๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:10:45



Konu Başlığı: Gel Ey Dehrin Bahadiri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:10:45
Gel Ey Dehrİn Bahadiri!


Nefesin kesiliyor… Göğsün daralıyor Başın dolanıyor… Ağzın kuruyor… Beynin zonkluyor… Yüreğin burkuluyor… Miden bulanıyor… İçin geçiyor… Gözlerin kararıyor… Kemiklerin sızlıyor… Damarların, çatlayacak nerdeyse…
Böyle mi olmalıydı? Nefsanî yangınların kara dumanı arasında kaybolup gitmek var mıydı?
Böyle fütûrsuz, bigane kalmak, bunca zillet ve rezalete Aşağılık ahlaksızlıklarda böyle yüz üstü sürünmek var mıydı?
Var mıydı böyle miskin, pejmürde kalmak el kapılarında dilenci? Dalıp gitmek, bunca zulümler, bunca yangınlar arasında zevk u sefaya…
Var mıydı böyle gamsız, kedersiz, umursuz kalakalmak namus, haysiyet, şeref, iffet taarruzlarına karşı…
Hani yedi cihanı titreten ismin, namın var idi Yetmiş iki milletin, gıpta damarını hoplatan eşin, aşiyanın var idi… Hürriyet ve adalet kılıcı Fatih Muhammed’in, Keykubat Alaaddin’in, Eyyüb Selahaddin’in var idi Endülüs’ten Buhara’ya, Atlas okyanusundan Hint okyanusuna her tarafı huzur dolu, barış dolu, güven dolu, iman dolu, medeniyet dolu cennet misal mukaddes vatanın var idi
Evet, var idi… Her şey, sende var idi “Yok”, yoktu sende Her şey sende idi Güneş sende, yıldız sende, ışık sende idi Aşk sende, ateş sende, cümbüş sende idi Avaz sende, naz sende, gülüş sende idi
Ama şimdi… Kaf Dağının arkasındaki masal kadar uzaksın her şeye Her şeyden mahrum, herkesten mahrum, derbedersin, harabesin, viranesin
Üzerine konan sineği kovmaya güç yetiremeyen taştan putlar gibi acizliğe düştün Çöpe atılan yemek artığı gibisin Ne bir değerin ne bir caziben kaldı şimdi
Bu hallere nasıl düştüğünü, sen herkesten daha iyi bilirsin ya sadece bir itiraf ve tevbe faslını açmaktır tüm derdimiz Zaten bilmeyen de yok gibi…
Senin bu kudretsizliğin, her şeye kadir, kudretin menba-ı Rabbimizden uzak kalmandan kaynaklanıyor
İzzet ve şerefin şa’şaalı zirvesinden, rezilliğin çukur derekelerine düşmen Mu’izz ve Muzill Rabbimize hakkıyla kulluk etmemenden kaynaklanmaktadır
O’nun nusret verip de yardım ettiği kimsenin mağlup olduğunu gören var mı? Şüphesiz O’nun yardım ettiğine mağlubiyet yoktur asla
O’nun yücelttiğini kim alçaltabilir ve O’nun alçalttığı kişi nasıl yücelebilir?
O’nun düşman olduğuna kimin dostluğu fayda verir ve O’nun dost olduğuna kimin düşmanlığı tesir eder…
Bir baksana! Dert O’ndan derman O’ndan değil mi? Evet, kuvvet O’nun, kudret O’nun, iktidar O’nun… Mülk O’nun, saltanat O’nundur… Evet, ezel O’nun, Ebed O’nun, mazi O’nun, müstakbel O’nundur… Dünya O’nun, ahiret O’nun, Cennet O’nun, Cehennem O’nundur… Kanun O’nun, hüküm O’nun, hikmet O’nun, emir O’nundur… Hava O’nun, toprak O’nun, su O’nun, ateş O’nun, ışık O’nun, cazibe O’nundur… Güneş O’nun, ceset O’nun, hayat O’nun ve ölüm O’nundur…
Evet, gördüğün ve görmediğin her şey O’nun… Bildiğin ve bilmediğin her şey O’nun… Varlık âlemine gelmiş olan, varlık âleminden gitmiş olan ve henüz varlığa gelmemiş olan her şey O’nundur
Bu saydıklarımdan herhangi birisi için kendisine bir mülkiyet hakkı iddia edecek olan var mı? Gerçi tarihte nadir de olsa Firavun ve Nemrut gibi kendini malik vehmedenler ve iddia edenler oldu ama gördün ki onlar kendilerine bile sahip değillerdi
Derdi ve dermanı vereni buldun madem niçin hala denizin kıyıya vurduğu balıklar gibi solgun ve hareketsizsin Kolu kanadı kırılmış bir kuş gibi niçin yerlerde çırpınıp duruyorsun?
Mülkün Malikini buldun madem yapış O’nun sağlam ipine! Sen de O’nun mülkü ol ki O da mülkü senin emrine versin
O’nun malikiyeti ve himayesi altına girenlerin dünya ve ahiret mülküne varis olduğunu görmüyor musun?
Dessas şeytanların kışkırtmalarına ve vesveselerine kulak asma! Şeytanlarla arkadaş olanların iki dünyada mahrum olarak alçaltıldığını görmüyor musun?
Şahlan yine devr-i kadim gibi, tarih sayfalarının yaldızlı kalemi ol! Şahlan yine ceddin gibi, dinin ve milletin iftiharı ol! Şahlan yine selef-i salihin gibi, Rabbin’in nazdar ve niyazdar bir kulu ol!
Hadi bu derdin yangınına su ol! Kuruyan topraklarımıza yağmur ol! Kara bahtımıza talih ol! Kararan gecemize güneş ol!
Haydi, gel ve ak üzerimize! Haydi, gel ve yağ üzerimize! Haydi, gel ve serpil üzerimize! Haydi, gel ve doğ üzerimize
Haydi gel! Kendin için gel! Bu pakize ümmet için gel! Bu derbeder insanlık için gel! Nazenin yetimler için, yaralı öksüzler için gel!
Gel haydi! Allah için gel, ey dehrin bahadırı Mü’min genç!



ALINTI