> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar  (Okunma Sayısı 870 defa)
26 Nisan 2010, 16:12:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 26 Nisan 2010, 16:12:31 »



Gıybetin Kefareti

Gıybet eden kişi her şeyden önce kalben derin bir üzüntü duymalı ve pişman olup tevbe etmelidir. Bu suretle Allah katındaki sorumluluktan kurtulabilir. Ancak asıl kul hakkı geride durmaktadır. Onun için de hak sahibi kişilere ulaşmaya çalışmalı, gıybet, iftira, yalan isnadı, her ne yaptıysa her şeyi açık seçik anlatmalı, gerekirse yalvarmalı, gıybetini ettiği kişinin gönlünü hoş edip helalliğini almaya gayret etmelidir. Bu esnada derin pişmanlık ve üzüntü duymalı, bunu da yine muhatabına bildirmelidir.

Esasen helallik istemeyi devamlı bir alışkanlık ve ahlâk haline getirmeli, mümkün oldukça oturup kalktığı herkesle her fırsatta helalleşmelidir. Böylesi, ahirette o kimseyle hesaplaşmak için binlerce sene beklemekten çok daha kolaydır.

Hak sahibi, helallik isteyene hakkını helal etmek mecburiyetinde değildir. Ancak helal etmesi daha güzel ve daha kazançlıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rasulullah s.a.v.’in zatında bütün müslümanlara hitaben buyurulur ki:

“Sen affetme yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’raf, 199)

Affeden affa layık olur. Hasan-ı Basrî Hazretleri k.s. diyor ki: “Kıyamet günü Allah Tealâ’dan alacaklı olanlar kalksınlar, diye nida edilir. Bu davete ancak dünyada affedenler katılır.”

Bütün bunlara rağmen hak sahibi affetmezse, o kimseye yalvarmalar, af dileyen için birer hasene ve sevaptır. Kıyamet günü gıybete karşılık mizanına konurlar.

Şayet hak sahipleri ölmüş veya yerleri belli değilse, onlar için: “Ya Rabbi beni de, gıybetini ettiğim kişileri de affet!” diye dua ve istiğfar etmeli, hayır hasenat yapmalı, daha önce yerdiği bu kimseleri gıyaplarında övmelidir.

Bir daha aynı bataklığa düşmemek için prensip kararı almalı ve her gıybet edişte en az üç gün oruç tutmaya azmetmelidir. Şayet buna muvaffak olunursa, açlığa düşmemek için nefs gıybetten sakınacaktır.

Gıybet sayılmayan Hususlar


Gıybetin caiz olduğu bazı durumlar vardır. Ancak bu ruhsatlar etrafında dolaşırken, ölçü ve dengeleri koruyabilmek oldukça zordur. Her seviyedeki insanın yapabileceği bir iş değildir.

Bu yüzden ciddi bir zaruret olmadıkça bu ruhsatların etrafında rasgele dolaşmak mahzurludur. Mütemadiyen kuyunun etrafında dolaşan, bir gün gelir o kuyuya düşer.

Gıybetin caiz olduğu yerler şunlardır:

Dini korumak için bid’at ehlinin gıybeti:

Bozuk fikirleriyle müslümanların imanıyla oynayan kimselerin teşhir edilmesi gıybet olmaz. Zira Hz. Peygamber’in hadislerini reddeden, Sahabe-i Kiram efendilerimiz hakkında ileri geri konuşan, beş vakit namazı iki-üç vakte indiren, tesettürü inkâr eden... kimselerin bozuk inanç ve propagandalarından müminleri korumak farzdır. Fakat böyle bir endişe yoksa, kendilerinden başka kimseye zarar vermiyorlarsa teşhir etmeye gerek yoktur.

Aleni olarak işlenen günahlara karşı:

Hiç utanıp sıkılmadan ve gizleme ihtiyacı da duymadan aleni olarak içki içen, kumar oynayan, zina edip marifetmiş gibi sağda solda anlatan kimselerin gıybeti de caizdir. Ancak bunların gizledikleri başka günahlar varsa, onları teşhir etmek yine gıybet olur.

Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurur:

“Üç grup vardır ki, gıybetlerini yapman sana haram değildir: Günahı açıkça işlemekten sıkılmayan, zalim idareci ve dinde olmayanı dine sokan bid’atçi.” (Camiu’s-Sağir)

Bunların önüne geçilmezse organize propagandalar sonucu İslâm’ın yasakladığı haramları işlemek bir marifet ve medeni bir hareket gibi algılanmaya başlanır. İşledikleri çirkinlikler meşrulaşarak toplumda yayılır. Onun için Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, Allah’ın örttüğü günahı sağda solda anlatan kimselerin ilâhi affa liyakatlerinin kalmadığını belirtmiştir.

Zulme engel olmak için:

Yukarıdaki hadiste de belirtildiği gibi, insanların hakkını gasp eden ve onlara eziyet eden her seviyedeki idarecilerin aleyhinde olmak ve meşru yollarla zulümlerine engel olmak caiz ve hatta vazifedir.

Bir hakkı savunmak için:

Haksızlığı giderme imkanına sahip kişilere gidip, uğradığı haksızlığı yalan ve iftiraya yer vermeden anlatmak gıybet değildir. Fakat ilgisiz kişilerin yanında söylemek tehlikelidir. Ayrıca alakasız konuları anlatmak, mesela şikayet edilenin ailesinin konuyla hiçbir ilgisi yokken onları da katmak gıybet olur.

Sorumluluk verilecek bir kişiyi soruştururken:

Borç alıp verirken, evlenirken, ortaklık kurarken, kefil olurken, işe alırken, hizmette birine önemli bir sorumluluk verirken, bir şey alıp satarken... ilgili şahıslar hakkında soruşturma yapmak, onları tanıyanlardan iyi ve kötü taraflarını öğrenmek gıybet değildir. Fakat burada gereğinden fazlasını söylemek gıybete girer.

Mesela: “O kızı alma, sana yaramaz.” demekle vazgeçecekse, fazlasını söylemek doğru değildir. Vazgeçmeyecekse bildiklerini yalan ve iftiraya girmeden anlatmak gerekir.

Fetva almak için:

Alime gidip “Kocam şunu yapıyor, caiz mi?” gibi İslâm’ın hükümlerini öğrenmek niyetiyle soru sormak da gıybet olmaz.

Şahitlik için:

Mahkemede mağdurun hakkını korumak ve adaletin tecellisini sağlamak için suçlu hakkında bildiklerini anlatmak gibi.

Birini, bilinen lakabıyla anmak:

Bir adam mesela “Kara Ali”, “Topal Musa” gibi lakaplarla meşhur olmuş ve herkes onu ancak bu lakapla tanıyorsa, böyle söylemek gıybet olmaz. Ancak tanınabileceği daha uygun bir isim varsa onu söylemek daha uygun olur.

. . .

Müminler arasında kardeşliği zedeleyecek her türlü düşünce, söz ve davranış, rahmetin kesilmesine ve gazabın inmesine sebep olur. Hizmetlerden bereket kalkar. Allah’a kullukta başarıya ulaşmak ve din hizmetlerinde hezimetten kurtulmak isteyenlerin çirkin laf, kaba tavır, kavga, uyuşmazlık ve bilumum kötü düşüncelerden uzak durmaları gerekir.

İnsanları bizden uzaklaştıracak, kin ve nefret hislerini tahrik edecek tavır ve davranışlardan kurtulmadıkça huzur ve saadet adına verebileceğimiz bir şey yok demektir.

Halbuki düşmanca duygularla bize gelenler bile bizde hayat bulmalı, çehrelerinde huzur ve dudaklarında tebessümle geri dönmelidirler.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:51:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar rüya tabiri,Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar mekke canlı, Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar kabe canlı yayın, Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar Üç boyutlu kuran oku Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar kuran ı kerim, Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar peygamber kıssaları,Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlar ilitam ders soruları, Gıybetin Kefareti ve Gıybet Olmayanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes