Hakiki sahit

Hakiki Şahit

Çöl! Uçsuz bucaksız bir yorgan misali, kim bilir hangi sırların üstünü örttün Yedi kat semanın sırlarını süzüp yudum yudum içtin

Çöl! Vahiy ile aydınlandın Sadrını açtıkça açıp akan nuru kucakladın

Çöl! Bağrında nübüvvet sırlarını sakladın Bazen üstünden esen peygamber kokulu rüzgara kum tanelerini kattın Bağrından kopartıp rüzgara kattığın tanelerinle Allah’ın sevgilisine selam yolladın

Alemlerin yaradılış sebebine kavuşan tanelerin, aşk sarhoşluğu ile kabr-i nebevi duvarlarına çarparak parçalandılar kendilerini Senin tanelerin gerçek oluşu yaşadılar Seyreylediler, yandılar, estiler, parçalandılar ve bittiler

Ah mübarek çöl! Nasıl anlatabilirsin ki şahit olduğun hakikatleri Ötelerden gelen habercilerin getirdiklerine şahit oldun sen Allah’ın sevgilisiyle birlikte gördün, gökyüzündeki taht dan seslenen cebraili

Ey çöl! Ne olur al beni de Bir kum tanesi de ben olayım bağrında Ben de seyreyleyim seninle, halen nübüvvet izlerinin parladığı yıldız dolu nurlu semayı Sanki o demler şimdi de yaşanıyormuş gibi Ve sonra kopar beni bağrından Kat peygamber kokulu rüzgaraKokusu ile sarhoş olup, güzelliğinde parçalanmaya gideyim Sırlara vakıf olmak da yetmez, sırla aynileşeyim

Ey her bir tanesinde alem gizli olan çölde, dört nala giden atlı! Azıcık vicdan olsa da gönlünde, hangi sırları çiğneyip de geçtiğini anlayabilsen Kaldırsan da yorganı, altında yatanı görsen İnan ki ne atın kalır meydan da, ne de sen

Ey vahiy ile aydınlanmış MEKKE ÇÖLÜ!

Benden sana selam olsun Geleceğim Bu davayı bir de senden dinleyeceğim Serin sırların yudumlayıp merak ateşimi söndüreceğim Bu zamana kadar insanlardan dinledim Şakıyordu dilleri lakin bir fayda göremedim Sen ise sûkutunla bana neler öğrettin

Kesin anladım ki sen, EN HAKİKİ ŞAHİTSİN

Sümeyra İlker

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın