Hacılar ve Hacı Ağabeyler (Hacıabiler)

Kurbanınızı İsmail yerine koyup, ruhunuzu İbrahimi bir ruh yüceliğine erdirerek, ya İsmail’im ya da İbrahim’im diyebildiyseniz siz hacı olmuşsunuzdur.

Allah-u Teâla'nın izni ve inayeti ile milyonlar hacc vazifesini yerine getirdi. Şu günlerde kafileler üçer beşer ülkelerine dönmeye başladılar. Rabbimiz ümmetin tüm ameliyesini katında makbul tutsun inşallah. (Amin)

Özellikle Türkiye toplumunun “muhafazakâr” kısmında “Hacı” olmanın kendine göre bir ağırlığı ve kariyeri vardır. Şuurluca yapılmış, makbule değer bir Hacc'ında bu derece sahibine sıfat kazandırması da makuldür zaten. Yine bizim toplumumuza has bir de “Hacı Ağabey” sıfatlandırması vardır ki tamamen bitirim denilebilecek, sıfattan ziyade argosal bir deyimdir. Azıcık sakalınız ve mütedeyyin bir tarzınız varsa, hacc vazifesini hatta umre sünnetini bile yerine getirmemiş olsanız dahi çarşı pazar esnafından tutunda taksi, minibüs şoförlerine kadar size hitap cümlelerinin ya başında ya da sonunda “hacı ağabey” deyimi kopyala kes yapıştır mahiyetinde mutlak üzerinizdedir.

Karşınızdaki esnafın hayat tarzına veya inancına göre “hacı ağabey” hitabı bazen olumlu bir saygınlık ifadesi, bazen de küçümseme ifadesi, hatta hakaret ifadesi taşıyabilecek genişliktedir. Karşınızdaki muhatap dindar değilse bile eğer dindar bir ailenin içerisinde yetişmiş bir birey ise, size saygı, tazim gösteriyordur. Yok eğer bunu zıddından bir yapı ile hem dem olmuşsa size “dünyanın zevklerinden anlamaz, yemeyi içmeyi bilmez, ruhban taifesinden saftirik bir ham softa” diyordur. Yine “hacı ağabey” ya da “hacıııı” diye hitap eden Yeşilçam filmlerinden esinlenerek “Sahtekar İmam” tiplemeleri ile zihninde müslüman tiplemesi oluşturmuş biri ise, size “sakalının altında ne filmler çevirirsin sen” diyordur büyük ihtimal.

Hiç şüphesiz cahiliye sistem içerisinde oluşturulmuş toplumların değer yargıları olduğu gibi İslam'da da “Hacı” olmanın, olabilmenin bir manası ve önemi vardır. İhram giymekle, hacc sonrasında da haramlardan beri olmayı ahdettiğiniz gibi helallere de vasat şekilde yaklaşmayı ahdettiniz ise hacı olmuşsunuzdur. Sa'yy ederken yedi sefer koşuşturmak yerine tembellikle tevekkülü birbirinden ayırt edici, tüm ümitsizliğe rağmen meşru sınırlar dahilinde çaba sarf ederek rızkı Allah(c.c)'tan bilmeyi anlamış ve ifade etmişseniz hacı olmuşsunuzdur. Tavafta “kara taşın etrafında dönmek” yerine Kâbe'nin Rabbi olan Allah(c.c)'ın dinine sevdalı, İslam'ın nuruna cezb olmuş bir pervane olup, Hacer'ul Esved'e istilam ettiniz ise Allah(c.c)'a biat edip hacı olmuşsunuzdur. Arafat'ta mal mülk, yat, kat istemek yerine sizi dünya ve ahirette hayırlara sevk edecek ilim ve irfan isteyip azimkar bir tövbe ile Rabbinize yalvardınızsa hacı olmuşsunuzdur. Meş'ar'da şuurlu bir din yaşama azmi, Mina'da sevdalı, ihlaslı bir kul kararlılığı edindiyseniz ve Müzdelife'de Allah(c.c)'a mutlak kul olmaya, yaklaşmak çabasında olmaya niyetlenip, bunu bir kimlik meselesi yaptıysanız siz hacı olmuşsunuzdur. Resulullah(s.a.v)'in “Nefis yetmiş şeytan gücündedir” hadisini zihninde somutlaştırıp yedi nefsinizle şeytan ve dostlarını orada sembolik olarak taşlayıp da ülkenize gittiğinizde şeytan ve hizmetkarlarını da mal ve canla taşlamaya söz verdiniz ise siz hacı olmuşsunuzdur.

Kurbanınızı İsmail yerine koyup, ruhunuzu İbrahimi bir ruh yüceliğine erdirerek, ya İsmail'im ya da İbrahim'im diyebildiyseniz siz hacı olmuşsunuzdur.

Saçlarınızı kestirirken saçlarım adedince şahidim olsun, “saçlarım adedince başım olsa Kur'an ahkâmına feda olsun” diyemedinizse siz ense tıraşını düzelttirmiş bir hacı ağabey olmuşsunuzdur.

Ümmet bilincini katletmeye yönelik göğsünüzdeki bayrağı gururla taşıdıysanız siz hacı ağabey oldunuz. Anlat bakalım diyenlere, milyonlarca insan kalabalığına rağmen ilahi rahmet gereği azıcık meşakkatlere dayanmayıp “şöyle perişan olduk, şöyle mahvolduk” dediyseniz siz hacı ağabey oldunuz.

Mekke ve Medine'nin ilahi havasını teneffüs edemeyip “falan milletten adamlar, pek pis” tarzında anılar anlatıyorsanız siz hacı ağabey oldunuz. İbadet, ibret, tefekkürle vaktinizi harcamak yerine toruna torbaya hediyelik eşya almak için vaktinizin çoğunu çarşı pazarda harcadıysanız siz hacı ağabey oldunuz.

Tavafta ayağınıza basan mü'mine nasılda yiğitçe(!) çıkıştığınızı, nasıl cesurca hakaretler edebildiğinizi anlatıyorsanız, Hacer'ül Esved'i öpmek için kaç müslümana tekme, dirsek attığınızı gururlu anlatıyorsanız siz hacı ağabey oldunuz.

Şeytanı, taşladığınız mahalde bıraktığınızı sanıp şeytan dostlarına hala muhabbet besliyorsanız siz hacı ağabey oldunuz.

Her hangi bir dört ayaklıyı öylesine boğazlayıp bunun İbrahimi ve İsmaili kurbanla denk olduğunu umuyorsanız siz hacı ağabey oldunuz.

Böyle bir hacı ağabey olduysanız bilin ki evinizde sizi hasretle bekleyen çoluk çocuğunuzdan, daha hasretle bekleyen hacı ağabey avcısı kurumlar ve kuruluşlarda vardır. Sizin Hacc'da kutsadığınız tüm değerlere hakaret ederek sizden oy koparabilecek nice politikacılar vardır. İsrail'e silah parası yardımı yapıp, ramazan sofralarında ezan fonlu meşrubat reklâmları ile sizin hacı ağabeyliğinizden nemalanacak ne şirketler vardır. Firavuni sisteme itaatin farz olduğu vaaz ve nasihatleriyle anlatan nice satılmışlar sizi beklemektedir.

Elinizi teraziden, metreden çekip “hacı ağabey oldun artık tüccarlık yapmamalısın” diyen nice üçkâğıtçı rakip, haydut evlat sizi beklemektedir.

Evet! Hacılar ve hacı ağabeyler ülkelerine dönüyor. Ama bu mübarek yolun yolcularını ülkelerinde hevesle bekleyen şeytan dostları bilsin ki; bir gün mübarek vazife için ümmetin birer temsilcisi olarak yolladığımız ağabey, abla, amca, baba vs. hacı olarak geri dönmeyi başaracaktır. İşte o gün; şeytanın tuzaklarının “örümceğin evinin bozulduğu gibi dağıldığı” gündür.

Not: Konuyla ilintili olarak aklımıza takılması gereken bir soru vardır ki o da şudur; Ramazan bayramının tespitinde astrolog ve matematikçi kesilip takvim hesabına Kur'an ayetlerinden daha fazla sahip çıkan Diyanet Teşkilatı acaba bu Kurban Bayramında neden aynı hassasiyeti göstermiyor? Ramazan'da halkın sözde orucu kurtaran, hiçbir İslam ülkesinin rü'iyetini dikkate almayan teşkilat neden hacılara bu tazyiki yapamıyor. Bu ümmet bilinci adına yapılıyorsa T.C sınırlarından girince ümmet bitiyor mu? Türkiye'deki müslümanlara neden takvim dayatması yapılıyor? Ya da ülke içi ve dışı olmak üzere icra edilen bizim bilmediğimiz iki din mi(!) var?

Bu sorulara ne cevap verilir bilemem ancak bizim açımızdan bir cevabı var: Hacc, şuurunu büyük oranda kaybetmiş olmasına rağmen ümmet olgusu, bilinçlide olsa ulusalcılık olgusuna her zaman galebe çalacaktır. Çünkü bu Hacc'ın bereketidir. Tıpkı tüm medyanın ısrarla yılbaşı kutlamalarını Kurban Bayramı'nın önüne geçirme çabalarına rağmen halkın çoğunluğunun geleneksel bile olsa da tercihini Kurban Bayramından yana kullanması gibi…

İbrahim Küçük

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın