Konu Başlığı: İbrahimî bir akşamdı Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Temmuz 2010, 12:28:04 İbrahimî bir akşamdı yorgun akşamın sonunda yine, evimize çıkan yokuşu adımlıyorum her zaman türküler eşlik eder bana bu rampayı tırmanırken yoksa çekilir mi bu zorluk her akşam her gün rampanın sonunu gördüm işte her yer karanlık sadece evlerin lambaları görünüyor bir de çevresini aydınlatmak için çabalayan sokak lambasının cılız ışığı bu cılız ışığın altında bir çocuk bir şeyler arıyor belli ki yaklaştığımda komşumuzun bilmem hangi hanımından kaçıncı çocuğu ama yüzünü tanıyorum gülümsüyorum akşam vakti bu karanlıkta ne aradığını soruyorum paramı düşürdüm onu arıyorum diyor hemen biliyorum o parayı kim bilir hangi zorluklarla annesinden kopardığını ve yine biliyorum ki bu çok küçük miktarda bir para ben olsaydım diyorum BOŞVER deyip geçerdim! ama çocuk: iki yüz elli bin lira düşürdüm sakız alacaktım o parayla diyor sakız sevincinin kursağında kaldığını düşünmek nasıl da koyuyor bana yalancıktan başlıyorum ben de aramaya bulamayacağımı biliyorum o karanlıkta ufacık parayı bak bulamadık diyorum en iyisi ben sana veriyim olmaz mı diyorum ilk başta istemiyor çekiniyor ama nasıl unutacak şekerli sakızı onun sözünü dinlemeden eline veriyorum kocaman iki yüz elli bini elinden tutuyorum hadi bakkala gidelim istediğin ne varsa alayım senin yarım kalan sakız sevincinle benim yaram kalan hayallerimin arasında ne fark var çocuk bakkalda iken gözleri parlıyor oysa ki az önce üzgündü çok fazla da bir şey istemeden bir CHEETOS diyor renkiz dünyasını cheetosların renkli paketleriyle süslüyordu böyle tadı geliyordu yalın ayak oynamanın tamam diyorum istiyorum ki daha fazla istesin istemem diyor bir tane de hayalini kurduğunu sakızdan alıyor yaşasın herkeslerden saklayarak çiğneyecek sakızı ve bu gece ağzı çilek kokacak çocuğun çilek yiyemese de ellerinin cips yağını annesi silecek hem de çok kızacak kaç para diye soruyorum bakkala şu kara çocuğun sevincinin bedeli tam KAYBETTİM DERKEN BULDUĞU nun ücreti altı yüz bin liraymış soğuktan titreyen ellerini tutuyorum birden fark ediyorum asıl elleri soğuk olan benim ısıtıyoruz birbirimizin ellerini senin adın ne diyorum eyüp mü? hayır diyor ben ibrahim ne güzel ismin var ibrahim diyorum Ona ibrahim peygamberi anlatmak için niyetlendiğimde yollarımız ayrılıyor ibrahimle acele edip açtığı paketten taso arıyor meraklı gözlerle ben gidiyorum iyi akşamlar dediğimde dikkat kesiliyor bana sana da ablacım diyor el sallıyorum cılız lambanın altında gözümün önünden gitmeyen gülüşüyle o da bana el sallıyor aynı gece evdeyim gece bilmem saat kaç? çayım her zamanki gibi zift olabildiğince şekersiz ! ellerim dua pozisyonunu alır almaz dilim başlıyor yalvarmaya gözlerim bu anı beklermiş gibi beni hiç dinlemeden gümüşten yollar yapıyor elma rengi yanaklarımda allah'ım diyorum İsmini anarken hiç bir engel yok dilim Allah der kalbim söyle ya kulum dilim lebbeyk der gönlüm bir muştu ister beni mutluluğuna vesile kıldığın İbrahim'in gözleri hatrına onun kirli yüzü soğuk elleri hatrına affet ! Kimin kazanıp kimin kaybettiği senin yanında malumdur beni kazananlardan eyle tam kaybettim derken bulanlardan eyle ve bulduğunun değerini bilenlerden eyle ! amin de gönlüm amin de kalbim amin de yüreğim amin deyin gözlerim amin deyin ellerim amin de İBRAHİM Alıntıdır |