๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Mayıs 2010, 19:13:25



Konu Başlığı: Hüsn ve Cemal
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Mayıs 2010, 19:13:25
    Hüsn ve Cemal

    Türkçedeki “güzellik” kavramı ayet ve hadislerde “hüsn” veya “cemâl” kelimeleriyle karşılanır. Ancak hem hüsn hem cemal kelimesindeki güzellik sadece görüntüyü anlatmaz. Belki bundan da önce “iyi, doğru, faydalı ve uygun olma” anlamlarını taşır. Görüntüdeki güzellik bu anlamların yansımasıdır.

    Cemâl daha ziyade varlığın zatının, hüsn ise fiillerinin güzelliğidir. Fakat her ikisinde de ilâhi ölçülerin belirlediği bir kabul esastır. Görünen hoşluk, manevi değerlerdeki güzelliğin dışa vurmasından ibarettir. Bu bâtın-zâhir bağlantısı İslâm’daki güzellik anlayışının en önemli niteliğidir.

    Özellikle “hüsn”, Kur’an-ı Kerim’de “kubh” yani çirkinlik ve kötülük kavramının karşıtı bir ahlâk terimi olarak kullanılır. O kadar ki hüsn’den türemiş “hasene” veya çoğul haliyle “hasenât” kelimesi artık tamamen “salih amel, iyilik, sevap kazandıran davranış” anlamını kazanmıştır.

    Yine hüsn’den türeyen ve “güzel davranmak, bir işi güzel yapmak” demek olan “ihsan” kelimesi, zamanla yüklendiği “iyilik, yardım, cömertlik, bağış, lütuf” anlamlarıyla, sanki güzel davranışların dökümünü verir.

    Güzelin de Güzeli Var

    “Güzelin güzeli, güzel ahlâktır.” Çünkü insana bahşedilen en güzel nimetin, iman mükemmelliğinin alametidir. Rasul-i Ekrem s.a.v. “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurur. Demek ki yeryüzünde böyle bir güzellik ancak O’nun örnekliğiyle tesis edilebilecektir. En güzel ahlâk Hz. Peygamber s.a.v.’in ahlâkı, yani “Kur’an ahlâkı”dır.

    Bir hadis-i şerifte de güzel olan bazı davranışların “daha güzel”i şöyle sıralanır:

    “Güzellik kiminde daha güzeldir:

    • Adalet güzeldir fakat idarecide daha güzeldir.
    • Cömertlik güzeldir; zenginde daha güzeldir.
    • Verâ (şüpheli şeylerden kaçınma) âlimde,
    • Sabır fakirde,
    • Tevbe gençte daha güzeldir.
    • Hayâ güzeldir; kadında daha güzeldir.”

    Güzel Sanatlar Akademisi

    Hz. Peygamber s.a.v.’in “Allah Tealâ’yı görür gibi ibadet etmek” diye tarif ettiği “ihsan”, tasavvufun varlık sebeplerinden biridir. Tarikatler insanları “ihsan”a ulaştırmak, “muhsin”ler yetiştirmek için vardır.

    Tasavvufun bu fonksiyonu ve “ihsan”ın her bakımdan güzelliği gerektirmesi, geçmişte tarikatleri birer güzel sanatlar akademisi haline getirmiştir adeta. Osmanlıdaki musıkî, mimarî, hat ve tezyinat ustaları ile büyük şairlerin hemen tamamı tasavvuf terbiyesinden geçmiştir.

    Bir dönem Selçuklu ve Osmanlı’nın temsil ettiği İslâm medeniyetinin kurucuları da Mâveraünnehir’den kalkıp gelen tasavvuf ehli gazi dervişlerdir.