> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gerçi nâ lâyığım vefâna hele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gerçi nâ lâyığım vefâna hele  (Okunma Sayısı 824 defa)
05 Temmuz 2010, 11:23:21
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Temmuz 2010, 11:23:21 »





Gerçi Nâ-lâyığım Vefâna Hele…

Yıllar öncesinden kalan bir dileğim vardı: Anneciğimle birlikte kutsal topraklara ziyâret edebilmek… Hamdolsun, bu Mayıs başında, dileğimi gerçekleştirmek nasip oldu Annem ve onsekiz kişilik ekibimizle, Hicaz’da bir on gün geçirdik Şâir Nâbî’nin şuuru içinde, “sakın terk-i edepten, kûy-ı Mahbûb-i Hüdâ’dır bu; Nazargâh-ı ilâhîdir, Makâm-ı Mustafâ’dır bu” anlayışıyla Medine’ye adımlarımızı attık ve dakikalarımızı o doğrultuda tüketmeye gayret ettik

Bazen, Efendiler Efendisi’ne yazılan içli şiirlerle, Ravza-i Tâhire’nin kapısının tokmağına dokunmayı denedik “Gerçi nâ-lâyığım vefâne hele, Taybe-i müstetâbına geldim Efendim!” dedik “El benim, dâmen Senin, ey Rahmeten lilâlemîn; şöhretim isyân benim, Sen af ile meşhûrsun!” diyerek yalvardık ve o Şefâat Kaynağı’nın eteklerine tutunmaya çalıştık Kimi zaman, “Andım yine Seni, her şey yâdımdan silindi, hayâlin gönlümün tepelerinde gezindi” ufuklarına sığınıp, bu Peygamber âşığı kutlu sesin sâhibiyle Huzur-i Pâk’e varmaya yollar aradık Bazen, “Rüyâda görüştür bizi, murâda eriştir bizi, Mevlâm Sen kavuştur bizi” niyâzlarıyla Onu çağırmayı denedik Bazen de, muvâcehedeki gerçek âşıkları görünce yer yer ümitsizliğe kapılıp, “Ne rütbe ağlasam isyânımın bir zerresi olmaz, değil Leylâ kulun lâyık Sana Yâ Resûlallah!” deyip inledik… ve büyüklerimizin dediği gibi, kendimizi Ravza’da hep, bir “aşk-u hasret kuşağı”nda hissettik

Otelimizden Mescidü’l-Haram’a gidip gelirken adımlarımızı, -hadîs-i şerîfte geçtiği gibi-, her bir hatvede günahların döküldüğü ve mertebelerin bir bir arttığı şuuru içinde atmaya çalıştık Bu arada, yıllardır görüşemediğimiz, ama görüşmenin Ravza’nın önünde takdir edildiği bazı sürpriz dostlarla da karşılaştık Bunu da Ravza-i Tâhire’nin bize bir hediyesi ve hoş bir sürprizi olarak değerlendirdik

Uhud’da, M Ali Şengül Hocamız’ın, “Bir arkadaşımızın dediği gibi, burada benim gibi bir mücrim olmasaydı şayet, bu yetmiş şehidimizin, sizin aranızda dolaştığına muhakkak şâhit olurdunuz” diye inlemesiyle gözyaşlarımızı salıverdik Okçular Tepesi’nin bağrına Bir cumartesi sabahı Kubâ ziyâretini gerçekleştirip, ardından, hurma bahçesinde ilginç bir kahvaltıyla, 14 asır öncesinin atmosferini yakalamaya çalıştık Yine orada, Medineli mücâvirlerden Ali Hocamızın o enfes anlatımıyla, hurma meyvesinin ilginç yanlarını tanımış olduk Medine-i Münevvere, Mescid-i Nebevî ve Uhud’la ilgili büyükçe maketlerin bulunduğu mekânı ziyâret de, buralarla ilgili bilgimize yeni bilgiler kattı… Medine’den ayrılıp Mekke’ye doğru kanatlanırken, yine hüzünlendik, ama Kâbe’ye gidiyor olmanın tesellisiyle avunup, kendimizi bir nebze olsun toparlamaya gayret ettik

Kâbe… bir bilinmezler kuşağı, hissin bitip iptal olduğu nokta Anlayışın donuklaştığı ve yüreklerde sadece Yüce Yaratıcı’nın duyulduğu ânlar Orada, Kâbe eteğine tutunup sonsuza yükselebilme umuduyla yanan-yakaran sineler yumağı var Yüreğimize bir tokmak gibi inip kalkan ihtişâmıyla Kâbe, her zaman tok, her zaman vakur, her zaman bir girdaba dönüşen ufuk… Kâbe, bir ibâdet kuşağı Tavaf seliyle, sonsuzluğa akan girdaba karışma sahneleri…

Arafat’ta, “cürmüm ile geldim Sana!” deyip “Büşrâ lenâ” niyâzlarıyla, yine M Ali Hocamızın his dünyamızı tetiklediği hüzünlü konuşmasıyla tefekkür deryasına yelken açtık Hudeybiye’de, Selman Kuzu Abinin hislerimize tercüman olan yaklaşımıyla, 14 asır öteye, Şecere-i Rıdvân’ın altına koşup, 1400 Sahâbe-i Güzîn gibi (r anhüm), bizler de cirmimizce, Hz Rasûlullah’a bîat etmeye, Rabbimize söz vermeye çalıştık Evet, her şey değişmiştir belki, ama şu dağlar tepeler, O Güzeller Güzeli’ni görmüş olabilir deyip hasretle, O’nun dağlara taşlara sinen görüntüsünün siluetini yakalamaya çalışıyoruz Evet O (Aleyhisselâm), buraları şereflendirmişti Şu atmosfer, şu gökyüzü Onu görmüştü Belki şu yerdeki toprak taneleri Onu müşâhede etmişti Bense 14 asır sonra gelmişim İşte şimdi buralarda, şu kızgın güneş altında, bu kırık-dökük hâlimle O’nun izini aradığımı zannediyorum Fakat, ister samimi ister değil, ister öyle ister böyle, işte yine kendimi O’nun bağrına salıyor, şefâat dileniyorum… Sevr’in eteklerinden yukarılara doğru, o taş taş yükseklere tırmanan Kutlu Yolcuların ayak izlerini, süzgün bakışlarla görmeye, o vefâlı dağın eteklerine tutunmaya çalışıyorum Hira’da da aynı duygularla, “sonsuzluk kervanı, peşinizde ben, üç ayakla seken topal köpeğim; bastığınız yerleri taş taş öpeyim; bir kırıntı yeter kereminizden!” deyip heyecanlanıyorum

Evet, bir 10 Mayıs günü, Hicaz’dan ayrılıp Cidde’ye giderken, hüznümüz daha da arttı… Nüans Turizm Mekke sorumlusu Osman Hocamızın yürekten okuduğu ilâhilerle, ayrılış hicranımız gözyaşlarına dönüştü ve biz, ayrı bir his tufanıyla yoğunlaşıp, turnalara selâmımızı yükleyip Yeşil Kubbe’ye yolladık Sonunda da, o mübârek topraklara doyum olmadığını bir kez daha anladık Evet, “sayılı günler” çok çabuk geçti… oradan hediyelerle döndük, umudundayım Biz, inşallah dualarla, dostlarımız ve büyüklerimiz adına yapmaya çalıştığımız umre ve tavaflarımızla döndük ve hediyelerimizin de, bu gibi güzel ve kalıcı şeyler olmasını diledik Gidemeyenleri de alıp, onlarla beraber tekrar Ravza ve Beytullah’ın huzurunda buluşma umuduyla döndük “Tek biz olmaz Yâ Resûlallah! Seni tanıyamayan yığınlar var, onlara da ulaşalım, Senin güzelliğini onlara da anlatalım ve beraberce tez zamanda huzuruna gelelim!” şuuruyla döndük Tıpkı Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin İstanbul’a gidiş anlayışıyla, Mus’ab b Umeyr’in Medîne’ye koşuş edâsıyla dönmeye azimlendik Tabii ki dilek bizden, kabul de Yüce Dergâh’tan

Allah şâhit, Umre öncesinin yorgunluğuna ve yıpranmışlığına, hani “ilaç gibi geldi” derler ya, inşallah aynen öyle oldu Dilerim Rabbimiz, bu zannımızda bizi yanıltmaz Toparlandığımızı umuyoruz Gerek ülkemizin içinde bulunduğu kısmî kaos ortamı, aktüalitenin bıktırıcılığı, geleceğe dair kaygılar ve bu endişelerin oluşturduğu karamsar ortam; ayrıca, bizden beklenen şeylerin altında ezilip kalma bezginliği, bir türlü kendimiz olamayışımız, ufak tefek işlerin arasında asıl meseleyi ıskalama günahımız, irfan yolundaki beceriksizliğimiz… evet tüm bunlar, insan olmaya ve dirilmeye dâir umutlarımızı iyice aşındırmış ve sömürmüştü

Şimdi ise daha mutlu, daha umutluyum Anneciğimle umre görevini îfa etmeye çalışmanın lezzetini, güzel insanlarla tanışıp âhiret arkadaşı olmanın hazzını yaşıyorum İlhan kardeşimin nezâketi, İzzet arkadaşımın samimiliği, dört kişilik genç avukatlar ekibinin ibâdet-ü tâat azm-u şevki, Fâzıl Murat ağabeyimin âdetâ bir sevap timi gibi her hayırlı işin ardından koşma çılgınlığı… bazı ablalarımızın onca yaşlarına rağmen dur durak bilmeden heyecanla koşuşturmaları, İsa ağabeyimin bitme bilmeyen aşk-u şevkle çırpınması ve Kâbe’nin eteklerine tutunup “Allahım ümmet-i Muhammed’i bu zilletten kurtar” diye yakarması… hepsi birer unutulmaz tatlı hâtıra olarak kaldı Mescid-i Haram’ın imamlarından Şeyh Mâhir’in sabah ve akşam namazlarındaki o tatlı okuyuşu, herhalde zihnimizden hiç çıkmayacak Anneciğim yaşlandı ve ciddi bel ağrıları var Tabii ki böyle bir durumda yorulduğum zamanlar da oldu Hac yapması zor, bari hiç olmazsa umre olsun dedik ve buralara geldik O mübârek atmosferi görünce, “Biz şimdiye kadar boşuna yaşamışık oğlum!” deyip bir eyvâh çekti Geç kaldığının o da farkındaydı ama zararın neresinden dönersen kârdır hesabı, işte buralardaydık Umulur ki Şefâat umudumuz Nebiler Serveri, ziyâretimizi kabûl buyurur ve anneciğimin de elinden tutar Çünkü Kâinâtın Efendisi’ne karşı gösterilen hiçbir samimi ilgi, küçük bile olsa boşa gitmez ve muhakkak övgüye lâyıktır Zira Yüce Yaratıcı, Habibi’yle (Aleyhisselâm) ilgili her türlü meseleye değer vermektedir Yaptığımız sadece bir ziyâretti ve bu vesileyle adresimizi Yeşil Kubbe’nin Kutlu Sakini’ne bırakmaktı Yaşlılığına, rahatsızlığına rağmen ve dahi başkaca engelleri aşıp buralara geldi Sağ olsunlar, otelde-uçakta ve başka yerlerde, yetkililer genelde kolaylık sağladılar Ancak tam böyle sıkıldığım bir zamanda, otel lobisinde otururken, masanın üzerinde gördüğüm kartvizitin ardındaki cümleyi, on gün boyunca kendime rehber edinmeye çalıştım: “Sabır acıdır, amma meyvesi tatlıdır”

Bu mübârek seferde, Şâir Nahîfî’nin dediği gibi, “Kime ki Kâ’be nasîb olsa Hüdâ ona rahmet eder; Çünkü her kişi hânesine sevdiğin dâvet eder” mülâhazasıyla hep affımıza yollar aramaya gayret ettik Bu mübârek ziyârete vesile olanlara ve emeği geçen herkese, başta İstanbul’daki Nüans Turizm yetkilisi Özer Akpınar beye, Medine’den Yakup Hocama ve Mutlu kardeşime, Mekke’den Osman Hocama ve Antakyalı Ahmet Kardeşime… Hepsine ve tabii ki 18 kişilik anlayışlı ve vefâlı ekibimize sonsuz teşekkürler


Bayram Kusursuz
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gerçi nâ lâyığım vefâna hele
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:32:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gerçi nâ lâyığım vefâna hele rüya tabiri,Gerçi nâ lâyığım vefâna hele mekke canlı, Gerçi nâ lâyığım vefâna hele kabe canlı yayın, Gerçi nâ lâyığım vefâna hele Üç boyutlu kuran oku Gerçi nâ lâyığım vefâna hele kuran ı kerim, Gerçi nâ lâyığım vefâna hele peygamber kıssaları,Gerçi nâ lâyığım vefâna hele ilitam ders soruları, Gerçi nâ lâyığım vefâna heleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes