๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2010, 09:52:26



Konu Başlığı: Gelin tanış olalım
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2010, 09:52:26
Gelin tanış olalım


Öğretmenlik yıllarımda okulumuzun müdür muavinlerinden bir arkadaşımız “isnâ aşara” diye ninesinin dualarında bazı kelimelerin geçtiğini söylemişti

“On iki” yani “on iki imam” manasına gelen bu kelimelerden arkadaşımızın Alevî olabileceğini tahmin etmiş ve cebimden Cevşen–i Kebir’i çıkarıp içinden Hz Ali Efendimizin yazdığı Celcelûtiye isimli kasideyi göstererek, “Ben bunu her gün mutlaka okumaya gayret ederim” dedimŞöyle bir yüzüme bakıp “Yoksa sen Alevî misin?” diye sordu “Sünniyim ama Alevîyim yani Hz Ali’nin yolundayım desem ne çıkar? Ben gerçekten onun yolunda da yürüdüğüme inanıyorum”dedim “Öyleyse sana Ali Aymaz diyelim” dedi Her zaman söyleyebilirsin Bizim yakın akrabalardan zaten iki tane Ali Aymaz var” dedim Çok iyi ahbap olduk
Sonra düşündüm, bizim sülâlemizin ismi köyümüzde “Hüseyin Çavuşlar” diye bilinir Babaannem “Hasanlar” sülâlesinden Amcam ve büyük dayımın ismi Tâlip Anne annem Zehra isimli Eşimin ismi Fâtıma Ağabeyimin ismi Hüseyin imiş Düşündüm Ehl–i Beyt ve Hz Ali Efendimiz’in bütün yakınlarının isimleri sülalemizin ve yakınlarımızın isimleri olarak yaşıyor
Bizim birlik ve beraberliğe ihtiyacımız, var Ehl–i sünnete bağlı bütün tarikatlarda Ehl–i Beyt sevgisi esastır Hz Ali birçok tarikat tarafından “pir” kabul edilir Çünkü çoğu onun kolundan gelmiştir Onun için “Mâh–ı Muharrem”de, “Kerbelâ şehitleri” için üzülüp gözyaşı dökerler
Bu hususlarda çok müşterek taraflarımız var Ama 1400 sene öncesine gidip Emevilerden bazılarının zulüm ve cinayetlerini bugüne taşımak ve hiç alâkası olmayanları mesul tutmak da uygun olmaz Bilakis müşterek yönlerimizi öne çıkarıp, birlik ve beraberliğe çok muhtaç olduğumuz şu günlerde yek vücut olduğumuzu herkese göstermeliyiz
Takdirle belirtmeliyim ki, Horasan Yayınları, Doç Dr İlyas Üzüm’ün “Kültürel Kaynaklarına Göre Alevilik” kitabı ile Yardımcı Doç DrOsman Eğri’nin “Bektaşilikte Tasavvufi Eğitim” kitabını yayınlayarak bu hususta güzel adımlar atmış oldu
Dr Osman Eğri’nin kitabından bir bölüm aktararak bir örnek vermek istiyorum
Hacı Bektaş–ı Veli “Kitab’ül Fevâid” adlı eserinde, Cenab–ı Hak’la Musa Aleyhisselam arasında geçen şu konuşmayı naklederek, kalbin tarifini yapar: “Cenab–ı Hak, Musa Aleyhisselam’a buyurdu ki: – Ben nurdan bir hâne bina ettim ve insanın içine emânet koydum Onun adını kalp diye isimlendirdim Suret veya kalp, öyle bir mertebe–i İlâhiyedir ki, bütün mevcudattan geniştir İmdi bil ki, o hanenin yeri marifet–i İlâhiyedirO hânenin semâsı imandır Onun güneşi, şevktir Onun mâhitâbı (ay) muhabbettir Onun seyyâreleri, maariftir Onun dağları, ibadettir Onun ağacı hizmettir Onun yaprağı, vefâdır Onun meyveleri, ferâsettir Onun kapısı vardır: Birincisi ilim, ikincisi hilim, üçüncüsü sabır, dördüncüsü şükürdür” Hacı Bektâş–ı Veli, kalbi kâinat ile karşılaştırarak, onun genişliği hakkında bir fikir oluşturmak istemektedir İnsan kalbindeki iyi duygu ve düşüncelerin ne kadar büyük bir değer ifade ettiğini anlatmaya çalışmaktadır Kalbinde, Hacı Bektaş–ı Veli’nin yukarıda belirttiği özellikleri geliştiren insan, “insan–ı kâmil” olur Artık o, âlem kadar değerli bir “Âdem’dir” Tasavvufi anlayışa göre Âdem’in ölümü, bunun için âlemin ölümü sayılmıştır”
Birbirimizi daha yakından tanımalıyız

Abdullah Aymaz