> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur  (Okunma Sayısı 940 defa)
10 Şubat 2011, 15:26:19
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 10 Şubat 2011, 15:26:19 »



HAKİKİ MÜMİN FAYDASIZ İŞLERDEN UZAK DURUR




İnsana dünyevî-uhrevî, maddî-mânevî herhangi bir faydası dokunmayan, gereksiz, boş, malayani, fuzulî söz ve fiillere lağv denir. Ayrıca o, herhangi bir bilgi ve tefekküre dayanmaksızın, sırf dine ve dindarlara karşı hakaret ve istihzada bulunma maksadıyla ortaya konan incitici, çirkin söz ve davranışlar mânâsına da gelmektedir.

Mü’minûn sûre-i celilesinde, hakiki ve kâmil mü’minlerin vasıfları anlatılırken, “(O mü’minler), her türlü boş, faydasız ve mânâsız söz ve davranışlardan yüz çevirir ve uzak dururlar.” buyurulmaktadır. Evet, mü’min maddî-mânevî herhangi bir kazancı olmayan söz, fiil ve davranışlardan uzak durur. Çünkü o, âhireti peyleme mevzuunda zamanı öyle kullanmalıdır ki, yaşadığı zaman dilimi, ahirette ona Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhi efdalu’t-tahiyyât ve ekmelü’t-teslîmât)’la bir sofranın başında oturma ve Allah’ın (celle celâluhu) rızasına erip cemali ba kemalini müşâhede etme lütfu şeklinde kendine geri dönsün. Bundan dolayı o, vaktini ya kitap okuyarak, dua ederek, sohbet-i cânan eksenli müzakere ve musâhabelerde bulunarak veya hak ve hakikat yolunda hizmet ederek, hizmete engel teşkil eden problem ve açmazları ortadan kaldırmak için çözümler üreterek geçirir ki, bunların hepsi birer ibadet sayılır. Çünkü doğrudan hizmet etmenin yanı başında, hizmeti kolaylaştıracak ameliyelerde bulunma da bir hizmettir. Böylece mü’min, bu türlü hayırlı işlerle vaktini geçirmek suretiyle boş yere konuşmamış, zamanını israf etmemiş, faydasız iş ve meşguliyetlerle kalb ve ruhunda yaralar açacak bir duruma sebebiyet vermemiş olur. Zira insan laubalice konuşmalar, boş lakırdılar, düşünülüp taşınılmaksızın ağızdan çıkan söz ve lafızlarla hiç farkına varmaksızın kalb ve ruhunda yaralar açıp latîfelerini öldürebilir.

Bu noktada, çok tekerrür etse de önemine binaen ve mevzuumuzla alâkalı kısmına dikkat çekerek Hazreti Pir’in bu konudaki o veciz ifadesini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. O diyor ki: “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma.” Demek ki, yerinde, fuzuli bir konuşma, tek bir kelime dahi insanın helakine, kayıp gitmesine sebebiyet verebilir. O halde bize düşen “Leylî sözü söyle yoksa hâmûş! – Sevgiliden söz et, aksi halde sus!” ifadeleriyle dile getirilen hakikati hayatımıza hayat kılmak yani ya sürekli Sevgili deyip inlemek veya sükût etmek olmalıdır. Zaten İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ), Efendimiz de kendisine atfedilen mübarek bir sözde mü’minin sözünün hikmet, sükûtunun da tefekkür olması gerektiği tavsiyesinde bulunmuyor mu? O hâlde ağzımızı açıp bir şey konuştuğumuzda ya din-diyanet adına, ülke ve ülkümüz hesabına bir fayda sağlayacak, bir mânâ ifade edecek şeyler konuşmalı veya bu faydaları temin edecek meseleleri tefekküre dalarak sükûtumuzu bir tefekkür zemini hâline getirmeliyiz.

Cahil Dosttan Allah’a Sığınırız

Buraya kadar ifade etmeye çalıştığımız hususlar lağvın ilk mânâsıyla ilgiliydi. Lağvın ikinci mânâsıyla alâkalı ise Kasas Sûresi’ndeki şu âyet-i kerimeyi zikredebiliriz. Âyette Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “(Mü’minler) boş, mânâsız, çirkin sözlere maruz kaldıklarında (aynıyla mukabeleden uzak durup) yüzlerini çevirir ve o sözleri sarf edenlere şöyle derler: “Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size. Biz, sizin için de ancak iyilik ve selamet dileriz. Ne var ki biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz.” (Kasas Sûresi, 28/55). Âyet-i kerimede açıkça ifade edildiği üzere, mü’minler, sevimsiz, nahoş söz ve tavırlara maruz kaldıklarında hemen karşılık vermek yerine o çirkinliklere karşı kulak kapatır, göz yumar, söylenenlere aldırış etmeksizin, “Bizim işimiz bize, sizinki de size.” der, yüksek ahlâk ve seciyelerinin gereğini ortaya korlar. Sonra da; “Biz cahillerle arkadaşlık etmeyi arzulamayız!” diyerek cehalete karşı belli bir tavır içerisinde olduklarını ifade edip âlicenâbâne bir tavırla oradan geçip giderler.

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan bu ilâhî emriyle inanan insanları muhtemel tehlikelerden korumuş olmaktadır. Şöyle ki, Müslümanlar karşı tarafın sergilediği cahilane tavırlara karşı aynıyla mukabelede bulunacak olurlarsa, hiç istemeseler de, onların dengesiz ve ölçüsüz sözleri karşısında günümüz ifadesiyle provoke olunabilecek bir zemine kayabilirler. Tahrik söz konusu olunca da onların seviyesine düşme gibi bir irtifa kaybı yaşayabilirler. Hâlbuki değişik vesilelerle ifade edildiği üzere, edep ve hürmetten mahrum nadanlar ne derlerse desinler, biz her zaman karakterimizin gereğini sergilemeli, üslûbumuzu namusumuz bilmeli ve bu mevzuda asla fedakârlıkta bulunamayacağımız, taviz veremeyeceğiz ortaya konulmalıdır.

Bundan dolayı hilm u silmin temsilcisi bir mü’minin, bu tür nâsezâ, nâbecâ sözlerle karşılaştığında, onlara cevap vermek yerine o kem sözleri sahibiyle baş başa bırakıp orayı hemen terk etmesi daha muvafıktır. Çünkü bile bile gerçeği inkâr edip seviyesiz bir üslûpla mugalâtalara giren bir kişiye olumlu herhangi bir şey anlatabilmeniz mümkün değildir. Orada durmak hak ve hakikate fayda getirmekten ziyade zarar verir. Hâlbuki mekân değişikliği yapmak, o gergin ve sıkıntılı ruh haletinden sıyrılma adına önemli bir faktördür. Siz o tür bir durumla karşı karşıya kaldığınızda onları Allah’a havale edip yüz çevirir ve o mekândan ayrılırsanız iradenizin hakkını vermiş ve hissiyatınızı baskı altına almış olursunuz.

Özetle

1. Hakiki mü’min, hayatını dünya ve ahrete faydası olan ameller arasında geçirir. Bir an bile olsun malayani ve boş söz ve fiillere nazar etmez.
2. Mü’min kişi son derece dikkatli bir hayat yaşamak zorundadır. Bir kelimenin, bir nazarın yahut bir işaretin bile insanı bataklığa sürükleyebileceğini hatırından bir an bile olsun çıkarmamalıdır.
3. Allah’a gerçekten inanan bir insan, boş ve gereksiz şeylerden yüz çevirdiği gibi bu gibi şeylere dalan cahil insanlardan da yüz çevir.

Münasebetsizlerden Uzak Dur!

Bir âyet-i kerimede Cenab-ı Hak, inanan gönülleri şöyle ikaz eder: “Âyetlerimiz hakkında alaylı tavırla münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir konuya dalıp gidinceye kadar kendilerinden yüz çevirip uzak dur!” (En’am Sûresi, 6/68) Evet, dinle, diyanetle, dindarla alay edip durulan bir yer gazab-ı ilâhiye müstehak bir mekândır ve bundan dolayı mü’min bu durum karşısında onlarla aynı mekânı paylaşmamalıdır; paylaşmamalı ve kendine yakışır bir üslûpla, rahmet-i ilahîden mahrum o mekânı terk etmelidir.

Böyle bir ortamda bulunmayı sürdürme ancak şu şartla kabul edilebilir: İnanan bir fert olarak eğer biz, kendi renk ve kendi desenimizi işleyebilme imkânı bulabilecek veya bize o fırsat verilecekse ancak o takdirde böyle bir mekânda kalmaya katlanabiliriz. Hatta farklı bir açıdan şunu da söyleyebiliriz: Şayet biz kendi iç dünyamıza ait güzellikleri sergileyip bir sevgi ortamı oluşturma fırsatı yakalayabileceksek gerektiğinde insanların eğlenmek ve vakit geçirmek için bir araya geldiği platformları dahi değerlendirir, insanî derinlik ve mânevî güzelliklerimizi o mekânlarda da seslendirmeye çalışırız. Burada önemli olan niyetin sağlam ve sıhhatli olmasıdır. Evet, niyetimizin safvet ve duruluğunu muhafaza şartıyla farklı kültür, farklı anlayış ve farklı dünya görüşüne sahip insanlarla bir araya gelir, onlarla aynı mekânı paylaşır ve iç dünyamızın güzelliklerini, ruhumuzun ilhamlarını muhataplarımıza duyurmaya çalışırız.

Çünkü bir dönem böyle bir tavır sergilenemediğinden farklı kesimlere ulaşılamamış ve bunun neticesinde bütün bir toplum olarak dağınık, perişan ve derbeder bir duruma düşmüşüzdür. Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Ölmüş gitmişlerinizin iyi ve güzel yanlarını yâd edin, kötülüklerini sayıp dökmekten sakının!” (Ebu Dâvud, Edeb 50) buyurduğundan bu hususla alâkalı daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Fakat hâlihazırda el uzatılmamış ve bundan dolayı imanın, Kur’ân’ın güzelliklerinden mahrum kalmış insanları gördükçe kelam-ı nefsiyle bir iç sorgulamadan kendimi alamadığımı da itiraf etmeliyim.

Bütün bunları huzurunuzda dile getirirken esasında benim asıl maksadım şu derdimi ifade etmekti: Gelin, geçmişimizi sorgulamak yerine bu korkunç vebalin bir kere daha işlenmemesi ve arkadan gelen nesillerin mahvedilmemesi için biz kendimize düşen sorumluluğu yerine getirelim. İslâm’ın ruhunu ikame adına, heyet-i içtimaiye-i İslâmiye’den ayrılmaksızın, gerektiğinde yarı belimize kadar bataklığa girme pahasına, uzatabildiğimiz herkese ellerimizi uzatıp kurtarma cehd ve gayreti içinde olalım. Evet, bir taraftan Mevlâna ifadesiyle ayağımızın birini sağlam zemine basıp merkezden kopmayalım, diğer yandan da gönüllere diriliş nefhetmek ve kurtarılmayı bekleyen nesillerin imdadına yetişmek için koşabildiğimiz her yere koşup olabildiğimiz her yerde olmaya çalışalım.

Sözün Özü

İnsan, âfâkî ve enfüsî tefekkürle sürekli kendi iç âleminde bir yenilik yaşamalı ve Cenâb-ı Hakk’ın kendisine şah damarından daha yakın olduğunun idrakine varıp, O’nu her an yanında hâzır ve nâzır hissetmelidir ki bu hâl, onun sürekli ‘Ballar balını buldum varlığım yağma olsun.’ zirvelerinde dolaşması demektir. Evet, Allah’ı ve O’na ait vâridatı duymayan bir insanın, bırakın ‘en hâlisâne‘ olmasını, hâli...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur
« Posted on: 20 Nisan 2024, 03:29:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur rüya tabiri,Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur mekke canlı, Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur kabe canlı yayın, Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur Üç boyutlu kuran oku Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur kuran ı kerim, Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur peygamber kıssaları,Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Durur ilitam ders soruları, Hakiki Mü’min Faydasız İşlerden Uzak Dururönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes