๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Temmuz 2010, 14:04:13



Konu Başlığı: Herşeye Rağmen
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Temmuz 2010, 14:04:13
Herşeye Rağmen



İnsanlığın İftihar Tablosu, mümini buğday başağına benzetmiş, ayağı sürçse de doğrulmasını bilir, her ne ile karşılaşırsa karşılaşsın günün birinde hepsinin üstesinden gelebilir demiş Elbette bir nüve, tohum halinde imanı içinde barındıran herkes eninde sonunda karşısına çıkan dev imtihanları da aşar, bugün şaştığı düz yolda yarın azmiyle ayağa kalkar, şahlanır coşar Engin vadileri, derin suları geçer de nihayet Hakk’ın divanına koşar
Asrın dev fikir işçisi, devrini idrak etmiş, hadiseleri çok iyi kavramış, alabildiğine şuurlu bir nesle seslenirken: “Hizmet insanı, gönül verdiği dâvâ uğrunda kandan-irinden deryaları geçip gitmeye azimli ve kararlı müesseseleri yıkılıp plânları bozulduğu ve birliği dağılıp kuvvetleri târumâr olduğunda fevkalâde inançlı ve ümitli…” buyurarak Hakk’a teslim olmuşların hiçbir şey karşısında ser fürû etmeyeceğinin altını çizmiştir

Gün olur devran döner, bugünün mağdurları, mahkumları, mahrumları, gönlü ezikleri geleceğin mimarları olabilir Gelecek, onların şefkat, sabır, metanet, fedakarlık atkıları ile bir gergef gibi örülebilir Nesiller onların elinde bir şefkat kahramanı, bir muhabbet fedayisi haline gelebilir

Hani, bugün yaptığı şeyler kimse tarafından takdir edilmeyen, hani bazan Hak adına yaptığı şeylerde bile hep bir art niyet aranan, hani bazan yaptığını riya olma korkusuyla, istikrarına halel gelir endişesiyle dillendiremeyen ve bütün bunlar karşısında “Fe sabrun cemil” diyerek sinesine taş basan hasbiler var ya bir gün gelir onların bu samimi gayretleri filiz verir Belki onlar o filizlerin bir araya gelerek oluşturdukları baharı göremezler ama zaten onlarda gül devrini görme gibi ısrarlı bir arzu da yoktur Onları takdir eden etmiş, seven sevmiştir

Öyle zamanlar olur ki, bu hizmet erleri insanlığın iki cihan saadetini hayatının en mühim gayesi saydığı halde, etrafındakiler onun bu halini anlayamadıklarından, onu bazan kendi istedikleri gibi görmek isterler Bazan onun hallerine mana veremezler, bazan da çok basite alırlarBazan onu anlama gayretleri bile onun dünyasını yaşamadıkları için bir takım kabalıklara sahne teşkil eder Bunu yaparken de, bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek o kudsileri rencide ederler

Öte yandan hizmet eri de, kendi dünyasında inişler-çıkışlar yaşar Samimiyet, ihlas ibresini doğrultmak ne kadar da zordur Ondan daha da zor olanı ibreyi saptırmadan hep istikamet içinde tutmaktır Bunu gerçekleştirmek için hem içiyle, hem de dışardaki binbir gaile ile mücadele etmek durumundadır Her nasılsa, bazen bu ibreyi kaydırır Fakat hemen içi yanar, pişman olur Tekrar düzeltir ve yine bir falso derken tekrar doğrultma

Hasılı bir ömür boyu mücadelesi böyle sürer gider Ama ne mutludur ona ki, mücadelesi hep Hak rızası içindir Ara sıra zik zak çizmesi ise tabiatının bir parçasıdır Mühim olan, hiçbir zaman ipin ucunu salıvermemesidir “Geliyorum, geliyorum hep burada çuvallıyorum” dediği anlar belki çoktur ama Mevlânâ-misal kapıyı hiç şaşırmamasıdır O halde ona düşen, ne olursa olsun, bazan azmine, bazan duaya, bazan Efendiler Efendisinin ve güzide ashabının hayatlarındaki şaşmaz numunelere, bazan hayatını Hakk’a adamış Hak Erlerinin güzel hayatlarına, bazan bir yaranın sıcak atmosferine, bir Hak dostunun v’az u nasihatine, bir cemmi ğafirin inlemelerine katılarak kendine gelmenin yollarını aramaktır
Ruhun şâd olsun Mehmet Akif, ne güzel söyledin:

Karşımda ne görsem, o! dedim geçmedim aslâ,
Aldatsa da tahminimi binlerce heyûlâ
Azmimde futûr eylemedim, ye’si bıraktım…
Mâdem ki dünyadadır elbet bulacaktım…
Kumlarda yüzüp, zulmetin a’mâkına daldım;
Hep rûh kesildim… Ne boğuldum, ne bunaldım
Tevfîk-i İlâhî edip en sonra inâyet,
Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet


Ali Ünsal