๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Mayıs 2010, 11:48:59



Konu Başlığı: Hep sevgi gözüyle baktım
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Mayıs 2010, 11:48:59

Hep Sevgi Gözüyle Baktım

İlk dönemin zâhid sûfilerinden Belh padişahının oğlu olan İbrahim bin Ethem rahmetullahi aleyh Horasan diyarında yaşayan Allah dostlarından. Künyesi Ebû İshak, nisbesi el-Belhi’dir. Miladi 777 yılında Şam’da vefat etmiştir.

İbrahim bin Ethem kuddise sırruh hazretleri zâhidâne bir hayat yaşamıştır.

Hasat zamanı tarlalarda çalışıp, bağlarda, bahçelerde bekçilik yaparak kendi el emeği ile geçinmiştir.

Bir gün ona arkadaşlarından biri: “-Etin fiyatı çok pahalandı” diye dert yanmıştı.

O da: “-Siz onu satın almayarak ucuzlatın” demiş ve peşinden de şu şiiri okumuştu:

Bir şey bana pahalı gelince, terkederim onu;

Olur böylece pahalı şey, malların en ucuzu.

O, bir gün bir ziyafete çağrılmıştı. Davette bulunanlar çağırıldığı halde henüz gelmeyen bir zattan bahsederek: “Zaten o, çok ağır canlı bir adamdır” şeklinde onun gıyabında bir söz sarfetmişlerdi.

İbrahim b. Ethem (rh.) bu durumdan çok müteessir olmuş ve: “Vay başıma gelenlere! Nasıl oldu da insanların gıybet edildiği bir yere geldim.” diyerek hemen orayı terketmişti.

***

Adamın biri, İbrahim b. Ethem (rh.) ile bir müddet beraber olmuş ve arkadaşlık yapmıştı.

Ayrılacağı zaman onunla helalleşirken:

“– Ne olur şayet bir ayıp ve kusurumu gördüysen beni affet ve hakka irşâd et!?” dedi.

İbrahim b.Ethem (rh.) arkadaşının ihlas ve samimiyetine kendi güzelliğini de yansıtarak şöyle cevap verdi:

“– Sende herhangi bir kusur ve ayıp görmedim. Çünkü sana hep sevgi gözüyle baktım.

Bu yüzden de her yaptığını sevdim ve her şeyin hoşuma gitti.”

***

Birgün sevenlerinden biri İbrahim b. Ethem rahmetullahi aleyhe şu soruyu yöneltir.

“– Efendim! Dua ediyoruz kabul olunmuyor. Acaba sebebi nedir?” der.

O büyük veli gönül dünyamıza ışık tutacak şu ibretli cevabı verir:

“– Siz, Yüce Allah’ı tanıyor, fakat itaat etmiyorsunuz.

Rasûlünü biliyor, fakat sünnetine tâbi olmuyorsunuz.

Kur’ân okuyor, fakat onunla amel etmiyorsunuz.

Nimetini yiyor, fakat şükretmiyorsunuz.

Cennetin itaatkârlar için donatıldığını biliyor, fakat ona gönülden talip olmuyorsunuz.

Cehennemin âsiler için kurulduğunu biliyor, fakat ondan kaçıp korunmuyorsunuz.

Şeytanın size düşman olduğunu biliyor, fakat onun dostluğundan çıkamıyorsunuz.

Ölümü biliyor, fakat hayırlar yapmıyorsunuz.

Ölüleri toprağa gömüyor, fakat ibret almıyorsunuz.

Kendi kusurlarınızı bırakıp başkalarının kusurları ile uğraşıyorsunuz.

Bu halinizle duanız nasıl kabul edilsin?” der.

Yine bir sefer kendisinden  nasihat isteyen birine:

“-Şu altı öğüdü kabul eder ve yerine getirirsen hiç zarar görmezsin der ve şöyle sıralar:

1-
Günah işlemek istediğin zaman Allah’ın rızkını yeme!

2-
Günah işlemek istediğin zaman O’nun mülkünden çık!

3-
Günah işlemek istediğin zaman öyle bir yerde ol ki, O seni görmesin!

4-
Ölüm meleği geldiği zaman O’na: “Tevbe edebilmem için bana mühlet ver” de!

5-
Kabirde sorgu melekleri geldiğinde onları başından uzaklaştırıp defet!

6-
Kıyamette “Günahkârları Cehenneme” atınız fermanı gelince sen elinden geliyorsa gitme!”
***

İbrâhim b. Ethem kuddise sırruh hazretlerinin meşhur bir duası vardır.

O, devamlı Rabbimize niyaz halinde yaşar ve şöyle yalvarırdı:

“Allahım! Beni, senin haram kıldığın işleri yapmanın zilletinden, sana itaat etmenin izzet ve şerefine ulaştır!” diye dua ederdi.

***

İbrâhim b. Ethem kuddise sırruh hazretleri helal lokma konusunda pek titiz davranırdı. Buyururdu ki:

“-Lokmayı helalden temin edebilmek için uğraşmak, geceleri ibadet edip, gündüzleri oruç tutmaktan daha faziletlidir. Çünkü her şeyin başı helal lokmadır.”

Onun bu konudaki titizliğini gösteren şu menkıbesi de çok ibretlidir. Ruhu’l-Beyan tefsirinde geçen hikaye şöyle nakledilmektedir:

“-İbrâhim b. Ethem rahmetullahi aleyh bir Hac mevsiminde Mekke’de bir dükkandan hurma satın alır. Yere düşen iki adet hurmayı da kendisinin zannederek alır ve yer. Sonra Beyt-i Makdise gitmek üzere yola çıkar. Oraya gelince; “sahra” diye bilinen kubbeye girer ve orada kalıp gecelemek ister.

Bu mekanda uygulanan âdet üzere buraya girenler geceleyin oradan çıkarılır ve kubbenin tamamen meleklere kaldığına inanılırdı.

O gün de orada bulunanların hepsi dışarı çıkarıldılar.

İbrâhim b. Ethem ise bir tarafa saklanıp gizlendi. Hasırların içine sarılıp yattı. Ve böylece geceleyin orada kaldı.

Melekler içeri girince kendi aralarında:

“Burada bir Âdemoğlu kokusu var” dediler.

Onlardan biri:

“O, Horasanlı zâhid İbrahim b. Ethem’dir” dedi.

Başka bir melek de:

“Şu, her gün kendisinden semâya makbul bir amel yükselen İbrahim mi?” dedi.

Önceki melek :

“Evet” dedi ve peşinden şunları söyledi:

“Ancak yaptığı ibadetler bir seneden beri bekletilmekte olup huzura ulaşmamaktadır. Duası da bir yıldır kabul olunmamaktadır. Sebebi ise kendisine ait olmayan iki hurmayı yemesidir.”

Sonra melekler fecir doğuncaya kadar ibadetle meşgul  oldular.

Sabah olunca hizmetçi gelip kubbeyi açtı ve İbrâhim b. Ethem (rh.) oradan çıktı. Doğru Mekke’nin yolunu tuttu. Alış veriş yaptığı dükkanın kapısına geldi. Orada hurmaları satan genç birini gördü. Ona selâm verdi ve:  “Burada geçen yıl ihtiyar bir satıcı vardı” dedi.

Genç, onun kendi babası olduğunu ve vefat ettiğini söyledi. İbrâhim b. Ethem iki hurma ile ilgili kıssasını ona anlattı. Bunun üzerine genç dedi ki:

“Bana düşen payımı ben helâl ettim. Kız kardeşimin ve annemin payını sen daha iyi bilirsin.”

İbrâhim b. Ethem dedi ki:

“Kız kardeşin ve annen nerede?”

Genç dedi ki:

“İkisi de evde.”

O genç ile birlikte İbrâhim evin kapısına geldi ve kapıyı çaldı.

Asâsına dayanmış yaşlı bir kadın çıktı.

İbrâhim selâm verdi ve başından geçeni ona da anlattı. Kadın:

“Ben, kendi payımı helâl ettim dedi. Sonra kızı da aynı şekilde kendi payına düşen kısmı helâl etti.”

Bunun üzerine İbrâhim b. Ethem kuddise sırruh hazretleri gönlünde birden bir hafifleme hissetti.

İbrâhim b. Ethem tekrar Beyt-i Makdîs’e doğru yola çıktı.

Oraya gelince yine geceyi geçirmek üzere o kudsi mekâna, kubbe-i sahrâ’ya girdi.

Melekler de saf saf oraya gelip girdiler.

Kendi aralarında şöyle konuşmaya başladılar:

“O, İbrâhim b. Ethem’dir, bir yıldır duâsı kabul olunmuyordu. Gönül huzuru ile namaz kılamıyordu. Şimdi o, üzerindeki iki hurmalık borcu ödedi. Allah da semaya çıkmayan, katına ulaşmayan ibadetini kabul edip, duasına icabet etti. Ve makamını, derecesini ona iâde etti. O şimdi namazından tad alır hale geldi.”

Bu sözleri işiten  İbrâhim b. Ethem (k.s) hazretleri, sevincinden ağlayarak Rabbine hamd edip şükreyledi. Bu hadiseden sonradır ki, o, ancak helâl olduğunu kesinkes bildiği yiyecekleri yedi. Gıdasına daha dikkat eder halde bir hayat yaşadı.

Rabbimiz bizlere de o büyük Allah dostunun hayat ölçülerinden, disiplin ve titizliğinden hisseler nasib eylesin. Amin.



Mustafa Eriş


Konu Başlığı: Ynt: Hep sevgi gözüyle baktım
Gönderen: Ekvan üzerinde 10 Mart 2011, 18:27:17


     “– Sende herhangi bir kusur ve ayıp görmedim. Çünkü sana hep sevgi gözüyle baktım.

Bu yüzden de her yaptığını sevdim ve her şeyin hoşuma gitti.”


     Sevebilme kabiliyeti çok büyük bir lütuf..Rabbim sevgi gözüyle bakabilmeyi cümlemize nasib etsin,inşaallah..