๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Temmuz 2010, 22:03:26



Konu Başlığı: İçinde taşıdığın ne ise sen ancak o sun
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Temmuz 2010, 22:03:26
İçinde taşıdığın ne ise, sen ancak o sun.

Kilon doksan, boyun iki metre olsun içinde taşıdığın neyse sen ancak osun Bakma cüssenin iriliğine Korkak bir fare yada ormanlar kralı oluşunla alakası yok bunun İri kıyım bir ödlek olabilirsin mesela sıska bir cesur ya da


Giysiler aldatmasın kimseyi Grand tuvaletin içinde cimriliğinden dolayı özü fakir ve zelil olan biri olabilir karşınızdaki Kıyafetlerimiz gibi bedenlerimiz de elbisemizdir bizim Her iki elbisemizden dolayı göze güzel yada çirkin gelişimiz, ancak gözlerin kör yada bakışların eğriliğindendir Bozuk bir gözle net bir görüş sağlamak mümkün değildir Derinliği süzemeyen göz bakan bir gözdür, gören göz ise ancak sinelerdedir Yanlış yerden bakan ve elbiselerle ilgilenenler göremeyen körler gibidir


Gördüğünün ne olduğu şekil ve şemâl ile alakalı bir durum da değildir Her şeyin bir ruhu vardır ve onların ne olduğu ancak ruhlarına/özlerine göre nitelenebilir Nesneler, niteliklerine göre birbirleri ile yer değiştirebilen şeylerdir Hırsa kapılmış çıkarcı insan, kirli bir para olabilir meseladevamlı konuşan malayanî de, geveze bir dil Soylu diye taktim edilen biri soysuzların en soysuzuna dönüşmüş olabileceği gibi, hiç kimsenin itibar etmediği bir diğeri meleğe de dönüşebilir Taş insan olur mu hiç? Yada insandan daha kıymetli bir taş ! Evet olur İki ayaklı eşek dahi


Eline bir kitap alıp okursun O çoğu kimse için bir kitap olmaktan ibarettir ama aslı bir lağım çukuru yada çok kıymetli bir hazineden mürekkep olabilir Ne okuyorsun dendiğinde hazine yada bir pislik olduğunu söyleyebilenlerdir şekilden sıyrılıp öz ile ilgilenenler


Bakmanın ötesine geçip görmeyi başarabilmektedir maharet Kundaktaki bebekten cennetin kokusunu alıp, okyanusun sesindeki sınırsızlığı duyabilme bahtiyarlığına erişmek Bunu başarabildiğin an, kuşların nasihatinden insanın havlayışına kadar her şeyi olduğu gibi görüp işitebilirsin İşte bu yerde insan havlar mı diye sorman, dinlemeyi öğrenememiş olmanla alakalı bir durumdur Zira duyuyor olmak dinliyor ve anlıyor olmakla eş değer değildir Duymak bize bedavadan verilmiş bir yetidir Dinlemek kazanılmış bir kabiliyet anlamak ise maharettirAncak marifet anladığının gereğini yerine getirmektedir


İşte bu sebeble! sakın zengin yada zekî, asil yada güzel olmaklığına güvenip övünme Fakir yada bilgisiz, çirkin yada avamdan biri oluşunla da yerinme Çok ibadet edip çok verişinle, kürsülerde kükreyişinle, yaldızlı sözlerinden dolayı itibar görüşünle Hatta kendini dindar oluşunla/zannedişinle bile


Ey gökyüzü Ey mavi asudelik ! Kimi için bir boşluktan ibaretsin sen göğse ferahlık verip ufkumuzu yüceltensin


Ey çiçek ! Veriliş maksadına göre bir dikensin yıldızdan daha güzel coşku dolu sevgisin


Ey okyanus ! kulağa değen hışırtıdan ibaretsin ancak sonsuzluğun şarkısını terennüm eden de sen


Ey yağmur ! toprağı çamur edip elbisemi kirletensin, sevgilinin gözünden akıp gelen hüzün dolu özlemsin


Ey rüzgar ! bedenimi titreten soğuk, gurbetin kokusuyla yürekleri diriltensin


Ey insan ! bir alemsin sen Baktığını gören ya da kör bir sürüngen


Görünüşün ne olursa olsun içinde taşıdığın neyse sen ancak osun

 

ALINTI