> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Herkes Kendi Görevini Yapıyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Herkes Kendi Görevini Yapıyor  (Okunma Sayısı 664 defa)
11 Temmuz 2010, 14:27:16
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 11 Temmuz 2010, 14:27:16 »



Herkes Kendi Görevini Yapıyor

Herkes kendi görevini yapıyor Kâfir, kâfirliğini; zalim, zalimliğini; münafık, münafıklığını; ateist, ateistliğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde, hakkını vererek yapıyor Her fikir sahibi, düşüncesinin haklılığını ortaya koyabilmek, kitleler tarafından benimsenip kabul edilmesini sağlayabilmek için dur-durak bilmeden, canla-başla çalışıyor İdeolojik bir dinin, toplumun kahir ekseriyetine dayatılması için akıl almaz yollar denenmekte, meşru araçlar, gayr-ı meşru amaçlar için seferber edilmekte, itidalli çoğunluğun sağduyulu sessizliği; kaba, incitici, dışlayıcı, yok sayıcı, küçümseyici, tehdit edici bir gürültüyle daha bir baskı altına alınmakta ve iyice susturulmak istenmektedir Evet, herkes kendi işini, kendi görevini ve tıynetinin gereğini yapıyor
Nasıl ki şeytan aleyhillane, Âdemoğullarını saptırmak için sağ, sol, ön ve arkadan yaklaşma araçlarını kullanıyorsa ve nasıl ki, onun varlığı, imtihan için bir zaruret halini almışsa; onun insanlar arasındaki temsilcileri de, iblisin dalgalandırdığı bayrağı düşürmemek için, yorulmak bilmeyen bir azimle çalışmaktadırlar Geçmişte ‘Rab’ olduklarını iddia eden Nemrud ve Firavun; İlahi mesajı boğmaya çalışan Ebu Cehil, suret-i haktan görünüp dini tahrif etmeyi amaçlayan İbn-i Selul büyük bir azimle şeytana hizmet etmişlerdi İblis’in insanlar üzerindeki emellerini gerçekleştirmeye çalışan ve bu uğurda şeytanı dahi geride bırakacak kadar ‘radikal’ olan sembol isimler, sayılamayacak kadar çoktur Bunlar; dün vardılar, bugün zayıflamış olmakla beraber vardırlar ve görülen o ki, yarın da var olacak; görevlerini aksatmadan, eksiltmeden, daha bir heyecanla yerine getirmeye çalışacaklardır
Görevini yapıyor, diye şeytana lanet getirme hakkımız elbette vardır, ama onun varlığına yönelik eleştiri ve sorgulama hakkına sahip değiliz Çünkü onu yaratan ve istediği silahlarla techiz eden Allah’tır O olmazsa, imtihan da olmayacaktı O olmasa; çirkinin çirkinliğini, kötünün kötülüğünü, yanlışın yanlışlığını hakkıyla bilemeyecek; güzelin güzelliğini, iyinin iyiliğini, doğrunun doğruluğunu yeterince idrak edemeyecektik O ve yandaşları olmasa; bizleri çirkinden, kötülükten, yanlıştan, haramdan koruyup hidayet yoluna ileten; iyiliği, doğruluğu, güzelliği yaşamamızı sağlayan, helal dairesi içinde bir hayata rıza göstermemizi irade eden Yüce Rabbimize hakkıyla şükredip hamd edemeyecektik belki de Rabbimize kul olmanın onurunu; şeytan ve dostlarının çirkefliğine bakarak daha iyi anlıyoruz Sonsuz bir güce boyun eğip O’na ibadet etmenin ne büyük bir izzet ve şeref olduğunu, şeytan ve dostlarının şirk eksenli yaşamlarının zillet içindeki rezilliğine bakarak daha iyi anlıyoruz Şeytan ve dostlarının işlerini yapmaları, kanımıza dokunsa da, görevlerini hakkıyla yerine getirdiklerini itiraf etmemiz lazım Zaman zaman acıkıp putlarını yeme pahasına da olsa; dinlerini ve yaşam biçimlerini koruyup kollama, İslam’a geçit vermeme, Müslümanları dışlama adına tavizsiz bir şekilde çalışmakta, en gür sesleriyle bağırmakta, topluma korku ve tedirginlik paranoyası pompalamaktadırlar Bunun için ne denilebilir ki? Kim ne derse desin, onlar görevlerini yerine getiriyorlar
Şeytan ve dostlarının etkinliğine, gücü elinde tutmalarına, bütün köşe başlarını işgal etmelerine, bir avuç olmalarına karşın, sadece onların seslerinin duyulmasına bakıp kızmanın bir anlamı olmadığı gibi, kıymeti de, faydası da yoktur Bunun böyle olmasının çok sebepleri olabilir, ama galiba en büyük suçlusu bizleriz Evet, şeytan ve dostlarının bugünkü durumunun en büyük müsebbibi, Müslümanlardır İleriyi göremeyen, zamanında yeterince çalışmayan, İslam’a yönelik saldırılara karşı gerektiği kadar tepki gösteremeyen biz Müslümanlar, mevcut vaziyetin oluşmasında bir anlamda katkıda bulunduk
Müslümanların tembellik ve gevşekliği; hem ümmet bazında, hem de yaşadığımız coğrafyada, geri kalmışlık, yönetimde söz sahibi olamama, inancına göre yaşayamama, toplumdan tecrit edilme ve baskı altında bırakılma sonucunu doğurmuştur Bu; başkaları çalışırken, boş gözlerle etrafa bakınmanın, içe kapanmışlığın, birtakım korkular yüzünden oturup hiçbir şeye karışmamayı tercih etmenin doğal sonucudur Sonuç, çok ağır olmuştur, ama bunu biz istedik Bunun için kendimizden başkasını suçlamamalıyızZira kendi düşen ağlamaz
Bu tespit, beraberinde bir pişmanlığı ve pişmanlığın ardından bir silkinişi de getirmelidir Mademki geçmişte yapılan birtakım hataların bedelini ödeyip halen sancılarını çekiyoruz, o halde bugünden yarına neler yapılması gerektiği tespit edilmelidir Yapılacak bu tespit, geçmişin hatalarından ders almış, günümüzün şartlarını iyi anlamış, yarını görebilen bir bakış açısını barındırmalıdır Artık Müslümanların da kendi görevlerini yapma zamanı gelmiştir Herkesin kendi görevini yapmaya çalıştığı bir zamanda, Müslümanların görevlerini ihmal etme gibi bir lüksü olamaz Görevi ihmal etmenin zamanı çoktan geçmiştir çünkü
Evet, Müslümanca yaşamak için İslam’a saygılı, Müslüman bir toplumun oluşması zorunludur Bunun ilk adımı, herkesin kendi imanını tazelemesidir İkinci adımı ise, ailenin İslamî bir çizgiye getirilmesidir Sonrasında toplumun bozulan imanını yenilemek için durmaksızın bir çalışma içine girilmelidir İslam’ı kendisine birinci ve en önemli öncelik olarak gören Müslüman fertler, kaybettikleri zamanı geri kazanmak için fedakârlık yapmasını bilmelidirler Uykusundan, ailesine ayıracağı vakitten, işinden, malından, hatta özgürlüğünden fedakârlık yapabilmeli, gerekirse hepsinden feragat edilebilmelidir Bu geri kalmışlık, ancak böyle giderilir Kaybedilen zaman, ancak böyle kazanılır Yitirilen değerlerin, gasp edilen alanların, unutturulmaya çalışılan İslamî yaşamın geri dönüşümü, ancak böyle sağlanır Yeniden izzet, şeref ve onur sahibi bir toplum yapısına, ancak böyle ulaşılır Çalışmak, çok çalışmak, daha fazla çalışmak için bugünden tezi yoktur
İslam dininin şerefli bir mensubu olan ve ‘Müslüman’ ismiyle vasıflanmış her bireyin çalışmaktan anlayacağı şey; Resul-i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam’ın Sünneti Seniyesinin yaşanılır hale getirilmesi hedefine ulaşılması için gayret gösterilmesidir Bu hedefe ulaşmak için, Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın takip ettiği yol, merhale ve aşamalar; günümüzün şartları göz önünde bulundurularak benzer bir çizgi takip edilmelidir İlahi bir amaca, gayr-ı İslamî yollarla ulaşılamayacağını, kullanılacak metodun da ilahi olması gerektiğini unutmamak lazımdır Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın İslam’ı hâkim kılmak ve o dönem henüz güçsüz olan Müslümanlara kuvvet kazandırmak için yaptığı anlaşma, ittifak, tebliğ çalışmaları, seriye ve gazvelerini iyi anlayıp iyi tahlil etmenin önemi gayet açıktır Yüce Peygamberimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın bütün hayatı en ince detaylarıyla bilinmektedir Önemli olan, onun hayatı doğrultusunda kendi konumumuzu belirlemektir
İslam karşıtları, kendi yaşam tarzlarını dayatmak için her yolu meşru görebilirler Ancak bizler, İslam’ın bize tanıdığı sınırların dışına çıkamayız Atacağımız her adımın Yüce Allah’ın rızasına mutabık olup olmadığına, İslam’a uygunluğuna, Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın mübarek sünnetine muvafık kalıp kalmadığına azami dikkat gösterme zorunluluğumuz vardır
Allah’a giden yollar çoktur Rıza-yi İlahi gözetildikten sonra; İslam’a hizmeti esas alan, Allah’a ve Resulü Aleyhisselatu Vesselam’a yardım etmeyi görev bilen herkes, aynı amaç için farklı yollarda bulunsalar dahi, birbirlerine kardeşlik bağlarıyla bağlıdırlar Bunun dışında kalan kişilerle ilişkiler; Kur’an ve Sünnetin çizdiği çerçevede, insani ilişkiler üzerinde temellenmelidir Her işimizde İslam’ın hakikatlerini göz önünde bulundurmaya mecburuz Kendini İslam’ın bir müntesibi sayan her Müslüman için sadece Kur’an ve Sünnet yolu vardır Seçilecek yaşam biçimi, sadece İslam’dır Müslümanlar için tarafgirlik, sadece Allah’a ve Peygamberi Aleyhisselatu Vesselam’a yapılır

Naşit Tutar
 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Herkes Kendi Görevini Yapıyor
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:28:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Herkes Kendi Görevini Yapıyor rüya tabiri,Herkes Kendi Görevini Yapıyor mekke canlı, Herkes Kendi Görevini Yapıyor kabe canlı yayın, Herkes Kendi Görevini Yapıyor Üç boyutlu kuran oku Herkes Kendi Görevini Yapıyor kuran ı kerim, Herkes Kendi Görevini Yapıyor peygamber kıssaları,Herkes Kendi Görevini Yapıyor ilitam ders soruları, Herkes Kendi Görevini Yapıyorönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes