๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 13 Eylül 2010, 15:02:11



Konu Başlığı: Gül elim sende demez
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Eylül 2010, 15:02:11
Gül elim sende demez

Acıdan nasibini çokça alanlar gülden hâli olamıyorlar. Acı perçeminden  tutunca sürüklüyor sevdayı ve kendinden başkasına imkân tanımıyor. Tek başına acı paranoyası elbette yanlış ve sürüklemede esas sâik, acının taşınabileceği noktadaki basamaklar..Kendi hüznünü başka hüzünlerle takviye, hüzün bahçesinin müdâvimi olma  ve hüzne dâir sayıklamalar. Hüzün sanki elzem, hüzün sanki onsuz olmaz dedirten bir duruşla dikleniyor hep. Hüzün  kendi doğurganlığıyla ve acı tarlasına düşürdüğü tohumlarla mağrur. Nemli toprakları bulunca mantar gibi türeyen ve rutubeti barınak yapıp güneş huzmesine imkan tanımayan bir fırsatçılıkta da mahdum.

 

Gül düşüren değil hüzün, gül devşiren de değil.

Güle dâir icraatları besleyen duldada bir şövalye.

 

Hüznü yazmak istesem tarifler farklı mı olurdu bilmiyorum ama, gülü yazmak isteyince acı ve hüzün yolumu kesti. Gül kapısına kırılmadan, yorulmadan, acı çekmeden dayanılmıyor demek.

 

Acı ve gül…


 

Gül kapı aralama da, girilmeyen mekânlara girmede hep öncü. Acının, gurbetin, hüznün, gözyaşının, kırgınlığın, ilk adımın öncüsü. Sevincin, yolun, yordamın, sevdanın, huzurun ve dermânın…

 

Gönül koymak ya da gönlüne düşmek.

 

İki zıt bir arada olmaz elbette, ama iki zıt aynı gülü koklar ve aynı hazzı duyar. Farklı algılamaları olsa da, pozitif ve negatif yansımaları olsa da, aynı noktada birleşirler. Gönlüne düşer, ya da gönül koyar... Bir gülü sevimli kılan da bu olsa gerek. Biri ipekten örülmüş, diğeri çelikten yapılmış iki kapıyı da aralamak… Kırmadan, dökmeden ve yılmadan şeffaflaştırmak, yumuşatmak, albenili bir hâle getirmek. Gönül koyunca neden gül bekler sevgili, gönle düşmek için neden gül devşirilir? Sevgiye ve pişmanlığa dâir anlatılacakların demeti, bir arzuhâlidir de ondan. Farklı kulvarlarda   anlatım için değişik metotlar kullanılsa da, sevgiyi ifâde için farklı yöntemler olsa da, gül ortak dildir, ortak anlatım ve anlaşılmadır. Sevgiyi topraktan sağarak insanın özüne katan, gönlüne düşüren ya da gönül koymasına öncülük edendir.

Gül düşmez, gönül düşer.

Toprak ekilmez, sevgi kanatlanır.

Gül ve gönül , sevgi aktarımında harman olur, derman olur, ferman olur.

 

Her yaranın bir merhemi vardır, gönül yarasının merhemi de güldür. Güle dâir söylenen ve yazılanlar, gülü deren ve yoranlardan ziyâde, takdim eden bir el de olması gerekir.

Beyaz gül, kırmızı gül..

O el bulunmazın kafese konulduğu ve bulunurun şimşek çakmasına eş bir vakti seher olarak seçtiği zamanda gül tutar.

Mavi gül münacâat  deminde, peygamberin teri gül..

Gül elim sende demez….




 

Şeref AKBABA