> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hayat ibadet dengesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayat ibadet dengesi  (Okunma Sayısı 1199 defa)
15 Eylül 2010, 18:46:53
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Eylül 2010, 18:46:53 »



Hayat-İbadet Dengesi ve İbadetlerin Batı Ülkelerindeki Anlam ve Önemi






Giriş: Hayat ve İbadet

İlahî dinlerin temel esasları arasında yer alan ibadetler; esas olarak dinin, inanç boyutundan gözlemlenebilir ve yaşanabilir davranışlar boyutuna gelmesidir. İslâm dininde ise ibadetler, sadece Allah Teâlâ’ya yaklaşmak için yapılan belirli bazı davranışlar olarak görülmemiş, hemen bütün dünya hayatının bir ibadet haline dönüştürülebilmesi için, Allah Teâlâ’ya kulluk ve O’na yakınlaşma maksadıyla yapılan veya terk edilen her davranış, kulluk/ibadet olarak değerlendirilmiştir. Şu ayette Cenâb-ı Hak buna işaret eder: “De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi olan Allah içindir” (el-En’âm, 6:162). Buna göre İslâm’da ibadet ve kulluk, sadece namaz, oruç, hac, zekât ve dualardan ibaret değil, Müslüman’ın yüce Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yaptığı dünyadaki her güzel ve yararlı iş; yani “amel-i sâlih”tir. Dindarlığın esasını iman vücuda getirirse de, kalpteki imanın varlığını fiilen ibadetler ortaya koyar. Allah Teâlâ, “Ben insanları ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattım” (ez-Zâriyât, 51:56) buyurarak, kâinattaki en şerefli mahlûk olan insanın da kendisine kulluk maksadıyla yaratıldığını bildirir.

Şu halde insanoğlu, iş ve ibadet hayatını bu gayeye uygun olarak, kendisine verilen görevleri yerine getirme derecesine göre, Allah Teâlâ’ya yaklaşır.

Meseleye bu açıdan bakılırsa, hayatın kendisi bir ibadet; bütün ibadetler de hayattır. Zira ibadet hayattan kopuk değil, hayat ile iç içedir. Müslümanın hayatında hayat ayrı, ibadet ayrı gibi bir bölünme yoktur. Zira ibadet Müslümanın hayatında iğreti duran bir husus değil, hayat dokusunun özünde bulunan bir iksir olup, İslâm’da gerek ferdin gerekse toplumun hayatı el ele dokunur. Bir “İslâm insanı” veya bir “İslâm toplumu”ndan söz edilecekse bu, ancak ibadeti ve iş hayatını Allah Teâlâ’ya yakınlık duygusu ile bütünleşme halinde olur. Bu itibarla İslâm dini, evrensel bir din olup tüm insanlığa ve hayatın bütün alanlarına yönelik teori-pratik, iman-aksiyon/amel ve ahlâkı kucaklayan, aileden ekonomiye, fertten devlete, sosyal hayattan siyasî hayata kadar bir dizi esaslar getirmiştir. Bu sebeple İslâm, Müslüman’ın iş hayatı ve çalışma düzeni ile günlük, haftalık ve senelik ibadetleri arasında uyum/ahengin de tedbirlerini almıştır.

Bu itibarla ibadetin ibadet olabilmesi için bile günlük iş ve aile hayatının İslâm’ın bütünlüğü içinde inşa edilmiş olmasına ihtiyaç vardır. Zira insanın Allah’ın huzurunda duruyor yoğunluğuna ulaşamadığı bir hayat içinde, yani insanın kalbi, dimağı, uzuvlarından her biri bir yerde takılıp kalmışken, uzuvlarının bir araya getirilebilmesi mümkün olamaz. Bu sebeple, esasen bir ibadet olan hayat-iş ile takva ve ihlasın yön verdiği ibadetlerimizi bir arada ahenk içinde götürmek, bugün dünden daha önemli hale gelmiştir. Zira Allah Teâlâ ile ilişki biçimi hem de dindarlığın bir ifadesi olan ibadetlerin, ihlâs, samimiyet ve rıza-i Bârî (Allah’ın rızası) ile yapılması, insanda psikolojik bir alan açarak onda manevî bir coşkunluk, huzur, heyecan vermeye sebep olur ve bu da iş hayatına olumlu yansır.

Buradan hareketle, bir ibadet niyetiyle âhiret hedeflenerek yapılan işler, insanın hayatını, ölümü ve ölüm ötesini anlamlandırmada da ona çok önemli katkılar sağlar. İnsanı sadece maddî değerlere bağlanıp kalmaktan kurtararak insanı hem dünya hem de âhiret hayatında gerçek mutluluğa götürür. Bilinçli olarak Allah Teâlâ’nın huzurunda olduğunu hisseden insan, daima O’nun kontrolünde bulunduğunu düşünür ve iş hayatını O’nun emir ve yasakları, helâl ve haramları çerçevesinde düzenler. Böylece ibadetler, kişinin sadece Yüce Allah ile olan ilişkisini değil, aynı zamanda Müslüman olsun gayr-i müslim olsun etrafındaki diğer insanlar ve bütün canlılarla olan ilişkisini de olumlu etkiler.

Bu şuurla yapılan ibadet, Cibrîl hadisinde Peygamber Efendimiz’e “İhsan nedir?” diye sorulduğu zaman, Efendimiz’in, “Allah’a sanki O’nu görüyormuş gibi ibadet etmendir…” (Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 1, 5) diye cevap verdiği üzere, ihsan derecesinde kulluk ve ibadet olur. Böyle bir ibadet ise, “Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…” (el-Ankebût, 29:45) âyet-i kerîmesinden de anlaşıldığı üzere, günümüzde çoğunlukla şâhit olduğumuz üzere, kişiyi her türlü kötülükten, stresten, depresyondan, iş ve mal hırsından, şahsî ve ailevî huzursuzluklardan alıkoyarak çalışma/iş hayatını ve ahlâkını güzelleştirir.

İbadetler ve Maddi-Manevi Hayat Arasındaki Denge

İbadetlerde maddî ve ruhî hayat arasında denge gözetilmesi, dünya hayatı için âhiret, âhiret hayatı için de dünya hayatının feda edilmemesi, âhiret hayatına yönelik olarak işlerin düzenlenmesi, ancak hiç bir surette dünya hayatının, günlük işlerimizin ihmal edilmemesi gerekir. Yani dünyanın kesben (kazanç ve rızık temini için) değil, kalben terk edilmesi lazımdır. Kısacası İslâmiyet, ibadet hayatında dengeli olmayı, kendi nefsini, aile fertlerini ve sorumlu olduğu insanları ihmal edecek tarzda aşırılığa gidilmemesini esas almıştır. Bu anlamda, fahr-i kâinat Efendimiz (a.s.m.), az da yapılsa, devamlı ve sürekli yapılan ibadeti öğütlemiş; iş ve ibadet hayatında dengeli olmayı emir ve tavsiye etmiştir. Büyük bir hırsla iş hayatına dalıp ailesini, çocuklarını, sosyal sorumluluklarını ihmal etmek, esasen Efendimiz’in (asm) emir ve tavsiyesi olan denge ve i’tidal çizgisini iş ve dünya hayatı lehine kaybetmek olacaktır. Bu ise, günümüzde örneklerini pek çok Müslüman’da gördüğümüz tam bir bocalama halidir. Zira burada kendi şahsî işleriyle hizmet ve dava işleri karışacaktır.

Şu halde yapılacak iş, dava işleriyle şahsî işleri birbirine karıştırmamak; önce kendi olmaktır. Kendisi olamayan, kendisini tanımayan, iş ve ibadet anlamında kendisi için bir şey yapmaktan aciz birinin, din adına başkası için bir şey yapabilmesine ihtimal var mıdır? Boğulmuş biri, boğulmakta olan başka birini kurtarabilir mi? Kişinin öncelikli vazifesi kendine yeterliliğidir. Etrafına yardım bir sonraki adımdır. Yük olmamak, külfet getirmemek esastır. Bu anlamda Hz. Ömer’in “Bugün Allah için ne yaptın?” sözü, “Bugün kendin için ne yaptın?” ifadesi bağlamında düşünülmelidir. Zira kendisi için bir şeyler yapamayan insan, aslında Allah için, İslâm için de bir şey yapamaz. Kendisi için namaz kılmayan, kendisi ve ailesi için helâl kazanç peşinde koşmayan, kendisi için âhiret yatırımı yapmayan, kendisini geliştirecek bir okuma, düşünme, anlama, yorumlama faaliyetinde bulunmayan, “düne göre bugün daha ilerideyim” diyemeyen, bugün öldüğünde arkasında kalıcı bir “iz” bırakamayan, ailesine ve çevresindeki insanlara bugün daha güzel davranmayan, her an kötü alışkanlıklarından birini daha terk edip hayatına bir güzellik ekleyemeyen kimse Allah için bir şeyler yapabilir mi?

Bütün bunların yanı sıra ibadetlerimizi iş hayatımızla ahenk ve denge içinde götürmek için, iş hayatında önceliklerin ibadetlere göre belirlenmesinin de önemi büyüktür. İşlerin, ibadetler gözetilerek, o an için en ehemmiyetlilerini öne alıp diğerlerinin de önemine göre sıralanması gerekir. Bu “ehemi (daha önemli olanı) mühime (biraz daha az önemli olana) tercih etmek” demektir. Burada da “acil ve önemli olan işler”, “acil olmayan fakat önemli olanlar”, “acil fakat önemsiz olanlar”, “acil olmayan önemsiz işler” şeklinde bir sıralama yapılabilir; ibadetler de bu düzen içinde yerine getirilebilir. Bu sıralamayı ise, “Yaptığım bu iş gerçekten yapılması gereken bir iş midir?”, “Şayet bu işi yapmaktan tamamıyla vazgeçersem ne kaybederim?”, “Bu iş, başka bir vakte ertelenebilir mi?”, “Bu işe gerçekten lüzumlu ve ehemmiyetli olduğu için mi, yoksa haz için mi giriştim?” soruları bağlamında yapmak anlamlı olacaktır.

İş-İbadet Uyumunu ve İbadetlerde Dengeyi Sağlamadaki Bazı Önemli Hatalar

Bununla beraber burada sık tekrarlanan bazı hatalar vardır: Birincisi, az zamanda çok iş yapmaya çalışılarak çoğu zaman doğru işlerin, doğru zamanda, Müslüman’ın hayatının gayesine uygun olarak doğru istikamette yapılıp yapılmadığını gözden kaçırmaktır. İkincisi, her zaman hayattaki öncelikli işlerin acil işler (ehem) olduğu zannına kapılmak, kısaca meşguliyetin kıskacına düşüp ibadetleri ihmal ederek bocalamaktır. Üçüncüsü, işlerimizle ibadetlerimizin, arzu ve isteklerimiz ve sosyal/içtimaî hayatın getirdiği sorumluluklarla bir arada yürütülebilecek şekilde planlanamamasıdır. Dördüncüsü, iş ve ibadetlerimizde hedef ve plan yapmakla birlikte, esas olanın içerisinde bulunulan zaman/andaki sorumlulukla alakalı olduğunu hatırdan çıkarmaktır. Beşincisi, küçük olsun büyük olsun işlerin ertelenmesidir. Zira ertelenen iş, zamanla birikecek ve bu da ibadet hayatımızı olumsuz etkileyecek, ibadet hayatımızın olumsuz etkilenmesi ise imanımıza zarar verir noktaya ulaşabilecektir. Altıncısı, düzenli ve az uyuma konusunda gerekli hassasiyeti göstermemektir. Zira gereğinden fazla uykunun, insanı istirahat gayesinden uzaklaştırdığı, iş düzenini bozduğu ve her şeyden önemlisi hayatın bereketini yok ettiği bir gerçektir.

Bunlara dikkat edildiğinde, iş hayatının ibadetlerle insicam/uyum içinde yürüdüğü görülecektir. Aksi bir durumda, yani iş ve ibadet hayatımızın düzenli yürümemesi, genelde suçluluk, yetersizlik, çaresizlik, huzursuzluk ve ümitsizliğe yol açacaktır. Bunun sonucu, genellikle stres, depresyon gibi asrımızın ruhî bunalımlarıdır. Bütün bunların neticesinde de, iş hayatında verimin düşmesi, işe ken...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayat ibadet dengesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:09:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayat ibadet dengesi rüya tabiri,Hayat ibadet dengesi mekke canlı, Hayat ibadet dengesi kabe canlı yayın, Hayat ibadet dengesi Üç boyutlu kuran oku Hayat ibadet dengesi kuran ı kerim, Hayat ibadet dengesi peygamber kıssaları,Hayat ibadet dengesi ilitam ders soruları, Hayat ibadet dengesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes