zehirlenmiş müslümanlara yardıma koşmak "imanî" bir görevdir

Müslümanın felaketine sebep olmak, seyirci kalmak, onu yalnız bırakmak, müslümanca bir davranış değildir "İman"a rağmen, "iman"a sınır çizmek demektir İman'dan başka her şeye hizmet etmektir Sonu ise, tam anlamıyla heybettir, hasrettir Günümüz gerçekleri bu acı sona canlı birer şahittir

Dert bizimdir Deva da kendimize gelmek, "iman"ı engin çerçevesinde birleşmek, duygularımızı "iman"ın komutasına vermektir Çünkü iman, başlı basma izzettir, devlettir, güçtür, kuvvettir, dünya ve ahirette şereftir, tek geçerli değerdir Kemal ve necat da bu izzete sahip çıkmaya bağlıdır Şu hadis-i şerif bunun çağrısıdır:

"Duyguları benim getirdiklerime uymadıkça hiç biriniz (olgun) mü'min olamaz"

Prof Dr İsmail  Çakan



Dipnotlar : 1 Müslim, iman 93, Tirmizi, et'ime 45; Kıyame 56; İbn Mace, Mukaddime 9, edeb 11; Ahmed b Hanbel, l 165, 167:11391, 442, 447, 495, 512 2 Buhar'i, edeb 27: Müslim, birr 66: Ahmed b Hanbel, IV, 270 3 Buharî, mezalim 3, ikrah 7; Müslim, Birr 58: Ebu Davud, edeb 38: Tirmizi, Hudud 3; Ahmed b Hanbel, II 9: IV, 104 4Ahmed b Hanbel, Ü 68, 277: Müslim, Birr 32: Tirmizi, birr 18 5 1 nolu dipnottaki kaynaklar 6 İbn Hişam, sire 7 Müslim Selam 61, 62, 63 8 Mişkatu'l-Mesabih, 1,59

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İman ve Sınırı
« Posted on: 16 Nisan 2024, 11:19:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İman ve Sınırı rüya tabiri,İman ve Sınırı mekke canlı, İman ve Sınırı kabe canlı yayın, İman ve Sınırı Üç boyutlu kuran oku İman ve Sınırı kuran ı kerim, İman ve Sınırı peygamber kıssaları,İman ve Sınırı ilitam ders soruları, İman ve Sınırıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes