๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 15 Temmuz 2010, 11:29:09



Konu Başlığı: Has Oda ve Kapısı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 15 Temmuz 2010, 11:29:09
Has Oda ve Kapısı  


İbrahim aleyhisselama emretti rabbül alemin,
Has Oda ve Kapısı
“insanları hacca çağır gerek yaya gerek binek binekli olarak her yerden gelsinler, kendilerinin lehine olan menfaatleri görmeleri için…” (Hacc suresi, 27-28

Evim dedin davet ettin

Yol bulabilen geldi

Büyük bir davet, geniş bir salon…

Davetliler o kadar çok ki izdihamdan diz dize oturmaktalar Ama ortada öyle bir özel oda var ki; bütün gözler ona bakmakta Kapısı yüksekte, kapalı, önünde de perde

Destur alıp girmek istiyorsun Kapının sağ tarafındaki köşesinden yanaşıp selamlıyorsun: bismillahi ü ekber ve lillahil hamd

Evin sahibini övüyor sesleniyorsun Kapı açılmıyor Biraz yürüyor, aklına gelen bütün duaları ediyorsun: “Ey kapıları açan! Bize hayır kapılarını aç” Sağ tarafına bir de bakıyorsun, ‘fetih kapısı’ …

Acaba etrafını dolansam, sahibine seslensem açar mı kapıyı?

Bir umut dolanıyorsun o özel odanın çevresini, üçüncü köşeye gelince bir selam daha veriyor, “Rabbimiz bize dünyada iyilik ver, ahirette iyilik ver, bizi ateş azabından koru Bizi iyilerle birlikte cennetine girdir” diyerek tamamlıyorsun o has odanın etrafını dönüp dolanmayı

Yine selam verip kapının sağ köşesinden, yürüyorsun o has odayı sol tarafına alarak Kapı daha açılmamış belki bir daha dolanırsam açılır diyor devam ediyorsun yürümeye

O da ne!

Sadece sen değilsin o özel odanın, o has odanın kapısına gelen Senin gibi birçok insan var o kapıyı açtırmaya çalışan İkinci defa dolanmayı da tamamlıyorsun

Yine açılmadı o has odanın kapısı Bir üçüncü sonra dördüncü, derken kendini kaptırıyorsun pervaneler gibi dönen insan seline Kendini kaptırıyor, dolanıyorsun ama her şeyin bir sonu var Sonsuza kadar dönemezsin, edep denilen bir şey var Yedinci defa döndükten sonra bir selam daha veriyor, destur alamamış, kapıyı açtıramamış olmanın boynu büküklüğü içinde ayrılıyorsun pervaneler gibi dönen o insan selinin içinden Düşünmeye başlıyorsun, o kapı niye açılmadı, ev sahibi evde yok muydu diye

Yok, olmaz öyle şey O sözüne sadık bir ev sahibidir Hem davet edip hem de evde bulunmazlık etmez

İki rekât namaz kılmak için kendine müsait bir yer ararken içine ilham olunuyor: “O has oda senin içinde Aynen Harem’i Şerif’teki gibi senin de tam orta yerine denk gelen, sadr denilen göğüs boşluğunda Kapıyı açmak da senin elinde, sen önce kendi has odanın kapısını açacak, O mekânsızı kendi has odanda misafir edeceksin İşte o zaman açılacak belki buradaki has odanın kapısı” diyor içinden bir ses

Sonra düşünmeye başlıyorsun kendi has odanın kapısını Sahiden onun kapısı da yüksekte onun için açamıyorsun kapıyı kolay kolay Ne kadar yüksekte diye düşünüyorsun

Enaniyetin (bencillik), kibrin ne kadar yüksek ise işte o kadar yüksekte senin has odanın kapısı, diye cevap veriyor vicdanın
   

Alıntıdır