> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hiç düşündünüz mü? 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hiç düşündünüz mü? 2  (Okunma Sayısı 586 defa)
07 Kasım 2010, 13:22:32
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 07 Kasım 2010, 13:22:32 »



Hiç Düşündünüz mü? 2


Dünya Hayatının Düşündürdükleri

Günümüzde ortalama 60 yıl olan insan ömrünün, doğum anından itibaren her safhası birçok acizlik içermektedir. Bu sürenin yaklaşık 15 yılının uykuda geçirilmesi, yemek hazırlayıp yemek ve temizlik gibi işlere ayrılan süreler, trafikte harcanan saatler, geçirilen hastalıklar dünya hayatının ne denli zahmetli olduğunun, ayrıca sonsuz ahiret hayatı yanında da ne kadar değersiz olduğunun göstergelerinden yalnızca birkaçıdır. Kuran’da inananlara vaad edilen cennetin özellikleri belirtilirken dikkati çeken nokta ise cennet ehlinin tüm bu acizliklerden uzak bir yaşam sürmesidir. Bu nedenle dünya hayatının en büyük hikmetlerinden biri, müminlerin ahirete duydukları özlemin her an daha da artmasına vesile olmasıdır.

“... Hiç şüphesiz o saat de (kıyamet) yaklaşarak-gelmektedir...” (Hicr Suresi, 85)

“İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı...” (Enbiya Suresi,1)

Çoğu zaman çevrenizde ve medyada gördüğünüz pek çok insanın, dünya üzerinde eksiksiz ve mükemmel bir yaşamın hayalini kurduğunu fark edersiniz. İnsanlar genellikle, gerekli maddi imkanlar elde edildiğinde, bu dünyadaki yaşamın insanı tam olarak tatmin edebileceğini ve mutlu kılabileceğini düşünürler. En yaygın kanaate göre insan, maddi bir zenginlik, mutlu bir yuva ve diğer insanların gözünde saygınlık elde ettiğinde, kusursuz bir hayat kurmuş olur.

Oysa Kuran ayetlerine baktığımızda, bu tür bir bakış açısıyla karşılaşmayız. Aksine, Kuran'da bildirildiğine göre, dünya üzerinde sürdürdüğümüz yaşam, asla eksiksiz, mükemmel ve sorunsuz olmaz. Çünkü, özellikle böyle olamayacak şekilde tasarlanmıştır.

"Dünya" kelimesinin kökeni bu konuda çok önemli bir anlam içerir. Kelime, Arapça'daki "deniy" sıfatından türemiştir. "Deniy" ise, alçak, düşük, basit, değersiz gibi anlamlara gelmektedir. Bu durumda "dünya" kelimesi de, bu sıfatları içeren bir mekan anlamını taşır. Üzerinde biraz düşünüldüğünde, bu gerçek hemen fark edilebilir. Günlük yaşamda zorunlu ihtiyaçlara ayrılan ve günün önemli bir bölümünü kapsayan süreler, geçirilen hastalıklar ve yaşanan kazaların sonucundaki rahatsızlıklar, dünya hayatının ne kadar değersiz olduğunun göstergelerindendir.

Uykuda Geçirilen Yıllar…

Örneğin, bir kişinin günlük zorunlu ihtiyaçlarından biri olan uykuyu ele alalım. İnsan günün en az dörtte birini uyuyarak geçirmek zorundadır. Ne kadar çok işi olsa da, ne kadar istemese de belli bir süre sonra uyuması ve bedenini dinlendirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hayatını sürdürmesi imkansız hale gelir. Dolayısıyla yaşadığı her 24 saatin aslında en fazla 17 saatini bilinci açık olarak geçirir, geri kalan zamanda ise uykuda olduğundan şuuru tamamen kapalıdır. Bu durumda karşımıza şu sonuç çıkmaktadır: Ortalama 60 yıl olan insan ömrünün en az 15 yılı "bilinçsiz" olarak uykuda geçmektedir.

Ancak her nedense insanlar, hayatlarının dörtte birini algıya dair hiçbir fonksiyonlarını yerine getiremez bir durumda, adeta "ölü" gibi geçirdikleri halde, bunun anlamını pek düşünmezler. Uykuya dalmaları ile birlikte dünyada kendileri için önemli olan ne varsa bir kenara bıraktıklarını hiç akıllarına getirmezler. Oysa insan uykuya daldığı an, o gün içerisinde kazandığı para, girdiği önemli bir sınav, aldığı güzel bir hediye artık onun için hiçbir şey ifade etmez. Bu, bir nevi dünya ile hiçbir bağlantısının kalmaması anlamına gelir.

Peki bu durumu değiştirmenin bir yolu var mıdır? "Ben uyumak istemiyorum" diyen bir insanın durumu ne olur?

İki gün uyumayan insanın gözleri kanlanır, cildi bozulur, rengi solar. Bu süre daha da uzayacak olursa, şuur kaybına kadar varabilecek durumlar oluşur. İnsan istese de istemese de bir günün sonunda mutlaka dikkati dağılır, gözleri kapanır ve kendini birden bire uykuya dalmış olarak bulur. Bu kaçınılmazdır ve en güçlüsünden en zayıfına, en güzelinden en çirkinine, en zengininden en fakirine, her insan için geçerli olan bir durumdur. Allah dilemedikçe de değişmesi mümkün değildir.

Hastalıklara Karşı Korunmasız Bir Kale: İnsan Vücudu

İnsana acizliğini hatırlatan olaylardan biri de hastalıklardır. Son derece iyi korunmuş olan beden, gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsten veya mikroptan ciddi şekilde etkilenir. Bu noktada biraz düşünüldüğünde aslında bedenin güçsüz düşmesinin makul olmadığı fark edilebilir. Çünkü Allah insan vücudunu son derece kusursuz sistemlere sahip olarak yaratmıştır. Özellikle de insanın savunma sistemi, düşmanlarına karşı son derece "güçlü bir ordu" olarak nitelendirilebilir. Ancak insanlar tüm bunlara rağmen sık sık hastalanırlar. Düşünmek gerekir ki, insan vücuduna bu üstün sistemleri yerleştiren Yüce Allah dileseydi, insan hiçbir zaman hasta olmayabilirdi. Virüsler, mikroplar, bakteriler onu hiç etkilemeyebilirdi ya da bu özel hazırlanmış küçük "düşmanlar" hiç var olmayabilirdi. Oysa her insan son derece küçük sebepler yüzünden önemli sonuçlar doğuran hastalıklara yakalanabilir. Örneğin, ciltteki küçük bir yaradan vücuda girebilecek tek bir virüs, bedenin tamamını kısa sürede sarabilir. Teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, en basit bir grip virüsü bile çok rahat şekilde insana zarar verebilir. Tarihte bunun örnekleri çok sık görülmektedir. Örneğin 1918’de İspanya’da başlayan bir grip salgını kısa sürede dünyaya yayılarak yaklaşık 20 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştur. Yine 1995'te Almanya'daki bir salgında ise 30 bin kişi ölmüştür.

Bütün bunlar uzak birer tehlike değildir; her gün herkesin kolaylıkla başına gelebilecek olaylardır. Elbette bunları doğal karşılayıp üzerinde düşünmeden geçmek büyük bir hata olacaktır. Diğer tüm acizlikler gibi hastalıkları da Allah özel olarak yaratmıştır. Bu şekilde, büyüklenme eğiliminde olan insan ne derece güçsüz olduğunu görebilmektedir. Ayrıca yine hastalıklar nedeniyle insan, dünyanın eksikliğini, gerçek yüzünü kavrayabilmektedir.

Kazaların Düşündürdükleri

Hastalıkların yanı sıra, insanın dünyada karşı karşıya olduğu tehlikelerden biri de kazalardır. Örneğin trafik kazaları, her gün televizyonda seyredilmeye ve gazetelerde okunmaya alışılan ve insanın ne denli aciz bir varlık olduğunu gösteren olaylardır. Birçok insan bir gün kendi başına da böyle bir kaza gelebileceğine pek ihtimal vermez. Oysa gün içinde insanın karşılaşabileceği trafik kazalarından çok daha küçük sebeplere dayalı o kadar çok olay vardır ki… Örneğin düz yolda yürürken ayağı takılıp düşen ve beyin kanaması geçiren insanları mutlaka duymuşsunuzdur. Veya evinin merdivenlerinden inerken aniden düşen ve bacağını kırıp aylarca yataktan kalkamayan, yediği yemek nefes borusunu tıkadığı için boğulan kişileri de… Bunların tümü çok küçük sebeplere bağlıdır ve her gün dünya üzerinde binlerce kişinin başına rahatlıkla gelebilmektedir.

Bahsedilen gerçekler karşısında insan, dünyaya bağlılığının ne derece anlamsız olduğunu düşünmelidir. Sahip olduğu şeylerin aslında imtihanı için ve geçici olarak kendisine verildiğini de mutlaka fark etmelidir. Daha kendi vücudu içerisindeki tek bir mikroba güç yetiremeyen, önündeki basamağı hesaplayamadığı için düşen ve hayati bir tehlike geçiren bir insanın, kendisini ve yaşaması için gerekli olan tüm şartları yaratan Rabbimiz'e karşı acizliğini görememesi ve büyüklenmesi büyük bir gaflettir.

İnsanı yaratan Allah'tır ve onu tüm tehlikelerden koruyan da yalnızca O'dur. İnsan kendini ne kadar büyük görürse görsün, Allah'ın dilemesi dışında kendisi için bir yarar elde etmeye veya zarardan korunmaya güç yetiremez. Allah dilerse hastalık verir, dilerse aczini hatırlatacak türlü eksiklikleri insan bedeninde yaratır.

Dünya, Allah'ın yarattığı bir imtihan yeridir. Her insan dünyada O'nu razı edecek iyi işler yapmakla sorumlu tutulmuştur ve bu yönde denenmektedir. Bu denemenin sonunda Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlar, güzel ahlak gösterenler sonsuza kadar cennette yaşamaya hak kazanacaklardır. Ama büyüklenmede direnenler ve birkaç on yıllık dünya hayatını sonsuz ahiret hayatlarına tercih edenler ise dünyada da ahirette de eksikliklerden, acizliklerden ve sıkıntılardan kurtulamayacaklardır.

Bir An Gibi Geçen Dünya Hayatı

Samimi olarak düşünüldüğünde insanın ne kadar aciz olduğu, dünya hayatının aslında ne kadar kısa olduğu ve ne kadar "zaruri" işlerle geçirildiği ortadadır. Bu hayattan, zaruri işlere harcanan tüm zamanları çıkardığımızda; bir insanın güzel vakit geçirebildiği, isteklerini yapabildiği, "dünyada istediğim gibi yaşıyorum" diyebildiği anlar son derece azdır. Geriye dönüp baktığında, sadece beslenmeye, giyinmeye, temizlenmeye, uyumaya ve daha iyi şartlarda yaşamak için çalışmaya harcadığı yılları kapsayan çok uzun bir zaman dilimi ile karşı karşıya kalır.

İnsanın dünyada geçirdiği zamanla ilgili hesaplamalar kuşkusuz düşündürücüdür. Daha önce de belirttiğimiz gibi ortalama 60 yıllık bir ömrün en az 15-20 yılı kesin olarak uykuda geçmektedir. Geriye kalan 40-45 senenin ise ilk 5-10 yılı çocukluktan kaynaklanan kısmi bir şuursuzluk dönemidir. Başka bir deyişle, 60 yıl yaşayan bir insan aslında bu yaşamının yaklaşık olarak yarısını uyku-çocukluk gibi durumlarla "şuursuz" olarak geçirmektedir. Diğer yarısı ile ilgili ise pek çok örnek verilebilir. Çok uzun bir zaman dilimi yemek hazırlayarak ve yiyerek, bedenini ve çevresini temizleyerek, trafikte bir yere ulaşmaya çalışarak geçmektedir. Bu örnekleri daha da arttırabiliriz. Sonuçta ortaya çıkan ise "uzun bir ömür"den geriye doğal ihtiyaçlarını karşılaması dışında belki 3-5 senelik bir vaktin kaldığıdır. Peki bu kadarcık bir zamanın tamamının eğlence ile geçtiğini varsaysak bile bunun sonsuz hayat yan...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hiç düşündünüz mü? 2
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:58:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hiç düşündünüz mü? 2 rüya tabiri,Hiç düşündünüz mü? 2 mekke canlı, Hiç düşündünüz mü? 2 kabe canlı yayın, Hiç düşündünüz mü? 2 Üç boyutlu kuran oku Hiç düşündünüz mü? 2 kuran ı kerim, Hiç düşündünüz mü? 2 peygamber kıssaları,Hiç düşündünüz mü? 2 ilitam ders soruları, Hiç düşündünüz mü? 2 önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes