๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mayıs 2010, 17:08:33



Konu Başlığı: İhlas ve hüsn-i niyet
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mayıs 2010, 17:08:33
İhlâs ve Hüsn-i Niyet


Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri buyuruyor:

"İnsanlar, ihlâslı ibadetden başkasıyla emir olunmadı." (Sûre-i Beyyine :5)

"Hâlis din Allah için olandır." (Sûre-i Zümer:3)

Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor:

"Allah teâlâ buyuruyor ki: İhlâs benim sırlarımdan bir sırdır. Onu, sevdiğim kulun kalbine yerleştiririm."

Kulluk vazifelerimizi Hak celle ve âlâ hazretinin rızası için yapmalıyız.Başka maksadlarla yapılan işlerde hayır yokdur.İbadet Allahü teâlâ için yapılırsa, değeri çok büyük olur.Başkalarının senasına veyahud ihsana nail olmak gayesiyle yapılırsa, bilakis Hak celle ve âlâ hazretlerinin gadabına sebep olur, ki zâhiren kusursuz gibi görünen bu ameller sahibinin cehenneme girmesine bile sebep olur.

İbâdetler ne niyetle yapılırsa, karşılığı da ihlâs ve niyet ölçüsünde olur. Hâlis bir niyetle vazifesini ifa edenler hem dünya hemde âhıret nimetlerine nail olurlar. Niyetlerinde samimi olmayanlar ihlassızlıklarının neticecesi olarak hüsrana uğrarlar.

Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri,kullarının hatasız ihlâsla yapmış oldukları dış ibâdetlerini mükâfatlandırdığı gibi kullarının kalplerinde beslemiş oldukları saf, temiz niyetlerini de belki daha ziyadesiyle değerlendirir. Elhamdülillah.
Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerini sevmek ve kendisine karşı hüsnü zan sahibi olup,teslim olmak ne büyük seadettir. Keza Fahr-i Kâinat, Eşref-i mahlûkat olan Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ve Ashab-i Kiram -radıyallahu anhum- hazeratını sevmek kendileri hakkında iyi niyet beslemek, Rabbımızın bizlere ne güzel ihsanıdır.Allahü teâlâ hazretlerinin velilerini sevmek,onlara karşı hörmetli olmak, hüsnü zan beslemek, tarifi kabil olmıyan büyük beşaretdir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi vessellem'den işittim.Buyurdu ki:

-Kıyamet gününde, halkdan ilk sorgulanacak üç kişiden biri, şehid olmuş bir kimsedir ki, huzura getirilir.

Cenab-ı Hak ona ihsan ettikleri nimetleri sayar.O da mazhar olduğu nimetleri ikrar eder, Hak teâlâ :

-Bu nimetlere mukabil ne yaptın , der. O da :

- Ya Rab senin uğrunda savaşdım da şehid düştüm, deyince:

- Hayır, yalan söylüyorsun.Sana cesûr desinler diye savaşdın. Nitekim bu söz de söylenmiştir, buyurur. Sonra verilen emir üzerine yüzü koyun sürüklene sürüklene cehenneme atılır.

İkincisi ilim öğrenip öğretmiş, Kur'an okumuş bir kimsedir ki, bu da celbolunup Cenab-ı Hak ona lütuf ve ihsan buyurduğu nimetleri sayar.O da bu nimetleri ikrar ve itiraf eder. Hak teâlâ ve tekaddes hazretleri :

-Bu nimetlere karşılık ne yapdın? der. O da :

-Ya Rab! İlim öğrendim ve öğretdim,Kur'an okudum, cevabını verince; Cenab-ı Hak ve tekaddes hazretleri:

-Hayır yalan söylüyorsun.İlmi sana âlim desinler deye öğrendin. Kur'an'ı sana kârî desinler deye okudun. Nitekim bu söz de söylenmiştir, buyurur. Verilen emir üzerine yüzü koyun sürüklenerek ateşe atılır.

Üçüncüsü de Hak teâlânın kendisine vüs'at verdiği ve türlü servetten ihsan buyurduğu kimsedir ki, huzura getirilir.Cenab-ı Hak ona ihsan buyurduğu nimetleri sayar. O da onları itiraf eder. Cenab-ı Hak ve tekaddes hazretleri :

- Bunlara mukabil ne yaptın? der.

-Ya Rab! Servetimi sırf senin uğrunda, sevdiğin yollarda harcadım, deyince:

-Hayır yalan söylüyorsun. Riyâkârsın, bunları sana cömerd desinler deye yaptın; bu söz de söylenmiştir, buyurur. Sonra emrolunup o da sürüklene sürüklene ateşe atılır. (Riyâzü's-Sâlihîn, hadisi Müslim rivayet etmiştir.)

Ömer bin el-Hattab radıyallahu anh'den:
Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur :

"Ameller ancak niyetlere göre değerlenir. Herkesin ancak niyetine göre amelinin karşılığı verilir. " (Buhârî ve Müslim)

Zamanımızdaki insanların her hangi bir hadise vukuunda niyetlerinin muhtelif olduğunu müşahede etmekteyiz. Mesela bir yangın vukuunda, civarda bulunan herkes heyecanla koşarlar.

Kimisi koşar, niyetinde samimidir, ihlâslıdır. Allah rizası için kurtarılacak bir kimse veya eşya varsa, kurtarmak için, kendini ateşe atmağı göze alır.

Kimisi koşar merhametlidir, üzülür, faideli olmak ister, beceriksizdir, elinden bir şey gelmez.

Kimisi olanları seyretmek için koşar, seyir etmekten adeta zevk alır, üzülmez., hissizdir.

Kimisi, koşar, olanların sebebini dahi bilmez, herkes koşuşduğu için o da koşar.

Kimisi koşar, kötü niyet sahibidir. Bu hengamede acaba bir şey çalabilir miyim,deye.

Trafik kazalarında, zelzele ve emsali felâketlerde vazıyet aynıdır. Zahiren yani dış görünüşe göre, koşuşmalar heyecanlar aynıdır. Fakat niyetler ayrıdır.

Hüsnü niyetle yardıma koşan, istediği yardımı yapamasa bile gene temiz niyetinin mükâfatını görür.

Alıntı