๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 20:34:59



Konu Başlığı: İhtiyaç olunca mezhep taklidi meselesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 20:34:59
İHTİYAÇ OLUNCA MEZHEP TAKLÎDİ MES’ELESİ


(http://www.ramazanayvalli.net/wp-content/img_6008-300x225.jpg)



Bir kimsenin, kendi mezhebine göre yapamadığı veya güçlükle yaptığı bir işi, -başka bir mezhepte yapılması kolay ise- o mezhebin şartlarına uyarak, o mezhebe göre yapmasının câiz olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Hâşiyetü Reddi’l-Muhtâr, el-Mîzânü’l-Kübrâ, el-Hadîka, el-Berîka). Şimdi bu konuyla ilgili biraz teferruâta girelim, detaylara inelim.

Hadîka’da deniliyor ki: “Abdest ve gusülde başka mezhebi taklit etmek câizdir. Bunun için, o mezhebin şartlarına da uymak lâzımdır. Bütün şartlarına uymazsa, taklid câiz olmaz. Kendi mezhebine uymayan işi yaptıktan sonra bile, taklid yapmak câiz olur. Mesela İmam Ebû Yûsuf’a, Cuma namazını kıldıktan sonra, guslettiği kuyuda fare ölüsü görüldü dediler, “Şâfii mezhebine göre guslümüz sahihtir“ buyurdu.

Berîka’da, zaruret olan her işte de başka mezhebi taklid câizdir deniliyor. İbn-i Abidin’de de “zaruret olsa da, olmasa da, harac [zorluk, sıkıntı] olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklid edilir” deniliyor. Bir Hanefi’nin kendi mezhebine göre yapamadığı bir işi, yapabilmesi için Şâfiî’yi taklidde bir beis olmadığı el-Bahrü’r-râık ve en-Nehrü’l-fâık’ta da yazılıdır.

İmâm-ı Rabbânî (rahmetüllâhi aleyh) buyurmuştur ki:

Şafiî âlimleri, kendi mezheplerinde yapılması güç şeylerin Hanefi’ye göre yapılmasına fetvâ vermişlerdir.

Zaruret olmasa da bir ibâdeti yapmakta güçlük olunca, bunu yapmak için başka mezhebi taklid câizdir. (el-Mîzân, Fetâvâ-yi Hayriyye, Fetâvâ-yi Hadîsiyye, Ma’füvvât)

Tâbi olduğu mezhebe uyarak bir işi yaparken harac hasıl olursa, bu iş, diğer üç mezhepten, harac bulunmayan biri taklid edilerek yapılır.

İkinci mezhebe göre de özrü hâsıl olanın, üçüncü mezhebi taklidi câizdir, telfik değildir.

İbn-i Âbidin’de deniliyor ki: “Zaruret olmasa da, harac olunca, diğer üç mezhepten biri taklid edilir.” Bir işin, bir ibâdetin sahih olması için, dört mezhepten birine uygun olması lâzımdır. Bir ibadeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de diğer bir mezhebe uygun olursa, bu ibâdet sahih olmaz. Mesela, deriden kan akarsa, Hanefi’de abdest bozulur, Şâfii‘de bozulmaz. Bir erkek, yabancı kadının derisine dokununca, Şâfii’de, abdesti bozulur. Hanefi’de bozulmaz. Derisinden kan aksa ve kadına da dokunsa, her iki mezhebe göre de abdesti bozulur. Bu abdest ile kıldığı namaz sahih olmaz; çünkü bu kimse, iki mezhebi telfik etmekte, karıştırmaktadır. Böyle kimsenin ibâdetinin sahih olmayacağı sözbirliği ile bildirilmiştir. Bir ibâdetin bir şartı bir mezhebe, başka şartı da diğer bir mezhebe göre sahih olursa, bu ibâdet sahih olmaz. Bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin, bir ibâdetin bu mezhebe göre sahih olmadığı, başka bir mezhebe göre sahih olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahih olduğunu düşününce, o mezhebi taklid etmiş olur. O işi sahih olur.

Başka mezhebi taklid ederken, bütün şartlarına uyulmazsa, taklid câiz olmaz. Ancak bütün şartlarına uymak imkansız olursa o zaman, uyulabildiği kadar uyulur.


Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç misâl verelim:

a- Mukimken, harac olunca, meselâ doktor ameliyâtta, talebe imtihânda, güvenlik görevlisi nöbette ise, hastalıkta, kadın emzikli veya istihâzalı ise, abdesti bozan özürlerde, abdest ve teyemmüm için zorluk çekenlerde, a’mâ ve yer altında çalışan gibi, namaz vaktini anlamakta âciz olanların ve canından, malından veya namusundan korkanların yahut maişetine zarar gelecek olanların, iki namazı cem’ etmeleri câiz olur. Namazı kılmak için işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların, yalnız böyle günlerde, Hanbeli mezhebini taklit ederek, iki namazı kılmaları câiz olur. Ancak Hanbeli’de de gusülde ağzın içini yıkamak farzdır. Bunun için ağzında dolgu olan birisi, zaruretsiz Hanbeli’yi taklid edemez. Zaruret veya harac olunca da, taklid etmek telfîk olmaz, câiz olur. Çünkü başka çâre yoktur. Namazı kazaya bırakmak harâm olduğu için, Hanbeli taklid edilerek iki namaz cem’ edilebilir. (Hulâsatü’t-tahkîk)

b- Seferde, Hanefi mezhebi hâriç, diğer üç mezhepte namazları cem’ etmek câizdir. Seferde bir harac varsa, Hanefi olan bu üç mezhepten birini taklid eder. Bu üç mezhepten hangisine göre guslü ve abdesti varsa o mezhebi taklid eder. Üçüne göre de yoksa meselâ kadına eli dokunmuşsa ve elbisesi necis ise, Şâfii’yi taklid edemez, diş dolgusu varsa Hanbeli’yi taklid edemez, gusülde delk yapmamışsa Mâliki’yi taklid edemez.

Şimdi bu kişi ne yapacak? Yolda iken gusletmesi, elbisesini yıkaması çok zor. Namazı kazâya bırakması harâm olacağı için, bu mezheplerden farzlarına daha çok riâyet edebileceği birini taklid ederek kılması câiz olur.

c- Bir erkeğin, hanımı ile süt kardeş oldukları, fakat bir-iki kere emmiş olduğu anlaşılsa, Hanefi’ye göre nikâhları bozulur. Bunu kurtarmak için diğer mezheplerde bir çâre aranır. Meselâ Şâfii veya Hanbeli mezhebi taklid edilir. Çünkü Şâfiî’de ve Hanbelî’de ayrı ayrı beş kere doya doya emmedikçe süt kardeşi olmaz.

d- Bir erkek, hanımını üç talâkla boşasa, nikâhlarını devâm ettirebilmek için diğer mezheplerde bir çâre aranır. Meselâ önceden nikâhları Şâfii mezhebine uygun olarak kıyılmamışsa, Şâfii mezhebi taklid edilir. Yani Şâfii’ye uygun nikâhları yapılarak evliliklerine devâm edebilirler.



RAMAZAN AYVALI