> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Özgürleşme üzerine
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Özgürleşme üzerine  (Okunma Sayısı 781 defa)
20 Kasım 2010, 16:42:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Kasım 2010, 16:42:37 »



Su Sohbetler Özgürleşme Üzerine


Kendisine hikmet verilen insan, beraberinde verileceği vaad edilen hayırlara nasıl ulaşacağını düşünüyorken, mevsimlerden kışa rastladı. Kışa, hayatın zorluğuna dair sorular sordu. Bekledi ki alacağı cevaplar ona iç huzuru versin ve böylece şairin dediği “uzun yola çıkmaya hüküm giymek” nefse ağır gelmesin de ruh bir nebze dahi olsa bedende hafiflesin. Kış, hayatın zorlukları şöyle dursun, hayatın kendisi hakkında bile cevap vermedi. Zira kış, ağırlıklarından kurtulmakla meşguldü. Ağırlıklarından kurtulmaya çabalayanın yüzü özgürleşmeye dönük olmalı diye düşündü ve kışa kızmaya hakkı olmadığına kanaat getirerek yola koyuldu.
Şayet bir cümle söylemek gerekseydi, hayatın bizatihi kendisinin, iç içe geçen zorluklardan ibaret olduğunu söyler miydi?
Kendisine hikmet verilen insan, baharın geleceğini müjdeleyen cemrelerin sakinleştirici gücünü kavradı. Havaya, karaya ve suya peş peşe düşen  cemrelerin müjdelediği hayat, rahata devinmek isteyenler için belki katlanılır veya yaşanılır  bir hayattı. Ne var ki kendisi, hüküm giydiği uzun yolun, hayatın rahat tarafını  isteyip istememe konusunda kendisini  kararsız bırakmadığına inanıyordu. Madem ki kendisine iki yol gösterilmişti, madem ki sarp ve zor olanı tercih etmemesi bir yanlışa düşmekti, o halde  bu yanlışa düşmemek için inanarak ve  ısrarla atılmalıydı sarp yokuşa… Varsın şair bunu hüküm giymek olarak anlatsın!   

Ve insan yola koyuldu…

Artık iyice emindi ki mü’min bir kul idi!

Bahar ise;

Büyük bir sabırla dağlara, ovalara, kırlara geldi ve böylece toprak, bağrındaki filizleri  özgürlüklerine kavuşturdu.

Bu arada Mü’min Kul da zamanı boşa harcamadı: Müminlerin Tevrat’taki özelliklerinden çok, İncil’deki özellikleriyle ilgilendi ve inkarcıların öfkesini filizlere erkenden çekmek isteyenlere haklarını helal etmeyeceğini söylemek için fırsatlar kolladı...

Tabi bu arada   kuşlar sevinçle kanatlandı gökyüzüne doğru, dereler daha bir çağlamaya başladı, kalpler umut ve sevinçle çarptı, inciten sözler kibarlaştı ve en önemlisi de Su hatırlandı!
Boynunda hükmü bulunan insan, uzunca bir mesafeden sonra özgürleşmeyi en iyi suyun anlayacağını kavradı ve su bu yüzden hatırlandı. Kabaran soluğunu dinlendirmeye zamanı yok idiyse sebebi buydu. Çiçek desenli kırlara ayıracak zaman bulamadıysa bundandı! Ola ki hayallerine kara bulutlar  düşerdi de özgürlüğü anlatacak olan suya kavuşması gecikirdi! Ola ki  uzak mesafeler gözünü korkutur, yüreği daralır ve  hayatın oyun ve oyalanmadan ibaret tarafı dikkatini bir an olsun çekerdi de kaybedenlerden olurdu!
 Ne var ki  şeytan onun bu korkusunu anlamıştı ve çoktan  yolunun üzerine dikilmişti. Sağından solundan arkasından sokularak onu derin bir yalnızlık duygusuna sokup suyu unutturmalıydı! Evet neye mal olursa olsun Su unutturulmalıydı!

Madem ki insan, hayatın anlamsız çığlıklarında sağırlaştığı zaman yalnızlık çekiyordu, onu  daraltarak, bunaltarak ve yalnızlığa düşürerek sessizleştirmek en etkili yöntem olmalıydı! Hele bu insan, suya ulaşmak ve içini suya dökmek isteyen bir bilinçli ise, ona her şeyi unutturacak fısıltılar sunmalıydı!.. Dostlarına vahyettiğinden daha kuvvetli fısıltılar!..

Ve şeytan gerçekten işe koyuldu!..

Vesvese mü’minin   kalbine girmeye başlamıştı:

“İnsan uzun yola çıkmaya hüküm mü giymişti yoksa bir dağın başına ulaşacak gibi gözüken bu yolda kendini sürgün eden münzevi bir şair miydi?”

Şeytan etkisini gösteren fısıltıya daha bir sığındı!..

İnsan unutulmuş bir çeşme gibi yalnızlaştığını düşündü…

Şeytan çeşmenin ona suyu hatırlatacağından korktu ve en iyi şairin, yalnız kalan bir çeşmeden ziyade,  meselâ Sur'a üflemenin anlamı üzerine zihin yoran ve ifritten suallerin kılını çekmekten aciz akıllardan kaçarak kendini gündüze  ve geceye kapatan şair olduğuna inandırmaya çalıştı...

Şeytan; Mü’min  Kul’un, hacca gitmeye karar vererek o çok sevdiği topraktan ayrılması gibi suyu aramak fikrinden bir anlık dahi olsa ayrıldığını görüp sonsuz derecede mutlu oldu!

Şeytan:

“Zavallı adam! Bilmez mi ki çeşmeleri ve suyu en çok şairler beklemiştir!”diye mırıldandı…

Ona,  dağın zirvesine ulaşmanın anlamsız bir yorgunluk ve gerçekleşmesi imkânsız bir  çaba olduğunu en etkili hangi fısıltıyla fısıldasa... Derin bir uykuya daldırıp dinlendirse ve yorgunluk  isimli şeyden nefret ettirse!..

Evet, şeytan böyle düşünmüştü düşünmesine de Mü’min Kul’un gördüğü rüyada, dinlendirici bir çeşmenin başında huzur bulma ihtimalini hesaba katmamıştı! Bu öyle bir çeşme idi ki  ustası her taşını besmele ile koymuştu. Çoğu kere mutlu akmıştı; ama şarıl şarıl akan suyu kimi zamanlar sessiz de kalmamış değildi. Başucunda dinleneni, içtiği sudan sonra dualar edeni, yaptıranın ruhuna fatihalar okuyanı az değildi! Belki başında gölgelik yapacak bir ağacı yoktu. Bilinmeliydi ki her çeşmenin başında bir ağacın bittiği doğruydu. Kendi ağacı da bir zamanlar vardı ve en güzel gölgeyi yapıyordu! Ne var ki öfkenin şeytandan, şeytanın da ateşten yaratıldığını söyleyen Peygamber, öfkeli insanın su ile abdest almasını ve suyun ateşi söndürdüğünü ilan edince şeytan  çeşmelere ve başındaki ağaçlara düşman kesildi de bu ağaçlara  dilek ipleri ve bezleri bağlatma çabasına girişti… Ta ki  bir mü’min  gelip de kökünden sökünce kendisi de böylece ağaçsız kaldı! Olsun! Artık bir ağacı yoktu; ama yalağından su içen kuzuları vardı! Önündeki çimlerde güreşen yiğitleri, damla damla su içen kumruları, başında dinlenen yorgun yolcuları vardı!

İşte bu çeşmeydi uyuyan insanın rüyasına giren! Rüyada, derhal uyanmasını ve özgürlüğün hikayesini anlatacak olan gerçek çeşmeyi bulmasını öğütlüyordu…

İnsan,  aldatıcı uykudan derhal uyandı ve zaman kaybetmeden yola koyuldu.

 Şeytan, umutları kırık bir halde kalakalmıştı…

Su ile sohbet etmek sohbetlerin en güzeli olmalıydı. Bir damla su ile sohbet bile kim bilir ne denli anlamlıydı!

Susuzluktan tâkati kesilmiş  bir  şekilde, sohbetlerin en güzelini yapacağı çeşmeyi bulmak  ümidiyle yürüdü yürüdü…

Uzakta küçük bir  çimen yeşilliği görünce son gücünü kullanarak oraya  doğru ilerledi. Sızıntı şeklinde akan ve belki de bir çoban tarafından, hayvanları rahat  su içsin diye basit el hareketleriyle düzeltilen  yerinden  kana kana içtikten sonra suyun sonsuz şükür gerektiren bir nimet olduğunu düşündü ve şükürler etti Yaratıcı’ya.

İşte o anda o zayıf su dile geldi ve sevinçle haykırdı:

 “Rabbim bu kulunu buraya yöneltip ilettiğin için teşekkür ederim!”

Mü’min Kul bu sesi duyduğunda tarifsiz sevindi.

Su konuşmasını sürdürdü:

 “Toprak kuraklık sebebiyle  "su su!" diye inlerken ben de, suyu tükenmekte olan bir çeşme olarak,  hüzünlü gözlerle gökyüzüne bakıp bir damla yağmur yağacak mı, diye bekledim. Çünkü bir çeşme en çok suyunun kaybolmasından korkar. En ümitsiz kaldığı anda Allah’ın rahmetindne o denli emindir ki susuz kalan  bir canlıya su vermenin Allah’ın rahmeti olduğunu  düşünür ve  çölde gördüğü susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe su içiren günahkâr bir kadına merhamet eden Allah’a sığınır. Derken susuzluktan kıvranan bir kul gelir de çeşmeyi kurtarır kurumaktan! Çünkü bu kul çeşme için Allah’a dua etmiştir! Çünkü bu çeşme şükre vesile olmuştur! Allah bu çeşmenin suyunu kurutmaz! Allah ne güzel vekildir!”

Mü’min Kul çeşmenin suyunda  belirgin bir artışın oluşuna şahit oldu!

Tam bu ruh halini yaşıyorken birden aklına  özgürlüğün hikayesini anlatacak olan gerçek çeşmeyi  arayışı geldi ve heyecanla atıldı:

“Tutsaklıktan kurtuluşu anlatacak, özgürlüğü anlatacak çeşmeyi bulmak için yola çıktım ve  buraya geldim! Ya bir yol gösteren bulurum veya susuzluğumu giderecek bir çeşme… Umudumu hiç yitirmedim!” dedi.

Çeşme bu hayırlı insana artan suyundan birkaç avuç daha sunduktan sonra umutvar bir sesle  dedi ki:

“Kıyamet günü hesaplar görülürken, herkes telâş içindeyken, cehennemlik bir adamın  koşarak cennetlik olanlardan birine; "Hatırlar mısın, benden su istemiştin de sana bir içimlik su vermiştim." diyerek ondan şefaat dilediği ve cennetlik adamın ona şefâat ettiği hakeza bir başka cehennemlik adamın, cennetlik olan diğer birine abdest almak için su verdiğini hatırlatarak şefaat etmesini istediği ve  adamın  da ona şefaat  ettiği rivayet edilir… Umarım Allah bizi hayırlara vesile kılar da cennet çeşmelerinden bir çeşme oluruz” dedi.

Mü’min Kul bütün içtenliğiyle:

“İnşaallah!” dedi.

Su, Mü’min Kul’a iyice yaklaştı, sesinin en tatlı tereddü ile sordu:

“Acaba, özgürlüğünü  kazanan suyu anlatsam, özgürlüğünü  kazanan insanın vermesi gereken mücadelesine zarar mı veririm? Yoksa sen kastedeceğimi doğru anlayabilir misin?”

Mü’min Kul bir an tereddüt gösterdi ve cevap veremedi.

Su bunun üzerine dedi ki:

“Özgürlük! Sevilen, muhtaç olunan, aşık olunan, onsuz yaşanılamayandır! Anlamsız, şaşkın, ümitsiz, kalpsiz, ışıksız, tatsız ve beklentisiz hayatların kurtuluşudur! Allah’ı razı etmek için, uğrunda canların seve seve  verildiği bir kurtuluştur! Duygularda, gerçeklerde ve rüyalarda  bir kerecik olsun yaşanılsın diye, uğrunda tüm dünyaların verilmek istendiği haysiyet ve şereftir! O, güvercinlerin kanadına yük olmayan, mabedlerin müjdelerini içeren bir mesajdır! Kendisinde yaşanılmak istenen, kendisinde ölmek ve dirilmek istenendir! Bu gerçekleşmediğinde de kendisinde uyumak ve kendisinde uyanılmak istenen rüyadır!”

“Su bütün bunları yaşadığına göre çok acı çekmiş olmalı” diye düşündü; Mü’min Kul.

Su derin bir iç çektikten s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Özgürleşme üzerine
« Posted on: 28 Nisan 2024, 08:58:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Özgürleşme üzerine rüya tabiri,Özgürleşme üzerine mekke canlı, Özgürleşme üzerine kabe canlı yayın, Özgürleşme üzerine Üç boyutlu kuran oku Özgürleşme üzerine kuran ı kerim, Özgürleşme üzerine peygamber kıssaları,Özgürleşme üzerine ilitam ders soruları, Özgürleşme üzerineönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes