Göz Kırp Bana Sitare; Bileyim Seni!...
Siz ey, evvelce kömür karasında yalan, sonra gönül yarasında parlayan yıldızlar! Siz zambak zambak Ve sonra bayrak bayrak Hani siz; kendinizi dostluğa ilikleyerek dolaşırdınız semalarımızda?!
Siz ey, düşmanlar iken birbirinin ışığında dost olan yıldızlar! Hani siz firuze akşamların reyhan reyhan açan çiçekleriydiniz atlas bahçelerde!?
Yıldızlarımız nerede hey!
Gerçeğin ruhuna üfleye üfleye hayatı sevgiyle yorumlayan yıldızlarımız nerede? Yağmalanmış kuyulara düşüremediğimiz yağmurları, kör sıtmalarımıza serinlik diye yağdıran yıldızlarımız nerede? Kentten kaçışlarımızın ardından avuçlarda yalnızca bir damla gözyaşı olup yanan yıldızlarımızı kim aldı? Yıldızlarımız nerede?
Sen ey! Nakaratı unutulmuş müzdeviç şarkıların al al rengiyle dokunan Ayyıldız’ım, bayrağım! Aşkın ve kavganın enkazında yeter şu küskünlüğün! Gülümseyişlerin vursun yüzlerimize, nur içinde nur olsun; gecelerin sesleri ekilsin yüreklerimize, sürur üzre sürur olsun, matemimiz sûr olsun
Yıldızlar! Göğe bakan çocuklarımıza bir kez olsun yüz gösterin ve sabahlara yakın düşsün artık aydınlıklarımız Nerede bir biçimli güzellik varsa hep sizinle biçsin şirazesini, ve nerede bir ahenkli sanat varsa sizinle ölçsün endazesini Güzelliğin hakiki sevenleri, sevecekleri hakiki güzelliği sizinle tanısınlar ve sizi ansınlar Yaşasın sizin için ağlayan bir dize her şiirde; ve sizin için parlayan bir damla her nehirde
Yıldızlar! Acep siz, kefensiz gömülenlerin yerine mi bekliyorsunuz doruklarımızı?
Yıldızlar! Bigane körlüğümüze göz kırpmaktan yorulmaz mısınız hiç?
Yıldızlar! Samanyolundan gelecek kervanlarınızı bekliyoruz; bir susuzluğu gidermek ve bir vuslata ermek içinİskender Pala[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın