> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gelin ey fatihalar yasinler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gelin ey fatihalar yasinler  (Okunma Sayısı 1182 defa)
15 Eylül 2010, 15:21:49
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Eylül 2010, 15:21:49 »



Gelin ey fatihalar yasinler

Deli eder insani bu gece, bu yildizlar, bu koku;Bu tepeden tirnaga çiçek açmis agaç. Orhan Veli Kanik Arif Nihat Asya'nin kristalize ederek bizlere ulastirdigi misralara asik olmamak mümkün degil. Kandillerin geceyi uzatarak aydinlik bir sofradan bir bereket tadinda sundugu bu ses, belki de unutmaya basladigimiz o gizli ve evrensel andin kalplerde mahyalasan isiltisini fiillestirerek yansitiyor sevmeyi özleyen gönüllerimize. Tekrar ediyorum; bir ses duyarsiniz ya bazen, bir sevinç, bir agit, bir losluk gibi içinizde. Ama ille de huzurun sesi: yüreginizin yalnizliktan serha serha yarildigi zamanlarda ansizin pencerenizin ya da kapinizin sevinçle açilivermesi gibi odaniza. Sonrasinda bukleli sözcüklerin tasidigi isik isik bir sarhosluk ve siginma hâli bir kutsalin kucagina... Ne ki, modern zamanlarin insani için bu, o kadar da büyük bir önem tasimiyor artik. Gelirsiniz, ucuz ve hafifinden kolonyalari sürünür, ardiniza bile bakmadan gidersiniz. Çünkü kalbinizin dikili oldugu yeri bile unutanlarin ve onu dünyanin öznesi haline getiren bir askin yetimi olmayi haketmissinizdir iste. Çünkü yitirilmis olan hersey daha da uzatacaktir tedirginliginizi. Binlerce yilin belki de en soguk teknolojisini yasayan ve ona hepten yabancilasan insanin macerasi da bitiyordur belki de, kimbilir. Ask, çogu zaman en hafifinden ucuz roman motifi halini almistir sehirli insanin dünyasinda, bütün bütün kiyisina firlatilmis gibi bir kitanin. Oysa ben, bütün bir insanlik için yilmadan söylenecek evrensel bestelerin yapilmasini ve hep bir yürekten söylenilmesini isterdim; "Haydi kurtulusa!... Haydi esenlige!..."Arif Nihat Asya'nin gölgede kalmis misralarinin belirli günlerin yetistiricisi olmasini haksizlik olarak görüyorum. Belki de benim anlattiklarimla sairin misralari arasinda bire bir örtüsmeyen taraflar olmasina karsin, elbette, unutulan ve aynalarin gönülyüzü gibi akip giden günlerinin ardindan agitlar yakilmasi gereken bir ask kirintisi mutlaka vardir içimizde. Modern zamanlarin insanini yeniden mukaddes olanlarin ruhunu kesfe çagiran bir aydinlik füsûn gibi giriyor ömrümüze, ölüm ve güzellik kokan peygamber hirkasi. Neyi anlatiyor siirlerin akincisi ve hangi dualarini üflüyor yitirdigimiz askin, rüyalarimizin görkemli barinaklarindan içeriye?... Gün dönümünden sonra utanarak geriye dönenlerin belli ki aziklanacaklarindan degil bütün bunlar; sogutulmus rüya kurularinin ruhumuzu davetkâr kokularla gerisin geriye göndermesi pespese. Soruyorum iste, adresini unutan insanin ruhuna sahip çikmasi mümkün müdür dersiniz? Hersey aymazligin kucaginda bekleyen komik vecheleriyle izledigimiz tarihin somurtkan yalinligi karsisindaki sessizligimiz yüzünden oldu! Biz vardik ve bizi kesin korkularla bertaraf etmeye niyetlilerin karanlik yüzlerinden okuduk teknolojinin kutsal robotlar yaratacagini!..Cemil Meriç, büyük bir çiglikla yenilenen bu çagin ikrah ettiren yakazaligini bakin nasil ulastiriyor bütün evrensel çaglarin neandertal(!) yapili sahiplerine: "Eger soguk ve duyarliksiz bir çagdan, sicak ve erdemli bir çaga dönmek çagdisiliksa, her dürüst insan çagdisidir."Bikmadan, usanmadan kizilca kiyametleri koparanlarin bu basucu söz karsisinda nedamet getirip, o essiz zamanlarin tadi zihinlerde kalan ilahilerine kulak kesilmeleri gerekmez miydi? Aslinda bütün bir maceramiz Victor Hugo'nun "Sefiller" romaninin girisinde söyledigi o bir tek cümlede gizli kalmis gibi sanki, su; "Pek sade geçti olay, bir gül solar gibi!" Fakat bir gül sadeliginde geçirmeye çalistigimiz hayat, Asya'nin adeta uzaklari imdadimiza çagiran çigligina engel degil elbette. Bizi hep, bir tek sözle dünyayi kucaklayacagimiz ve kaosu sona erdirecek, serlevhalarimiz duruyor insanligin hatirina: "Inandim de, sonra dosdogru ol!" Inananlarin eksik kalmis vaveylasini duyurup tatamliyor iste sair:?Konsun yine pervazlara güvercinler/ Hû hûlara karissin aminler/ Mübarek aksamlardir/ Gelin ey Fatiha'lar, Yasinler!.."Teknoloji ve gözyasi...Metalik dokularin dünyamizi sahte ipeklerle döseyen çirkin yüzünü gittikçe daha fazla görmeye basliyoruz. Hersey, izdirap aksamlarindan geriye kalan mektupsuz asklarin halini hatirlatiyor. Çünkü insan, ideal kültürünü kaybetmenin de ötesinde, kuracagi yeni ve evrensel kültürün hesabini simdi daha ciddi düsünmek zorunda. Unutulan gitti ve bizler özlemsiz kaldik bu kavruk çagda esrarli izlerden. Dilimizi, suyumuzu, yüzümüzü yikamaya gelecek gönül erleri nerelerde simdi?Aslinda henüz zamanimiz var daha ve kutsalini yitiren bütün toplumlarin ve kalplerin sikiciligindan kurtulmamiz mümkün; Kitabin sicakligini yeniden yasamak!!.. Çünkü yeni bir binyilin beklediklerini lokal çerçevede gerçeklestirecek gibi gözükmüyor vefakâr(!) düsünürlerimiz. Bunun yaninda, artik iyi niyet tutumlarinin ve üzerimizden gelip geçen bahanelerin avutuslarini da bir kenara birakmaliyiz, hem de çabucak! Klasik kuralcilarin hüsranlarini daha da çogaltan bir egitimi tekrar etmek yerine, kalbi hedef alan ve insani kalbinden vuran söz avcilarinin eserlerinden sunmak gerekir insanlarin dimaglarina. Yanlis anlasilmasin, misralarin ve romanlarin akiciligini simsicak düslerle okutan 'hayal kaleleri'nin bir tarafa alet edilmesini savunuyor degilim, fakat görünen o ki artik güncel olanin pesinden gitmeye bile mecali kalmamis bir düsüncenin dayatilmasini kabul edemeyiz. Ya da ne adina kabul edebiliriz peki?..Ask, çogu zaman en hafifinden ucuz roman motifi halini almistir sehirli insanin dünyasinda, bütün bütün kiyisina firlatilmis gibi bir kitanin. Oysa ben, bütün bir insanlik için yilmadan söylenecek evrensel bestelerin yapilmasini ve hep bir yürekten söylenilmesini isterdim; "Haydi kurtulusa!... Haydi esenlige!..."Misralar boyunca akan bir çagin, dokunakli iniltileri geliyor derinlerden. Sakindirilmis günlerin cemreli ulufelerini birakiyor avuçlarimiza sair. Yerdeki, gökteki ve her ikisi arasindakilerin sahibi olana yüceler denizinden tatli meltemler uçuruyor habire.


Reşit Güngör KALKAN
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gelin ey fatihalar yasinler
« Posted on: 26 Nisan 2024, 21:06:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gelin ey fatihalar yasinler rüya tabiri,Gelin ey fatihalar yasinler mekke canlı, Gelin ey fatihalar yasinler kabe canlı yayın, Gelin ey fatihalar yasinler Üç boyutlu kuran oku Gelin ey fatihalar yasinler kuran ı kerim, Gelin ey fatihalar yasinler peygamber kıssaları,Gelin ey fatihalar yasinler ilitam ders soruları, Gelin ey fatihalar yasinlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes