> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslam ın engellilere bakışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam ın engellilere bakışı  (Okunma Sayısı 824 defa)
14 Ekim 2010, 13:02:28
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Ekim 2010, 13:02:28 »



İslam'ın Engellilere Bakışı


Allah (c.c.) insanları aynı şekilde yaratmamıştır. İnsanların çoğu sağlıklı bir şekilde dünyaya gelirken, bazıları da "engelli/özürlü" olarak doğmaktadır. Bazı kimseler de sağlıklı bir şekilde doğmakla beraber, hayatının sonraki bir döneminde değişik sebeplerle, bu tür bir durumla karşılaşmaktadır. İnsanın temel fonksiyonlarını kısıtlayan veya olumsuz etkileyen, fizikî ve aklî pek çok kusur/engel çeşidi vardır. Yapılan tespitlere göre, ülkemizdeki engelli oranı %12 civarındadır.1 Bu miktarın çokluğu, üzerinde düşünülmesini ve araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir. Bu aynı zamanda sosyal ve hayatî ünitelerin engelli gerçeği dikkate alınarak dizayn edilmesinin zaruri olduğunu göstermektedir. Üzerinde durulması gereken önemli bir husus da, engellilik hâli dinî tekliflere muhatap olmasına mâni olmayan kimselerin, dinlerini öğrenmeleri ve güçleri nispetince sorumluluklarını yerine getirmeleri yönünde çalışma yapılmasıdır. Engellilere yönelik, irşat ve tebliğ ekseninde geniş bir çalışma alanının varlığı âşikardır. Bu çerçevede, görme engelliler için başta Kur'ân öğretimi olmak üzere dinî bilgilerin verilebileceği öğretim metot ve araçlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Yine, dinî ve sosyal mekanların mimarî tasarımları da buna göre düşünülmelidir. Günümüzde engellilerin eğitimiyle ilgili gelinen nokta önemlidir. Mevcut imkanlardan/metotlardan din eğitimi ve öğretimi adına daha fazla yararlanılabilir.

Engellilik hali, insanın temel fonksiyonları açısından eksiklik olsa da, insanî yönden bir kusur değildir. Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Harâbât ehline hor bakma şâkir / Defineye mâlik virâneler var" şiirinde ifade ettiği gibi, dış görünüşü itibariyle önemsenmeyen veya engelli pek çok kimse, zengin ve diri bir gönül yapısıyla Allah katında çok değerli olabilir. Hatta diğer insanlar, bu gibi kimselerin hürmetine bir kısım sıkıntılara maruz kalmaktan korunmuş bile olabilirler. "Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, can taşıyan hayvanlarınız ve beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" (Aclûnî, Keşfu'l-hafâ, 2/212) hadisinde de ifade edildiği gibi, acziyet, ilahî rahmet ve merhamete bir vesiledir. Geçmiş milletler arasında, özellikle zihinsel engellileri şeytan ve cinlerin musallat olduğu kimseler olarak görenler ve bu sebeple ateşe atıp yakanlar olmuştur. İslâm, bu ve benzeri insanlık dışı her türlü hareketi yasaklamış ve hiçbir şahsın yaşama hakkının engellenemeyeceğini belirtmiştir.

Bu dünya bir imtihan yeridir

İnsan bu dünyaya ebedî bir saadeti kazanma hedefiyle gönderilmiştir. İmtihan yeri olması itibariyle bu dünyada her şey, hikmet perdesi altında cereyan etmektedir. Bu âlemde acıyla tatlı, iyiyle kötü, hayırla şer iç içedir. Bu dünyada insanın sahip olduğu veya olamadığı her şey bir imtihan vesilesidir. Fizikî güzellik bir imtihan vesilesi olduğu gibi, güzel konuşmak, güzel yazmak gibi kabiliyetler de insana imtihan için verilmiştir. Zenginlik ve fakirliği de aynı şekilde değerlendirebiliriz. Bu bakış açısına göre, zengin ve güzel olan mutlaka üstün olmadığı gibi, fakir veya bazı uzuvlarını kaybetmiş olan bir kimse de değersiz değildir. Zaten Kur'ân'da "Sizin en değerliniz takvada en ileri olanınızdır." (Hucurât sûresi, 49/13) buyrularak üstünlük takvaya bağlanmıştır. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, "Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat, kalblerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, Birr 34) buyurarak, Allah'ın insanlara muamelesinin kalb ibresine göre cereyan ettiğine/edeceğine işaret etmiştir.

"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz." (Bakara sûresi, 2/155) âyeti de bu dünyada imtihanın bir realite olduğunu hatırlatmakta ve imtihan çeşitlerine işaret etmektedir. Âyette bahsedilen "canlardan eksiltme" ifadesine engelli insanların da dahil olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla, engellilik hâli de insanların sabretmesi gereken bir imtihan çeşididir. Nitekim Peygamber Efendimiz'in haber verdiğine göre, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ben kulumu -iki gözünü kast ederek- iki sevgilisini almakla imtihan ettiğimde o buna sabrederse, iki göze bedel olarak ona Cennet'i veririm." (Buhârî, Merdâ, 7) Allah'tan bela, musibet ve sıkıntı istenmez. Ancak İlâhî takdirin bir tecellisi olarak başa gelen her türlü sıkıntıya da güzelce sabretmek bir mü'min tavrıdır. Kalbi imanla oturaklaşmış her mü'min bilir ki, kâinatta hikmetsiz bir hareket ve iş yoktur. İbrahim Hakkı Hazretleri'nin "Her işte hikmeti vardır / Abes fiil işlemez Allah" beytinde de ifade edildiği gibi, her iş ve oluşun bir hikmet yönü vardır. İnsanın başına gelen her türlü musibet, Peygamberimiz'in "Mü'min bir kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü isabet etse, hatta ayağına bir diken batsa bile, bunlar mü'minin bir kısım günahlarına keffaret olur." (Müslim, Birr 52) hadisinde ifade buyurduğu gibi, sabır ve rızayla karşılanması durumunda manevî bir kazanç kapısına dönüşmektedir.

Peygamberimiz'in Engellilere Davranışı

Her toplumda olduğu gibi Peygamberimiz döneminde de engelli kimseler bulunmaktaydı. Bu dönemdeki engelli sayısını tam olarak bilememekle birlikte, günümüzdeki oranları dikkate alırsak azımsanmayacak miktarda olduğu söylenebilir. Özellikle görme ya da bedenî bir özrü bulunan sahabe arasında isimleri Müslümanların çoğu tarafından bilinen, Abdurrahman b. Avf, Amr b. Cemuh, Muaz b. Cebel, Amr b. Tufeyl, Habbab b. Eret, Imran b. Husayn, Abdullah b. Ümmü Mektum gibi sahabenin meşhurlarının olması da bu kanaati desteklemektedir. Bunlar arasında otuz yıl kronik bir rahatsızlıktan dolayı yataktan kalkamayan ama halinden şikayet etmeyen İmran b. Husayn gibi sahabîler olduğu gibi, Efendimiz'in (s.a.s.) ahirete irtihalinden sonra bir gözünü kaybetmiş Abdullah b. Mes'ud ve Ebû Süfyan gibi sahabîler de vardır.2 Bu arada ortopedik özürlü sahabîlerin çoğunun savaşlarda aldıkları ok ve kılıç darbeleriyle bu hâle geldikleri unutulmamalıdır. Yine dikkatlerden kaçmaması gereken bir husus da, engelli sahabîlerin kimler olduğunu düşündüğümüzde aklımıza pek fazla bir ismin gelmeyişidir. Bu durum bize sahabenin Allah'tan gelen her şeyi rıza ile karşılayıp, herhangi bir isyan tavrı sergilemeden İslâm'a hizmet etmeye ve toplum içinde faydalı bir unsur olmaya çalıştıklarını göstermektedir. Mesela, Muaz b. Cebel'in ayağındaki sakatlığın pek çok kimse tarafından bilinmediğini söyleyebiliriz. Oysa Hz. Muaz, Efendimiz (s.a.s.) tarafından o günün şartlarında oldukça uzak sayılabilecek olan Yemen'e gönderilmiş ve dine hizmet etmekten bir an geriye kalmamıştır.

Peygamberimiz (s.a.s.), engelli sahabîlere hususi ilgi ve şefkat göstermiş ve onları toplumun faydalı bir unsuru haline getirmiştir. Meselâ, Bilal-i Habeşî ile birlikte Hz. Peygamber'in (s.a.s.) müezzinliğini de yapmış olan Abdullah b. Ümmi Mektûm âmâ oluşu yanında evinin mescide uzaklığını ve kendisini mescide götürecek kimsesinin bulunmayışını da mazeret göstererek, namazı evinde kılabilmek için Allah Resûlü'nden (s.a.s.) müsaade istemişti. Resûlullâh ise: "– Sen namaz için ezân okunduğunu işitiyor musun?" diye sordu. O, "Evet." cevabını verince, Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "– O halde dâvete icâbet et, cemâate gel" buyurdu. (Müslim, Mesâcid 255; Ebu Dâvûd, Salât 46) Bu rivâyet, cemaatle namazın ne derece önemli olduğunu göstermekle birlikte, Peygamberimiz'in âmâ bir zatı toplumdan tecrit etmeyerek onu cemaat içinde bulunmaya teşviki de bilhassa dikkat çekicidir. Bu hadiseden, İslâm'ın görme özürlü kimselere cemaate devam hususunda ruhsat tanımadığı sonucu da çıkarılmamalıdır. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, görme engelli bir sahâbî olan İtban b. Mâlik'e evinde imamlık yapmaya müsaade etmiştir. Bu hususta Abdullah b. Ümmi Mektum'un sahabenin ileri gelenleri arasında bulunması, ilk Müslümanlardan olması, müezzinlik yapması gibi özelliklerinden dolayı cemaat arasında bulunmasının önemli olması hususu göz ardı edilmemelidir. Çünkü o, engelli sahabîler arasında âdeta sembol bir isim durumundadır. Onun ısrarla toplum içerisinde aktif olarak bulunması kendisinden sonra gelen benzeri kimselere müspet örnek teşkil edecektir. Bunun yanında Hz. Peygamber (aleyhi ekmelüttehâyâ) değişik vesilelerle Medîne dışına çıktığı zaman, Abdullah b. Ümmi Mektûm'u yerine cemaate namaz kıldırması için vekil olarak bırakmıştır. Bu görevin kendisine on üç defa verildiği nakledilmektedir.3

Ayrıca, Efendimiz'in (s.a.s.) bazı bedenî kusurları olan ve çölde yaşayan Zâhir isminde bir sahabîsi vardı. Zâhir, bâdiyede (sahra) bulunan güzel meyve ve çiçeklerden getirip Resûlullah'a (s.a.s.) hediye ederdi. Resûlullah da şehrin güzel ve hoş şeylerinden ona hediye verirdi. Bundan dolayı Resûl-i Ekrem Efendimiz onun hakkında şöyle demiştir: "Zâhir bizim bâdiyemiz, biz de onun şehriyiz."4

Bir defasında Zâhir, Medine pazarında çölden getirdiği bazı şeyleri satarken Peygamberimiz ona arkadan yaklaşır ve şaka yapmak maksadıyla gözlerini kapatarak şöyle der: "Bir kölem var, satıyorum. Onu benden kim alır?" Zâhir, "Ey Allah'ın elçisi, beş para etmez bir sakat köleyi kim satır alır?" deyince şaka bu andan itibaren biter. Peygamberimiz bütün ciddiyetiyle şöyle der: "Ya Zâhir, and olsun ki sen Allah katında değersiz değilsin (tam aksine çok değerlisin).5

Dinimizde engelli kimselerin yapamayacağı işler kendilerine teklif edilmemiştir. Mesela onların savaşlara iştirak etmesi istenmemiştir. Nitekim: "Mü'minlerden oturanlarla, mallarıyla canlarıyla Allah yolun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam ın engellilere bakışı
« Posted on: 24 Nisan 2024, 05:59:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam ın engellilere bakışı rüya tabiri,İslam ın engellilere bakışı mekke canlı, İslam ın engellilere bakışı kabe canlı yayın, İslam ın engellilere bakışı Üç boyutlu kuran oku İslam ın engellilere bakışı kuran ı kerim, İslam ın engellilere bakışı peygamber kıssaları,İslam ın engellilere bakışı ilitam ders soruları, İslam ın engellilere bakışı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes