๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 03 Temmuz 2010, 15:25:48



Konu Başlığı: Günah duygusu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Temmuz 2010, 15:25:48
Günah Duygusu

Batıcılar, bizim günah duygumuzdan yakınıp dururlar
Bu, güya hayatı olanca doluluğuyla yaşamaya engel oluyormuş!
Halbuki, İslamda günah, suçlarla ilgilidir
Suç Alanının sınırlarını, siyah bir halenin içine almaktadır günah çizgisi
Suçluluk halimizin masumluk halimize karışmasına ve kaynaşmasına engel olmaktadırHayatın içinde bir masumluk kontrolü sağlamaktadır, bir bakıma bir şuurdur günah duygusu
Bir yandan da hayayla, utançla sıkı sıkıya ilgilidir bu duygu
İslam hayayı inancın bütünleyicisi kabul etmiştir
Allah’tan utanma, günah konularına yaklaşmaktan bile alıkor insanı Utanan insanın düşüncesi yüzüne vurur
Onun için kötülüğü düşünmek bile istemez utanan insan
Utanış ve günah işleme korkusu, suç, haram ve günah alanlarından uzak tutar müslümanıBöylece müslümanın hayatı, kendiliğinden bir arılık, bir temizlik kazanır

Bu duygular, ruha bağışlanmış büyük manevi nimetlerdir
Bağışlar ve armağanlardır
Dinin, insanın yüklendiği borçları kolaylaştırıcı kuvvetleridir
Mu’minler, öteye ve ötede hesap vermeye inanarak, Allah sevgisiyle yücelerek, Allah korkusu, günah işleme korkusu, Alahtan ve insanlardan utanma duygusu ile, kötüye karşı bir hisar kurmuşlardır ruhlarında
Sağlam bir SURdur bu, şeytanın girişinden ruhu koruyan
Sağlam bir kaledir bu, mazgallarından şeytanın taşlandığı
Kurşun yerine taşa dizildiği
Hıristiyanlıkta günah, gözle görülür, ele tutulur suçtan koparılmıştırYani suç ve günah açık-seçik belirlenmemiştirİnsan doğuştan suçludur Hiç bir suç işlemese bile yine suçludur İnsan olduğu için suçludur
Suç ve günah masum hayatın içine karışmıştır Bir kader gibi insanı terketmez Gerçek bir suç, bir bakarsınız hıristiyanın gözünde suç değildir de veya suç değilmişçesine bir tavırla karşılanır da, hiç de suç olmayan bir tavır afedilmez bir suç sayılırHıristiyanlık soyut suçlarla suçlar insanı! Bir leke gibi doğuştan alında getirilen ve asla çıkmayan suçlarla
Doğuda yüzyılımızda kadrolaşan batıcılar, ne İslam’ın gerçek, ne de hıristiyanlığın fantastik günah duygusunu kabul ederler
Komünistlerse, adeta tam bir reaksiyon halinde dinin günah ve suç saydığı her şeyi mübah, mübah saydığı her şeyi de suç ve afyonlama kabul ederler
Böylece zihinlerde ve gönüllerde suç sayılan haller üzerine insanların dünya görüşlerine göre ayrıldıkları bir vakıa olurDinin baskı altına alındığı yerlerde suç kavramı kesinliğini yitirir ve bulanır
Her zaman suç işlemeye yatkın, daha doğrusu işlediğinin suç olup-olmadığını bile kavramakta güçlük çeken bir gençlik türer!
Bir zamanlar Fransız düşünürlerini uzun süre kıvrandıran “sebepsiz davranış” ve suç doğar
Bugün Avrupa gençliğinin kaynayışının asıl sebebi de, bu sebepsiz suçların yayılmasından başka bir şey değildir
Suç, mübah, sevap ve günah eşit olunca, genç adam kendini rahatlıkla içgüdülerinin akıntısına koyverebilmektedirSorumsuz yaşayıştan kundakçılığa, adam öldürmeye rahatlıkla sıçramaktadır
Elbet, meselenin bir de öbür yüzü vardır baba nesli de, büyüklük ödevini, şefkati ve merhameti unutmuştur Çünkü o da, günah işleme korkusundan mahrumdur
Sanki arzın üzerinde hiç ölmeden kıyamete kadar payidar olacaklardırÖldükten sonra hesap verme düşüncesine ise asla yanaşmamaktadırlar
Sözde, her şeyi akıla çözeceklerdir Dinin terbiye etmediği bir aklın, içgüdülerin ve egonun nasıl bir bir kölesi olduğunu düşünmek bile istemezler
Günah kompleksiyle donmuş, umutsuzluğa kapılmış bir insanı din de istemez!
Günah duygusu müsbet bir duygudur ama günah kompleksi bir tür hastalıktır
Günah duygusundan mahrum bir insanlık, hayvanlığa yakındır
Günah kompleksi ise hastalık işaretidir
Orta ve doğru yol, insanı günah işlemekten koruyan günah duygusuna sahip olma halidir
İnsan, yalnızken ve kalabalıktayken, her durumda ve her yerde işlediğini bu duyguyla ölçüp biçecek, tartacaktır
O zaman kendisine ve başkalarına yarayışsız bir fiilden kaçınacaktır
Ama bu duygu kaybolmuşsa vay insnaın ve insanlığın başına gelene!


Sezai Karakoç