๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 21 Kasım 2010, 22:15:32



Konu Başlığı: Her utanma hayamı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 21 Kasım 2010, 22:15:32
Her Utanma Hayamı?


Perdeleri yırtılmış bir çağda yaşıyoruz. Edep perdesinin,
hayâ perdesinin, mahremiyetin perdelerinin yırtıldığı bir çağda.


Görülmemesi, gösterilmemesi, perdenin ardında olması gereken her şeyi
ifşa etmek medenilik sayılıyor. Oysa buradan tatminsizlik ve
kargaşadan öteye yol yok.

Böyle bir çağda müslümanın kendi edebine, hayâsına, yani kendi perdelerine sahip çıkması bir başka önem taşıyor. Çünkü hem kendisi olarak var olması buna bağlı hem de insanlığın doğruyu bulması...

Ar ve hayâ, temelde bir utanma duygusudur. Fakat her utanma ar yahut hayâ olmaz. Aşırı çekingenlikten, içe kapanık olmaktan, kendine güvensizlikten, başarısızlık korkusundan kaynaklanan utanmalara ar ya da
hayâ denmez.


Peygamberimiz s.a.v.’in “Hayânın hepsi hayırdır.” veya “Hayâ hayırdan başka bir şey getirmez.” mealindeki hadis-i şerifi, bu hususa da işaret eder. Yani bir utanma hali kişiyi çirkinliklerden alıkoyuyor, onu ahlâklı olmaya, güzel davranmaya sevk ediyorsa hayâdır.

Hasan-ı Basrî rh.a.’den gelen ve bazılarına göre kendi sözü, bazılarına göre de mürsel hadis kabul edilen bir rivayet, bu tasnifi daha açık yapmaktadır: “Hayânın iki çeşidi (ucu) vardır; bir ucu imana, diğer ucu ise beceriksizliğe dayanır.”

Bununla birlikte ulema, özellikle “çekingenlik” eseri utanmanın kadınlarda ve çocuklarda bir kusur değil meziyet olduğunu; bu halin onlara daha çok yakışacağını söylemişlerdir.


Ali YURTGEZEN