> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hoşgörü dini
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hoşgörü dini  (Okunma Sayısı 887 defa)
27 Ekim 2010, 17:36:17
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Ekim 2010, 17:36:17 »



Hoşgörü Dini

İnsanların her ferdi, diğer canlıların neredeyse bir türü kadar diğerlerinden farklılık gösterir. Bu, onun yetenek, kişilik ve karakterindeki renklilikle açıkça kendisini belli eder. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik her girişim de yaratılışa ters olduğu için başarısızlığa mahkumdur. Bireydeki bu renklilik, manevî ve hükmî bir kişilik olan toplumlara da aynen yansıya- rak onları da farklı hale getirir. Farklılık genellikle insan psikolojisinde içgüdüsel bir tepki doğurur. Başkalık da, yabancılık, korku, kuşku, antipati duyguları uyandırır. Hoşgörü ise, bu ilkel duyguyu yenmek, hiç değilse dizginlemeye çalışmaktır. Kişi başkalarına katlanabilmeyi öğrendiği ölçüde “hoşgö- rülü” niteliğini kazanır. Hoşgörü, anlayış ve yüce gönüllülüktür. Bizimkimize uymasa bile, herkesin özgür olduğu gerçeğini özümseyip başkala¬rının düşünce, inanç ve davranışlarına müdahale ve baskıda bulunmamaktır.
Hoşgörü, fıtrat dini olan İslâm’ın en önemli bir özelliğidir. Ondaki hoşgörüye başka bir din ve medeniyette rastlamak mümkün değildir. İslâm, hem geçmiş din ve medeniyetlere, hem de yeni görüş ve düşüncelere karşı daima hoşgörülü olmuştur. Burada bunun bazı ilke ve dayanaklarını kaydetmekle yetineceğiz.
Hz. Peygamber “Allah katında en sevimli din müsamahalı olan dindir. Ben müsamahalı bir din olan hanif dini ile gönderildim” buyurarak (Müsned, I/236) bu gerçeği açıkça ifade etmiştir. Kur’ân’da, insanlar arasındaki ırk, dil, renk, makam ve mevki gibi farklılıkların, Allah’ın iradesi dahilinde ve belli hikmetlere bağlı olarak var edildiği, dolayısıyla insanların bunları anlayışla karşılaması gerektiği yönünde ifa¬deler yer alır (49/13; 30/22; 6/165; 17/21; 43/32). Kur’ân, Allah’a ortak koşmaya bile zorlayan anne-babaya karşı evladın, evlatlık görevinden geri kalmamasını, onlara iyi davranmasını, ancak inan- cında onlara uymayarak Allah’a yönelenleri örnek almasını emreder (31/15). İnanç farklılıkları tek başına savaş sebebi değildir. İslâm’a ve Müslümanlara saldırmadıkları ve inanç özgürlüğünü engellemedik- leri sürece diğer din mensuplarına savaş ilan edile- mez. İslâm’da barış asıl, savaş ise istisnadır: “Eğer onlar, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz ve barış içinde yaşamak isterlerse, Allah size onlara saldırmak için yol vermemiştir” (4/ 90) âyeti bunun açık ifadesidir.
Kur’ân’a göre, inanç ihtilafları bu dünyada şiddet ve kavgayla çözülme yoluna gidilmemelidir. Çözümü, ancak Allah’ın âhiret günündeki hakemli- ğiyle mümkün olacaktır: “Yahudiler, ‘Hıristiyanlığın bir temeli yoktur’ dediler, Hıristiyanlar da, ‘Yahudiliğin bir temeli yok¬tur’ dediler; oysa her ikisi de kitaplarını okumaktalar. Dini bilmeyenler de onlarınkine benzer sözler söylediler. Al¬lah, kıyamet günü, anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında hüküm verecektir” (2/113).
Müşrik putperestlerle ilişkilerde bile Kur’ân şu temel prensibi belirlemiştir: “Ve eğer müşriklerden biri sana sığınmak isterse, ona güvence ver ki, Allah’ın Kelâmını işitsin. Sonra da güven içinde bulunacağı yere kadar onu ulaştır” (9/6).
Allah, Mekkeli putperestlerin şahsında, müşrik de olsa katl ve zulümden uzak duranlara iyilik ve adaletle muamelede bulunmayı tavsiye etmektedir: “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Allah, adaletli olanları sever” (60/ 8). Mü’min, hak ve hikmet araştırıcısı ve müşterisidir. Söyleyeni kim olursa olsun söze kulak verir, mihenge vurur, uyulmaya değer ve güzelse gereğini yerine getirir. Şu ayet bunun ifadesidir: “Söze kulak verip de en güzeline uyan kullarımı müjdele!” (39/17-18). Hz. Peygamber de, “Hikmet (faydalı fikir, söz ve hareket) mü’minin yitiğidir; her nerede bulursa onu alır” (Tirmizî, İlim 19; İbn Mâce, Zühd 15) tavsiyesiyle mü’minin eline en yalın ve kapsamlı ölçüyü vermiştir.
İslâm, bütün semavî dinlerin kaynağını bir kabul eder. “İslâm”, Hz. Âdem’den Hz. Mahemmed’e kadar gelip geçmiş tüm peygamberlerin getirdiği dinin ortak adıdır. Bundan sapmalar sonradan ve zaman içinde belirmiştir. “Allah, Nuh’a buyurduğu şeyleri size de din ola¬rak buyurmuştur. Ey Muhammed! Sana vahyettik, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da buyurduk ki: Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin” (42/13).
İslâm’a göre bütün Peygamberler (manevî) kardeştir ve peygamberlik açı¬sından aralarında bir üstünlük yoktur. Müslüman, hepsine inanır: “Allah’a, bize gönderilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Ya’kub’a ve torunlarına gönderilene, Musa ve İsa’ya verilene, onları birbirinden ayırt etmeyerek inandık, biz O’na teslim olanlarız, deyin” (2/136).

KUR’ÂN’DAN HOŞGÖRÜ ESASLARI

İnanç konusunda hiçbir zorlama yoktur. İslâm’ı kabul etmek isteyen bunu ancak ikna olarak ve kendi özgür iradesiyle yapar. “Dinde zorlama yoktur” (2/236), “İnsanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?!” (10/99) bizzat Kur’ân’ın buyruklarıdır. Tebliğde akla kapı aralamak, fakat tercih ve iradeyi elden almamak esastır.
Cami kadar, diğer dinlerin mabetleri de dokunulmazdır: “Allah insanların bir kısmını diğeriy- le savmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Al¬lah’ın adı çok anılan camiler yıkılıp giderdi” (22/40).
Din farklılığı, iyilik yapma, akrabalık haklarını gözetme ve ziyaretleşmeye engel değildir: “Size temiz şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de on¬lara helaldir. İnanan hür ve iffetli kadınlar ve sizden önce kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları -zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın ve mehirlerini ver¬diğiniz taktirde- size helaldir” (5/4).
Gayr-i muslimlerle insanî ilişkiler ve medenî münasebetler kurulabilir: “Allah, ancak sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yar¬dım edenleri dost edinmenizi yasaklar” (60/9). Bazı hallerde hasmane münasebetle- rin sebebi, kâfir olmaları değil, müminlere zulüm ve işkence uygulamalarıdır. Müslümanlara düşmanlık etmeyen gayr-ı müslimlere iyi davranılmalıdır. Nitekim Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma, henüz müşrik olan annesi, Hudeybiye antlaşmasından sonra kendisini görmek üzere Medine’ye geldiğinde, “Annemle görüşeyim mi?” diye sorunca, Peygambe- rimiz, “Evet, hem de ona iyi davran” demiştir (Buharî, Hibe 28). Müslümanların, gayr-ı müslim muhtaçlara yardım etmelerine de hiçbir mani yoktur.
İnsanlar arasında dinî farklılık varsa, birbirle- riyle güzel bir biçimde tartışabilirler. Kur’ân’a göre, tartışırken edep ve nezaket ölçüleri aşılmamalı, delil ve ikna yolu seçilmelidir: “Kitap ehlinden haksız davrananlar bir yana, onlarla en güzel şekilde tartışın” (29/46). Rakip tarafa karşı terbiye sınırları dışında dav¬ranmak ve putperest bile olsalar inançlarına hakaret etmek kesinlikle caiz değildir: “Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek haddi aşıp Allah’a sövmesinler” (6/108).
Bu güzel tartışmanın bir örneğini şu âyet sergilemektedir: “De ki: ‘Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek olan bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız diğer bir kısmımızı tanrılar edinmeyelim.’ Yine de yüz çevirirlerse, deyin ki: ‘Şahit olun, biz gerçekten (Allah’a) tam teslim olanlarız’” (3/64). Müslümanlar, dinlerine saldıran yahut özgürlüklerini kısıtlamak isteyenlere karşı galip gel¬diği taktirde, öç alma yoluna gidemez, onları din değiştirmeye zorlayamaz ve eziyet veremezler. Devletin hakimiyetini kabul etmeleri ve samimi olmaları yeterlidir. Artık kendile- rinden biri gibi olurlar.
İslâm, onlara iyi davranmayı, yumuşak sözle hitap etmeyi ve komşuluk haklarını gözetmeyi emreder. Ziyaretleşmeyi caiz görür. İbadet yerlerinin korunmasını, inançlarına müdahale edilmemesini, onlara zulmedilmemesini, hak ve yükümlülüklerinde müslümanlarla eşit tutulmalarını ve aynen müslü- manlar gibi onların da can, mal, ırz ve geleceklerinin güvence altına alınmasını ister.
Yukarıdaki âyetlerin hemen tümü, müslümanlar zayıfken değil; güçlü, devletlerini kurmuş ve kuvvetli bir orduya sahipken inmiştir. İslâm’ın bu hoşgörü- sünü daha iyi anlayabilmek için geldiği çağda, hatta asırlar sonrasında bile insanların içinde bulundukları bağnazlık ve hoşgörüsüzlüğü göz önüne getirmek yeterlidir.

HZ PEYGAMBER’DEN HOŞGÖRÜ ÖRNEKLERİ

Kur’ân, insanlığın bir realitesi olan inanç farklılıklarını bir imtihan vesilesi olarak zikreder ve böyle bir durumda izlenmesi gereken tutumu şu şekilde açıklar: “Her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah isteseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiklerinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarış edin, hepinizin dönüşü Allah’adır” (5/48; 11/118-119).
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde orada çok sayıda Yahudi vardı. İlk resmî işi onlarla bir antlaşma imzalamak oldu. Devlet, onların inançlarına saygı gösterecek ve kendilerini haksızlıktan koruya- caktı. Yahudiler de herhangi bir dış saldırı durumun-da Müslümanlarla birlikte Medine’yi savunacaklardı. Böylece Hz. Peygamber dinî hoşgörünün ilk tohumlarını bizzat atmış oldu.
Antlaşmanın bazı maddeleri: “Yahudilerden bize tabi olanlara yardım edilip iyi davranılacaktır. Onlar hiçbir haksızlığa uğramayacak, düşmanlarına yardım edilmeyecektir” (17. md.). “Benu Avf Yahudileri müminlerle birlikte tek bir toplulukturlar. Onlar kendi dinlerine, Müslümanlar da kendi dinlerine göre yaşayacaklardır” (25. md). “Müslümanlarla yahudi- ler arasında yardımlaşma, karşılıklı hayırhahlık ve iyilik bulunacaktır” (36. md) (Muhammed Hamidul- lah, el-Vesaik, s. 61).
Şu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hoşgörü dini
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:50:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hoşgörü dini rüya tabiri,Hoşgörü dini mekke canlı, Hoşgörü dini kabe canlı yayın, Hoşgörü dini Üç boyutlu kuran oku Hoşgörü dini kuran ı kerim, Hoşgörü dini peygamber kıssaları,Hoşgörü dini ilitam ders soruları, Hoşgörü diniönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes