> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İhlasa erdirilmiş kullar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İhlasa erdirilmiş kullar  (Okunma Sayısı 690 defa)
07 Eylül 2010, 18:52:09
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 07 Eylül 2010, 18:52:09 »



İhlasa Erdirilmiş Kullar

Sâd Sûresi’nin sonlarında Allah (cc)’ın meleklere ve İblis’e eşref-i mahlûkat olarak yarattığı Hz. Âdem (as)’a secde etme emri ve gelişen hadiseler anlatılır. Kısaca değinirsek Cenâb-ı Hakk insanı çamurdan yaratır ve ona kendi ruhundan üflediğinde ise meleklerin ve İblis’in hemen secde etmelerini ister. Melekler itaat ederken İblis şahsi mülahazalarının neticesinde söz dinlemez ve huzurundan kovulur. Fakat İblis lanetlenip, kâfirlerden olduğu halde, Allah’tan kıyamet gününe kadar mühlet ister. Maksadı ise “güya” kendisinin insandan daha hayırlı olduğunu ispat etmektir. Der ki: “O halde senin izzetine yemin ederim ki, mutlaka onların hepsini azdıracağım, ancak onlardan İHLÂSA ERDİRİLMİŞ kulların müstesnâ.” Böylece Sâd Sûresi beş âyet sonrasında nihâyet bulur ve yerini Zümer Sûresine bırakır.

Atasözü vardır, “Su uyur, düşman uyumaz” diye. Burada düşmanın ne denli tehlikeli olduğunu ve karşısında daima uyanık kalmanın ehemmiyeti anlatılmak istenir. Hayatta ise düşman da insan olduğundan uyuyabilir veya savaş bitip sulh imzalanabilir, belki de eski düşmanlar dost vaziyeti alabilir. Yani hiçbir düşmanlık ilânihaye devam etmez. Ama bir şey var ki hiç değişmez; o da İblis ve avanelerinin biz insanlara duydukları kin ve adâvettir. Durum bu kadar vahim görünüyorken yukarda zikrettiğimiz âyetin sonunda, davasından vazgeçmez düşmanımızın yine kendi ağzından bir itirafına şahit olduk. O da İHLÂSA ERDİRİLMİŞ kulları azdıramayacağı ve yoldan çıkartamayacağıdır. Madem insanların İblis’in kurduğu tuzakların arasından ve cehenneme götüren mayın tarlasından selametle geçmek için tek çareleri ihlâstır. Öyle ise bu zamanın dehşetini ve hastalıklarını anlayan, İblis’in desiselerini çözen ve tedavi yollarını gösteren bir rehbere ihtiyacımız var. Aradığımız o rehber ise; tarihin üç farklı sahnesinde, Kur’ân ve sünnet davasını mükemmelen temsil eden,  ortaya koyduğu çözümlerle nefsini ve şeytanı susturan Bedîüzzaman Hazretleri’dir. Üstad, bu girift ve nazik konuyu Lem’alar eserine Yirminci ve Yirmi Birinci Lemalar olarak dâhil etmiş ve talebelerinden Yirmi Birinci Lem’a’nın en az on beş günde bir defa okunmasını istemiştir. Bedîüzzaman Hazretleri’nin en önemli talebesi ve kendisinden sonra davasının mümessili olan, Üstadının kendisi için “Sırr-ı ihlâsa tam mazhar olmuştur” dediği Ahmed Husrev Efendi ise bu risâlenin ehemmiyetinden dolayı talebelerinden bu risalenin ezberlenmesini arzu etmiştir. 

Bu yazımızda, İhlâs Risâlesinin iki parçasını baştan sona tahlil etmek yerine, Yirmi birinci Lemanın ilk paragrafındaki bir kısım ifadelerinin üzerinde duracağız:

“EY ÂHİRET KARDEŞLERİM VE EY HİZMET’İ KUR’ÂNİYEDE ARKADAŞLARIM BİLİRSİNİZ VE BİLİNİZ!”

Müellifinin tarifiyle “Kur’ân’ın manevî bir tefsiri” olan Risâle-i Nur, hakîkat gözüyle bakan ve ihtiyaç hisseden tüm insanlara maddî ve manevî şifa kaynağı ve hidâyet vesilesidir. İhlâs ise bütün cemaatleri ve fertleri umumen alakadar eden bir sırr-ı azîmdir. Bu cihetle, yazılan hakîkatler sadece nur dairesine hitap etmek yerine muhtaç olan bütün gönüllere âb-ı zemzem hükmündedir. Üstad Hazretleri de bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak Risâleleri neşretmiştir. Fakat işin zorluğu bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çünkü her ferdin bir ihlâs yorumu olabilir. Eğer “Sizin bildiğiniz yanlış, böyle olması lazım!” edasıyla bir şeyler söylerseniz, dinlenme ihtimaliniz haliyle düşük olacaktır. Bu sebeple tepki çekmeden, muhatabın kulaklarını açık tutarak izahta bulunmalı. İşte İhlâs Risâlesinde bu ince ayara riâyet edilmiştir. Bu düstura uyulduğunu mevzunun hemen başında görmek mümkündür.

Şöyle ki; ilk cümlemizi daha iyi anlamak için parçalarsak, kanaatimce ince bir nükteyi yakalayabiliriz. Evvela iki gruba sesleniş var “Ey âhiret kardeşlerim” ve “Ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlarım” ve sonra iki fiil “bilirsiniz” ve “biliniz!” Yani “Âhiret kardeşlerim olan sizler, zaten ihlâsı bilirsiniz” ve “Hizmet-i Kur’âniyede olan nur arkadaşlarım sizler de biliniz!” Taltifli ifade âhiret nokta-i nazarında ehl-i cennet olan kardeşlerine (bütün mü’minler), emir sığası  ise nur dairesinde Kur’ân’a hizmet etmede yol arkadaşlarına bakıyor diye düşünebiliriz. Çünkü muhatabı ikna etmek istiyorsak, “Bilmiyorsun, dinle!” demektense  “Zaten bilirsin!” demeli, ama akabinde öyle güzel izah edilmeli ki dinleyeni rencide etmeden dersini vermeli. Bu ikna metodunu Resûl-ü Ekrem (a.s.m)’ın mübarek torunlarında görmekteyiz: Şöyle ki:

Bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin yaşlı bir amcanın inceliklerine dikkat etmeden abdest almadığını görürler. Çocuk olduklarından dolayı  “yanlış yapıyorsun!”  desek tesir etmez düşüncesiyle, farklı bir yol izlerler. Derler ki:

—    Amca, biz çocuk olduğumuzdan tam abdest almasını bilmeyebiliriz. Sen bilirsin, bize yanlışlarımızı söyler misin?

—    Elbette çocuklar. Diye cevap verir yaşlı adam.

İki efendimiz, abdestlerini her türlü hassasiyete dikkat ederek alırlar. Bitirdiklerinde ise yanlışlarını bulması lazım gelen ihtiyar esefle şunları ifade eder.

—Hayır çocuklar. Siz mükemmel abdest aldınız. Dikkatsiz davranan ve eksik bırakan benim. Allah razı olsun iyi bir ders verdiniz.

Evet, Üstad Bediüzzaman Hazretleri de,  kimseye “İhlâsı yanlış biliyorsunuz!” demeden hatta “Siz zaten bilirsiniz!” deyip, neyi nasıl bilmeleri lazım geldiğini nâzik bir lisan ile anlatmış, tâ ki izahları istifadeye medar olsun.

“BU DÜNYADA HUSUSEN UHREVî HİZMETLERDE”

İhlâs, bütün insanların, dünyevî ve uhrevî işlerinde olmazsa olmazlarındandır. Âhiret noktasında, ihlâs rıza’yı İlahiyeye vesile olduğu gibi dünyevî işlerde de muvaffakiyetin anahtarıdır. Eğer bir amelimiz ihlâsın sırrına mazhar olursa, ondan elde edilecek sevap ve hasenat binlerle katlanabilir ve en yüksek bir makam olan rızâya eriştirebilir. Dünya ile alakalı çalışmalarımızda ise ihlâs ve samimiyet, matlup olan neticenin bir an önce tahsil edilmesine vasıtadır. Bu ölçü hem Müslümanlar hem batıl bir dava peşinden koşanlar için de geçerlidir. Çünkü dünya imtihan yeridir. Dolayısıyla kim ciddiyetle çalışır, gayret eder, samimi ittifak ederse Allah karşılığını verir. Eğer öyle olmasaydı, hep Müslümanlar kazançlı, kâfirler kayıpta olmaları icap ederdi. Bu ise imtihan sırrını bozardı. Herkes bilmecburiye dünyadan nasip alabilmek için iman etmek zorunda kalırlardı. Böyle olmadığını ise hâl-ı âlem şahitlik etmektedir. Çünkü davasına inanmış kimseler, dalaletli zulmetli ve batıl fikirlerine rağmen, garazsız birleştiklerinden dolayı ihlâsın dünyaya bakan sırrı onları başarılı yapmaktadır.

Öyle ise maksadımız dünya olsun, âhiret olsun ihlâs bize elzemdir.

1. “EN MÜHİM BİR ESAS”

Esas: Bir şeyi meydana getiren ana unsur, asıl yapı, temel manalarına gelir. Bir cümleden ana unsur çıkarsa anlamını kaybeder. Bir binanın temeli çürükse, o yapı ayakta duramaz, çöker. Aynen bunlar gibi; sözlerimizin, yaşantılarımızın, fiillerimizin ana unsuru ve temeli ihlâs olmasa değer ve kıymetleri kalmayacaktır.

Mesela matematikte sıfır rakamı kendinden büyük sayılar için bir temeldir. Bu alanın uzmanları sıfırın bulunmasını hesaplamalar için bir devrim olduğunu ifade ederler. Bu sebepten sıfırın üstündeki rakamların çarpımları kendilerinden daha büyük rakamlara netice vermektedirler. Örneğin 2x2=4   3x3=9 gibi. Ama kesirli rakamlar sıfır gibi bir temele dayanmadıklarından çarpılmaları büyümelerine değil daha da küçülmelerine sebep olmaktadır. Örneğin 0,5x0.5=0,25   0,2x0,2=0,04 gibi.

Evet, bir cemaat kendi esasını ve onu o yapan doğrusunu kaybederse onların ziyadeleşmesi, kesirli sayıların çarpımı gibidir. Yani çoğalmak yerine devamlı küçülürler.

İşte İhlâs dünyevî uhrevî işlerimizde “EN MÜHÜM BİR ESAS”tır. İhlâsı kaybedersek hem dünyamız hem âhiretimiz çökmeye ve dağılmaya namzettir demektir.

Mezhep imamları insanların Kur’ân’ı ve sünnetleri doğru anlamada bir temeli bir esası teşkil etmişlerdir.

Mesela: Bir gün imam-ı Züfer ve İmam-ı Muhammed aralarında İmam-ı Azam olduğu halde yürümekteydiler. Latife olsun diye İmam-ı Züfer, hocaların boyunun kısa olduğunu ifade etmek için der: (Her iki talebesinin boyları uzundu)

—İmamımız bizim aramızda “Lenâ” ’nın nun’u gibidir.

İmam-ı Muhammed hemen karşılığını verir:

—Eğer o (İmam-ı Azam)  olmasa  “Lenâ” “Lâ” olurdu. (Lenâ yazısından nun harfi çıkartılsa geride yok manasında Lâ kalır.)

Evet İmam-ı Azam, İmam-ı Şâfî, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Ahmed bin Hanbel gibi zatlar mezheblerin esası olmuşlar. Onlarsız dini anlamak bizlere zor olacaktı.

İşte onlar dinin, ihlâs ise dünyevî ve uhrevî işlerimizin “EN MÜHİM BİR ESAS”ı olmuştur.

Haydi, onu elde edelim!

2. “EN MÜHİM BİR KUVVET”

Kur’ân-ı Kerîm, Bakara Sûresi 246–251 âyetleri arasında Tâlut ve Câlut adlı iki komutanın savaşından bahsetmektedir. İsrailoğulları, o dönemde Câlut ve kavmi tarafından taciz edilmekteydiler, peygamberleri olan Eşmuil (as) (Râzi c.3, 185) kendilerini müdafaa etmesi için Allah’tan bir komutan ister. Allah (cc) de Tâlut’u başlarına komutan tayin eder. İsrailoğullarının o zamana kadar iki kolu vardı. Birinden Peygamberler diğerinden hükümdarlar gelirdi. Tâlut bir başka koldan olunca genel kabul görmez. Fakat Allah (cc)  komutanlığını o güne kadar kayıp olan kutsal tabutu melekler tarafından önüne bıraktırarak teyit eder. (Nesefî c.1,249)

Câlut ise bugünkü Mısır ve Filistin arasında o dönem yer alan Amalika kavminin hükümdarıdır.

Allah (cc)  Tâlut’un ordusunu Câlut’un üzerine gönderir. Fakat az ve zayıf olan ordusunu da bir nehirle imtihan eder ve azlıkları daha ziyadeleşir. Bu muamele onları zahiren güçsüzl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İhlasa erdirilmiş kullar
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:06:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İhlasa erdirilmiş kullar rüya tabiri,İhlasa erdirilmiş kullar mekke canlı, İhlasa erdirilmiş kullar kabe canlı yayın, İhlasa erdirilmiş kullar Üç boyutlu kuran oku İhlasa erdirilmiş kullar kuran ı kerim, İhlasa erdirilmiş kullar peygamber kıssaları,İhlasa erdirilmiş kullar ilitam ders soruları, İhlasa erdirilmiş kullar önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes