> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hayatı kul olarak yaşamak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayatı kul olarak yaşamak  (Okunma Sayısı 1226 defa)
29 Ağustos 2010, 12:42:00
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Ağustos 2010, 12:42:00 »





Hayatı Kul Olarak Yaşamak

Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle ferman buyurur: "- Cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat, 56)

     "- Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz/ kulluk yapınız" (Bakara, 21).
     Yukardaki Ayet-i kerimeler  hayatın  ve insanlığın gayesini açıkça ortaya koyarken, kainatın ve içindeki bütün varlıklarla beraber insanoğlunun varoluş sebebini sorgulayan Felsefecilere 1400 yıldır cevap verip durmaktadır. Evet, bu ayetlerde insanoğlunun kadim sorularına verilmiş cevaplar  vardır. En mühimi olarak da; evren ve içindekiler nasıl olmuştur? Niçin olmuştur? Soruları cevap bulmuştur.

     Açıkça anlaşılmaktadır ki, insanı bir yaratan vardır.  Ve yaratılışı belli bir  gayeye matuftur. Evrenin yaratılış sebebi; Allah'ın (c.c) isim ve sıfatlarıyla yüce sanatını kuvveden fiile çıkarması, insanın gayesi ise bu sanatı ve sanatkarı taktir, teşekkür ve şükürle  karşılaması ve kendi yaratılış amacı doğrultusunda kulluk yapmasıdır. Kulluk; bazı güçlerden korkmak neticesi yapılan şuursuz tapınma hareketleri değil, anlamı çok geniş, iman, sevgi, haşyet, tefekkür, teşekkür, tezekkür, ubudiyet vb. gibi duygusal yönü ağırlıklı bir  duygu-ilim-eylem işbirliğidir.

     Evet insanın yaratılış amacı kulluk. Peki kulluğunu nasıl ortaya koyacak. Kulluktan ne anlayacak... Bunlar çok önemli sorulardır. İnsanoğlunun yalnız aklıyla ve tecrübeleriyle böyle bir  soruyu yanıtlaması mümkün değildir. O sebeple yine yüce yaratıcı, peygamberler aracılığıyla insanoğlunu, bu soruların kaos ve karmaşasından  kurtarmıştır.

    Fussilet suresinin 11. Ayet-i kerimesi evrenin yaratılış sırasına işaret eden ve kainattaki tüm zerrelerin Allah'a (c.c)   teslim olduğunu  ifade eden ilginç bir  Ayet-i kerimedir: “Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: -İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin dedi. Her ikisi de: -İsteyerek geldik dediler.”

    Bu Ayet-i kerime ilmi bir mucizeye işaret eder. Önce, duman veya  gaz halinde yaratılmış olan evrenin içindeki gaz molekülleri veya  atomları daha sonra entropi yasalarını hiçe sayarak mevcut galaksileri, içindeki güneş ve yıldızları, yerküreyi meydana getirmek üzere olağanüstü bir güç ve enerjiyle birbirlerine yaklaştırılmış ve birleşti-   rilmiştir. Bu birleşme işleminde, yüce yaratıcının emrine isteyerek zerrelerin teslimiyeti söz konusudur. Yine Kur’an-ı Kerim’de: “Hiçbir şey yoktur ki       Allah'ı (c.c) tesbih etmesin." (İsra, 44) buyurulur. Ve her varlığın kendine has bir kulluk ve tesbih şeklinin olduğuna işaret edilir. İnsanın bedeni, biyolojik varlığı, fiziki varlığı, yani kendi ihtiyarı dışında eylem gören organları da Allah'ı (c.c)  tesbih ederken, burada insan ve cinlere kendi iradeleriyle bir kulluk görevi yüklenmiştir. İnsan ve cinlerin dışında kalan bütün varlık aslında Müslüman'dır. Yani Allah'a ve O’nun buyruklarınateslimdir. O sebepledir ki kainatta hiçbir kargaşa ve karmaşa olmadan işler tıkır tıkır gider. İnsan ve cinlere gelince işler değişir. Her şey karışır. Çünkü insan ve cinler sınava tabi tutulmuşlardır. Onlar kulluk yaparken nefs engeli ve şeytanla karşılaşırlar. İslam fıtratı üzerine yaratılmış olmalarına rağmen Müslüman kalmaları ve İslam'ı yaşamaları çaba ister. Bunun için; iman, akıl, vicdan, kalp gibi müspet güçleriyle nefsin ve şeytanın menfi saldırılarını  bertaraf etmeleri gerekir. Ve  huzurlu bir yaşam için bu çabayı göstermeleri Allah'ın (c.c)       buyruklarına  uymaları icap eder.

     Kısaca kulluk fıtrat üzerine yaşamaya çalışmaktır. İçimizde hissettiğimiz dirence rağmen doğru olanı yapmak, Allah'ın (c.c) isteklerinin bütününü ifade eden Kur 'an-ı  ve bir beşer olarak Kur 'an'ın hayata tatbikinin pratikte mümkün olduğunu gösteren Hazreti Peygamber’i örnek alarak yaşamaktır. Mesela Efendimiz (a.s) bütün hayatını Kur’an’a uydurarak tam bir  kulluk şuuru ile yaşamış, hiç boşluk  bırakmamıştır. O sebeple de O’nun hayatını  her karesiyle taklit etmek ibadetten sayılır. Nerdeyse hiç yanlışsız bir hayat ve hep sınırlara riayet etmiş, kimsenin hakkına tecavüz etmemiş bir yaşam… Ki, bu hal olağan- üstü bir şeydir ve ancak mucizedir.

    Evet, gözlerin, kulakların her türlü organın taşkınlıktan uzak kalarak bir ömür bitirmesi... Aslında bu; trafikte aracı hep kurallara uyarak kullanmak gibi bir şeydir. Ama insanoğlu yaratılışındaki acelecilik, bencillik, zalimlik gibi bir çok zaaflar sebebiyle bu kuralları ihlal etmeden asla bir yolculuk yapamaz. Efendimiz (a.s), uzun ve çok zorlu olan  hayat yolculuğunu  neredeyse hiç kaza yapmadan, hiçbir trafik kuralını ihlal etmeden tamamlamış desek yeridir. Beşer olması hasebiyle birkaç zellesi olmuştur elbette ama Rabbinin koyduğu kurallara uymada O’nun gibi bir ikinci kimse çıkmamıştır. Bu örnekten anlaşılmaktadır ki, trafik kuralları trafik teşkilatına lazım değil trafiğe çıkan sürücülere lazımdır ve faydası onlaradır. Aynen onun gibi Allah'a (c.c)  kulluğun faydası direk kullaradır.

    Burada önemli bir konuya değinmek gerekir. İbadet deyince avam Müslümanlar arasında genellikle anlaşılan namaz, oruç, hac, zekât gibi zamanı ve şekli belli ibadetlerdir. Şüphesiz bunlar en temel ibadetlerdir, ancak ibadeti yalnızca bunlardan ibaret görmek, ibadetin anlamını daraltıp eksiltmektir. İslâm'ın şartlarından olan bu ibadetler, genel ibadeti, yani hayatın her anını kapsayan kulluğu ayakta tutan temellerdir. İşte bu temelle birlikte bütün hayatı kuşatan ibadet halini de dikkate aldığımızda hayatımızı en verimli bir şekilde değerlendirmiş oluruz. Şuurlu bir Mümin, insan tabiatının gerektirdiği, zevk ve lezzet aldığı yemek, içmek, uyumak, gezmek, çalışmak gibi işleri de Allah'ın (c.c)   emrine uygun ve O'nun rızasını talep ederek yapar. Helal olanla yetinir, haramdan korunur. Allah'ın (c.c) emirlerini yerine getirebilmek gayesiyle yer, içer, uyur... Böylece nefsine zevk ve lezzet veren bütün cismani fiiller bu halisane niyet sebebiyle bir nevi ibadete dönüşür ve onlardan  sevap kazanır.

    Hatta kişi, maddi hayatın meşru zevk ve lezzetleri içinde yaşarken de halisane bir niyetle Allah'a (c.c)  teveccüh ederse, bu fiilleri vasıtasıyla da Allah'a (c.c)   yaklaşır. Bu gibi lezzet ve nimetlerde de taat ve Allah'a (c.c) teveccüh vardır. İbadette aranan mana da zaten budur.

    Bu arada  şunu da belirtelim ki, dinimizde ibadetin manasının böylesine genişletilmiş olması, insanı namaz, oruç, hac, zekât gibi farz ibadetleri yapmaktan kesinlikle muaf kılmaz. Çünkü bu farizalar doğrudan Cenab-ı Hak tarafından emredilmiştir. Çünkü bunlar kulun Allah'a (c.c)  bağlılığını ve yakınlığını temin eden esas merkezlerdir. Diğer hiçbir iş bu farzların yerine konulamaz. Durum böyleyken, bazı tembel ve umursamaz kimselerin üzerlerine farz kılınan ibadetler hakkında "Asıl olan kalp temizliğidir, iyi niyet ve güzel işlerdir, namaz ve oruçla din olmaz!" gibi sözleri, cehalet, büyük bir aldanıştır. İhmal ve tembelliklerinden dolayı korkunç bir yanlış anlama ve aldanmadır.

     Dinimiz ibadetin manasını genişletmekle, beşer hayatını ıslah etmeyi, hayatın güçlüklerine sabırla göğüs germeyi, müşterek hayrı elde etmek için çalışmayı ve kötülükle mücadele etmeyi hedef edinmiştir. Nezih ve kaliteli bir hayat için beşeri ve sosyal kuvvetleri toplumun hayrına kullanmak gerekir. İslâm'ın getirdiği ilâhi esaslar ve ibadetteki geniş anlayış bu hayırlı neticeleri temin etmeye kâfidir.

    Rivayete göre Hz. Aişe (r.a) validemiz, zayıflıktan yüzü sararmış, beli bükülmüş bir şahsı görünce, bunun kim olduğunu sormuş. Bu zat zahid bir kimsedir, ce vabını alınca zühdün bu şeklini redde-derek şöyle demiştir: "Ömer b. Hattap insanların en zahidi idi. Fakat bir şey söyleyince sözünü dinletir, yürüyünce hızlı yürür, vurunca da çok acıtırdı." Rabbimiz bizleri her işini rızası için niyet ederek yapan ve ibadet sevabı alan kullarından eylesin.

    Allah'a (c.c) emanet olun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayatı kul olarak yaşamak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 12:20:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayatı kul olarak yaşamak rüya tabiri,Hayatı kul olarak yaşamak mekke canlı, Hayatı kul olarak yaşamak kabe canlı yayın, Hayatı kul olarak yaşamak Üç boyutlu kuran oku Hayatı kul olarak yaşamak kuran ı kerim, Hayatı kul olarak yaşamak peygamber kıssaları,Hayatı kul olarak yaşamak ilitam ders soruları, Hayatı kul olarak yaşamakönlisans arapça,
Logged
29 Ağustos 2010, 13:07:19
behicegul

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 45


« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2010, 13:07:19 »

     s a sümeyye kardeşim çok güzel hazırlamışsın ALLAH CC razı olsun .kendi nefsime söylüyorum .hangi ayeti tam anlayıp yaptım dilde çok iman ettikte iş uygulamaya gelince nefse çok agır geldi .bugünlerde hemen hemen hergece hayatlarını dinlediyimiz ve dinlerken gözyaşları döktüyümüz .Peygamber as ve ashabını dinliyoruz ve çok seviyoruz iman ettik elhamdülillah .ama yaşantılarından birini yaşamak zor geliyo acaba onların .çektiyi sıkıntılardan en hafif diye tabir edeyim birini yaşasaydık .isyansız üstesinden hakkıyla gelebilirmiydik diye düşünüyorum.kendi nefsime kimse üstüne alınmasın .ama en azından oyolda ölmek nasip olur diye düşünüyorum ALLAH yardımcımız olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
29 Ağustos 2010, 13:14:27
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 29 Ağustos 2010, 13:14:27 »

     s a sümeyye kardeşim çok güzel hazırlamışsın ALLAH CC razı olsun .kendi nefsime söylüyorum .hangi ayeti tam anlayıp yaptım dilde çok iman ettikte iş uygulamaya gelince nefse çok agır geldi .bugünlerde hemen hemen hergece hayatlarını dinlediyimiz ve dinlerken gözyaşları döktüyümüz .Peygamber as ve ashabını dinliyoruz ve çok seviyoruz iman ettik elhamdülillah .ama yaşantılarından birini yaşamak zor geliyo acaba onların .çektiyi sıkıntılardan en hafif diye tabir edeyim birini yaşasaydık .isyansız üstesinden hakkıyla gelebilirmiydik diye düşünüyorum.kendi nefsime kimse üstüne alınmasın .ama en azından oyolda ölmek nasip olur diye düşünüyorum ALLAH yardımcımız olsun


Aleyna ve aleykum selam kardesim ecmain olsun insaAllah nefislerimizin istedigini degil tam tersini yapabilmek duasiyla..Fi emanillah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes