> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Hak Etmek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak Etmek  (Okunma Sayısı 1903 defa)
26 Ağustos 2010, 11:10:10
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 26 Ağustos 2010, 11:10:10 »





İnsan başına gelen kötü bir olayda veya musibette genelde dış etkenleri suçlar. İşin kolayına kaçıp suçluyu dışarıda arar. Kendi kusurunu görmek istemez. Çoğu zaman da kaderin bu olaydaki hissesini ihmal eder. Şahsi olaylarda böyle olduğu gibi toplumsal olaylarda da genelde böyledir. Toplumlar da insanlara benzer çünkü. Bizim toplumumuzda da olduğu gibi bazen çok temel insani haklar bile elde edilemez. Beşer zulmeder bir şekilde. Ama sebeplerin perde arkasında kaderin adaleti ve bir de ‘hak etmek ’ meselesi vardır. Bu nokta genelde göz ardı edilir.

Oysa bir şeyi hak etmeyene Cenab-ı Hak O’nu nasip etmez. Bu noktada günümüzde özellikle dini özgürlüklerin elde edilememesinde işin bu ciheti üzerinde daha çok düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Yani biz toplum olarak özgürlükleri ne kadar hak ediyoruz?

Yakın zamanda Maide Suresi’nin mealini okurken bu soru geldi aklima. Hz. Musa, İsrailogulları’nı Firavun’un esaretinden kurtardıktan sonra mukaddes toprakları yani Arz-ı Mukaddes’i fethetmek üzere yola çıkar. Arz-ı Mukaddes karşılarındadır artık. Ancak İsrailoğulları korkaklık gösterirler ve savaşmak istemezler.

Dediler ki: ‘Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.’1
Mûsa, ‘Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır’ dedi.2
Allah şöyle dedi: ‘O halde orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.’3

Ve İsrailoğulları 40 yıl boyunca yersiz yurtsuz ve de şaşkın bir vaziyette Tih çölünde dolaşmak zorunda kalir. Zira o nesil Arz-ı Mukaddes’i hak etmemiştir. Ancak onlardan 40 yıl sonra orayı hak eden yeni nesile nasip olur Arz-ı Mukaddes.

Bediuzzaman, 1. Dünya Savaşı gibi bir musibetin neden başımıza geldiğiyle ilgili bir soruya da sebep olarak siyasi olayları veya dış etkenleri göstermez. İslam âleminin namazda, oruçta zekâtta gösterdiği tembelliği yani kaderi cihetteki sebepleri nazara verir. Bu musibetin sebebini ‘Zira yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için Hâlık Teâlâ bizden istedi. Tembellik ettik; beş sene yirmi dört saat talim, meşakkat, tahrikle bir nevi namaz kıldırdı. Hem senede yalnız bir ay oruç için nefsimizden istedi. Nefsimize acıdık; kefâreten beş sene oruç tutturdu. Ondan, kırktan yalnız biri, ihsan ettiği maldan zekât istedi. Buhl ettik, zulmettik, O da bizden müterakim zekâtı aldı.’4 şeklinde ifade eder.

Yine Bediüzzaman ‘Bir millet cehaletiyle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.’5 der. Tarihi geçmişimize de baktığımızda henüz hakkını arayabilen bir millet olmadığımızı görürüz. Mesela yakın tarihte 27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde yüzbinler Menderes’i meydanlarda karşılarken, darbe olduğunda hiçkimsenin sesi çıkmaz. Halk korkmakta ve hakkini aramayi bilmemektedir çünkü. O kadar ki Menderes idam edildiğinde bile kimseden itiraz gelmez. Demirel’e 12 Mart müdahalesine niçin karşı çıkmadığı sorulduğunda, ‘Karşı çıksaydım arkamdan gelecek halk mı vardı?’ diye cevap verdiği söylenir. Yakın tarihimizdeki bu olaylardan, demokrasiyi ve özgürlükleri ne oranda hak ettiğimiz bir kez daha ortaya çıkar.

Bediüzzaman ‘Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam…’6 demişti. Ve hürriyetini korumak adına birçok sıkıntılar çekmiş, çok büyük maddi imkânları da reddetmişti. Bugün dindar kesimin elinde geçmişe oranla hayal edemeyeceği ölçüde maddi imkânlar var. Ama ne ilginçtir ki, bu maddi imkânları korumak adına hürriyetler feda edilebiliyor, olmadık tavizler kolayca verilebiliyor. O maddi imkânlar, bizi hürriyetimizi elde etmemizden alıkoyan prangalara dönüşmüş sanki. Ortada çok tuhaf ve ironik bir durum var aslında. Dine hizmet adına elde edilen maddi imkânları korumak için, dini değerlerden vazgeçiliyor, önemli ölçüde tavizler veriliyor. Amaç ve araç yer değiştirmiş adeta…

Günümüzde bir taraftan şahsi hayatımızda ekonomiyi herşeyden öncelikli meselemiz olarak görüp, diğer taraftan iktidardan hak ve özgürlükleri talep etmek de bence samimi olmadığı için netice vermiyor. Zira Peygamber Efendimiz (SAV) ‘nasıl yaşarsanız öyle idare edilirsiniz’ diye buyuruyor. Dolayısıyla ekonomi öncelikli yaşayan bir milletin ekonomiyi önceleyen, hak ve özgürlükleri arka plana atan bir iktidar tarafindan yönetilmesi de bence çok normal bir durum. Aksi olsaydı anormal olurdu diye düşünüyorum. Zira hak
etmediğimiz halde bazı şeyleri elde etsek bile o şeyler bizde kalıcı olmazdı. Kısa bir süre sonra yine elimizden çıkardı.

‘Hürriyet önemlidir, zira onun için emek harcamak gerekir’ der Cemil Meriç. Uğruna emek harcanmadan, başkasının lütfetmesiyle de elde edilemez hürriyet. Mesela dini noktadaki hürriyetler için Avrupa Birliği’ni tek çözüm olarak görenler, Avrupa Birliği’nin bu husustaki ihlallere karşı gözünü yumması ve pek de umursamaması karşısında eminim hayal kırıklığına ugramışlardır. Oysa bu da kaderin bir işaretidir bence. Yani ‘haklarınızı ancak kendi mücadelenizle ve hak ederseniz alırsınız, hiç uğraşmadan, çile cekmeden, baskasının gelip hazır bir şekilde haklarınızı size teslim etmesini beklemeyin’ manası vardır sanki bu olayların arka planında.

Bütün bunları ‘toplumdan ümidi keselim’, ‘biz adam olmayız’ manasında söylemiyorum kesinlikle. Ama çözümü bulmak için problemin kaynağını iyi tespit etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Çözüm bence herkesin kendi hayatını, özellikle de doğru islamiyeti ve islamiyete layik doğruluğu hayatına ne kadar yansıttığını gözden geçirmesinde yatıyor. Zaten, Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmuyor mu: “Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapanlar size zarar veremez.”7

Bediüzzaman’ın sistemi degil de fertlerin ahlakını kurtarmayı hedef alan hizmet metodu bu noktada cok manidardır. Haklarımızı elde etmeyi siyasi çözümlerde aramak bence zaman kaybından başka birşey değildir. Bizlerin gerçekten aynada kendimizle yüzleşmemiz ve şu soruya cevap bulmamız gerekiyor: Biz neyi ne kadar hak ediyoruz?

1. Maide Suresi, 24
2. Maide Suresi, 25
3. Maide Suresi, 26
4. Sünuhat, Yeni Asya Neşriyat, sf. 63
5. Münazarat, Yeni Asya Neşriyat, sf. 28
6. Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, sf. 408
7. Maide Suresi, 105

Hasan YÜKSELTEN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak Etmek
« Posted on: 19 Nisan 2024, 09:56:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak Etmek rüya tabiri,Hak Etmek mekke canlı, Hak Etmek kabe canlı yayın, Hak Etmek Üç boyutlu kuran oku Hak Etmek kuran ı kerim, Hak Etmek peygamber kıssaları,Hak Etmek ilitam ders soruları, Hak Etmekönlisans arapça,
Logged
30 Aralık 2014, 18:42:59
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 30 Aralık 2014, 18:42:59 »

 Biz neyi ne kadar hak ediyoruz?

acaba...bazen hakettiğimizden daha güzel,bazense haketmediğimiz  kadar zor  yaşadıklarımız..
ama neyi ne kadar hakkediyoruz bilinmez..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 30 Aralık 2014, 18:46:19 Gönderen: mevlüdekalınsaz »
Kayıtlı

30 Aralık 2014, 19:31:05
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #2 : 30 Aralık 2014, 19:31:05 »

Esselamu aleykum ve rahmetullahi. O halde başımıza gelen musibetlerin sebeplerini öncelikle kendimizde arayacağız. Bediuzzaman örneklerle bu durumu çok güzel izah etmiş.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Aralık 2014, 19:41:51
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 30 Aralık 2014, 19:41:51 »

Aleykümselam.Allah razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim her zaman hak ettiğimiz şeylerin karşımıza gelmesini nasip eylesin inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes