๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2010, 09:51:50



Konu Başlığı: Iman mi islam mi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2010, 09:51:50
Iman Mi...islam Mi

Hicri 538'de Cürcan'da vefat eden büyük Türk âlimi Zemahşeri bir ara
Mekke'ye gitmişti Orada Ebu Kubeys Dağı'na, çıkarak seslenmişti:

- Ey evlad-ı Arap, geliniz dedelerinizin dilini benden, bir Türk âliminden öğreniniz!

Gerçekten de Zemahşeri, Araplara dillerini öğretecek seviyede bilgi sahibi
olmuş, onlara uzun zaman dillerinde üstadlık da etmişti

Bu misali, birlikte yolculuk yaptığım bir Alman Müslüman'la konuşurken
hatırladım Alman Müslüman, tıpkı Zemahşeri'nin Araplara dillerini
öğrettiği gibi bana da İslâmî tebliği anlatıyor, hatta itiraf edeyim, öğretiyordu

Hem öyle uzun cümlelerle filan da değil Tek cümle içinde ifade ediyordu
bizim eksiğimizi Bakın tebliğ konusunda ne diyordu Alman Müslüman:

- Sizler hep İslâm'ı anlatıyorsunuz İslâm'ıŞunu ekliyordu cümlesine:

- Halbuki insanların ihtiyacı İslâm'a değil, imanadır imana!

Gözlerini gözlerimin içine dikerek bakıyordu yüzüme Ne anladığımı merak
ediyordu besbelli Ben ise bir şey anlamadığımı ifade eder tarzda bakınca
izah etmeye çalıştı sözlerini:

- Türkiye'ye geldiğimde dikkat ettim Hemen bütün Müslümanlar İslâm'ı
anlatıyorlar, imanı anlatma gereği asla duymuyorlar Eğer bana da
Almanya'da hep İslâm'ı anlatmış olsalardı büyük ihtimalle ben Müslüman
olma saadetine erişemezdim Çünkü İslâm mükellefiyetler zinciri demektir

Şunlar, şunlar haramdır Şöyle yaparsan caiz olur, şöyle yaparsan caiz

olmaz Şunu yaparsan haramdır, şunu yaparsan helaldir, gibi hep vazife, hep görev sıralamasıdır

Halbuki vazifeler, görevler birer yük, birer mükellefiyettirler Yükler,

mükellefiyetler sağlam insanlara yüklenir Bünyesi zayıf olanlara yük
yüklenmez, mükellefiyet tahmil edilmez Önce iman kuvvetlendirilmeli,
sonra İslâm anlatılmalı, yani yük yüklenilmelidir
Geçenlerde bir camide bir hocaefendiden dinledim imanı Şöyle anlatıyordu
bu muhterem hocaefendi:

- Yeryüzü bir kitaptır Bitkiler, varlıklar da bu kitabın harfleridir,
satırlarıdırlar Bu kitap iyi okunmalı, ifade ettiği mânâlar iyi anlaşılmalıdır
Bu kitaba dikkatle baktığınızda görürsünüz ki, bütün bitkiler çamur
yemekte; ama insanlara çok lezzetli gıdalar vermekteler Kendisi çamur
yesin de bizlere üzüm, elma, muz, portakal sunsun bu nasıl olur? Bunların
şuuru mu vardır ki, kendileri çamur yiyor, bizlere ise lezzetli meyveler
sunuyorlar? Bunu bir yaptıran yok mu?

- Hayvanlar ot yiyorlar, bizlere et yediriyorlar Kan ve fışkı arasından
gelen tertemiz süt veriyorlar Bunları kim sunuyor bizlere?

İşte bu hocaefendi İslâm'ı değil imanı anlatıyordu Benim beklediğim
anlatım da böyle olmalıdır İhtiyaç bunadır çünkü Muhatabım sözlerine
şunları da ekliyordu:

- Beğendiğim kitapların içinde yerini almış olan Risale-i Nur Külliyatı hep
imandan bahsediyor, İslâm'dan değil Çünkü imanı anlayan insan, İslâm'ın
bütün emirlerine uyma aşk ve şevki duyar, yeter ki imanı anlamış olsun


Bilmem bu yaklaşıma siz nasıl bakıyorsunuz, bana pek yabancı gibi
gelmedi Gerçekten de biz hep İslâm'ı anlatıyoruz, imanı değil Kaybımız da
buradan oluyor, itirazlar da buradan geliyor galiba"




Alıntıdır