๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 25 Eylül 2010, 19:04:30



Konu Başlığı: Hazreti Hatim’in otuzüç yılda öğrendikleri
Gönderen: Hadice üzerinde 25 Eylül 2010, 19:04:30
Hazreti Hatim’in otuzüç yılda öğrendikleri!

 

Hatimi Esam hazretleri, İslam büyüklerinden Şakiki Belhi’nin talebesi idi. Birgün kendisine sordu: Otuzüç senedir buraya geliyor, beni dinliyorsun, bu sürede benden ne öğrendin? Hatimi Esam, sekiz şey öğrendim, dedi ve bunları şöyle sıraladı:

 

Birincisi

 

baktım insanların sevdiği değer verdiği şeylerin bir kısmı, ölüm yatağına kadar, bazıları öldüğü vakte kadar, bazıları da, mezara girinceye kadar, arkadaşlık ediyor ve sonra onları yalnız ve zavallı olarak bırakıp ayrılıyorlar. Onunla beraber hiç biri mezara girmiyor, dert ortağı olmuyor. Bu hali görünce, aradım, taradım, Allahü teâlâya yapılan ibadetlerden başka mezardada onunla beraber olacak sadık bir sevgili bulunmadığını gördüm.

Dost olarak onları seçtim ve onlara sarıldım.


İkincisi,

 
İnsanlara baktım, herkesi, arzuları, keyifleri peşinde koşuyor, nefsin şehvetleri arkasında yürüyor. Şu mealdeki ayet-i kerimeyi düşündüm: “Allahü teâlâdan korkarak nefislerine uymayanlar, elbette Cennete gideceklerdir”. Nefsimi düşman bilerek, ona aldanmamağa karar verdim ve arzularını, şehvetlerini yapmadım. Nihayet teslim olarak, ibadetlerden kaçan o nefsin, şimdi Allahü teâlâya itaate koştuğunu gördüm.


SADECE İBADETLER KALACAK!


Üçüncüsü,
 

herkesin dünyada bin bir sıkıntıya girerek, dünyalık toplamağa uğraştıklarını gördüm. Şu mealdeki ayeti kerimeyi düşündüm: “Dünya malından, sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda kalmayacak, sizden ayrılacaktır! Ancak Allah rızası için yaptığınız iyilikler ve ibadetler sizinle beraber kalacaktır!” Dünya için topladıklarımı, Allah yolunda harcadım, fukaraya dağıttım! Yani zayi olmamaları için, Allahü teâlâya ödünç verdim.


Dördüncüsü,


insanlara baktım, başkalarını beğenmediklerini gördüm. Buna sebep, birbirlerine hased etmeleri, birbirlerinin mevkilerine, mallara ve ilimlere göz dikmeleri olduğunu anladım. Şu mealdeki ayeti kerimeyi düşündüm: “Dünyadaki maddi, manevi bütün rızklarını aralarında taksim ettik.” Allahü teâlânın ezelde yaptığı taksime ve çalışınca Rabbimin gönderdiğine razı oldum ve bütün Müslümanlarla sulh üzere olup, herkesi sevdim ve sevildim.


 
Beşincisi,


insanlara baktım, birçoklarının insanlık şerefini, kıymetini, amirlikte, müdürlükte,evlad ve mal çokluğunda aramaktalar ve bunlarla iftihar etmektelir. Şu mealdeki ayeti kerimeyi düşündüm: “En şerefliniz ve en kıymetliniz, Allahü teâlâdan çok korkanınızdır”. İnsanların yanıldıklarını, aldandıklarını anladım ve takvaya sarıldım. Rabbimin afvına ve ihsanlarına kavuşmak için, Ondan korkarak İslamiyetin dışına çıkmadım, haramlardan kaçtım.



Altıncısı,

 

isanlara baktım. Birbirlerinin mallarına, mevkilerine ve ilimlerine göz dikerek, ayrılıklara düştüklerini, birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm ve bir ayet-i kerimenin şu meali alisini düşündüm: “Sizin düşmanınız şeytandır. Yani, sizi, Allah yolundan, Müslümanlıktan ayırmak için uğraşanlardır. Bunları düşman biliniz”. Kur'an-ı kerimin doğru söylediğini bildim ve şeytanı ve onun gibi Müslümanlarla uğraşanları düşman bilip, sözlerine aldanmadım, onlara uymadım.



Yedincisi,

 

baktım herkes yiyip içmek, para kazanmak için uğraşıyor. Bu yüzden haram ve Şüpheli şeylere de dalıyorlar ve zillete düşüyorlar. Bir ayet-i kerimenin şu meali alisini düşündüm: “Allahü teâlâ tarafından rızkı gönderilmeyen yer yüzünde bir canlı yoktur.” Kur'an-ı kerimin elbette doğru olduğunu ve o canlılardan biri olduğumu bildim. Rızkımı göndereceğine söz verdiğine, elbette göndereceğine güvenerek Onun emrettiği gibi çalıştım.


YALNIZ O’NA GÜVENDiN



Sekizincisi,

 

baktım herkes, bir kimseye veya bir şeye güveniyor. Bazıları altınlarına, mal ve mülküne, bazıları sanatına ve kazançına, bazıları mevki ve rütbelerine, bazıları da kendi gibi bir insana güveniyor. Şu âyeti kerimeyi düşündüm: “Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zaman imdadına yetişir.” Her işimde yalnız Allahü teâlâya güvendim. O emir ettiği için çalıştım; fakat yalnız Ondan istedim.
Hazreti Şakik, bu sözleri işitince, “Ya Hatim! Allahü teâlâ, her işinde imdadına yetişsin! Dört kitabın bu sekiz temel üzerinde bulunduğunu gördüm. Bunlara uyanlar, bu dört kitaba uymuş, emirlerini yapmış olurlar” buyurdu.