๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 20 Eylül 2010, 16:36:58



Konu Başlığı: Gül, Muhammedin Kokusuna Gıpda Eder
Gönderen: Hadice üzerinde 20 Eylül 2010, 16:36:58
                       Gül Bebek                
                                        


GÜL, MUHAMMEDİN KOKUSUNA GIPTA EDER
KOKUMU O'NUN TERİNDEN ALDIM DER

Gelişi ile kurak Badiye yaylasını bolluk ve berekete kavuşturan istikbalin şanlı Peygamberi, gül kokulu bebbek, derin seziş ve engin kavrayışlı sütannenin ihtimamında büyüyor Halime ve kocası, gül kokulu bebeğe hayran ve vurgunlar O'nu ilk tanıdıkları dakikadan bu tarafa harikuladelikler artarak devam ediyor
Görünüşe sütannenin engin titizliğinde, hakikatte ise ilahi himayede büyüyen insanlığın sultanı sallallahü aleyhi ve sellem, iki aylık iken emeklemeye başladı; üçüncü ayda ayakta durabildi Dördüncü ayda duvara tutunarak yürüyebildi Yedi aylık olduğunda sağa-sola gidebiliyordu
Konuşmaya başlaması da Peygamberliğine müjde taşıyan başka bir hikmet sekiz aylıkken anlaşılacak kadar, dokuzuncu ayda açık bir lisanla konuştu Konuştuğumda ilk defa ve yüksek sesle:
-La ilahe illallahü vallahü ekber Velhümdülillahrabbil alemin / Kendinden başka ilah olmayan alemlerin Rabbine hamdolsun, dedi ve bundan sonra "Bismillah" demeden hiçbir işe başlamadı
On aylık olduğunda, ok atan öbür çocuklarla beraber O da ok atıyordu Yayla ahalisi hayrette:
-Sen kimsin ey çocuk? diye soruyorlar
Harika çocuk:
-Ben arabın en hayırlısıyım Harbde bahadır, mızrak atmada kuvvetliyim Güzel ve haybetli görünüşlüyüm Künyem, Abdülmuttalib oğlu Abdullah oğlu Muhammed'dir
İki yaşına geldiğinde, dört yaşındaki bir çocuk gibi gürübüz ve kopumluydu
Daha o yaşlarda mübarek işlerde sadece sağ elini kullandığı dikkat çekiyor
Hazret-i Halime anlatıyor:
-Benden iki sene süt emdi Bu zaman zarfında daima tertemizdim Ak-pak yavrum, gece ve gündüz muayyen vakitlerde ihtiyacını görür, temizliği gaibden yapılırdı
ALLAHü teala ekber kebiren, velhamdülillahi kesiren ve sübhanallahi bükreten ve asilen / ALLAH, büyüklerin en büyüğüdür Övgülerle en çok övülmek ALLAH'a mahsustur Sabah ve akşam noksan sıfatlardan tenzih ve kemal sıfatları ile tavsif edilerek, tesbih edilmeye layık olan ancak ALLAH'tır
Sevgili makamındaki asil çocuğun sütten kesildiğinde bu duayı okuduğunu yine Halime anne haber veriyor O'na sallallahü aleyhi ve selme, hizmet etme devlet ve nimetine eren aziz sütanne, gözlerinde saadet ışığı; inciden kelimelerle anlatmaya devam ediyor:
Diğer çocuklar gibi kat'iyyen ağlayıp yaramazlık yapmazdı Cıvıl cıvıl oynayan küçüklerin bu çekici oyunlarına katılmaz ve "biz, oyun için yaratılmadık" derdi
Sonraki yıllarda bizzat Sevgili Peygamberimiz, doğumlarına dair bir vak'ayı şöyle dile getirmişlerdir
-Dünyaya geldiğim Pazartesi gecesi Yüce ALLAH, yedi kat göğü meleklerle doldurdu ki sayılarını kendisinden başka kimse bilmez Bu melekler, kıyamete kadar tesbih ve takdis ile meşgullerdir Sevabını ismim söylendiği vakit isteyerek ve severek bana salevat okuyanlara abağışlarlar / ALLAHümme salli ala Muhammedin fil evvelin vel ahırin ve fi meleil a'la yevmiddin/
Babasız diye herkesin almaktan kaçtığı yetim sebebiyle, bu yayla evi bolluk ve bereketten yüzüyordu Ne kadar mes'ud ve ne kadar huzurlu idiler ama eşsiz çocuk, artık sütten kesilmişti Bu ise O'nun dönüşü demekti İki sene ne de çabuk geçmişti Varlığı sadece o muhterem aileye değil, bütün kabileye ilahi rahmetin inmesine vesile oluyordu Halime, Haris ve çocuklarına ondan uzak kalmak ve güneş yüzünü görmemek çok zor geliyordu
Nur yavruyu yüreklerine oturan bu acı duygularla Mekke'ye getirdiler Halime, ince ve zarif arabçasıyla efendimizi annesine sevgisinin bütün sıcaklığı ile anlata anlata bitiremedi
Annelir en şanslısı ve en ulvisi, şüphesiz memnun ve mütebessim ve belki de gözlerinde billur damlalar:
-Oğlum yüksek şan sahibidir
Halime anne:
-Vallahi, yavrunuzdan daha üstün bir insan görmedim, diyerek Amine hatunu doğruladı
Ve bundan sonra pırlanta çocuğu yine beraberinde götürmek için dökmedik dil bırakmadı Mekke sıcaktı, veba hastalığı yaygındı Çocuk farklı iklimden geliyordu ALLAH, muhafaza buyursun sıhhatine bir zara olabilirdi
Amine ciğerparesine olan derin hasretini birazcık olsun dindirdikten sonra; yerlerde ve göklerde övülen, O'ndaki bu muhabbet ve ikna kabiliyeti sebebi ile yine kadir-kıymet sahibi, insan evladı Halime'ye emanet etti
Sütanneyi dinleyelim:
-O hazret-i alarak yurdumuza yöneldik Yolda giderken Habeş hıristiyanlarından bir grup ile karşılaştık Kainatın seçkini, hemen dikkatlerini çekti Evladımı bir zaman süzdükten sonra bizi sual yağmuruna tuttular; ve sırtına bakarak mührü ve ceylan gözlerindeki hafif kırmızılığı gördüler
Oğlunuzun göz ağrısından şikayeti olur mu?
-Hayır, hiç olmadı
-Bu çocuğu bize verir misiniz? Karşılığında ne isterseniz ödemeye hazırız Bizim kitabımızda "dünyaya gelecek bir Peygamber kaldı" diyor O peygamber, ya geldi veya gelmesi yakındır Çocukta bildirilen Peygambere ait izler görüyoruz Taklifimize razı olursanız bize büyük iyilik etmiş olursunuz
Halime ve kocası, bu ıssız yolda karşılarına çıkan adamlardan bayağı korkmuşlardı Bu sebeple son sür'at oradan uzaklaşarak evlerine gidene kadar hiç durmadan hayvan koşturdular
Badiye'ye sabah serinliğinde ve büyük yorgunluklarla girmişlerdir
Halimelerde huzur şimdi yine elle tutulacak kadar canlı
Çünkü O, dönmüştü
Esselatü vesselamü aleyke ya Resulallah