> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bizi de nefis balığı yutmasın!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bizi de nefis balığı yutmasın!  (Okunma Sayısı 648 defa)
18 Ekim 2010, 13:36:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Ekim 2010, 13:36:44 »



Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!


Dünya Hayatının Karmaşası ve İnsanoğlunun Bunalımı

İnsanoğlu, dünya denizinin dev dalgaları arasında savrulan, batmakla çıkmak arasında çırpınıp duran çaresiz bir gemi gibidir. Geçim telaşı, çolukçocuk derdi, gelecek endişesi; mal-mülk, makam-mevki, şöhret hırsı; hastalıklar, musibetler, husumetler; karşılanamamış ihtiyaçlar, bastırılamamış arzu ve duygular; sorunlar, sıkıntı, stres, bunalım; meyhaneler, hapishaneler, hastane- ler vs. derken rahata ve huzura eremeden; daha henüz işlerini bitiremeden, sorunlarını çözemeden gözleri açık bir halde göçüp gidiyor dünya misafirhanesinden.

İnsanın telaştan kendini bile unutup; dünya meşguliyetleri arasında kaybolduğu bir anda bir sela veriliyor ve “falanca oğlu/kızı filanca hakkın- da rahmetine kavuşmuştur” deniyor. Artık uğrunda ömür sermayesi tüketilen dünya hayatı bitmiştir. Mal-mülk, makam-mevki, eşdost, çolukçocuk kabir kapısında terk ediyor insanı. Ve insan birkaç metre kefen bezine bürünüp, bütün dünyevi değerleri geride bırakarak giriyor mezara.

Kabir, son durak değil, asıl sonsuz hayatın başlangıç noktasıdır. Fani dünya hayatının bittiği yerde, sonsuz ahiret hayatı başlamıştır. Artık görev ve hizmetler bitmiş, ücret dönemi başlamıştır. İnsan ne ekmiş ise onu biçecektir. Kurulan büyük bir mahkemede, dünya hayatındaki kazanç veya kayıplarına göre ebedi bir cennet saadetini veya cehennem azabını hak edecektir.

Çağımız insanı, dünya denizinde her zamankinden daha büyük fırtınalara maruz ve daha büyük dalgalarla boğuşmak zorundadır. 21. yüzyılda insanoğlunun terakki ederek geldiği nokta, hayret ve hayranlık oluşturacak düzeyde- dir. Çağımızda, insanın fıtri istidatları inkişaf ederek olgunlaşmış; insan beyni ve diğer kabiliyetleri en verimli ve en üretken seviyeye yükselmiştir. Harika icatlar ile bilim ve teknoloji- ki hızlı gelişmeler, insanın gururunu, kendine olan güvenini artırmış ve “ben”lik duygularını kuvvetlendirmiştir. İnsanoğlu her geçen gün kendisini daha büyük, daha güçlü, daha ulaşılmaz ve daha yenilmez olarak görmeye başlamıştır. “Ben” merkezli hayat anlayışı her geçen gün daha fazla yayılmakta; kendi menfaatinden başka değer tanımayan ve kendisinden başka kimseyi sevme- yen insanların sayısı hızla çoğalmaktadır.
Yeni icatlar ve buluşlar, insan yaşamını kolay- laştırmakla birlikte; aynı oranda hayatımızdaki sorunları da çoğaltmaktadır. İleri teknoloji ürünü vasıta ve cihazların hayatımıza girmesi, insanın kendi hayatına olan müdahalesini ve mücadelesini azaltmıştır.
Ekonomik hayatta üretim ve tüketim sistemleri nin yapısal özellikleri, insanı her geçen gün daha fazla monotonlaştırmakta ve insanoğlunu hızla makineleştirmektedir. Bir taraftan üretim ve tüketim sürekli artarken; diğer taraftan bireyin sosyo-ekonomik hayatta tutunabilme, ayakta kalıp geçinebilme ve daha rahat bir hayat sürebilme şartları da ağırlaşmakta ve geçim sıkıntısı şiddetlenmektedir.

Çağımız insanına mutluluk reçetesi olarak takdim edilen “dünyevileşme/sekülerizm” akımı, insani değer yargılarını alt-üst ederek “çıkar ve menfaat sağlamaya endeksli” bir hayat anlayışını insanlığın başına bela etmiştir. Nazarını sadece dünyevi değerlere yönelten insanlar, hayatın asıl gayesini ve dünyaya gönderiliş nedenlerini unuta- rak; dünyanın maddi ve geçici yüzünde boğulmuş- lardır. Dünya pastasından daha fazla pay alabilmek; dünya zevklerinden ve nimetlerinden daha fazla faydalanabilmek; daha meşhur, şan-şöhret, makam-mevki sahibi olabilmek; daha rahat ve konforlu bir hayat yaşayabilmek vs. hayatın asıl gayesi olarak algılandı ve bütün dikkatler, meraklar, himmet ve gayretler bu anlayışla harcanır oldu. Bugün artan maddi imkânlarla fiziki yaşam kolaylaştırılsa da; insani değerler aşınmak- ta, manevi bağlar çözülmekte ve artan nüfusa karşın; insanoğlu, hızla yalnızlaşmaktadır. İnanç ve ahlaki değerlerdeki aşınma, insan ruhunun manevi tatminsizliğini en üst düzeye çıkarmıştır. Günümüz insanının yaşadığı hayattan aldığı zevk ve lezzet azalmakta; sıkıntı, stres, bunalım, depres- yon vs. her türlü psikolojik rahatsızlıklar hızla çoğalmaktadır. İnsanın maddi varlığını esas alıp, maneviyatını ve ruh dünyasını ihmal eden materya list hayat anlayışı, insanın sadece maddi varlığını yani cesedini nazara alıp; kalbin ve ruhun manevi ihtiyaçlarını görmezden geldiği için; insanı, tatminsizlik uçurumundan iterek ruhsal sorunlar bataklığına düşürmüştür.

Makro düzeyde ise; üretim ve tüketimdeki hızlı artış, hammadde, doğal kaynak, enerji vb. üretim girdilerine olan talebi çok büyük boyutlara ulaştırmış; hem de yeni pazarlar ve yeni tüketici kitleleri bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bu iki faktör, kuvveti esas alan küresel güç odaklarının yaşadığımız dünyayı savaşlar, zulümler, zorbalık- lar, tecavüzler, ateş, kan ve gözyaşı alnına çevirme- lerine yol açmıştır.
Bugün insanoğlu mutsuzdur, huzursuzdur ve kendini güvende hissetmemektedir. Bütün mevcudiyeti ile dünyaya yöneldiği halde; dünya saadetinden mahrumdur. Dünya saadetini kazana- bilmek uğruna feda ettiği ebedi ahiret saadetinden ise zaten vazgeçmişti. Artık insan, hem dünya saadetinden mahrum; hem de ebedi ahiret saadeti tehlikeye girmiş olan acınacak bir haldedir.

Yunus (as.) Kıssasından
Alınacak Ders


Ayakta kalabilme endişesi ve hayatını sürdüre- bilme telaşı içerisindeki insan, tatminsizlik ve huzursuzluk bataklığından kurtulabilmek için tutunacak bir dal ve bir çıkış yolu arayışı içerisindedir. Çağımızın Müceddidi Bediüzzaman Said Nursi, sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlar altında ezilen çağımız insanına, içine düştüğü mutsuzluk ve huzursuzluk girdabından kurtulabilmesi için Hz. Yunus(as)ın hayatını örnek göstermektedir:

Hz. Yunus, Musul yakınlarında bulunan Ninova bölgesinde yaşamıştı. Halkı putperest ve büyük bir ahlaki çöküntü içerisinde idi. Yunus Aleyhisselam, Otuz yaşında peygamberlik vazifesi ile görevlendirildi. Otuz üç yıl kavmini güzel ahlaka ve tek bir Allah'a inanmaya davet etti. Ancak, bütün gayretlerine rağmen ona sadece iki kişi iman etti.

İnsanlar inkârda ısrar edince, kendilerine büyük bir azabın geleceğini haber vererek şehri terketti. Bu olaydan yaklaşık kırk gün sonra, hava kararmaya, şiddetli fırtınalar esmeye ve korkunç sesler gelmeye başlar. Haber verilen azabın geldiğini anlayan halk, her yerde Yunus Aleyhis- selam'ı aramaya başladı. Hz.Yunus'u bulamayınca şehri terk ederek "Tövbe Tepesi" denilen yerde Allah'a yalvarmaya ve dua etmeye başladılar. Allah (c.c.) de tövbelerini kabul etmiştir.

Yunus Aleyhisselam ise, Dicle kenarına gelerek burada bir gemiye biner ve uzaklaşmak ister. Ancak gemi, kıyıdan uzaklaştıktan bir süre sonra bir anda durdu. Geminin batmasından korkulur ve durum bir uğursuzluk olarak algılanarak; aralarındaki uğursuz kişiyi araştırmaya başladılar. Zamanın geleneklerine göre “efendisinin izni olmadan kaçan birinin” aralarında olduğuna hükmettiler. Söz konusu kişiyi tespit etmek amacıyla kura çekildi ve kura Yunus Aleyhisse- lama isabet etti. Hatasını kabul edince de gemideki ler tarafından denize atılmasına karar verildi. Vakit, gece yarısı ve zifiri karanlıktır. Havada şiddetli fırtına ve denizde dev dalgalar vardır. İşte tüm bu olumsuz şartlar içerisinde Yunus (a.s.)mı denize attılar. Denize atıldıktan sonra bir Yunus balığı, Yunus Aleyhisselamı yuttu.

Bütün şatlar aleyhinde birleşmiştir: çok karanlık bir gecede, fırtınalı bir havada, denizin ortasında, dev dalgaların olduğu bir anda denize atılmış ve tüm bunların da ötesinde, bir balık gelerek yutmuş Hz. Yunus'u. Dünyevi şartlar çerçevesinde kurtulabilmesi imkânsızdır. Çünkü bütün sebepler tükenmiş ve bütün şartlar aleyhinedir. Cenab-ı Hakk'ın inayetinden başka hiçbir güç onu kurtaramazdı. Allah'tan başka sığınacak hiçbir merci yoktu. "Çünkü o halde ona necat verecek öyle bir Zat lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin. Çünkü onun aleyhinde gece, deniz ve hut ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrine musahhar eden bir Zat onu sahil-i selâmete çıkarabilir.” Yunus Aleyhisselam, Rabbine yönele- rek şu niyazda bulundu; "Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Ben nefsime zulmeden- lerden oldum". Samimi bir şekilde yapılan bu duayı kabul eden Allah (c.c.) Onu selamet sahiline çıkardı. Balık kıyıya yanaştıktan sonra Yunus Aleyhisselamı kıyıya bıraktı.

Bediüzzaman Hazretleri, çağımız insanının içinde bulunduğu durumun, Yunus Aleyhisse- lam'ın içine düştüğü olumsuz şartlardan yüz derece daha kötü ve daha tehlikeli olduğuna dikkat çekmektedir:
“İşte Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyet- teyiz. Gecemiz, istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir.

Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir (dünyadır). Bu denizin her mevcinde(dalgasında) binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim heva-yı nefsi- nmiz(nefsani arzularımız), hutumuzdur(bizi yu- tan balığımızdır); hayat-ı ebediyemizi(sonsuz ahiret hayatımızı) sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hutundan bin derece daha muzırdır (zarar- lıdır). Çünkü onun hutu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hutumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor.”(Birinci Lema)

Bediüzzaman, bu veciz ifadelerinde; çağımız insanının dünyevileşme tufanıyla içine düştüğü nefsani arzular bataklığında, bu aleme niçin gönderildiğini unutarak, Yaratıcısından gafil bir halde, hem ebedi ahiret hayatını kararttığına, hem de...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bizi de nefis balığı yutmasın!
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 05:20:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bizi de nefis balığı yutmasın! rüya tabiri,Bizi de nefis balığı yutmasın! mekke canlı, Bizi de nefis balığı yutmasın! kabe canlı yayın, Bizi de nefis balığı yutmasın! Üç boyutlu kuran oku Bizi de nefis balığı yutmasın! kuran ı kerim, Bizi de nefis balığı yutmasın! peygamber kıssaları,Bizi de nefis balığı yutmasın! ilitam ders soruları, Bizi de nefis balığı yutmasın!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes